ANMA
Akademi’de Değişim Rüzgarları ve Hamdi Şensoy
Gündüz Gökçe, Prof., MSGSÜ Mimarlık Bölümü Emekli Öğretim Üyesi ve Eski Rektörü
Prof. Hamdi Şensoy’u 19 Nisan 2018 Perşembe günü toprağa verdik. Mimarlığımız ve MSGSÜ camiası için büyük bir kayıptı. Aslında, fiziksel aktivitelerini engelleyen rahatsızlığı nedeniyle 2000’de aramızdan ayrılmıştı. 2006 yılında ise Mimarlar Odası’nın X. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde “Sinan Ödülü”ne lâyık görülmüştü. Kanımca büyük bir isabetle. Eserleri ve yetiştirdiği öğrencileri ile mimarlığımıza büyük katkıları olmuştu.
Hamdi Şensoy, 1952’de mezun olduğu Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’ne 1955’te Yapı Kürsüsü’nde, Sedad Hakkı Eldem’in asistanı olarak dönüyordu. 1959’da yapı 3 ve mimari proje derslerinde “hoca”lığa, 1969’da Akademi’nin özerkliği sonrasında “profesör”lüğe yükseltilecek, Yüksek Mimarlık Bölümü ve Yapı Kürsüsü Başkanlığı, Akademi’nin Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne dönüşümüyle de Yapı Anabilim Dalı Başkanlığı gibi görevler üstlenecekti.
50’li yıllarda Akademi’deki mimarlık öğretimi 1940’ların klasik çizgisindeydi. Yapı bilgisi 1 ve 2 dersleri öğrencilerin zorlandıkları derslerin başında geliyor, Sedad Hakkı Eldem, Utarit İzgi, Ferzan Baydar ve Mahmut Bir kadrosuyla, biraz uzaktan, biraz yukarıdan bakışla yürütülen uygulamaları öğrencileri zorluyordu. Ancak, o yıllarda Nevzat Erol’un İstanbul Belediye Binası ve Sedad Hakkı Eldem ve SOM Grubu’nun Hilton Oteli inşaatı uluslararası çağdaş mimari rüzgârlar getirmeye başlamıştı. Akademi de bundan etkilenecek, bunda üç yeni asistanın da -Hamdi Şensoy ile İlhan Türegün (Yapı Bilgisi) ve Muammer Onat (Bina Bilgisi)- katkıları olacaktı. Proje ve uygulama konularındaki yenileşme ve bu üç asistanın öğrencilere yaklaşımıyla oluşan atmosferi hâlâ hatırlarım. Şensoy’un öğrencilerle sıcak, samimi ilişkisi onu kısa zamanda asistan veya hoca Hamdi Bey’den “Hamdi Ağabey”e, ileriki yıllarda da “Şeker Hamdi”ye dönüştürecekti.
Şensoy atandığı günden rahatsızlığı nedeniyle ayrıldığı güne kadar, hatta sonrasında da, serbest meslek çalışmalarını sürdürdü. 1962’de Yapı Kürsüsü’nde Eldem’in asistanı olduğumda, Şensoy’un öğretim hayatında, akademik çalışmaları ile serbest mimarlığı birbirinden ayırmadığını görecektim. Mimari verimine baktığımızda üst düzey bir mimari kişilik yansıtan iş merkezleri, banka şubeleri, şirket binaları ve villalar gibi yapılar görürüz.
Aralarında aynı kurum veya şahsın birden fazla yapısının bulunması, onun mesleki bilgi ve yeteneği ile uyumlu kişiliğinin bir ifadesidir. Bu arada uygulanmış iki yarışma birinciliğini de hatırlamalıyız: Utarit İzgi, Muhlis Türkmen ve İlhan Türegün’le, Brüksel Expo 58’de Türkiye Pavyonu ve Sedad Hakkı Eldem ve Sungu Sadık’la Beyrut Türkiye Büyükelçiliği Binası. Ve tabii ki Maçka’daki Şensoy Konutu. Modüler kuruluşlu granit kaplama cephedeki geniş saçaklı cumbalar ve çıkmalar ile iskân katlarındaki ana mekânların çağrıştırdığı geleneksel mimarimizin çağdaş yorumu ve detaydan bütüne inanılmaz kusursuzlukta bir uygulama… Bir ikindi ışığında Swiss Otel’in oradan bu binayı seyretmenizi öneririm. Eğer Hamdi Ağabey’i tanımışsanız ve de biraz olsun duyarlıysanız, gözlerinizde yaşarma ve boğazınızda bir düğüm hissedeceksinizdir, buna şaşırmayın.
Nurlar içinde yat Hamdi Ağabey…
Bu icerik 4077 defa görüntülenmiştir.