414
TEMMUZ-AĞUSTOS 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Karantina Sonrasına Dair Tahayyüllerimiz
    Yiğit Acar, Aydan Balamir, Bilge Bal, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Ömer Selçuk Baz, İhsan Bilgin, Olgu Çalışkan, Enise Burcu Derinboğaz, Neslihan Dostoğlu, Senem Doyduk, Erdem Erten, Dürrin Süer, İlhan Tekeli, Hakkı Yırtıcı

  • Modern Kentin Saati: Sivas Cer Atelyesi
    Gülhayat Ağraz, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
    Esma Eroğlu, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
    Merve Ertosun Yıldız, Arş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE

MİMARLIK'tan

İktidarların mimarlığı / kenti bir araç olarak görmesi, kitleleri etkilemede kullanması tabi ki hiç yeni bir olgu değil. Bu kadar bariz bir şekilde hâlâ kullanılması ise, hâlâ etkili bir şekilde bilginin, gücü elinde bulunduran iktidarlar tarafından yeniden yazılarak hakikat haline getirilebilmesinde yatıyor. Yeni hakikatimiz Ayasofya’nın cami olması “gerekliliği”. Dönem dönem gündeme gelen bu konunun, hızlı bir şekilde tekrar ısıtılıp önümüze konulması ile gerçekleşmesi bir oldu. Derginin baskıya girmek üzere olduğu günlerde alınan kararın neler getirip / götüreceğini bir sonraki sayımızda detaylı olarak konuşacağız. Korkulanın başa gelmeyeceğini umarken kitleleri etkilemek için Ayasofya gibi bir kültür mirasının araç edilmesinin yanlışlığına dikkat çekelim.

COVID-19 pandemisi günlerimizi şekillendirmeye devam ediyor. Acaba geleceğimizi nasıl şekillendirecek? Bu sayıda birçok değerli isimle irtibata geçtik ve onlara sorduk: “Karantina sonrasına dair tahayyülleriniz neler?” Cevaplar çok çeşitli. Bu soru üzerine düşünüp değişimin kendisini şekillendirmeye başlamak için ise karantina döneminde yeterince zaman biriktirdik sanırım...

Meslek örgütlerinin gündemi ise geçtiğimiz aylarda bir anda değişti. Tüm kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yönelik olan tehdit, öncelikle Türkiye Barolar Birliği’ni etkiledi. Bu sayının MİMARLIK Gündem’inde meslek birliklerinin hayati varlığına dikkat çeken iki yazı bulunuyor. Yetkilerini tırpanlayarak kurumları “dize getirmeyi” ve merkezî otoriteyi güçlendirmeyi hedefleyen adımların, yetkilerde boşluklar doğuracağı ve meslek örgütlerini sivil bir denetim mekanizması olmaktan çıkaracağı aşikar. Bu nedenle #MeslekOdalarıSusturulamaz ve #TMMOByeDokunma diye seslenmenin tam zamanı.

Derginin kapağında ise ara ara yıkım tehdidiyle karşı karşıya kalan Ankara Adliye Sarayı’na yer verdik. Nitelikli bir modern mimarlık mirası olan yapı, hukukun ve Baroların içinin boşaltılmaya çalışıldığı bir dönemde karşımıza dikilip kendisini hatırlatsın istedik. Yapılar fiziksel varlıklarıyla toplumların zihinsel arkaplanlarının oluşumuna katkıda bulunuyor. “Kimlikli” adalet saraylarından “tek tip proje” adalet saraylarına mahkum bırakılmamız, yaşadığımız bu günlere dair aslında tahmin ettiğimizden çok daha fazla şey anlatıyor.

 

Aslı Tuncer Madge

Bu icerik 1095 defa görüntülenmiştir.