419
MAYIS-HAZİRAN 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Salgın, Mekân, Nekroiktidar
    Pelin Tan, Prof. Dr., Batman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Kıdemli Araştırmacı, Center for Arts, Design and Social Research Enstitüsü, Boston

YAYINLAR



KÜNYE
TEMA[S]

Kentin Rutinlerinde “Karşılaşmak”

Begüm Topuzdağ, Yüksek Lisans Öğrencisi, İTÜ

 

Bi-City Mimarlık ve Şehircilik Bienali (UABB) için belirlenen son tema 2019 yılında “kentsel etkileşimler” olarak karşımıza çıktı. Programda yer alan bir ana çekirdek ve farklı şehirlerde konumlanmış dokuz alt merkezden oluşan tasarım duraklarıyla şehir boyunca organik bir etkileşim ağı kurmak hedeflenmişti. Temanın odağında ise teknolojinin ilerlemesiyle sanal ve gerçek dünyanın birbirine yaklaşması ve bu bağlamda bu iki dünyanın kesiştiği noktalarda meydana gelen etkileşimler yer alıyor. UABB, 2019’da hazırladığı bu tema doğrultusunda “gelecek odaklı kentsel deney” sloganı altında bu kesişim noktalarıyla ortaya çıkan kesitleri birer üretime çevirerek ziyaretçilerin hem düşünmesini hem de bu kesitleri deneyimlemesini hedefliyor. Bienalin dokuz alt merkezinden biri, Hong Kong’un Shenzhen bölgesinde kurulmuş; bu bölgedeki serginin teması ise “City of Streams” (Akıntıların Şehri) adını taşıyor. İç ve dış mekânlarda bulunan sergiler ve yine dış mekânda kurulmuş iki adet enstalasyondan oluşan bienalin Shenzhen ayağı, şehir hayatında sürüklenip giden kullanıcıların farkındalığını artırmayı amaçlamış. Sergi alanının dış cephesinde bulunan ve zeminde de devam eden enstalasyon, görünmeyen bir akışı somutlaştırarak kullanıcılar için bir rota oluşturuyor. Turuncu bir ağ sistemiyle karşımıza çıkan yapı, Shenzhen’de bulunan bir sanayi bölgesinden alınmış materyallerle inşa edilmiş. Bu yerleştirmeyle beklenmedik yerlerde şehre ait izlerin görülmesi ve kullanıcıya şehrin kimliğinin / belleğinin hatırlatılması amaçlanıyor. Enstalasyonun en etkileyici yanlarından biri ise basit ancak son derece dikkat çekici ve işleyen bir sisteme sahip olması. Yapı, ne olduğunu anlatmaya gerek kalmadan ziyaretçisini organik bir şekilde bu akışa dahil edebiliyor. Akıntıyı takip eden gözlemci, bir yapıya yönlendiriliyor. İskelet sistemiyle inşa edilmiş bu yapı ise kent içi bir “oturma odası” oluşturmuş. Ziyaretçilerin dinlenebileceği, sosyalleşebileceği ve vakit geçirebileceği bu mekân bir toplanma noktası işlevi görüyor ve farklı profildeki kullanıcıları bir araya getirerek ortak bir zamanı, mekânı ve anıyı paylaşmalarını sağlamayı amaçlıyor. Ziyaretçilerini dış mekândan iç mekâna yönlendirdiği yapının içerisinde ise iki katlı ve oldukça keyifli bir sergi alanı yer alıyor. Üst ölçekten bakıldığında ise kent, tüm kullanıcıları için ortak bir deneyim mekânı; ancak o mekân o kadar büyük ve kalabalık ki, kullanıcının gerçekleştirdiği yönlendirmelerin / hareketlerin bilinçdışı bir yerde konumlandığını söylemek mümkün. İşe giderken, şehrin bir ucundan diğer ucuna sürüklenirken oluşturduğumuz rotalar belirli bir rutin içerisinde gerçekleşiyor. Bu noktada, kent içi yeni bir deneyim elde etmeyi amaçlayan bu yerleştirme, akıntıya kapılıp gitmek yerine, bu rutinlerin içerisinde yeni bir soluk olabilmeyi hedefliyor.

Bu icerik 1687 defa görüntülenmiştir.