405
OCAK-ŞUBAT 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Aynası İştir Kişinin Söze Bakılmaz: Bozkurt Güvenç

Cengiz Bektaş, Mimar

Kimi kişiler vardır sizin “deniz feneri”nizdir. Yalnız kişilerin değil kurumların da… Ona danıştığınızda en doğru yolu gösterir. Yanıtı bilmiyorsa da apaçık söyler bunu. Onunla söyleştiğinizde doğru bilgiye ulaşmanın yolunu bulursunuz. Bozkurt Güvenç, Mimarlar Odası’nın işte böyle kaynak kişilerinden biriydi. Odanın bir isteği kendisine iletildiğinde de kolay kolay olumsuz yanıt vermezdi. En azından ben buna tanık olmadım.

Daha birkaç ay önce İstanbul Şubesi’nde bir konuşma yapmaya çağırıldığında, sağlık zorluklarını yenerek Ankara’dan gelmişti. Öz olan konuşmasından sonra da sofrada söyleşmiştik. Türkiye’deki antropoloji biliminin kurucusu Bozkurt Güvenç’in bu yanıyla da bir deneyimim olmuştu. Bu yazıyla onu aktarmak istiyorum. Benim yaşadığım bir olayı anlatmak değil derdim. Onun yol göstericiliğinin ne denli önemli, güvenilir olduğunun altını çizmek istiyorum.

Tokyo, Japonya’dan bir ileti aldım. (20- 25 yıl önce mi neydi.) Oralı bir doktor, evinin tasarımını istiyordu benden. Türkiye’ye gezi için geldiğinde, bizim eski evlerimizden birini ya da birkaçını görmüş, şimdi de benden onlara benzer bir tasarım istiyordur diye düşündüm. Bunu yazdım Tokyo’ya. Ona birkaç mimarımızın adresini verebileceğimi bildirdim. Gelen yanıt ilginç idi. Bir “kopya” ya da benzer bir şey istemiyordu. İstediği benim yorumumdu… Bu kez gerçekten ilgilendim. Benim böyle bir tasarımı üstlenmem için onun yaşama kültürünü öğrenmem, bugün neyi isteyip neyi istemediğini bilmem gerektiğini bildirdim. Bundan önce de Japon kültürü üzerine okumalar yapmalıydım. Yanıt olarak beni Tokyo’ya çağırdı. Elimde kaynak olarak Bozkurt Güvenç’in Japon Kültürü isimli kitabı vardı. O gün yeniden okumaya başladım. Birkaç haftamı aldı bu betiği yeniden okumam. Sonra Tokyo’ya uçtum. Ünlü bir doktordu beni çağıran kişi. Babası da, dedesi de… Bana, hastanedeki kendi özel konutunu ayırmıştı. Küçücüktü bu konut. 20-25 metrekare ya vardı ya yoktu… Eşiyle birlikte yaşadığı evine de girdim çıktım, yemek yedim, inceledim, onunla konuşmalar yaptım. Bildiğiniz şeyler işte… 20-25 gün sürdü bu inceleme… İkinci bir kez daha, gene 20-25 gün için gittim Tokyo’ya… Sonunda, söküp parçaladığım 1/20 ölçekli maketi, çizimlerimi götürdüm. Evin yapılacağı yerde maketi yeniden toparladım. Üç gün inceledi tasarımı. Üç günün sonunda olduğu gibi onayladı yaptıklarımı. “Bizim kültürümüzle ilgili her şeyi nasıl öğrendiniz?” diye sormadan edemedi. İşte o zaman Bozkurt Güvenç’i ve Japon Kültürü yapıtını anlattım.

Bozkurt Güvenç hiç yanıltmamıştı beni. İncelemesi us almaz derinlikte, güzellikteydi… Hani eskiler derler ya,

“Efradını cami, ağyarına mani…”

(Onunla ilgili olanları toplayan, olmayanları dışarıda bırakan)

Kendisinin de üyesi olduğu Mimarlar Odamızı da hiç yanıltmadı. Tartışmalarında da, hep gerçeğin ardında oldu… Gerçeği bulmak, buldurmak için uğraştı… Onun antropoloji yapıtını yeniden okumaktaydım onu yitirdiğimizde. Şu günlerde ardı ardına yitirdiğimiz değerlerimizin en değerlilerinden biriydi. Dostluğundan onur duyduğum, duyduğumuz, güler yüzlü, kültür adamı, bilge kişi…

Bu icerik 2133 defa görüntülenmiştir.