MİMARLIK ELEŞTİRİSİ
Katmanlar Arasında Geçişler: Müze Salon ve Süitler
B. Selcen Coşkun, Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü
Argos in Cappadocia otelinin bir parçası olan Müze Salon ve Süitler projesi, “Kapadokya Uçhisar’da bölgenin mevcut topografyasına uyumlu, uzun yıllardır süren çalışmaların farklı aşamalarında ortaya çıkarılan yer altındaki tarihî yapıları projeye bütüncül bir dille entegre eden bir sürecin parçası olan ve konaklaama amaçlı kullanılan yapı dokusuna yeni eklemlenen Müze Salon ve Suitler’in başarılı çözümü nedeniyle” 2018 Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde “Yapı / Koruma Dalı Ödülü”ne değer görüldü. Yazar, çok katmanlı bir dokuya sahip Kapadokya’da yapılara yapılacak müdahalelerin güçlüğüne dikkat çekiyor.
Kapadokya, volkanik tüften oluşan kayaların uzun seneler boyu atmosferik etkilere maruz kalarak erimesiyle ortaya çıkan son derece özel bir coğrafi oluşumdur. Bu “büyülü” topraklar zaman içinde, doğal ve yapılı çevrenin birbirine harmanlandığı bir kültürel peyzaj alanına evrilmiştir.(1) Hıristiyan nüfusun hakim olmaya başladığı 4. yüzyıl ile Selçuklular’ın yerleştiği 11. yüzyıl arasında yoğun olarak kullanılan ve işlenen bu toprakların değeri, özellikle erken Hıristiyanlar tarafından kullanılmış olan yaklaşık 300 yeraltı kilisesi ve manastırının duvarlarına uygulanan duvar resimleri ile sanatsal olarak da doruk noktasına çıkmıştır. Varolan kaya oluşumlarına Osmanlı döneminde yerel malzeme ile inşa edilen geleneksel evlerin eklenmesiyle mevcut görünümüne kavuşan alan, günümüzde doğal ve kültürel değerlerinin tümünün ifade ettiği kültürel önemi ile ülkenin en önemli miras alanlarından biri olarak kabul edilmektedir. 1976 senesinde sit alanı ilan edilen Kapadokya’nın(2) miras değerleri uluslararası platformda da tanınmaktadır. Bölge, 1985 senesinde Göreme Milli Parkı ve Kapadokya başlığı altında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil olarak ülkemizi listede temsil eden miras alanları arasına girmiştir.(3)
Kültür turizmi, Kapadokya’da 1980’lerden itibaren gelişmeye başlayan bir sektördür. 1982’de yayınlanan Turizm Teşvik Kanunu, girişimcilere o güne dek daha çok kıyılarda yoğunlaşan turizm faaliyetlerinin Türkiye’nin iç bölgelerinde de yapılabileceğine işaret etmiş ve böylece, Kapadokya Türkiye’deki erken tarihli kültür turizmi rotalarından biri haline gelmiştir. Yıllık üç milyona yaklaşan ziyaretçiye sahip(4) bölgedeki talebi karşılamak adına mevcut geleneksel mimari doku, çoğunlukla yerel halk ve dışarıdan gelen girişimcilerin otel olarak işlettikleri yapılarla turizmin hizmetinde kullanılmaktadır.
Turizm ile miras korumanın çoğu zaman bağdaşmayan doğası(5) Kapadokya’daki geleneksel yapılarda da kendisini hissettirir. Özellikle tarihî yeraltı dokusu, hayata geçirilen yanlış koruma uygulamalarıyla tahrip olmaktadır.(6) Yapı sahipleri ve işletmeciler ekonomik değer yaratma uğruna kontrolü son derece güç olan bu alanda mevcudun kazılarak büyütülmesi yoluyla özgün doku ve bilginin geri döndürülemeyecek şekilde tahrip olmasının önünü açmaktadırlar. Bu karamsar tabloda, Kapadokya’dan bir turizm tesisinin yeni eki olan Müze Salon ve Süitler projesi, mimarlık alanındaki önemli bir seçkiye dahil edilerek 2018 yılında Mimarlar Odası tarafından verilen Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde Yapı / Koruma Dalı’nda ödüle değer görülmüş ve jüri raporunda(7) da belirtildiği üzere, yer altındaki tarihî yapıları projeye bütüncül bir dille entegre etmiş olmasıyla övgü kazanmıştır.
Bu yazı, Müze Salon ve Süitler kompleksinin turizm baskısı altında kültürel ve yerel değerlerini sürdürmekte zorluk çeken Kapadokya için çözüm oluşturma potansiyelini değerlendirecektir. Yazıya koruma disiplinin güncel tartışma başlıklarından çok katmanlılık, mirasın sunumu ve mevcut anlatılara saygı göstermek gibi farklı temalar eşlik edecek ve projenin bu temalara katkısı sorgulanacaktır. Yazının öznesi olan Müze Salon ve Süitler yapısı, Uçhisar’da uzun süredir faaliyet gösteren Argos in Cappadocia oteline en son eklenen birimdir. Projeyi ait olduğu bütünün içinde değerlendirerek başlamak faydalı olacaktır.
UÇHİSAR’IN DÖNÜŞÜMDE ARGOS IN CAPPADOCIA’NIN YERİ
Kapadokya’nın geleneksel mimarisinin önemli bir parçasını oluşturan ve çoğu 19. yüzyıl sonuna tarihlenen Osmanlı konutları, peri bacaları olarak adlandırılan kaya oluşumlarından geriye kalan düzlük alanlarda konumlanır. Yöreye özgü taş yığma yapım tekniğiyle inşa edilmiş sivil mimarlık örnekleri, bezemeli iç mekânlar, avlular, taş duvarlar, topografyayla uyumlu yollar ve bahçelerin bir aradalığı ile oluşmuş fiziksel çevre zaman içinde yörede yaşayanların “kültürel özelliklerini yansıtan çekici bir ürün”e(8) dönüşmüştür. Bu çekici ürünü konaklama amaçlı kullanmak ise en çok tercih edilen yaklaşımdır.(9) Kapadokya’daki sivil mimarlık ürünlerinin çevreleriyle birlikte turizm odaklı dönüşümüne verilebilecek örneklerden biri de Argos in Cappadocia otelidir. (
Resim 1, 2)
Otelin yer aldığı Uçhisar(10) (Resim 3), 1960’larda devlet tarafından afet alanı olarak belirlenmiştir. Köylülerin birçoğu, evlerini terk edip köyün yakınında devlet tarafından gösterilen alana göç etmişlerdir. (Resim 4) Göç ederken de tarihî konutları kısmen söküp taşlarını yapı malzemesi olarak değerlendirmişlerdir. Söküm faaliyetlerinin köyün özgün dokusuna tahrip edici etkileri olmuş, yapıların bir kısmı kullanılmaz hale gelmiştir.(11)
Argos in Cappadocia oteli ilk çalışmalarına 1997 yılında başlamıştır. İşletme, o zamandan bu yana aşama aşama yerleşimdeki tahrip olmuş sivil yapıları satın alarak yeniden işlevlendirmekte; bu yapıları konaklama birimlerine dönüştürmektedir. (Resim 5) Müze Salon projesinin de müellifi olan Aslı Özbay, söz konusu işi “çok boyutlu bir kırsal dönüşüm projesi”(12) olarak tanımlar. Otelin ilk oluşum süreci ve sonrasında hayata geçirilen kapsamlı onarım ve yeniden işlevlendirme projelerinde önemli isimlerin görev aldıkları görülür.(13) Kısmen kapsamlı onarım ve bütünlemelerle; kısmense yeniden yapımlarla ayağa kaldırılan yapılar bugün konaklama (Manastır Konak, Tünelli Konak, Vasil Konak, Gemil Konak, Beyaz Konak, Tıraz Konak) ve etkinlik mekânı (Bezirhane) olarak hizmet vermektedir. Otelin halihazırda 60 odası mevcuttur ve işletme bu sayıyı artırmayı hedeflemektedir.(14)
YENİ EK: MÜZE SALON VE SÜİTLER
Müze Salon projesi, Argos in Cappadocia otelinin son eklerindendir. (
Resim 6) Yapı, Uçhisar Koruma Amaçlı İmar Planı’nda Turizm Tesis Alanı olarak belirtilen kentsel sit alanı içerisinde satın alınan iki ayrı parselde konumlanmaktadır. İlgili Koruma Bölge Kurulu’na sunulan rölöve raporunda (2014), projenin üzerinde yer almakta olan parsellerde geçmişte varolan yapılara ait kalıntılardan bahsedilmektedir. (
Resim 7, 8) Bu yapılar, yörede sıklıkla rastlanan kargir yığma konut örneklerinden olmalıdır. Rölöve çizimlerinden (
Resim 9) sözkonusu harap yapıların, Abdullah Erençin’in Kapadokya’nın yerel konut mimarisi üzerine hazırlamış olduğu çalışmasında “yola cepheli yığma konutlar” sınıfında değerlendirilebileceği söylenebilir.(15) 1960’lara dek ayakta olduğu tahmin edilen bu iki yapı (veya yapı kalıntıları), Koruma Amaçlı İmar Planı’nda “tescilli olmayan ancak sağlıklaştırılarak korunacak yapılar” sınıfında değerlendirilmiştir.
Kurul sürecini takiben 2015 yılında uygulama başlamıştır. (Resim 10) Özbay(16), ödül için hazırlanan başvuru metninde 2015 sonbaharında sahada devam eden temizlik çalışmaları sırasında zemin altında daha sonra tarihî bir bezirhane(17) olduğu anlaşılan bir başka yapının kalıntılarına rastlandığını aktarır. Bu keşif sonrasında, parselde bulunan evlerden daha önceye tarihlendiği tahmin edilen kaya oyma değirmen taş ve kanallarından oluşan bezirhanenin kalıntıları temizlenip ortaya çıkarılmış (Resim 10, 11) ve mevcut proje buluntular ışığında revize edilmiştir. Uygulama 2018’de tamamlanmış ve kompleks aynı sene kullanıma açılmıştır.(18)
Revize edilerek uygulanan projede alt sokak kotunda bezirhanenin kalıntılarının sergilenmesi ve mekânın konferanslar (Resim 12) (Müze-Salon) için değerlendirilmesi öngörülmüştür. Üst sokak kotundan ulaşılan üst katta ise otele ait iki süit oda tasarlanmıştır. Odalar açık bir teras ile birbirlerine bağlanabilmektedir. Tüm projede iç mekânlar yeni tasarımdır(19) (Resim 13, 14), cephelerde ise yöredeki konutların cephelerini yorumlayan geleneksel malzemenin kullanıldığı bir yaklaşım tercih edilmiştir. Pencere açıklık ve formları geleneksele öykünen çağdaş tasarımlardır. Süitlerin tavanlarında geleneksel ahşap kirişleme yöntemi kullanılmıştır. Özbay, cephelerde Uçhisar’ın mevcut dokusuna saygı göstermek amacıyla taş kullanıldığını, ancak taşın işlenişindeki nüanslar ile uygulamanın çağdaş bir üretim olduğunun hissedilmesinin arzulandığını belirtir.(20)
Projenin en önemli mimari kararının bezirhanenin kalıntılarının(21) çelik konstrüksiyon üzerine yerleştirilen cam bir döşeme arkasından ziyaretçiye sunulmasıdır. Bezirhanenin kapladığı alanın proje alanının sınırlarını aşması sebebiyle belli kabuller yapılmış ve kalıntılar ancak sınırlı bir çerçeveden (kısmen 9 x 14 metre boyutlarındaki konferans salonu içinde ve kısmen fuayede) sergilenebilmiştir.(22) Proje müellifi Aslı Özbay, bezirhane kalıntılarını sergileyen salonun yeni tasarlanan üst örtüsünün “Kapadokya mimarisinin geleneksel kaburga-tonoz sistemine referans verdiğini” belirtir.(23) Geçmişte bu mekân muhtemelen, bezirhane artık kullanılmaz hale gelip terk edildiğinde zaman içinde çöken ve mekânı herhangi bir işlev için kullanılmaz hale getiren kaya blok bir tavan ile örtülüdür. Projede, mekânın örtüsü (salonun üstünde odalardan biri yer almaktadır) yeniden üretilmesi imkansız bu kaya blok yerine, tonoz bir sistem olarak tasarlanmıştır. Mimarın da belirttiği gibi(24), üst örtüyü oluşturan “kesme taş tonoz kendini taşırken tonoz üzerindeki (süit) odalar, çelik bir karkas sistemle” taşıtılmıştır. Dolayısıyla aslında tonoz görüntünün arkasında ziyaretçinin fark edemediği bir çelik taşıyıcı döşeme gizlidir. (Resim 15, 16) Tonoz örtü, kendisini taşıyan bir görüntü ögesidir, taşıyıcı değildir ve üzerine herhangi bir yük binmemektedir.
DEĞERLENDİRME
Kültür varlığı yapılara ait tüm anlatılar, o yere ait değişimi ve yapının kimliğinin sürekliliğini açıklamakta yardımcı olur.(25) Bu bağlamda, Müze Salon ve Süitler projesinde mekânların geçmişte barındırdığı farklı hikayeleri yansıtma ve parsellerde varolan farklı katmanları açığa çıkarma konusunda bir çaba olduğu açık. Bu yönüyle, Argos Yapı’nın ve proje müellifinin yaklaşımının övgüye değer olduğunu düşünüyorum.
Miras alanlarında koruma amaçlı yapılacak her müdahale “birçok girdisi olan bir tasarım sorunu”dur. Önerilecek her çözüm, o yer için özel olarak geliştirilmelidir.(26) Kapadokya’daki mimarinin özgün örneklerini barındıran ama mimari dokusu zaman içinde kısmen tahrip edilmiş Uçhisar gibi bir alanda yeni kullanım önerilirken geriye kalanın tespiti ve hassas bir yorumla korunması öncelikler arasında yer almalıdır.
“Eskiye ait bilginin çok sınırlı olduğu”(27) düşünüldüğünde (Resim 17), akla ilk gelen mevcut kısıtlı verinin titizlikle korunarak varsayımlara yol açmayacak şekilde değerlendirilmesi gerektiğidir. Koruma Kurulu, onay sürecinde özel bir tescil olmadığı için parsellerdeki yapıların geçmiş durumunu inceleyen ve yorumlayan herhangi bir restitüsyon çalışması talep etmemiştir.(28) Ancak, restitüsyon projesi geçmişi anlamamız için bir araçtır ve kaybolmuş bilginin günışığına çıkarılmasında yardımcı olabilir. Geçmişte parsellerde yer alan evlere yönelik bir restitüsyon projesinin çalışılmış olması geleceğe iz bırakma anlamında olumlu bir çaba olabilirdi. Buradan, son üründe mutlaka bu egzersize bağlı bir rekonstrüksiyon projesi üretme yolunun tercih edileceği veya bu egzersizden çıkacak ürünün çağdaş tasarıma engel olacağı anlaşılmamalıdır. Aksine, bu çalışma, yeni üretilecek mimari detayların referanslarının hatasız, yerinde ve daha incelikli kurulmasında yardımcı olacak bir araç olabilirdi. Bugün Müze Salon projesinin ortaya çıkan ürününde bunun eksikliği hissedilmektedir.
Proje değerlendirilirken akla takılan bir diğer soru ise, bezirhane yapısının sunumu konusundadır. Yeniden işlev vererek bir konferans salonuna dönüştürülmüş alanda ve fuaye mekânında bezirhanaye ait kalıntıların cam bir döşeme ardından teşhiri ziyaretçiye mekânla ilgili nasıl bir bilgi sunmaktadır? Tasarlanan haliyle bu sunum ziyaretçiye zengin bir deneyim sunma potansiyeline sahip midir?(29)
ICOMOS Vernaküler Tüzüğü’nde (1999) belirtildiği gibi “geleneksel miras yalnız somut biçimler, kütleler, strüktürler ve mekânlardan oluşmaz, bunların kullanılış ve algılanış biçimlerini, gelenekleri ve onlara bağlı elle tutulamayan ilişkileri de kapsar”. Müze-Salon projesinde bezirhanenin geçmiş hayatına dair bulunabilen detaylar günışığına kavuşmuş ve dondurularak bırakılmıştır. Ancak kalıntıların mevcut sunumu, bezirhanenin ne amaç ve nasıl kullanıldığının ziyaretçinin zihninde canlanmasına yardımcı olamamaktadır. Bir başka deyişle, bezirhanenin bir üretim işliği olarak geçmişte sahip olduğu alçakgönüllü hikaye, yeni projede ziyaretçiye geçememektedir. Yine, rölöve raporunda parselin arka sınırına oyulmuş, yarı açık ve kapalı kaya oyma mekânlarda varolduğu belirtilen şırahane ve üzüm havuzlarına ait izler de yeni tasarımda işlenmemiş, yorumlanmamıştır. Biri otel odaları ile ilişkili, diğeri ise servis mekânlarıyla bağlantılı bu iki mekândaki minör hikayeler göz ardı edilmiştir. Müze Salon’un sunumunun bu haliyle, “gösterişli” ama asıl fikri, bilgiyi aktarmakta zayıf kaldığı söylenebilir. Sorun, mekânın “müze” olarak değil, bir toplanma mekânı (konferans salonu) olarak değerlendiriliyor oluşundan kaynaklanıyor olabilir. Bezirhanenin varlığı mevcut komplekste adeta “hoş bir dekor” oluşturmakta. Oysa varolan kalıntıları ile salt işliğin teşhir edildiği bir sergileme,(30) bizlere koruma anlamında daha öğretici bir örnek olabilirdi.
Öte yandan, konferans salonuna dönüşen mekânın üst örtüsünün de sorunlu olduğu kanısındayım. Kaya kitlesi olduğu düşünülen üst örtüyü özgün şekilde onarmak elbette imkansız. Ancak üst örtü, yeni projede çelik konstrüksiyonla kurgulanmış, fakat kaburgalı tonoz(muş) görünümüne sahip bir tavan olarak karşımıza çıkmakta ve bu haliyle oldukça muğlak bir ifadeye dönüşmekte. Bu noktada salonun tavanını oluşturan tonoz örtünün ne derece gerekli olduğunu sorgulamak lazım. Çağdaş tasarımın açıkça okunabileceği bir üst örtü, bu kültür varlığı “yer”e olumlu yeni bir değer / katman kazandırabilirdi.
Planlama boyutunda değerlendirildiğinde ise, projenin geçmişte bu iki parselde yer alan yapının tasarım ilkelerini tekrar etmekten çok, yeni bir tasarım anlayışına sahip olduğu görülür. Geçmişte burada varolan yapıya ait kalan az miktardaki izin de okunur hale getirilmediğini ve daha çok mevcut parsel sınırları içinde dokuya aykırı durmayan bir tasarımın hayata geçirildiğini söylemek yanlış olmaz. Konferans salonunun yerleşimi için alınan referanslar net değildir. Söz konusu mekân, yol çizgisi doğrultusunda uzanan ve bunu 90 derece kesen bir diğer duvarla kapanarak kendi formunu yaratmaktadır.
SONSÖZ
20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren turizmin tarihî çevreleri metalaştıran etkisi giderek daha fazla hissedilmektedir. Turizmin gelişimi ile birlikte tarihî alanların mimari ve sosyal yapısında dramatik değişimler gözlemlenmektedir. ICOMOS Vernaküler Tüzüğü’nde de belirtildiği gibi “geleneksel yapıların yeni işlevlere uyarlanması ve yeniden kullanımında, yapılar kabul edilebilir bir yaşam standardına yükseltilirken, bütünlüğü, karakteri ve biçimi saygı görmelidir”. Geleneksel sistemlerle kurulmuş yerleşim alanlarında hayata geçirilecek yeni tasarımlarda, mevcut çevrenin miras değerlerinin sürekliliğini sağlamak ve bu değerleri bozmadan onlara eklemlenebilmek titizlikle ele alınması gereken bir konudur.
Argos in Cappadocia otelinin yeni eki Müze-Salon ve Süitler kompleksinin geleneksel detayları çağdaş yorumlama ve yerel malzeme kullanımı tercihleri ile Uçhisar’a eklemlenme çabasında olduğu görülmektedir. Ancak, uygulama sırasında ortaya çıkan beklenmedik yeni katmanın işleniş biçimi ve sunumunda bazı sorunlar barındırmaktadır. Geçmişte varolan yapıların yeniden çalışılması imkansız olsa da, mirasın sunumu konusu yeniliklere açık bir çalışma alanıdır. Zemindeki müze-salonda salon işlevinin gölgelemeyeceği, kalıntıların küçük ve daha sakin anlatımla sergileneceği bir sunumun kültürel öneme sahip bu yerin mevcut eğitim değerini artıracağına ve bu yönde bir dönüşümün halen imkanlı olduğuna inanıyorum. Böylece, bu unutulmuş katmanın anlatımı güçlenecek ve ziyaretçi, bu küçük “müze” mekânda anlatılmak istenen hikayeye yoğunlaşabilecektir.
NOTLAR
1. Ulusoy Binan, Demet, 2017, “Tarihi ve Mimari Kültürel Miras Alanlarının Sürdürülebilir Korunması”, Şehir ve Toplum, sayı: 9, Aralık 2017-Mart 2018, s.28.
2. Göreme Vadisi ve çevresi, Bakanlar Kurulu’nun 30.10.1986 tarihli kararı ile Milli Park ilan edilmiştir. www.resmigazete.gov.tr/arsiv/19292.pdf [Erişim: 30.09.2019] Bu karar, çok kısa bir zaman önce, 22.10.2019’da alanla ilgili yetkilerin Kapadokya Alan Başkanlığı’na devri amacıyla iptal edilmiştir. www.resmigazete.gov.tr/fihrist?tarih=2019-10-22 [Erişim: 30.09.2019]
3. Kapadokya ve Göreme Milli Parkı, Türkiye’nin listede temsil edilmeye başlandığı 1985 yılında İstanbul’un tarihî alanlarıyla birlikte listeye dahil olan ilk kültür varlığıdır. Alanla ilgili daha detaylı okumalar için şu kaynaklara başvurulabilir: Erdem, Arzu, 2008, “Subterranean Space Use in Cappadocia: The Uçhisar Example”, Tunnelling and Underground Space Technology, cilt: 23, sayı:5, s.493. Tucker, Hazel; Emge, Andus, 2010, “Managing a World Heritage Site: The Case of Cappadocia”, Anatolia, cilt: 21, sayı:1, ss.41-54. Solmaz Şakar, Füsun; Şahin Güçhan, Neriman, 2014, “A Unique Example of Vernacular Construction in Anatolia: The Construction Tecnique in Traditional Cappadocia Houses”, SAHC2014 – 9th International Conference on Structural Analysis of Historical Constructions, (ed.) F. Peña, M. Chávez, 14–17 Ekim 2014, Meksika. Özata, Ş, 2015, “Ecological Approaches from Past to Present: Traditional Architecture of Cappadocia Region”, IACSIT International Journal of Engineering and Technology, cilt. 7, sayı: 4, Ağustos 2015; Dinçer, Yücel, 2016, “Cappadocia: Contemporary protection problems, Practices and Solutions in a World Heritage Site”, Conservation of Cultural Heritage in Turkey, (ed.) Ahunbay, Z., Mazlum, D., Eres, Z., Icomos Türkiye, s.127, 144.
4. Bilgi için URL1. www.haberturk.com/nevsehir-haberleri/65834899-kapadokyayi-2018de-2-milyon-949-bin-542-turist-ziyaret-ettikapadokya-bolgesinde-turist [Erişim: 10.09.2019]
5. Turizm ve miras koruma ilişkisi ile ilgili tartışmalar, bu yazının boyutlarını aşan bir konudur. Konuya dair uluslararası rehber belgelerden ilk akla geleni “Kültürel miras değeri taşıyan alanlarda turizm yönetimi” konusundadır: ICOMOS, 1999, “Uluslararası Kültürel Turizm Tüzüğü”, www.icomos.org.tr/Dosyalar/ICOMOSTR_tr0300983001536913522.pdf [Erişim: 10.9.2019]
UIA Bakü toplantısında da konuyla ilgili en güncel görüşler ele alınmıştır. Toplantının sonuç çıktılarından biri “Turizm ve Miras” temalı Bakü Deklarasyonu’dur. Akış, Tonguç, 2019, “UIA Bakü’den Notlar”,
Mimarlık, sayı:408, s.22.
6. Bu yok oluş ve tahribata şu kaynaklarda da değinilmektedir: Tucker; Emge, 2010. Dinçer, 2016. Özbay, Aslı, 2018a, “Restorasyonun Kapadokya Hali: Yerin Altı ve Üstü Başka Öyküler Anlatırsa”, Bursa Koruma ve Onarım Semineri II Sözlü Sunuş, 1 Aralık 2018, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, www.youtube.com/watch?v=HI0jCPLA1gM [Erişim: 10.9.2019]
7. URL2. http://mo.org.tr/ulusalsergi/index.cfm?sayfa=YDK_MS [Erişim: 10.9.2019]
8. ICOMOS, 1999, “ICOMOS Geleneksel Mimari Miras Tüzüğü”, www.icomos.org.tr/Dosyalar/ICOMOSTR_tr0464062001536913566.pdf [Erişim: 08.09.2019]
9. Örneğin, Club-Med Oteli (1968-2005), bu yazıya konu olan yapının yer aldığı Uçhisar’da hizmet vermiş erken tarihli ve büyük ölçekli turizm işletmelerinden biri olmuştur. Otelin açılışı uluslararası ilgi uyandırmış ve köyün tanınmasına yol açmıştır. URL3. “Argos in Cappadocia”, www.arkitera.com/proje/argos-in-cappadocia/ [Erişim: 08.09.2019]
10. 11. yüzyıldan itibaren Türkmenleşen Uçhisar, civar yerleşimlere oranla daha fakir bir köydür. Konutlarda kullanılan malzeme de moloz/kaba-yonu taş gibi daha mütevazı malzemelerden oluşmaktadır. Üst kat odalarında kesme taş kullanılmakta; iç mekânlarda fazla bezemeye rastlanmamakta ve üst kat tavanları ‘hezen’ denilen ahşap kirişlemelerle örtülmektedir. URL4. “Herkesin Önce Terk Edip Sonra Unuttuğu Bir Bölgenin Şimdiki Sesi Damı Nefes Tutar’ Diyor” www.arkitera.com/haber/herkesin-once-terk-edip-sonra-unuttugu-bir-bolgenin-simdiki-sesi-dami-nefes-tutar-diyor/ [Erişim: 08.09.2019] Müze Salon ve Süitler projesinin yeni tasarlanan konaklama birimlerinde bu yapım sistemlerinin bir kısmının kullanıldığı görülür.
11. URL3.
12. Özbay, Aslı, 2019, “Hissi Yaşatmak”, XXI, sayı: Şubat 2019, xxi.com.tr/i/hissi-yasatmak [Erişim: 08.09.2019]
13. Başlangıç yıllarında Argos in Cappadocia’ya Turgut Cansever fikirleri ile danışmanlık yapmış ve projelere Sevim Aslan, Feyza Cansever, Ayşe Orbay ve Serkan Bayram’ın katkı vermişlerdir. URL4.
14. Özbay, 2018a.
15. Erençin, Abdullah, 1979, Kapadokya Yerel Konutlarında Turizme Yönelik Yenileme Çalışmalarına Bir Yaklaşım: Örnek Avcılar Köyü, İTÜ FBE, yayınlanmamış doktora tezi, İstanbul.
16. Özbay, 2018a.
17. Bezirhane, keten tohumundan bezir yağı üretilen antik bir endüstri yapısıdır. Projedeki bezirhane Argos Oteli bünyesinde ortaya çıkarılan ikinci bezirhane yapısıdır. 1996-2002 aralığında hayata geçirilen Manastır Konak restorasyonu sırasında ilk bezirhane keşfedilmiş ve uygulama sonrası bugün etkinlikler için kullanılan bir mekana dönüştürülmüştür. URL3.
18. Özbay, Aslı, 2018b, “Taş İmparatorluğunda Tarih Dedektifliği: Müze-Salon ve Süitler”, Natura, sayı: Eylül-Ekim 2018, s.53.
19. Özbay, üst kottaki odaların “yıkılan iki konutun doku içindeki morfolojisini sürdüren” birimler olduğunu belirtir. Özbay, 2019.
20. Özbay, 2019.
21. Özbay, bezirhanenin ahşap mekanizmasına ait izin bulunamadığını ancak mekânın içinde sağlam durumda çıkarılan iki değirmen taşı ile bir seramik küpün sergilendiğini belirtir. Özbay, 2018b.
22. Ziyaretim sırasında (Kasım 2018) salon, uluslararası bir toplantı amacıyla, dinleyiciler için sandalyelerin ve konuşmacılara ait ayakta konuşmaya imkan veren bir kürsünün yer aldığı konferans salonu düzeninde kullanılmaktaydı. Bezirhaneye ait kalıntılar, daha çok sahnenin bulunduğu alanda cam döşemenin ardından hissedilebilmekteydi.
23. Özbay, 2019.
24. Özbay, 2019.
25. Walter, Nigel, 2014, “From values to narrative: a new foundation for the conservation of historic buildings”, International Journal of Heritage Studies, cilt:20, sayı:6, ss.634-650.
26. Bilgin Altınöz, A. Güliz, 2010, “Tarihi Dokuda ‘Yeni’nin İnşası”, Ege Mimarlık, sayı: Ekim 2010, s.25.
27. Özbay, 2019.
28. Uçhisar 612-614 parsellerdeki yapı için rölöve raporu, Argos Yapı, 2014.
29. Miras, kaçınılmaz olarak ölmekte olan yerlere ve yaşam biçimlerine ikinci bir yaşam şansı sunan bir kültürel üretime dönüşmektedir. Bu noktada, mirasın bir ziyaretçi veya ilgi odağına dönüşmesi konularındaki eleştirileri de anımsamakta fayda vardır. Kirshenblatt-Gimblett, Barbara, 1998. Destination Culture: Tourism, Museums, and Heritage, University of California Press, Berkeley.
30. Burada, belki KA-BA Mimarlık tarafından hayata geçirilen ve 2004 Ulusal Mimarlık Ödülleri programı kapsamında Yapı/Koruma-Yaşatma Ödülü ile 2006 Europa Nostra Ödülü’ne değer görülen Ürgüp Sarıca Kilisesi onarımını anımsamak yerinde olacaktır. URL5. www.mo.org.tr/ulusalsergi/index.cfm?sayfa=YAPI-KY-kabaoglu [Erişim: 16.09.2019]
Bu icerik 4691 defa görüntülenmiştir.