335
MAYIS-HAZİRAN 2007
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

FORUM

YAYINLAR

  • Delik Binalar
    Gürhan Tümer Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

Mimarlık’tan 335



KÜNYE
DOSYA: KENTSEL YAŞAM KALİTESİ

Kentsel Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi

Robert Marans

Prof. Dr., Michigan Üniversitesi, Ann Arbor, Michigan USA

* Makale, Handan Dülger Türkoğlu tarafından Türkçe olarak yayına hazırlanmıştır.

“Yaşam kalitesi” kavramı, gerçekleştirilen birçok araştırma için esin kaynağı niteliğinde olan, yerel ve ulusal gündemlerde ve Avrupa Birliği ajandalarında önemli bir yer tutan bir kavramdır. Sosyal ve ekonomik politikalar üzerinde güçlü bir etkisi olan yaşam kalitesi kavramı, şehir planlaması, sosyal ve/veya ekonomik göstergelere ilişkin araştırmalar, zihinsel ve bedensel sağlık alanındaki araştırmalar gibi birçok farklı araştırma ve çalışma alanının kapsamına girmektedir. (1)

Yaşam kalitesi kavramı, farklı ilgi alanları tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda, farklı yönleri ön plana çıkarılarak ele alınmakta ve tanımlanmaktadır. Bu sebeple, yaşam kalitesi kavramının farklı tanımları vardır. Birçok farklı tanımı bulunmasına karşın, bu tanımların ortak tarafı, yaşam kalitesinin bireyin hayatına ilişkin objektif değişkenlere ve bireyin kendi algılaması doğrultusunda şekillenen sübjektif değişkenlere bağlı olarak gelişen, çok boyutlu bir kavram olmasıdır. Yaşam kalitesi araştırmaları, genel olarak objektif ve sübjektif değişkenlerin, toplum refahı üzerindeki bütünleşik etkisini öne çıkarmaktadır. (2)

Yaşam kalitesi kavramı, modern hayatın gelişimi ve toplumların çağdaşlaşmasıyla birlikte gündeme gelen ve gelişen bir kavramdır. Araştırmalar teknolojinin gelişmesi ve gelir seviyesinin yükselmesiyle birlikte, maddi zenginliğin yaşam kalitesinin tek başına bir göstergesi olmadığını; mekânsal, sosyal ve hatta politik faktörlerin de bireylerin yaşam kalitesinde etkili olduğunu göstermektedir. (3)

Van Kamp ve arkadaşları (4), yaşam kalitesi kavramını, çevrenin ölçülebilir mekânsal, fiziksel ve sosyal bileşenleri ve bu bileşenlerin algılanma biçimlerini bir arada ele alan ve buna göre bireylerin algılama biçimlerinin sadece objektif özellikleri ile değil aynı zamanda bireysel etkilerin de değerlendirildiği bir yaklaşımla ele almaktadırlar.

Szalai (5), yaşam kalitesini, bireyin varoluş hali, refahı ve hayattan memnuniyet düzeyi ile ilişkilendirmekte, yaşam kalitesinin bir yandan objektif gerçekler ve etkenlerle, diğer yandan ise bireysel algı ve değerlendirmelere dayalı sübjektif etkenlerle şekillendiğini belirtmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre ise, yaşam kalitesi, bireylerin, hayat içerisindeki durumlarını, ait oldukları kültürel yapı ve değerler sistemi bağlamında, algılama ve değerlendirme biçimidir. Söz konusu değerlendirme, bireylerin beklentileri, hedefleri, hayat standartları ve hayata ilişkin kaygıları ile ilişkili olarak şekillenir. Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre, yaşam kalitesi, bireyin fiziksel sağlığı, psikolojik durumu, özgürlük seviyesi, sosyal ilişkileri ve yaşadığı çevrenin başlıca özellikleriyle etkileşimleri gibi çok sayıdaki etkenle ilişki içerisinde şekillenen, karmaşık ve geniş bir kavramdır. (6)

Yaşam kalitesinin, ekonomik ve sosyal refahla birebir ilişki içerisinde olduğu kabulüne bağlı olarak, yaşam kalitesine konu olan unsurlar, politik alanda her geçen gün önem kazanmaktadır. Yaşam kalitesinin politik alanda öneminin artmasının sebebi, insanların yaşamlarının salt ekonomik yapıdan ve ilişkilerden etkilenmediğinin anlaşılmış olmasıdır. Sosyal refah düzeyini etkileyen sosyo-kültürel ve çevresel faktörlerin öneminin ayrımına varılmış olması, gayrisafi milli hasıla gibi sadece ekonomik göstergelerin yanısıra, toplumun genel refah ve sağlık düzeylerini ortaya koyan diğer faktörleri de konu alan araştırmaların yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Yaşam kalitesi alanında yoğunlaşan araştırmaların odak noktasını, insanlar ve gündelik hayatın süregeldiği çevre arasındaki ilişki oluşturmaktadır. (7)

Yaşam kalitesinin ölçülmesi ve izlenmesine ilişkin güvenilir bir sistemin kurulabilmesi, ekonomik ve özellikle sosyal eğilimlerin ve gelişimlerin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını gerektirmektedir. Bu gereklilik doğrultusunda, politikacılar ve karar mekanizmaları, ulusal, bölgesel ve yerel kaynakların belirlenmesi amacıyla, yaşanabilirlik (liveability), çevresel kalite, yaşam kalitesi, sürdürebilirlik gibi kentsel yaşama ilişkin unsurları konu alan bilgi birikimlerini geliştirmeye yönelmişlerdir.

Diğer yandan, yaşam kalitesinin önemi, sürdürülebilirlikle yakından ilişkisi ve sürdürülebilirliği konu alan araştırma ve uygulamaların öneminin giderek artmasına bağlı olarak da yükselmektedir. Yaşam kalitesi araştırmaları, özellikle planlama, dönüşüm ve konut alanlarının planlanması alanlarında, bilimsel veriye dayalı politikalara dayanan sürdürülebilir uygulamaların gerçekleştirilmesine yönelik uygun bir araç olmaktadır. Yaşam kalitesi araştırmalarının bu özelliği, politikalar ve uygulamalar arasındaki etkileşimi bir bütün olarak ele alıp analiz edebilmesinden kaynaklanmaktadır.

Sürdürülebilirliği konu alan uygulamalarda, bilimsel ve ölçülebilir verilerin temel alınması ve kullanılması önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Gündem 21 Raporu’nda, sürdürülebilir gelişimin sağlanabilmesi için, sağlık, eğitim, sosyal refah, çevre ve ekonomik durum gibi çeşitli yaşam kalitesi göstergelerinin ölçülmesi ve değerlendirmesine olanak tanıyan araçların geliştirilmesinin ülkeler için bir zorunluluk olduğu belirtilmiştir. (8) Sürdürülebilir gelişimi sağlamaya yönelik araçların belirlenmesinden önce, kentsel mekânın farklı bölgelerinin ve toplumun farklı kesimlerinin ne yönde ihtiyaç ve beklentiler içerisinde olduğu ve bu gereksinimlerin giderilebilmesine yönelik hangi araçların uygulamaya koyulması gerektiği belirlenmelidir. Sürdürülebilir gelişme politikaları bu yönden ele alındığında, yaşam kalitesi araştırmalarının, sürdürülebilirliğin sağlanması sürecindeki önemi net olarak anlaşılmaktadır.

YAŞAM KALİTESİNİN ÖLÇÜLMESİ

Günümüzde şehir planlama ve sosyal bilimler kesitinde araştırmacılar, temelde iki konu ile karsı karşıya kalmaktadırlar. Bunlardan birincisi, yaşam kalitesinin anlamı ve ölçülmesi; ikincisi ise yaşam kalitesindeki değişikliği değerlendirmede kullanılacak ölçütler ya da göstergelerin belirlenmesi ve kullanımı konusundadır.

Fakirlik, suçluluk oranı ve fiziksel çevre sorunları gibi toplumun objektif özellikleri, bireylerin yaşamlarını nasıl yargıladıklarını biçimlendiren temel faktörlerdir. Bu konudaki öncü çalışmalardan biri Campbell, Convers ve Rogers’ın (9) çalışmasıdır. Campbell ve arkadaşları, yaşam kalitesi deneyiminin kavramlaştırılmasında bireylerin algılama, değerlendirme ve memnuniyetlerinin ölçülmesi yaklaşımını kullanmışlardır. Böylelikle, daha önce kullanılan yaşam koşulları yerine, yaşamın çok boyutlu (holistik) deneyimi konularına ağırlık vermişlerdir. Bu nedenle Campbell ve arkadaşları, bireylerin yaşamlarının değerlendirmesinin değişik boyutlarını ölçme, karşılaştırma ve bu boyutların yaşam kalitesi deneyimini hangi derecede açıkladıklarını belirlemede, kullanılabilecek en uygun ölçütün bireylerin yaşamın değişik boyutları ile ilgili memnuniyetlerinin ölçülmesi olduğunu göstermişlerdir. Campbell ve arkadaşları, bu çalışmada, yaşam kalitesini anlamada, memnuniyetin ölçülmesinin yanısıra, yaşanılan ortamın özelliklerinin ve bireysel özelliklerin de önem kazandığını belirtmişlerdir. Onlara göre, yaşamın herhangi bir boyutundan memnuniyet, bireylerin yaşam boyutu özelliklerini algılamasını ve değerlendirmesini yansıtmaktadır. Bu ise, doğrudan yaşam boyutunun objektif özelliklerinden etkilenmektedir. Örneğin, bir konuttaki kalabalığın algılanma özelliklerinin, kişi başına m² gibi objektif ölçümler ile ilişkili olması beklenmektedir. Bu genel çerçeve Şekil 1'de gösterilmektedir. Geçmişte bu tür çalışmalar yaşamın belirli boyutlarını değerlendirmeye yönelmiş olsa da konut ya da yerleşme ölçeğinde objektif-sübjektif ilişkisini inceleyen çalışmalar oldukça sınırlı kalmıştır. (10) Yaşam kalitesine yönelik çalışmaların şehir ölçeğinde uygulanması böyle bir ilişkiyi incelemek için bir fırsattır. Bu çalışmalar, şehir ölçeğinde yaşam niteliğinin anlamını ve nasıl ölçülebileceğini anlamaya yardımcı olmaktadır.

Campbell ve arkadaşlarının başlattıkları çalışmayı, Marans ve arkadaşları (11) kavramsal ve ampirik açıdan geliştirmişlerdir. Bu araştırmada Campbell ve arkadaşları, herhangi bir coğrafi birimin (şehir, mahalle, konut) yaşam kalitesinin algısal bir olgu olduğunu ve her bireyin bu konudaki görüşlerinin farklı olabileceğini öne sürmüşlerdir. Marans ve arkadaşlarına göre bireylerin görüşleri, yaşanılan ortamın özelliklerinin algılanma ve değerlendirilmesinin yanısıra, bireyin özellikleri ve geçmiş deneyimlerinden de etkilenmektedir. Bireyler, şimdiki deneyimlerini geçmiş deneyimleriyle karsılaştırarak değerlendirmektedirler. Ayrıca, bireylerin yerleşme biriminin özelliklerini değerlendirme ve algılaması, yerleşme özellikleri ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin, mahalle ölçeğinde hava kalitesi ve aile sağlığının (örneğin astımlı hasta sayısı) algılanması yerleşmenin hava kalitesinin objektif ölçütleri ile ilişkili olması beklenmektedir. Yerleşmenin değişik birimleri ve boyutları arasındaki bu ilişkileri gösteren model, Şekil 2'de gösterilmektedir.

Bu modelin temel varsayımı, herhangi bir birimde (örneğin ilçe, mahalle vb.) yaşam kalitesinin tek bir ölçüt ile ölçülemeyeceği, yerleşmenin birçok özelliğinin ölçülmesi gerekliliğidir. Bu ölçütler birarada ele alındığında, yerleşme biriminin genel yaşam kalitesini yansıtmaktadır. Modelin ikinci önemli varsayımı ise, sadece objektif koşulların yerleşmelerin gerçek kalitesini ifade etmediği ve ‘kalite’nin bir birimde yaşayanların yaşamlarını yansıtan sübjektif bir olgu olduğudur.

KENTSEL YAŞAM KALİTESİ GÖSTERGELERİ

Yaşam kalitesinin ölçülmesinde, kentlerde yaşam kalitesini yansıtan ölçütlerin ya da göstergelerin belirlenmesi önem taşımaktadır. Son 25 yılda yapılmış çalışmalar kent, semt ve mahalle düzeyinde yaşam kalitesini yansıtan özellik ve göstergelerin belirlenmesine yönelik olmuştur. (12) Bu çalışmaların bir bölümü, yerleşmeleri yaşam kalitesine göre sıralamaya yöneliktir. Bu çalışmalar, her bir yerleşme için aynı gurup ölçütleri içermektedir. Ölçütler, iklimsel koşullar (hava kirliliği), demografik özellikler (mahallelere göre ortalama yoğunluk, hanehalkı sayısı, hane geliri, yapı sahipliliği oranı, işsizlik oranı, mahalle/ilçelere göre öğrenci-öğretmen oranı, okul sayısı, öğrenci sayısı, suçluluk istatistikleri), kullanım ve ulaşım (kullanım türü oranları, park alanına uzaklık, alışveriş alanına uzaklık, hastaneye uzaklık, ulaşım hattına ve durağına uzaklık), ekolojik (çevrede yer alan orman, göl, nehir ve deniz gibi doğal kaynakların boyutu, bitki örtüsü) ve kentsel doku özellikleri, gibi ölçütleri içermektedir. Bu ölçütlerin her birine ağırlık vererek, bir metropoliten alanda toplam puan hesaplanmıştır. Hesaplanan toplam puan metropoliten alanın genel sıralamasını göstermektedir. Aynı zamanda bu puanın yerleşmenin genel kalitesini temsil ettiği düşünülmektedir.

Bu tür çalışmalara yönelik temelde iki önemli eleştiri bulunmaktadır. Birincisi, bir yerleşmenin kalitesini değerlendirirken hangi ölçütlerin kullanılacağı, genelde bu çalışmaları yapanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Araştırmacının etkisi, özellikle göstergelerin seçilmesi ve ağırlıkların verilmesinde görülmektedir. Daha önemli olan ikinci bir eleştiri ise, elde edilen sıralamanın, yerleşme sakinlerinin yaşam kalitesini nasıl değerlendirdiklerini ölçmüyor olmasıdır. Zira, bu çalışmalar, halkın yaşadığı yerleşmenin yaşam kalitesini neyin oluşturduğuna ilişkin görüşlerini kapsamamaktadır. Ayrıca, bir yerleşmenin kalitesinin, yerleşmedeki değişik nüfus kesitleri için değişik olabileceğini de varsaymamaktadır. Örneğin, bir yerleşmede iyi lokantaların bulunmasının, söz konusu yerleşmede yaşayan alt gelir grubundaki nüfus kesiti için ne derece önemli olabileceği sorgulanmamaktadır.

Görüldüğü gibi, yaşam kalitesini değerlendirirken, bir yerleşmenin objektif özeliklerinin önemi yanısıra, bu objektif özelliklerin kullanıcılar için ne anlam taşıdığını anlamakta önem taşımaktadır. Bir yerin yaşam kalitesini ölçerken bu tür algısal ve davranışsal göstergeleri gözönüne almak birçok açıdan yararlıdır. Birincisi, bu tür göstergeler, bir yerde yaşayanların deneyimlerine dayanan gerçek kaliteyi yansıtmaktadır. Bu tür göstergelerin, seçmenlerine kulak veren politikacılar ve seçilmiş yöneticiler tarafından da gerçek ölçütler olarak kabul edilme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, bu tür göstergeler, yansıttıkları objektif özelliklerin göreli önemini incelemek için fırsat yaratmaktadır. Örneğin, eğer bir yerde yaşayanların, trafik yoğunluğunu, gürültülü mahalleleri ve yapı yoğunluğunu nasıl algıladıkları ile şehirdeki mahallelerin bu özelliklerine ilişkin ölçütler mevcutsa, sübjektif ve objektif ölçütlerin arasındaki ilişkiyi incelemek mümkün olacaktır. Böylelikle yeni konut bölgelerinin planlamasında kullanılacak gelişme ilkelerinin belirlemesine yardımcı olacak eşikler belirlenebilecektir. ( Şekil 3)

Bir yerin niteliğini belirlemek için gözönüne alınacak objektif ve algısal göstergelerin seçilmesi karmaşık bir süreç olduğu için plancılar ve araştırmacıların yanısıra birçok ilgili kesimi içermelidir. Bu anlamda, daha önceki bir zaman diliminde ya da başka bir yerleşmede kullanılan göstergelerin günümüzdeki geçerliliğinin yeniden incelenmesi gerekmektedir. Kentsel gelişiminin önemli boyutlarını temsil eden göstergelerin kullanılması ve geçerliliğini kaybetmiş ölçütlerin yerine yeni ilgi alanlarını temsil eden göstergelerin (örneğin sürdürülebilirlik) ilave edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, bir yerleşme için geliştirilen göstergelerin diğer bir yerleşme için birebir kullanılması yöntemi de olumlu sonuçlar vermeyecektir. Önemli olan, göstergelerin yerel yaşamla örtüşebilir nitelikte olmalarıdır. Bir diğer deyişle, göstergeler, yönetim birimleri, kurumsal ve toplumsal örgütler gibi, onları kullanacak olası kullanıcıların çıkar ve ilgilerini yansıtmalıdır. Bu gruplardan girdi almadan kullanılan yaşam kalitesi göstergeleri güvenilirlik, hassaslık, kabul edilebilirlik açısından eleştiriye açık olacaklardır.

Dünyada yaşam kalitesini değerlendiren çalışmaların uzun bir geçmişi bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde en iyi bilinen çalışmalardan biri Detroit Metropolitan Alanı için yürütülen çalışmadır (Detroit Area Study – DAS). Michigan Üniversitesi’ndeki değişik birimlerin katkıları ile DAS çalışması 1950’lerin başından bu yana her yıl yürütülmektedir. 2000 yılına kadar bu çalışmalar yaşam kalitesinin sadece algısal boyutuna yönelik olmuştur. Ancak 2001 yılında, Prof. Robert Marans önderliğinde DAS çalışmasının kapsamı genişletilip, onun ve arkadaslarının geliştirdikleri kuramsal modele uygun olarak objektif veriler de değerlendirmeye dahil edilmiştir. Marans, 20. yüzyılın başlangıcında uluslararası düzeyde karşılaştırma olanağı sağlayacak çalışmalar ağını oluşturmak için birçok metropoliten bölgenin kamu yöneticileri ve ilgili üniversite çevreleri ile ilişkilerini sürdürmektedir. Belo Horizonte – Brezilya, Brabant Bölgesi – Hollanda, Brisbane – Avustralya, Detroit – ABD, Cape Town – Güney Afrika ve Durban - Güney Afrika veri toplama aşaması tamamlanan yerleşmelerdir. Amsterdam – Hollanda, Beijing – Çin, Buenos Aires – Arjantin, Haifa – İsrail, Ibaden – Nijerya, Lizbon – Portekiz, Singapur – Singapur, Taipei – Tayvan, Varşova – Polonya’da çalışmalar sürdürülmektedir. (13) ( Şekil 4)

Uluslararası düzeyde karşılaştırmalı çalışmaların sağlayacağı temel yarar, kaliteli bir şehirsel yaşamın sağlanması için her bir yerleşme için geçerli olacak evrensel kosulların belirlenmesidir. Aynı zamanda, hangi yaşam kalitesi boyutunun yerleşmelerin hangi yerel koşullarından etkilendiğini ortaya koymaya yardımcı olacaktır. Zira, globalleşen dünyamızda evrensel koşulların yanısıra, yerel koşulların da gözönüne alınması zorunludur. Sosyal, ekonomik ve çevresel farklılık gösteren bir yerleşmede başka bir yerleşme için yapılan bir çalışmanın bulgularını uygulamak büyük sorunlar yaratabilir.

İSTANBUL’DA KONUT ALANLARINDA YAŞAM KALİTESİNİN ÖLÇÜLMESİ

“İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi” çalışmasının temel amacı, İstanbul halkının yaşam kalitesinin değişik boyutlarını nasıl değerlendirdiklerini irdelemek ve İstanbul’da yaşam kalitesini değerlendirmek için kullanılacak göstergeleri saptamaktır. Bunun yanısıra, dünyanın değişik metropollerinde benzer amaçlarla yürütülen çalışmalarla uluslararası düzeyde karşılaştırma olanağı sağlamak için veri tabanının oluşturulması da amaçlanmaktadır.

21. yüzyıl başlangıcında, İstanbul'da kentsel yaşam kalitesinin değerlendirilmesi hem İstanbul, hem de tüm bölge açısından önem taşımaktadır. Son 50 yıl içinde İstanbul dramatik bir gelişme göstermiştir. Nüfus artışı ve yeni alanların konuta açılması, yeşil alan ve çevredeki tarımsal toprak kaybı, ulaşım sisteminin genişlemesi, ve yükselen yaşam standardı şehrin temel özellikleridir. Aynı zamanda konut, ulaşım, kamu hizmetleri, iş olanakları ve çevre kalitesinde eşitsizlikler görülmektedir. Bu olgular, İstanbul’da yaşayanların yaşam kalitesini etkilemektedir. Şehir yönetimi açısından, halkın değişik kesitlerinin bu değişiklikler ve koşulların ne derecede farkında oldukları önemli bir konudur. Objektif koşullardaki değişimlerin halkın algılama ve davranışlarındaki değişimler ile paralellik gösterip göstermediği, kamu hizmetlerinin, bölgesel donatımların etkin kullanılıp kullanılmadığı, güvenlik sorunlarının ve kentsel yayılmanın halk tarafından ne şekilde algılandığı konularında bilgiye gereksinim vardır. Bu çalışma ile aynı zamanda gelecek yıllarda yaşam kalitesinin gözlenmesi ve karşılaştırılması için bir yöntem oluşturulmuş olacaktır. Bu tür bir çalışmanın bulgularının İstanbul’da birçok yönetim, kurum, sivil toplum kuruluşları için yararlı olması beklenmektedir.

“İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi Çalışması” İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu’nda (BİMTAŞ) yürütülen İstanbul Çevre Düzeni Planı kapsamında Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu araştırmaları çerçevesinde ve kısmen İTÜ Araştırma Fonu Desteği ile gerçekleştirilmiştir. (14)

NOTLAR

1. SELMA, 2004.

2. Dissart, 2000.

3. Pacione, 2003.

4. Van Kamp ve diğerleri, 2003.

5. Szalai, 1980.

6. WHO, QOL Group, 1995.

7. SELMA, 2004.

8. The United Nations Agenda 21 Report, 1993.

9. Campbell, Converse ve Rodgers, 1976.

10. Warr, 1987, 1999.

11. Marans ve Rodgers, 1975; Lee ve Marans, 1980; Connerly ve Marans, 1988.

12. Liu, 1975; Dickerson, 1981; Connerly ve Marans, 1988; East-West, 1989; Savageau ve Loftus, 1997; Marans ve Cooper, 2000.

13. http://www.tcaup.umich.edu/workfolio/DAS2001/

14. Türkoğlu, Bölen, Baran ve Marans, 2006.

KAYNAKLAR

Campbell, A., P.E. Converse ve W.L. Rodgers, 1976, The Quality of American Life: Perceptions, Evaluations, and Satişfactions , Russell Sage Foundation, New York.

Chiesura, A. ve R. de Groot, 2003, Critical Natural Capital: a Socio-Cultural Perspective , Ecological Economics, 44, ss.219-231.

Connerly ve R.W. Marans, 1988, “Neighborhood Quality: A Description and Analysiş of Indicators”, The U. S. Handbook on Housing and the Built Environment , ed. E. Hutteman ve W. van Vliet, Greenwood Press, Westwood, CO.

Detroit Area Study – DAS, http://www.tcaup.umich.edu/workfolio/DAS2001/

Dickerson, P.A. 1981, Retirement Edens Outside the Sunbelt , E.P. Dutton, New York.

Dissart J.C. ve S.C. Deler, 2000, “Quality of Life in the Planning Literature”, Journal of Planning Literature , Cilt: 15, No: 1.

East-West, 1989, “Best and Worst Places to Live: East-West Ranks America’s Most and Least Healthy Sates and Cities”, East-West , 19, 5, ss.47-55.

Lansing, J.B. ve R.W. Marans, 1969, “Evaluation of Neighbourhood Quality”, Journal of the American Planning Association , Cilt: 35, ss.195-99.

Lee, T. ve R.W. Marans, 1980, “Objective and Subjective Indicators: Scale Dişcordance on Interrelationships”, Social Indicators Research , 6, ss.47-64.

Liu, B. 1975, Quality of Life Indicators in U. S. Metropolitan Areas, 1970, U. S. Environmental Protection Agency, Washington, Environmental Research Center, Washington DC.

Marans, R.W. 2003, "Understanding Environmental Quality Through Quality of Life Studies: The 2001 DAS and its use of Subjective and Objective Indicators”, Landscape and Urban Planning , 65, ss.73-83.

Marans, R.W. ve M. Cooper, 2000, Measuring the Quality of Community Life: A Program for Longitudinal and Comparative International Research. Paper presented to the Second International Conference on Quality of Life in Cities, Singapore.

Marans, R.W. ve W.L. Rodgers, 1975, “Toward an Understanding of Community Satisfaction”, Metropolitan America in Contemporary Perspective , Ed. A. Hawley ve V. Rock, Halsted Pres, New York.

Newman, P.W.G. 1999, “Sustainability and Cities: Extending the Metabolism Model”, Landscape and Urban Planning , 33, ss.219-226.

Pacione, M. 2003, “Urban environmental quality and human wellbeing—a social geographical perspective”, Landscape and Urban Planning , Cilt: 65.

Savageau, D. ve G. Loftus, 1997, Places Rated Almanac , 5. Basım, Macmillan, New York.

Spatial Deconcentration of Economic Land Use and Quality of Life in European Metropolitan Areas (SELMA), 2004, Deliverable D02 WP2- Quality of Life Indicators , SELMA.

Szalai, A. 1980, “The Meaning of Comparative Research on the Quality of Life”, The Quality of Life , ed. A. Szalai ve F. Andrews, Sage Beverly Hills, CA, ss.7-24.

Türkoğlu, H.D., F. Bölen, K.P. Baran ve R.W. Marans, İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi, İMP Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu Raporu, Cilt: 2, İstanbul.

United Nations Conference on Environment and Development (UNCED), 1993, Agenda 21: Program for Action on Sustainable Development , New York, United Nations.

Van Kamp, I., K. Leidelmeijer, G. Marsman, A. de Hollander, 2003, “Urban Environmental Quality and Human well-being. Towards a Conceptual Framework and Demarcation of Concepts; a Literature Study”, Landscape and Urban Planning , 65, ss.5–18.

Warr, P.B. 1999, “Well-Being and the Workplace”, Well-Being: The Foundations of Hedonic Psychology , ed. Kahneman vd., Russell Sage Foundation, New York.

Warr, P.B. 1987, Work, Unemployment, and Mental Health , Oxford University Pres, Oxford.

WCED, 1987, Brundlandt Rapport, Our Common Future , Oxford University Press, Oxford.

World Health Organization QoL Group, 1995, “The World Health Organization Quality of Life Assessment (WHOQOL)”, Position Paper from the World Health Organization, Social Science And Medicine , 41, ss.1403–1409.

Bu icerik 21786 defa görüntülenmiştir.