419
MAYIS-HAZİRAN 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Salgın, Mekân, Nekroiktidar
    Pelin Tan, Prof. Dr., Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Kıdemli Araştırmacı, Center for Arts, Design and Social Research Enstitüsü, Boston

YAYINLAR



KÜNYE
YAYIN DEĞERLENDİRME

Sergiden Kataloğa: 2018 Ulusal Mimarlık Sergisine Toplu Bir Bakış

Derin İnan, Dr. Öğr. Üyesi, TEDÜ Mimarlık Bölümü

1988 yılından bugüne her iki yılda bir düzenlenen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programının XVI. / 2018 dönemine katılan projelerin yer aldığı katalog, 18 Eylül 2020 tarihinde yapılan XVII. / 2020 dönemi ödül töreni sırasında okuyucularla buluştu. Türkçe ve İngilizce olmak üzere çift dilli yayımlanan 2018 yılı kataloğu, sergiye katılan tüm projelere ayrıca detaylı okumaları mümkün kılan infografiklere yer veriyor.

 

Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programı 1988 yılından beri, Türkiye mimarlığının önemli bir kesitini sunan, 30 yılını devirmiş köklü kurumsal bir ödül ve sergi programı. Programın yıllar içinde oluşturduğu sürekliliğinin yanında birçok farklı çıktısının olması da programın önemli bir özelliği.

Ulusal Mimarlık Ödülleri Programı’na aşina olanlar programın sergi ayağının öncelikli pozisyonuna muhtemelen hakimdirler. Ancak ilk yıllarından bu yana sergiye eşlik eden basılı katalog da, Türkiye’de 1990’lardan bu yana mimarlık üretiminin tümüne olmasa bile belirli kesimine ait bir döküm sunması ve bunu basılı bir kaynağa dönüştürmesi açısından önemli bir yayın dizisi.

Yeni yayımlanan XVI. / 2018 yılı kataloğu üzerine yapılacak bu yayın değerlendirmesi, elbette Seçici Kurul tarafından öne çıkarılan ya da tartışılan konular, sergiye sunulan ve ödül alan projelerin dökümü gibi ait olduğu dönemin öne çıkan konu ve tartışmalarını odağına alacaktır. (Resim 1) Ancak değerlendirmenin doğası programın sürekliliği içinde tartışılagelen konulara değinmeye ve geriye dönük birtakım çıkarımlar yapabilmeye de engel değildir. Çünkü aslında her dönem, kendi içinde bağımsız bir bütün olarak katalogda yer alsa da, yayının yıllar içinde oluşturduğu birikim kıyaslamalı okumalar yapabilmeye olanak sağlayan bir arşiv, hatta mimarlık üretimine dair bir belek olma niteliği de taşıyor. Geriye dönüp bakıldığında 32. yılını geride bırakan program, geçmişten bugüne 16 farklı döneme dair sunduğu birikimle toplamda 2411 mimarlık ürününü ve bu ürünler arasından verilen 138 yapı / proje ödülü ve 50 civarında kişi ya da kuruluşa farklı dallarda verilmiş ödülleri kayıt altına almış durumda.[1] 2018 kataloğu ise bu büyük çerçevenin içinde 54 yapı, 61 proje ve 8 fikir projesi olmak üzere toplam 123 eserin yer aldığı, faklı dallarda verilen ödüller; Mimar Sinan Büyük Ödülü, Anma Programı, Mimarlığa Katkı Başarı Ödülleri ve Seçici Kurul değerlendirmeleri ile bu birikime katkı sağlıyor. Editörlüğünü Aslı Tuncer Madge’in yaptığı katalog; yapı, proje ve fikir dalındaki başvurular ve ödüllerin yanı sıra geçen sene kaybettiğimiz Mimar Sinan Büyük Ödülü sahibi Şevki Pekin’in mimarlık portfolyosuna, Anma Programı için seçilen Nezih Eldem’in seçilmiş işlerine ve Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülü kapsamında ödül alan Ali Cengizkan ve Sibel Bozdoğan’ın çalışmalarının özetine ve son olarak da Mimarlığa Katkı Dalı Seçici Kurul Özel Ödülü alan Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne (VEKAM) dair bilgilere yer veriyor. (Resim 2)

2018 yılı kataloğunun genel içeriğine baktığımızda belki de ilk gözümüze çarpan durumun, bu dönemin katılımının diğer dönemlere kıyasla oldukça düşük olması denilebilir. Son dönemlerinde ortalama 200 civarında eserin başvuruda bulunduğu programın bu sene başvurusu bu anlamda neredeyse yarı yarıya düşmüş.[2] Bu düşüşün sebebinin üzerinde düşünmek aslında önemli. Dönemin politik ve ekonomik konjonktürleri elbette mimarlık üretiminin içerik ve yöntemlerini etkiliyor. Kamu ve özel sektörün yatırım öncelikleri ve bakış açıları, açılan yarışmalar, ihaleler gibi proje ve yapı elde etme yöntemlerindeki ufak değişimler, mimarlık üretiminin nitelik ve niceliğini direkt etkiliyor. Bu duruma dönemin dinamikleri içinden bakmak elbette anlamlı okumalar üretebilir, yalnız düşüşün nedenlerine dair daha anlamlı bir okuma; örneğin bunun geçici yani dönemsel bir istisna ya da bir düşüş trendinin başlangıcı olup olmadığı, ancak önümüzdeki dönemlerin verileri ile kıyaslandığında anlam kazanacaktır.

Seçici Kurulun değerlendirmelerinde bu konuya farklı vurgular var, özellikle Seçici Kurul Başkanı Günkut Akın, bu durumun rastlantısal olmadığına ve mimarın, kurucu-özne mimar rolünün değiştiğine ve bunun sonucu olarak da mimarların eskiden alışılageldiği gibi yapıya ait kararların merkezinde olmak yerine bu süreçlerin dışında itildiğine dikkat çekiyor. Bunun önemli bir örneği ise kamusal projelerde ve özellikle de şehirlerimizdeki mimari üretimin büyük bir bölümünü kaplayan toplu konut projelerinin üretiminde, belirli standartlar ya da

kalıpların dışına çıkmayan statükocu tutumun egemen olması ve bu durumun mimari anlamda yeni bir söz üretebilmenin önünü tıkaması. Akın, ayrıca geçen dönemlerde izlenebilen tipolojik çeşitliliğin bu dönem de sürdüğünü, kamu tarafından elde edilen proje ve uygulamalarda tipolojinin müze, kültür yapısı ve spor yapısı altında toplanırken özel sektörün işveren olduğu proje ve uygulamaların konut tipolojisinin öne çıktığının altını çiziyor.

2018 dönemi Seçici Kurul üyelerinin her biri (Günkut Akın, Cem İlhan, Ziya Canbazoplu, Ferhat Hacıalibeyoğlu, Lale Özgenel) katalogda yer alan değerlendirmelerinde döneme dair ve programın genel içeriğine dair farklı konulara parmak basıyorlar. Bu anlamda öne çıkan bazı konu başlıklarına burada kısaca değinmek gerekirse; Cem İlhan’ın programın geleceğine dair yönelttiği önerilerde yarışmaya katılım şeklinin mimarların kendi projelerini göndermelerine ek olarak yapı ve projelerin farklı mimarlar tarafından da aday gösterilebilmesi yönünde. Buna ek olarak katılımın artırılması adına mevcut ödül kategorilerinin çoğaltılabileceğini de öneriyor. Ziya Canbazoğlu ise sergi ve ödül programının, bir süredir pratik hayatını yurtdışında sürdürdüğü için uzak kaldığı ulusal mimarlık üretim ortamına tekrardan aşina olmasına vesile olduğunu vurgularken programın geleceğine dair ortak bir öneri olan Mimar Sinan Büyük Ödülü’nün ortaklarından birinin vefat etmiş olması durumunda diğer ortaklarına da verilebilmesinin önünün açılmasını temenni ediyor. Ferhat Hacıalibeyoğlu, serginin doğal bir süreci olarak tarif edilebilecek bir özdenetim mekanizmasının olduğundan bahsederken bunun döneme dair bir kesit sunan programın, gündelik hayatta, toplumsal anlamda algılanan mimari niteliğin çok üzerinde bir kesimi temsil ettiğinin altını çiziyor. Serginin pek çok farklı yarışmada ödül almış ya da uygulanmış projeleri barındırmasının, Türkiye’de yarışma ile mimari proje elde etme pratiklerinin nitelik anlamında ülke mimarlığına katkısının büyük olduğundan bahsediyor. Lale Özgenel’de benzer bir soruyu soruyor ve ödül programının mimarlığın ve içinde yaşadığımız şehirlerin güncel durumundan farklı bir panorama çizdiğini ve bu nedenle mimarlığın güncel durumu hakkında ne derinlikte bir eleştiri ya da diyalog oluşturma potansiyeli olduğunun tartışılır olduğuna dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra Ulusal Mimarlık Ödülleri programının Türkiye’de mimarlık eleştirisinin sınırlı kalmış konumuna; mimarlık pratiği içindeki dönemsel eğilimler, mimarlık üretim ortamı ve koşulları, yapı elde etme, projelendirme ve uygulama yöntemleri gibi birçok farklı tema üzerinden bir altlık sunabileceğini vurguluyor.

Mimarlık eleştirisi, özellikle de çağdaş mimarlık üretim ve pratikleri söz konusuysa Türkiye’de çok aşina olduğumuz bir üretim ve tartışma zemini maalesef ki değil. Bu kısıtlı kalmış eleştiri ortamının oluşmasına zemin hazırlamak ve bu eleştirilerin görünürlüğünü arttırmak adına 2018 kataloğunun küçük ama bence önemli bir katkısı, ödül programından kataloğun basımına kadar Mimarlık dergisinde ödül alan yapılara ilişkin yayımlanan metinlerin, hangi sayıda yayınlandığını belirten referans bilgilerine, katalogda ait olduğu yapı sayfasında yer verilmesi. (Resim 3) Mimarlık dergisinde yaklaşık 8 yıldır tutarlılıkla sürdürülen “Mimarlık Eleştirisi” bölümü, sergi programının yolunu açtığı bir kulvar olarak çağdaş mimarlığımızı tartışabileceğimiz bir ortam sunuyor.

Sergi katalogları serisi içinde ilk kez 2016 yılında başlayan ve 2018 dönemi kataloğunda da devam eden bir başka öne çıkan uygulama ise infografik serisi. (Resim 4) Sergi programına ve dönemine dair farklı istatistiksel bilgi ve verilerin görsel bir anlatımla ifade bulduğu infografik dökümlerin kataloğun içinde özellikle merak uyandıran bir yanı var. Peki bu infografikler bize ne söylüyor ya da ne gibi çıkarımlar yapabilmemize olanak sağlıyor? İlk olarak Ulusal Mimarlık Sergisi Programı’nın ana kurgusunu oluşturan yapı-proje ekseninden mimari üretimin ülke sınırları içinde ve hatta uluslararası coğrafyada nasıl bir yayılım gösterdiğinin çok hızlı bir okumasını yapabilmemize olanak sağlıyor. (Resim 5) Böyle bir dökümün verisi üzerinden elbette döneme dair farklı okumalar yapılabileceği gibi, zaman içinde belirli bir birikim oluşturacak bu grafiklerin üzerinden ileride çok farklı karşılaştırmalar yapılabileceğini ve yine farklı ilişkilerin keşfedilebileceğini öngörmek çok zor değil. Mimarlık üretimine coğrafi perspektiften bakmak dönemsel yaklaşımlar ve döneme ait politik ya da ekonomik bazı eğilimlerin anlamlandırılmasına da aracı olabilir. Örneğin 2018 döneminde Sakarya ve Muğla şehirlerinin, yapı dalı başvurularında 2016 yılına kıyasla kayda değer bir artışa ev sahipliği yaptığını izliyoruz. Üç büyük kentteki yapı üretiminin temsilini kıyasladığımızda ise; bu daldaki başvurularda İstanbul ve İzmir illerinde önceki döneme kıyasla önemli bir düşüşün olduğunu, ancak Ankara’daki verilerde bu anlamda kayda değer bir değişimin olmadığını gözlemleyebiliyoruz. Katalog infografiklerinden gelen bu veriler, farklı bilgiler ışığında; örneğin açılan ulusal yarışmaların verileriyle karşılaştırmalı olarak okunduğunda, farklı ilişki ağlarının keşfine de olanak sağlayabilir.

Bu infografik serisini takip eden sayfalarda ise yapıların tipolojik çeşitlenmesinin infografiklerini görüyoruz. (Resim 6) Bu seri, döneme dair genel yelpazeyi anında görmemizi sağlarken ileriki sayfalarda yer alan tipolojik farklılıkların, ödül ve ödül adayı mimari üretimlerin coğrafi dağılımı ile eş zamanlı okunabilmesi, mimarlık üretim ortamı ve koşullarını mercek altına alabilmemizi mümkün kılıyor. (Resim 7) Dönemin kendi dinamikleri içinde bu okumaları hızlıca yapabilmek öne çıkan dönemsel eğilimleri anlamak adına önemli, ancak gelecekte farklı dönemler arasında yapılacak karşılaştırmalar da aynı oranda ilginç çıkarımlar elde edilmesini kolaylaştıracaktır. Bu alandaki okumalar Türkiye’de mimarlık üretiminin geçirdiği değişimlerin daha kolay anlamlandırılabilmesine, dönemsel mimari panoramaların kolayca ortaya çıkarılmasına katkı sağlayacaktır. Örneğin 2016-2018 dönemlerinin katalogları arasında bu kapsamda hızlı bir karşılaştırmada ortaya çıkan tabloda, 2018 döneminde kültür yapılarında önemli oranda bir artışı gözlemliyoruz. Bunda Günkut Akın’ın da değerlendirme yazısında değindiği gibi farklı şehirlerde Kültür Bakanlığı’nın eliyle yürütülen müze yapıları sayısının artışı etkili olabilir. Bu ve benzeri okumalar yapabilmek için bu çalışmaların belirli bir birikim oluşturması oldukça önemli, çünkü bu grafik dil, kataloğun içine yayılmış olarak yer alan bilginin çok daha etkin ve öz bir biçimde ana hatlarıyla ortaya konabilmesine olanak sağlıyor.

Elbette bu serginin, dolayısıyla kataloğun içinde yer almayan ya da alamayan yapı ve projelerin sayısı da oldukça yüksektir. Aslında sadece bu perspektiften yapılacak bir değerlendirme bile ilginç çıktılar ortaya koyabilir. Neyin katalogda yer aldığı kadar nelerin dışarıda kaldığı ya da dönemlere göre başvuru sayılarındaki dalgalanmalar da farklı ilişki ve işbirliklerinin keşfedilmesine vesile olabilir. Son iki dönemin kataloglarında kendine yer bulan infografik çalışmalarının dönemsel değişimlerin dinamiklerini hızlı bir şekilde aktarabilme potansiyelinden yukarıda bahsettik, ancak bu infografiklerin verileri sadece 2 senelik dilime dair verilerle sınırlı kalmak durumunda değil. Çok daha kapsamlı zaman aralıkları için de bu tip grafikler uygulanabilir ve dönem kataloglarının sayfalarında kendine yer bulabilir. Örneğin ödül programının ilk yıllarından itibaren yapılacak çeşitli sayısal değerlendirmeler ve bunların grafik sunumu, yıllar içinde oluşturulan bu programın katkı ve çıktılarına daha büyük bir çerçeveden bakabilmemize olanak sağlayabilir. Örneğin içinde bulunduğumuz pandemi döneminin olağanüstü koşullarının ve kısıtlamalarının mimarlık üretim ortamına ve bunun katalogdaki temsiline olan yansımalarını ileriki dönemlerde görmek oldukça ilginç olacaktır. Bu bağlamdan bakıldığında katalog serileri, sadece içinde bulundukları döneme dair bir söz üretmenin ötesine geçerek programın 30 yıllık süreklilik içinde yarattığı dönüşümü gözlemleyebilmek ve geleceğe dair farklı projeksiyonlar yapabilmek adına daha geniş zaman dilimine yayılan infografikleri kataloğun önemli bir bileşeni olarak gelenekselleştirebilir.

2018 Ulusal Mimarlık Ödülleri Kataloğu, önceki dönemlerde yayımlanmış ödül kataloğu kütüphanesinin bir parçası olarak yıllar içerisinde gelişen görsel ve grafik tutarlılığı sürdürüyor. Daha önceki dönemlerde yapı ve proje kategorilerinin oluşturduğu ikili sistem üzerinden sunulan projeler, 2018 kataloğunda infografik uygulamaların da yardımıyla farklı tipolojik kategorilere ayrılarak gruplanıyor. Grafik uygulamadaki bu değişim yapı ve projeleri coğrafi ve tipolojik verilerle daha rahat ilişkilendirmemize olanak sağlarken ülke genelinde ya da şehirlerimizde bir arada görme şansımızın olmadığı mimari bir çeşitliliği inceleme imkânı sunuyor. 2018 kataloğunun da bir parçası olduğu bu birikimin ileriki yıllarda da aynı tutarlılıkla devam ederek mimari üretimin kimi sürekliliklerini ve nice süreksizliklerini izleyebileceğimiz zengin bir kütüphanenin yapı taşları olmayı sürdürmeye devam edeceğini umuyorum.

NOTLAR

[1] www.mo.org.tr/ulusalsergi/index.cfm?sayfa=program [Erişim: 01.04.2021]

[2] Son birkaç dönemin katılım sayılarına bakarsak; 2016 döneminde 177 olan başvuru sayısının, 2014’de 231, 2012’de 249 olduğu izlenebilir.

Bu icerik 1059 defa görüntülenmiştir.