MEA ARCHITECTURA MEA CULPA
Delik Binalar
Gürhan Tümer
Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü
“Cep delik, cepken delik” demişti ve “Kevgir misin be kardeşlik?” diye sormuştu bir şiirinde Orhan Veli.
Bir insanın cebi de, cepkeni de delik olabilir pekala. Sonra, çorabının burnu ya da topuğu ya da ikisi birden de pekala delik olabilir. Üstüne üstlük, ayakkabısının altı da delik olan insanlar vardır bu dünyada. Kalbine saplanan bir kurşunla yaşamını yitiren biri için argoda, “postu deldirdi” denir. Önünden girip arkasından çıkmacasına, çok sayıda kurşun yiyen bir zavallının bedeni “delik deşik” olmuştur. Böyle bir bedenin kevgire benzetilmesi bana çok ters gelmiyor.
Evliya Çelebi ise, Bitlis’in güneybatısında, Kefender Kalesi’nin yakınında bulunan bir “Delikli Kaya”dan söz eder. Yine Evliya Çelebi’ye göre, Huma Hatun, çok sert olan bu taşı, çok para harcayarak, “usta dağcılara” deldirmiş, böylece, onu Bitlis’e girmek isteyenlerin kullandıkları bir kapı haline getirmiştir. Ben, Bitlis’deki o “Delik Taş”ı görmedim ama, Ege’de, Köyceğiz Gölü’nün denize açıldığı İztuzu’nun az ötesinde bulunan “Delik Ada”yı gördüm. Gerçekten de, adı gibiydi, delikti. O delikten bakınca karşısı görünüyordu.
Aradan yıllar geçti. Bir gün, bir kitapta delik binalara rastladım; onların birer MEA ARCHITECTURA MEA CULPA olduklarını düşündüm ve onları, daha doğrusu, onların resimlerini bu sayfaya taşıdım.
O resimlere bakın, dikkatle bakın. Eğer böyle bakarsanız, o binaların deliklerini göreceksiniz.
Sakın şaşırmayın.
Bu icerik 5928 defa görüntülenmiştir.