419
MAYIS-HAZİRAN 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Salgın, Mekân, Nekroiktidar
    Pelin Tan, Prof. Dr., Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Kıdemli Araştırmacı, Center for Arts, Design and Social Research Enstitüsü, Boston

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Bayramoğlu’nda Modern Bir Sayfiye: Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri

Elifnaz Durusoy Özmen, Arş. Gör. Dr., YTÜ Mimarlık Bölümü
Melis Bilgiç, Arş. Gör., YTÜ Mimarlık Bölümü

Bir zamanlar kent çeperinde yer alan -şimdi ise azmanlaşan kentin içindeki- “sayfiyeye” giden nesiller, bu alanları hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde kullanıyormuş. Tatil, dinlenme gibi amaçlarla sayfiyeye gitmenin toplumsal yaşam pratiklerine olan etkisini şu an göremesek de, mekânlarını hâlâ kentin içinde deneyimleyebiliyoruz. Bunlardan biri de Bayramoğlu Yarımadası’ndaki Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri. Önemli bir modern mimarlık örneği olan yapıyı ele alan yazarlar, tesisin geçirdiği dönüşümlere kronolojik olarak bakarak yapının sürekliliğine ve referans verdiği değerlere dair saptamalarda bulunuyor.

 

SAYFİYE KAVRAMI BAĞLAMINDA BAYRAMOĞLU YARIMADASI VE GELİŞİM SÜRECİ

Yazlık ev veya kente yakın kır anlamlarına gelen “sayfiye” kavramı, sosyal ve kültürel değişimin bir simgesi olarak hayat bulan modern bir yaşam biçimi tariflemektedir.[1] Tatil, eğlence ve dinlence odaklı bu yaşantı, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılına damga vuran modernleşme politikaları aracılığıyla yaygınlaşmış, çoğunlukla İmparatorluğa mensup aileler, yöneticiler ve Levantenlerin mevsimlik olarak ziyaret ettiği saraylar, av köşkleri, deniz hamamları veya çiftlikler aracılığıyla şekillenmiştir.[2] Geçen zamanla çarşı, plaj, sinema, gazino vb. kullanımlarla desteklenen söz konusu alanlar, 19. yüzyıl sonlarında sayıca artmıştır.[3]

20. yüzyılla birlikte İstanbul’un en gözde sayfiyelerinin merkeze uzak ama ulaşılabilirlik sınırları içerisindeki Moda, Bostancı, Sarıyer, Florya, Yeşilköy ve Bakırköy’de bulunduğu bilinmektedir.[4]Sıralanan alanlara daha sonra Maltepe, Pendik, Kartal ve Tuzla ile Boğaziçi kıyıları da eklenmiştir. Ulaşım olanaklarının hareketliliği artırdığı 1950’lerde Silivri, Selimpaşa, Kumburgaz ve Adalar’a kadar uzanan söz konusu yayılım, sayfiyelerin zaman içerisinde kentten uzaklaştığını simgelemektedir. Bunun temel sebebi, İstanbul’un sayfiye olarak kullanılan bölgeleri de içine alan bir kentleşme eğilimi göstermesi olmuştur.[5] Nitekim kentin gerek nüfus gerekse mekânsal anlamda hızla büyüdüğü 1960’lı yıllarda beliren denize, doğaya ve güneşe yönelme isteği, İstanbulluların yeni arayışlara girmeleriyle sonuçlanmıştır. Belirtilen durum, İstanbul il sınırları dışındaki sayfiyelerin de gelişmesine aracılık etmiştir.[6]

Bu süreçte oluşum gösteren sayfiyelerden biri Tuzla ve Gebze arasında bulunan bir yarımada olan Bayramoğlu’dur. 55 hektarlık yüzölçümüne sahip olan Bayramoğlu Yarımadası[7], geçmişte E-5 olarak bilinen İstanbul-Ankara Karayolu’nun Darıca Belediyesi sınırlarında yer almaktadır. Kocaeli’ne bağlı olmasına rağmen İstanbul’a 40 km mesafede olan Bayramoğlu, belirtilen konumu sebebiyle özellikle İstanbullular için gözde bir yazlık alan tanımlamıştır.[8] (Resim 1)

20. yüzyıl başına kadar ıssız ve çayırlık bir alan olduğu bilinen Bayramoğlu Yarımadası’nın imara açılması fikri, 1927-1931 yılları arasında Darıca Belediye Başkanı olarak görev yapan İsmail Bayramoğlu’nun vefatının ardından mirasçısı olarak Yarımada’ya sahip olan oğlu Necmettin Bayramoğlu (d.1918) tarafından hayat bulmuştur.[9] Yapılan girişimler neticesinde 1950’lerin başlarında Bayramoğlu adını alan yarımada, Necmettin Bayramoğlu ve Yapı Kredi Bankası’na bağlı “IBA İstanbul Bayındırlık ve Malzeme İşleri” isimli şirketin işbirliğiyle bir sayfiye yerleşimi olarak 1957’de imara açılmıştır.[10] Bu gelişme üzerine, “turizm bölgesi” ilan edildiği 1960 yılında hazırlanan “Darıca İmar ve İskân Genişleme Planı”[11] uyarınca eş boyutlu yapı adası ve parsellere bölünen Bayramoğlu’nun Mehtap Koyu turistik saha olarak ayrılmış, diğer bölümlerinde ise ayrık nizamda bahçeli evler inşa edilmesi kararlaştırılmıştır.[12] (Resim 2)

Parselasyon işlemlerinin tamamlandığı 1961’den itibaren yarımadanın batısında konumlanan Yelken Kaya, kuzeyinde yer alan Balyanoz Limanı ve güneyindeki Mehtap Koyu yapılaşma göstermeye başlamıştır.[13] Bu sürece tarihlenen gazetelerin birçoğunda Bayramoğlu Sahil Mahallesi’nin tanıtımlarına rastlanmıştır. (Resim 3) Örneğin 20.07.1961 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan bir ilanda “eşsiz manzara, şahane deniz ve plaj, dinlendirici iklim” gösterdiği belirtilen Bayramoğlu arsalarının satışta olduğu vurgulanmıştır. (Resim 4) İnşaat faaliyetlerinin tamamlandığı 1970’lerde gözde bir sayfiye alanı haline gelen Bayramoğlu Yarımadası, sözü edilen dönemde mimarlık alanında en etkin yayın organı olan Arkitekt dergisinde yayımlanmış modernist örneklerle tanınırlık kazanmıştır. Türk sinema tarihinde yer etmiş Cici Kız (1974), İstasyon (1977) ve Kır Gönlünün Zincirini (1980) gibi filmlere ev sahipliği yapması da altı çizilen tanınırlığını artırmıştır.

YAPI KREDİ BANKACILIK AKADEMİSİ EĞİTİM VE KONAKLAMA TESİSLERİ

Bayramoğlu’nda bulunan turizm işletmelerinden biri olarak yarımadanın Mehtap Koyu’nda bulunan eğimli bir arazi üzerine inşa edilen Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri, A-Blok, B-Blok ve C-Blok olarak isimlendirilen üç yapı ile bu yapıları çevreleyen peyzaj alanından oluşmaktadır.

Tesisin 1968-1970 yılları arasında “Grand Hotel Bayramoğlu”[14] adıyla inşa edilen A-Blok’u, 1944 yılında İDGSA’dan mezun olduktan sonra IBA’ya bağlı çalışan Mimar Süleyman Haldun Güleman (1919-2015) tarafından tasarlanmıştır.[15] 1973’te Yapı Kredi Bankası tarafından satın alınan bu yapının kuzeyine 1975-1976 yılları arasında yine modern mimarlık mirasının nitelikli birer örneği olup her ikisi de 1952’de İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun Yüksek Mimar Doğan Tekeli (d.1929) ve Sami Sisa (1929-2000) tarafından tasarlanan B ve C-Bloklar eklenmiştir.[16] Sözü edilen girişim sonucunda konaklama kapasitesi artırılarak bugünkü adını alan tesis, günümüzde yalnızca Yapı Kredi Bankası mensuplarına yönelik faaliyet göstermektedir.

A-Blok: Grand Hotel Bayramoğlu

A-Blok olarak adlandırılan Süleyman Haldun Güleman tasarımı otel, Bayramoğlu Yarımadası’na inşa edilen ilk büyük ölçekli turizm yapısıdır.[17] (Resim 5, 6) Grand Hotel Bayramoğlu, yarımadaya ismini veren ve yerleşime açılmasında etkin olan Necmettin Bayramoğlu’nun isteği üzerine eskiden kendi yaşadığı evin bulunduğu parselde inşa edilmiştir. Yapımı 1968-1970 yılları arasında tamamlanan Grand Hotel Bayramoğlu, yarımadadaki ilk turizm yapısı olması dolayısıyla yeni yapıların yapımına ivme kazandıran bir etki doğurmuştur. İnşasının hemen ardından yayımlanan Arkitekt’te, söz konusu yapının Bayramoğlu’ndaki konaklama ihtiyacını karşılayan bir sayfiye merkezi olduğu belirtilmiştir.[18] “Marmara’da Güneş ve Deniz Başkadır” başlığıyla yer bulduğu 1969 tarihli Hayat Dergisi aracılığıyla ise yapının popülerliğe ulaştığı söylenebilmektedir.[19]

Modern mimarlık akımına ait temel tasarım ilkelerinin okunabildiği A-Blok, 20. yüzyıl başlarından itibaren Türkiye’nin birçok şehrinde inşa edilen otellerde kullanılan betonarme karkas yapım sistemine sahiptir.[20] 7000 m2’lik inşaat alanı üzerinde yükselen yapının kat döşemeleri betonarme plak, çatısı ise dönemde sıklıkla rastlanan teras biçiminde kurgulanmıştır. Kıyıya paralel konumlandırılan yapı, hâkim deniz manzarasından yararlanmak amacıyla birbirine açılı bağlanan üç kütle olarak tasarlanmıştır. Araziye uyum sağlama düşüncesiyle hayata geçirilen bu biçimleniş, yapının doğal kayalıklardan oluşan çevre bağlamını gözeten zengin bir tasarım ürünü olduğunu simgelemektedir (Resim 7)

Yapının bodrum katları, deniz seviyesinde bulunmalarından ötürü toplu kullanıma yönelik açık ve yarı-açık servis mekânlarına ayrılmıştır. Birinci bodrum katta kulüp salonu, oyun odaları, lokanta ve mutfaklar; ikinci bodrum katta ise diskotek, kapalı spor salonu ve teraslar yer almaktadır. A-Blok’un üst katlarında her biri özel banyolu olarak tasarlanan 300 yatak kapasitesine sahip 126 adet oda bulunmaktadır. Kütlelerin orta aksından geçen koridor boyunca sıralanan konaklama birimleri, mahremiyeti gözetmek adına kaydırmalı yerleştirilmiş, bu hareketli düzen konsol balkonlarla desteklenmiştir. (Resim 8)

Otelin prizmatik cam yüzeyler kullanılarak şeffaflaştırılan kamusal mekânları, dairesel kesitli pilotiler ve V-biçimli taşıyıcı kolonlarla desteklenerek yükseltilmiştir. Denize bakan cephesindeki taşıyıcı betonarme kiriş ve kolonlar, konaklama birimlerinin konsol çalışan balkon döşemeleri ve bölücü duvarlar gibi strüktürel elemanların ön planda tutulduğu tasarım anlayışı; A-Blok’taki modern dilin cephe üzerindeki bir dışavurumu niteliğindedir. Bu sayede yapının özel ve kamusal kullanımlı alanlardan oluşan iç mekân düzeni, cephelerin mimari karakterine yansıtılarak dışarıdan okunabilir kılınmıştır. (Resim 9)

Arazinin eğimli yapısı sebebiyle hizmet aldığı giriş yolu seviyesinden dört, deniz yönünden ise altı katlı olan yapının zemin katında kamusal kullanıma ayrılan hol, resepsiyon, şark kahvesi ve amerikan bar[21] ile açık teraslı çay salonları yer almaktadır. (Resim 10) Otelin mimari programında yer bulan bu gibi işlevler için değinilmesi gereken bir diğer nokta ise sözü edilen hacimlerdeki mobilyaların yapıyla birlikte tasarlanmış olduğudur. Geleneksel ve Batı kültürü izleri taşıyan mekânların mobilyalarıyla beraber kurgulandığı söz konusu durum, modern mimarlığın geniş kapsamını temsil etmektedir.

B-Blok ve C-Blok: Yapı Kredi Bankası Bayramoğlu Dinlenme Tesisleri

A-Blok olarak isimlendirilen Grand Hotel Bayramoğlu, 1973 yılında Yapı Kredi Bankası tarafından satın alınarak banka mensuplarına tahsis edilmiş, hemen sonrasında ise mevcut otel yapısının kapasitesinin artırılması için girişimler başlatılmıştır. Bu doğrultuda, mevcut araziye yeni yapılar inşa edilmesi adına Doğan Tekeli ve Sami Sisa tarafından 1974 yılında bir proje hazırlanmıştır. 2019’da yapılan sözlü görüşme sırasında Tekeli tarafından “hafif, erişimi kolay ve yenilikçi bir konaklama tesisi hedefledik” olarak özetlenen proje kapsamında, A-Blok olarak isimlendirilen mevcut otel binasının kuzeyinde, birbirleriyle ilişkili üç adet yapı tasarlanmıştır. (Resim 11, 12) Yapılan değerlendirmelerin ardından avam projede yer alan yapılardan A-Blok’a yakın olanından vazgeçilmesi üzerine 1975’te Yapı Kredi Bankası Bayramoğlu Dinlenme Tesisleri olarak isimlendirilen B ve C-Blokların inşaat süreci başlamıştır. (Resim 13) Uygulama sonucunda, A-Blok banka çalışanları için düzenlenen eğitim programlarına ev sahipliği yapması, yeni inşa edilen B ve C-Bloklar ise konaklama amacıyla faaliyete geçmiştir. (Resim 14)

Betonarme karkas yapım tekniğine sahip eş tasarımlı B ve C-Bloklar, altışar katlı olup toplamda 170 oda ile yaklaşık 400 kişilik konaklama kapasitesine sahiptir. Dolayısıyla, hayata geçirilen bu iki yapıyla birlikte tesisin toplam kapasitesi 700 kişinin konaklamasına olanak sağlayacak 296 odaya yükseltilmiştir. A-Blok’ta olduğu gibi B ve C-Bloklar da topoğrafyaya uyumlu bir biçimde tasarlanmış, doğrudan deniz gören oda sayısını artırmak amacıyla kıyıya paralel kütleler halinde konumlandırılmıştır.[22]

B ve C-Blokların yakın çevre peyzajında modern yaşamın simgesi olan faaliyetlerin gerçekleştirilebileceği bir kamusal alan yaratılmıştır. Bu geniş açık alan kafeterya, soyunma kabinleri, kreş, spor alanları ve toplu eğlenceler için kullanılan amfi tiyatro gibi rekreasyon mekânları içermektedir. Çok katlı bir otoparkla desteklenen B ve C-Blokların peyzaj düzenlemesinde yapılarda olduğu gibi arazinin bütün olanaklarından yararlanılmıştır. Ağırlıkla eğimi vurgulayan doğal taş istinat duvarları ve merdivenler aracılığıyla sağlanan bu ilişki, yapılarla deniz arasında organik bir ulaşım ağı yaratmıştır.

B ve C-Bloklar, tesisin kuzeyi boyunca yapılara paralel uzanan bir yolla birbirlerine ve A-Blok’a bağlanmıştır. (Resim 15) Söz konusu ana bağlantı yolu, zemin kattaki birer köprü yardımıyla konaklama birimlerine erişim sağlayan iç avluya ulaşmaktadır. Beş kata yayılan konaklama birimlerine sahip B ve C-Blokların topoğrafyaya oturma biçimi ve rasyonel merdiven çözümü, bu sayede arazinin zorluklarını avantaja dönüştürmüştür. Nitekim Tekeli, tasarım kararlarının oluşmasını etkileyen temel faktörlerden birinin bu olduğunu şu sözleriyle aktarmıştır: “Yaya yolunu bu şekliyle yerleştirmemiz, kolaylıkla iki kat aşağıya inilmesi veya iki kat yukarıya çıkılması yoluyla asansör ihtiyacını ortadan kaldırdı.”

Konaklama birimleri arasındaki bağlantı, avluyu çevreleyen açık bir dolaşım sistemiyle çözümlenmiştir. Blokların peyzajın bir parçasıymış gibi algılanmasına katkı veren bu sistem, birimlerin gerek avlu gerekse deniz yönünden havalandırılmasını sağlamıştır. Belirtilen doğal havalandırma, birimlere ait ıslak hacimlerin koridorlar boyunca yerleştirilmesi sayesinde iç mekânda oluşturulan düşey bir çekirdekle desteklenmiştir. B ve C-Bloklar içerisindeki düşey sirkülasyon ise yapıların iç avlularına yerleştirilen yerinde döküm döner betonarme merdivenlerle sağlanmıştır. Merdivenler aracılığıyla yaratılmaya çalışılan güçlü düşey etki, çatıdaki piramidal cam ışıklıklarla vurgulanarak yapıların merkezlerine konumlandırılmış birer galeri boşluğu izlenimi vermiştir. (Resim 16, 17)

Her ikisi de beyaz renkli olan B ve C-Bloklarda bulunan konaklama birimlerinin üst katlarda 3,40-4,00 m, alt katlarda ise 5,00-6,50 m derinlikte tasarlanması, mahremiyete saygı göstermenin yanı sıra cephelere güçlü bir hareketlilik katmıştır. Brütalist yaklaşım ve betonarme karkas sistemin sağladığı olanaklardan yararlanarak düşey yönde kaydırmalı biçimde yerleştirilen kiriş-kolon sistemi, asmolen döşeme ve dalga formunu anımsatan ters yarım daire kemerli prekast panellere sahip balkonlarla desteklenen bu hareket, zemine doğru genişleyen yapıların cephelerine yansıtılan ızgara etkiyi güçlendirmiştir. (Resim 18, 19)Sözü edilen panellerin bir ritimle tekrar etmesi, güneş kırıcılık ve ıslak eşya kurutma sırasında oluşacak istenmeyen görüntülerin engellenmesi gibi fonksiyonel faydalar da sağlamıştır.

DEĞERLENDİRME

Bayramoğlu’nda modern sayfiye oluşumunun başlangıcı olarak tanımlanabilecek “Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri”, sayfiye yerleşimlerinde bulunan modernist konaklama yapılarının karakteristik imgelerini taşımakta ve dönemin izlerini güçlü bir şekilde temsil etmektedir. Nitekim A, B ve C-Bloklar ile yakın çevrelerindeki nitelikli peyzaj alanından oluşan tesis bütünü, yüzyıl başında uluslararası ölçekte gözlenmiş modern mimarlık akımının Türkiye’deki nitelikli bir sayfiye örneği olarak pek çok değer kategorisine sahiptir.

Modernizm akımını belgeleyerek kamuoyunun dikkatine sunmak amacıyla kurulan DO.CO.MO.MO ve ISC20C tarafından belirlenen değer kategorileri bağlamında incelendiğinde, yapıların tasarımını biçimlendiren modüler düzen, ızgara sistem ve geometrinin bir arada kurgulanması, tesis için bütüncül bir “tasarım değeri” oluşturmaktadır. Bu bağlamda, A-Blok’un rasyonel mimari dili ile tesise sonradan eklenen B ve C-Blokların milli-brütalist olarak nitelendirilebilecek mimari yaklaşımları öne çıkmaktadır. Şeffaflığın ön planda tutulduğu geniş açıklıklı cephe karakteri, konumlandığı coğrafya ve denizle kurduğu kuvvetli bağlar ise tesisin estetik algısını şekillendirmektedir.

Dönemde sıklıkla rastlanan betonarme karkas yapım tekniğini nitelikli biçimde örneklemesi, geniş açıklık geçebilen hafif döşemelerden oluşan bir taşıyıcı sisteme sahip olması, çağdaş malzeme kullanılarak yapılması ve yenilikçi detaylar barındırması; tesisin modern tasarım yaklaşımındaki rasyonel anlayışı simgelemesi sebebiyle “teknik değer” yansıtmaktadır. Sıralanan tasarım ilkeleri ve uygulama tekniklerinden çoğunun dönemde verilen ilk örneklerden olması, “özgünlük değeri” tanımlamaktadır.

Tesisin öne çıkan bir diğer niteliği de yarımadadaki modernist örneklerin çoğalmasına ivme kazandıran bir “referans olma değeri”ne sahip oluşudur. Nitekim 1960-1970 yılları arasında Mim. Barkut Gülerman, Y. Mim. Bedri Uçar, Y. Mim. Çelik Alatur, Prof. Mim. Maruf Önal, Y. Mim. Peykân Dalbaşar gibi dönemin tanınmış̧ mimarları tarafından Bayramoğlu’nda inşa edilen konut ve konaklama işlevindeki yapıların doğal çevreyle ilişkili mimari tasarım karakteri ve kütle biçimlenişi, betonarme yapım tekniği, açık / yarı açık ve kapalı mekân dengesi ve çağdaş detay çözümleri bağlamında tesisin etkisiyle şekillendiği görülebilmektedir.[23] (Resim 20-22) Bayramoğlu Yarımadası ölçeğinde gözlenen bu bütüncül bağlamın tesis için ayrıcalıklı bir “çevresel değer” oluşturduğunu söylemek mümkündür.

Gerek yarımadaya gerekse A-Blok’a adını vererek gelişmelerine katkıda bulunan Necmettin Bayramoğlu’nu takiben çağdaş yaşamın gereksinimlerini halen karşılayabilen aktif kullanımı ise tesisin “süreklilik değeri” olarak hayat bulmaktadır. Yapı Kredi Bankası’yla aidiyet bağı kurması ve mensuplarını kurum dışında buluşturuyor olması dolayısıyla kazandığı güçlü “sosyal değer” de sözü edilen sürekliliğe katkıda bulunarak tesisingünümüze ulaşmasında önemli bir rol oynamıştır.

Modern mimarlık mirasının hızla yok olma sürecine girdiği yakın dönemde, sayfiye bağlamında şekillenen yapıların ve oluşturdukları dokunun varlığı önem taşımaktadır. Fakat Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri ile etkisinde hayat bulan yapılardan birçoğunun herhangi bir koruma statüsüne sahip olmaması dönüşümlerin başlamasına zemin hazırlamıştır. Yoğun kullanımı sebebiyle dönemsel bakım çalışmalarına konu olduğu bilinen tesis, özellikle 1998-2000 yıllarında kapsamlı müdahaleler geçirmiştir. Örneğin, büyük ölçüde yenilenerek özgünlüğünü yitirme tehdidiyle karşılaşan A-Blok’un batı ve güney cephelerinde bulunan terasların camekânlarla çevrelenmesi ve modüler düzeni oluşturan özgün doğramaların değiştirilmesi bütüncül tasarım anlayışına uygun gerçekleşmemiştir. Taşıyıcı sistemin güçlendirilmesi adına zemin katına eklenen kolon ve kirişler ile mevcut elemanlarında yapılan kesit genişletme uygulamaları, A-Blok’un doğal kayalıklar üzerinde yükselen etkisini kaybettirmiştir. Söz konusu eklerin maviye boyanması, yapının üst katlarıyla olan görsel ilişkisini kesintiye uğratmıştır. (Resim 23) Yapının iklim koşulları sebebiyle hasar gören teras çatısının bir bölümü kırma sistemle çözümlenmiştir.[24] Ayrıca amerikan bar ve şark kahvesi yerine lobi ve kafe tasarlanması, yapının özgün plan şemasını okunamaz kılmıştır. (Resim 24)

A-Blok’a kıyasla özgünlüğünü daha fazla koruyan B ve C-Blokların ise dış cepheleri açık yeşil renge boyanmış, özgün kapı ve pencere doğramaları değiştirilmiştir. (Resim 25) Yapıların denize açılan yarı açık ve açık terasları ile yürüyüş alanlarında yüzeysel bozulmalar gözlemlenmesi üzerine malzeme kayıpları yeni döşemelerle giderilmiştir. Amfi tiyatro plastik oturma birimleriyle kaplanmış, doğal taş istinat duvarlar sıvanarak krem renge boyanmış, ortak kullanımlı peyzaj alanına iki havuz, bir adet futbol sahası eklenmiştir. (Resim 26) Sıralanan dönüşümlere eklenebilecek diğer bir uygulama ise kıyıya yapılan dolgu sonucunda özgünde denizle yakın ilişki içerisinde olan tesisin çevresindeki beton yüzeyin genişletilmesi olmuştur. (Resim 27, 28)

Bayramoğlu’nun nitelikli bir bileşeni olarak çalışmaya konu edilen tesis özelinde gerçekleştirilen dönüşümler, 1960’lardan bu yana İstanbul’un turizm işlevli bir uzantısı olarak gelişen yarımadada bulunan modern mimarlık mirası için ciddi kaygıların oluşmasına sebep olmaktadır. Oysaki A, B ve C-Blokların modernist diliyle hayat bulan tesisin tarihi boyunca tanıklık ettiği sayfiye kültürüne ait yansımalar günümüzde halen izlenebilir durumdadır. Tesisin Bayramoğlu sayfiye mimarisi ve toplum yaşantısına verdiği katkı ile kentsel hafızadaki özel yeri düşünüldüğünde, yapılar özelinde gerçekleştirilecek çalışmaların geniş ölçekli kaynak araştırmalarıyla desteklenmesi gerektiği açıktır. Zira sürdürülebilirliğinin sağlanması adına tasarlanacak bütüncül koruma senaryosu, ancak ve ancak tesisin kapsamlı belgelenmesi sayesinde gerçekleştirilebilecektir.

Hazırlanan çalışmada olduğu gibi yapılara ait temel bilgiler, eski tarihli ve güncel fotoğraflar, kartpostallar, broşürler, gazeteler ve dönem dergilerinde yer bulan metinler, özgün çizimler ve görseller, filmler ve sözlü tarih çalışmaları gibi tüm yazılı, sözlü ve görsel bilgi ve belge, bu bağlamda başvurulan temel kaynaklardır. Ayrıca, Doğan Tekeli ve Sami Sisa gibi Türkiye’nin yakın geçmiş mimarisine yön veren mimarlara ait arşivlerin dijital platformlarda paylaşıma açılmış olması, birçok araştırmaya veri sağlamasının yanı sıra modern mimarlık mirası başlığı altında gerçekleştirilecek gelecek çalışmalar için özendirici ve teşvik edicidir. Nitekim ülkemizde bulunan nitelikli bir modern mimarlık mirası olan Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri’nin gerek Bayramoğlu gerekse Türkiye mimarlık tarihi ulusal envanterinde yer almasını sağlayacak özgün değerlerinin bir bütün halinde varlık gösterebilmesi, sıralanan kaynaklara dayanan araştırmalar sonucunda edinilecek verilerin değerlendirilmesini takiben gerçekleştirilebilecektir. Dolayısıyla, koruma sürecinin ilk adımını oluşturan ve makale kapsamında örneklenen kapsamlı belgeleme yönteminin hassasiyetle yürütülmesi, uygun müdahalelerin tanımlanmasına aracı olarak Yapı Kredi Bankacılık Akademisi Eğitim ve Konaklama Tesisleri ile sayfiye yerleşimlerinde bulunan benzeri yapı ve alanların günümüze kazandırılıp bütüncül biçimde korunarak gelecek kuşaklara aktarılması bakımından yönlendirici olacaktır.

Modern mimarlık mirası bağlamında yapılacak bu gibi çalışmaların yaygınlaştırılması yoluyla sayfiye alanlarının sadece günümüzde sahip oldukları değil, kaybettikleri veya farkında dahi olunmayan değerlerinin görünür kılınacağı unutulmamalıdır. Özellikle kamuoyu ve sivil toplum örgütlerinin bilgilendirilmesi yoluyla toplumsal bir farkındalık yaratılmasına katkı sağlayacak olan söz konusu çalışmalar bütününün dönem mimarlığının daha iyi anlaşılması ve korunması yönünde etkili olacağını söylemek mümkündür. Türkiye’nin tehdit altındaki miras alanlarının başında gelen modern mimarlık mirasının birçoğunun günümüze ulaş(a)madığı, ulaşanların büyük bir bölümünün ise tanınmayacak halde olduğu veya yeni yapılaşmalar arasında kaybolduğu düşünüldüğünde; yeterli farkındalığın kazandırılmadığı aksi durumda ise sayfiye alanlarının unutulmakta olan modernist yapı, alan, kimlik ve kültürleri zaman içerisinde tamamen yitirilme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

NOTLAR

[1] Türk Dil Kurumu Sözlükleri, https://sozluk.gov.tr, [Erişim: 18.02.2021].

[2] Alkan, Mehmet Ö., 2014, “Osmanlı’da Sayfiye’nin İcadı”, Sayfiye Hafiflik Hayali, (der.) Tanıl Bora, İletişim Yayınları, İstanbul.

[3] Bora, Tanıl (der.), 2014, Sayfiye Hafiflik Hayali, İletişim Yayınları, İstanbul; Kuban, Doğan, 2012, İstanbul Bir Kent Tarihi Bizantion, Konstantinopolis, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

[4] Tekeli, İlhan, 2013, İstanbul’un Planlanmasının ve Gelişmesinin Öyküsü, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.

[5] Yağan, Nefise Burcu; Binan, Can, 2016, “1980 Öncesinde İstanbul’da Sayfiye Olgusunun Gelişim Süreci”, İstanbul Araştırmaları Yıllığı, İstanbul.

[6] Tekeli, 2013, s.67.

[7] Yarımada, “Balyanoz (Balionoz veya Baltanoz)” veya “Üç Burunlar” olarak da isimlendirilmektedir. “Balyanoz (Balionoz veya Baltanoz)” söyleminin, yarımadanın coğrafi şekli sebebiyle Yunanca’da ağır çekiç anlamına gelen “balyoz” kelimesinden türetildiği düşünülmektedir. Detaylı bilgi için bkz. Çiftçi, Aynur, 2006, “1950’lerin Sonunda Yerleşime Açılan Bir Yarımada: Bayramoğlu”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli, ss.429-435. Bayramoğlu Yarımadası’nı “Üç Burunlar” olarak isimlendirenlerin ise denizciler olduğu bilinmektedir. Detaylı bilgi için bkz. Koçu, Reşat Ekrem, 1960, “Bayramoğlu (Necmeddin)”, “Bayramoğlu Sahil Mahallesi”, İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat Kollektif Şirketi, İstanbul, cilt:4, ss.2300-2302.

[8] Bayramoğlu Yarımadası’nın çekiciliğini artıran diğer bir etmen ise oluşumundan günümüze dek Kadıköy ile yarımada arasında günde üç kez yapılan toplu taşıma seferleridir.

[9] Koçu, 1960, ss.2300-2302.

[10] 1965, “Balyanoz Koyu Meselesi”, Mimarlık, sayı:24 (1965/10).

[11] 1958’de kurulan İmar ve İskân Bakanlığı tarafından 08.07.1960 tarih ve 3206/7257 sayı ile onaylanmıştır. Plana göre Çayırova-Darıca arasındaki sahil şeridi ve bu şerit içerisinde kalan Bayramoğlu Yarımadası, “turizm bölgesi” olarak belirlenmiştir. (Darıca Belediyesi Arşivi)

[12] Bayramoğlu Yarımadası’nın planlaması için IBA bünyesinde kurulan Mimar Bedri Uçar, Mühendis Necdet Aslan, Mimar Süleyman Haldun Güleman ve Osman Kahraman Kaptan’dan oluşan bir ekip çalışmıştır. Alt yapı, yol inşası, enerji-elektrik-telefon hatları ve su kaynakları ile ilgili çalışmalar etaplar halinde tamamlanmıştır (Çiftçi, 2006, s.430).

[13] Belirtilen dönemde Bayramoğlu Yarımadası’na inşa edilen nitelikli sivil mimarlık örneği yapıların birçoğu Kazım Taşkent, Doğan Nadi, Mim. Bedri Uçar, Vedat Nedim Tör, Dr. Nihat Reşat Berger, Yük. Müh. Necdet Arslan, Yapı Kredi Bankası İstanbul Merkez Müdürü Tacettin Baykal, Fabrikatör Nihat Uzer, Müh. Ali Akpınar ve Şevket Rado gibi dönemin tanınmış isimleri tarafından kullanılmıştır. (Darıca Belediyesi Arşivi)

[14] “Bayramoğlu Hoteli” veya “Otel Bayramoğlu” olarak da bilinmektedir.

[15] Grand Hotel Bayramoğlu’nun planlaması sürecinde statik, tesisat ve dekorasyon işleri sırasıyla Deniz Gevrek, Yaşar Aydın ve Necil Enön tarafından gerçekleştirilmiştir. Detaylı bilgi için bkz. 1970, “Bayramoğlu Hoteli”, Arkitekt, sayı: 338 (1970/02), ss.62-64.

[16] 1952 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun olan Y. Mim. Doğan Tekeli ve Mim. Sami Sisa, Yapı Kredi Bankası Bayramoğlu Dinlenme Tesisleri’ne ait tasarımı 1954 yılında kurdukları Site Mimarlık Bürosu bünyesinde gerçekleştirmiştir.

[17] Çiftçi, 2006, ss.429-435.

[18] 1970, Arkitekt, ss.62-64.

[19] Yarbağ, Cengiz, 1969, “Marmara’da Güneş ve Deniz Başkadır…”, Hayat Dergisi, sayı:26-27.06.1969, ss.8-9.

[20] 1955 yılında açılan İstanbul Hilton Oteli’nin etkisiyle ivme kazanmıştır. Detaylı bilgi için bkz. Bozdoğan, Sibel; Akcan, Esra, 2012, Turkey: Modern Architectures in History, Reaktion Books, Londra.

[21] İlk örneklerinden biri modern mimarinin öncüleri arasında gösterilen İstanbul Hilton Oteli’nde bulunan amerikan bar mekânının Grand Hotel Bayramoğlu’nda da bulunuyor olması, yapıyı döneme tarihlenen benzerlerinden ayrıştırmıştır. Detaylı bilgi için bkz. Gürel, Meltem Ö., 2009, “Consumption of Modern Furniture as a Strategy of Distinction in Turkey”, Journal of Design History, cilt:22, sayı:1, ss.47-67.

[22] Tekeli, Doğan; Sisa, Sami, 1979, Çevre: Mimarlık ve Görsel Sanatlar Dergisi, sayı:6 (Kasım-Aralık), s.22; Tekeli, Doğan; Sisa, Sami, 1994, Doğan Tekeli-Sami Sisa: Projeler, Uygulamalar 1954-1994, (ed.) Uğur Tanyeli, (yayına haz.) Dilgün Saklar Özkuyu, Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul.

[23] Konu hakkında detaylı bilgi edinmek için bkz. Çiftçi, Aynur, 2018, “Bayramoğlu’nda Bir Yazlık Konut: Dalbaşar Villası”, Dosya, sayı: 43, 138; Erkmen, Nil, 2018, “Kocaeli-Bayramoğlu'nda Yazlık Konut”, Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları/XIV DOCOMOMO Buluşmaları, Zonguldak.

[24] Yapılan ziyaret sırasında A-Blok’un strüktürel sorunlar barındıran çatısının mevsimin zorlu iklim koşullarına dayanamayarak tekrar hasar gördüğü ve 2015 yılında tekrar onarım geçirdiği öğrenilmiştir.

Bu icerik 2310 defa görüntülenmiştir.