311
MAYIS-HAZİRAN 2003
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

OKURLARDAN

DOSYA: SORUŞTURMA 2003
MİMARLIK GEÇMİŞİNİ DEĞERLENDİRİYOR

KENTSEL TASARIM VE KORUMA PROJESİ YARIŞMASI: ANTALYA KARAOĞLU PARKI, BELEDİYE BİNASI VE ÇEVRESİ

MİMARLIK VE KENT

KORUMA

  • YARARSIZ MİMARLIK
    Gürhan Tümer, Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Mimarlık Bölümü



KÜNYE
KORUMA

2000’Lİ YILLARIN TÜRKİYE'SİNDE KORUMA SORUNSALI VE AYKIRI BİR BELGE: Nara Belgesi 1994

N. Gül Asatekin

Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Fakültesi,

Restorasyon Ana Bilim Dalı.

Kültür ve doğa varlıklarımızın korunması için çeşitli çalışmalar bilimsel düzeyde sürerken, bunların uygulamaya aktarılmasındaki sorunlar giderek büyüyor. Korumanın uygulama yöntemlerindeki zenginleşme, ne yazık ki yıkma / yoketme / değiştirme yönünde ağırlık kazanıyor. Koruma / restorasyon sözcükleri, artık herkesçe bilinen yoğun kullanılan terimlere dönüşürken, bunun bilinçlerde oluşan karşılığı en iyimser koşullarda "yıkıp benzerini yapmak" kavramıyla kısıtlandı. Kişisel çıkarların ülke çıkarlarından üstün olduğu, maddi değerlerin kültürel değerlerden üstün olduğu günümüz koşullarında bu tehlike, belki de fazlasıyla "doğal".

Tüm bu karamsar ortamda, 1994 yılında Japonya'da yapılan Nara Konferansı sonucunda hazırlanan Nara Belgesi daha da önem kazanıyor. Ülkemizde koruma anlayışı, yıkıp benzerini yapmakla özdeşIeşirken, özgünlüğün ve yerelliğin önem kazandığı, kültürel çeşitliliğin vurgulandığı, yerel (sosyal, kültürel, tarihsel, mimari, ekonomik...) niteliklerden kaynaklanan çoksesliliğin korunması gerekliliğini tartışan bu belge, uygulama / kuram kopukluğunu simgeliyor. Türkiye'de ise koruma / restorasyon çerçevesinde tartışılan konuların giderek zıtlaşan kutuplara kayması, kopukluktan öte boyutlara ulaşıyor. Bu nedenle de 2 yıl önce, 28 ülkenin 45 uzmanın katılımı ile gerçekleşen bu belgeyi kendi dilimizde yaygınlaştırmayı görevim saydım. Kültürel çeşitliliğin kılayrımlarının tartışıldığı bu çerçevede, en önemli belirleyici boyutun “özgünlük” olarak uluslararası düzeyde kabul gördüğü bir dünya görüşüne karşı, yıkımın önem kazandığı bir Türkiye ortamını yaşamaktayız. Bu nedenle, mimarlık ve koruma adına yapılan tüm çalışmalarda, bu uluslararası belgenin de dikkate alınarak değerlendirilmesinin yararlı olacağını düşündüm (1).

NARA BELGESİ*

Japon yetkilileri, 28 ülkeden 45 uzmanı 1-5 Kasım tarihleri arasında Nara'ya davet etmişlerdir. Bu konferans, kültürel çeşitlilik ve varolan kültür varlıklarmızı değişik türlerine göre (özgünlük) kavramının derinlemesine tartışılıp incelendiği bir ortam sağlamış ve sonuçta bu tartışmaların özünü yansıtan Nara Bildirgesi hazırlanmıştır. Nara Konferansı, ICOMOS'un uzun dönemli yaklaşımının önemli yol taşlarından birisi olmuştur. Ocak ve Eylül 1994'de yapılan Bergen ve Napoli seminerlerinde hazırlanmış, Kanada, Norveç ve İtalyan yetkilileri tarafından desteklenmiş ve UNESCO'nun Dünya Miras Merkezi'nin himayesinde ICCROM tarafından düzenlenmiştir. Konferans Başkanlığını ICOMOS Başkanı Rolan Silva ve raportörlüğünü de Prof. Lemaire ve Prof. Stovel ortaklaşa olarak yürütmüşler, böylece ICOMOS'un koruma doktrinine ilişkin katılımı da sağlanabilmiştir.

Önsöz

1. Biz Nara’da (Japonya) toplanan uzmanlar, koruma alanındaki geleneksel düşünce biçimine karşı çıkabileceğimiz, kültürel varlıkların çeşitliliğine ve koruma uygulamalarına saygıyı arttırmak üzere, vizyonumuzu genişletmenin yöntem ve araçlarını tartışabileceğimiz, doğru zamanlanmış bir forumu bizlere sağlama yüce gönüllülüğünü ve bilgece cesareti gösteren Japon yetkililerine teşekkür etmek isteriz.

2. Ayrıca, Dünya Mirası Komitesi’nin, Dünya Kültürel Miras listesine önerilen kültür varlıklarının evrensel değerlerinin sınanmasında tüm toplumların sosyal ve kültürel değerlerine saygıyı sağlayan özgünlük testini kullanmak isteğinden kaynaklanan bu tartışma ortamının değerini burada belirtmek ve teşekkür etmek isteriz.

3. "Özgünlük hakkında Nara Belgesi" 1964 Venedik Tüzüğü'nün ruhuna uygun olarak hazırlanmış, bu belge üzerine kurulmuş ve çağdaş dünyamızın kültürel miras anlayış ve ilgisinin genişleyen bakış açılarına göre onun kapsamını büyütmüştür.

4. Küreselleşme ve homojenleşme baskılarına giderek daha fazla maruz kalan ve kültürel kimlik arayışlarının bazen saldırgan ulusculukla karşı karşıya kaldığı ve azınlık kültürlerinin bastırıldığı bir dünyada, koruma uygulamalarının özgünlük kavramı konusundaki tavırları, insanlığın ortak bilincinin aydınlatılması ve açıklık kazanması için gerekli bir katkısıdır.

Kültürel Çeşitlilik ve Miras Çeşitliliği

5. Dünyamızdaki kültürlerin ve mirasın çeşitliliği, tüm insanlığın tinsel ve zihinsel zenginliğinin yeri doldurulamaz kaynağıdır. Dünyamızdaki kültürel zenginliğin ve kültür çeşitliliğinin korunma ve güncelleştirilmesi, insanlığın gelişiminin vazgeçilmez bir parçası olarak tanıtılmalıdır.

6. Kültürel mirasın çeşitliliği zaman ve uzamda vardır ve diğer kültürlere ve onların inanç sistemlerinin tüm yönlerine saygıyı gerektirir. Kültürel değerlerin tehlikede olduğu durumlarda kültürel çeşitliliğe saygı, tüm grupların kültürel değerlerinin meşruiyetini tanımayı gerektirir.

7. Tüm kültürlerin ve toplumların kökleri, miraslarını biçimlendiren somut ve soyut ifadeler ve özel biçemlerden kaynaklanırlar ve bunlara saygı gösterilmesi gereklidir.

8. Her kültürel mirasın hepimizin mirası olduğunu betimleyen UNESCO temel ilkesinin burada altının çizilmesi önemlidir. Kültürel mirasin ve onun yönetiminin sorumluluğu, öncelikle onu oluşturan kültürel topluluğa, daha sonra da onu koruyanlara aittir. Ancak, bu yükümlülükler kültürel mirasin korunması için geliştirilen uluslararası anlaşma ve tüzüklere bağlılığı ve bunların getirdiği ilke ve sorumlulukların gözönüne alınmasını zorunlu kılar. Her topluluğun, kendi gereksinimleri ile diğer toplulukların gereksinimlerini dengelemesi, ancak, bu süreçte öz temel kültürel değerleri baltalamadan bu dengeyi sağlaması arzu edilmektedir.

Değerler ve Özgünlük

9. Kültürel mirasın tüm biçem ve tarihsel dönemleriyle korunmasının kökeninde, bu mirasa atfedilen değerler yatmaktadır. Bu değerleri anlama becerimiz, kısmen bu değerler hakkındaki bilgi kaynaklarının doğru ve güvenilir olma derecelerine bağımlıdır. Bu bilgi kaynaklarının, kültürel mirasın özgünündeki ve daha sonraki niteliklerine ilişkin olarak bilinmesi ve kabul edilmesi, özgünlüğün tüm girdilerinin değerlendirilmesinin koşuludur.

10. Bu biçimde düşünülen ve Venedik Tüzüğü’nde vurgulanan "özgünlük", değerlerin en vazgeçilmez belirleyici etkeni olarak ortaya çıkmaktadır. Özgünlük anlayışı, kültürel mirasa ilişkin tüm bilimsel çalışmalarda, koruma ve restorasyon planlamasında olduğu gibi Dünya Kültürü Kongresi’nin listelerine kabul edilme ve kayıt işlemleri ile diğer kültürel miras belgelemelerinde de temel bir rol oynamaktadır.

11. Kültür varlıklarına atfedilen değerlere ilişkin tüm yargılar ve bunlara ilişkin bilgi kaynaklarının güvenilirliği kültürden kültüre değişebildiği gibi, aynı kültür içinde dahi değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle de, değerler ve özgünlükle ilgili yargıları kesin ölçütlere bağlamak olası değildir. Tersine, tüm kültürlere saygı, kültürel varlıkların her birinin ait oldukları özel kültürel bağlamda algılanıp değerlendirilmelerini gerektirir.

12. Bu nedenle, her kültürün kendi mirasının değerlerini ve bunlara ilişkin bilgi kaynaklarının güvenilirliği ve doğruluğunu, kendine özel doğasına oranla algılaması, en önemli ve ivedi bir 7gerekliliktir.

13. Özgünlük yargıları, kültürel mirasın doğasına ve bunun kültürel bağlamına dayanarak, çok çeşitli bilgi kaynaklarının değerleriyle ilişkilendirilebilir. Biçem ve tasarım, malzeme ve (madde) özdek, kullanım ve işlev, gelenekler ve teknikler, konum ve çerçeve, anlam (ruh) ve duygu, diğer içsel ve dışsal girdiler bu kaynakların çeşitli yönlerini oluşturur. Bu kaynakların kullanımı, incelenen kültürel varlığının kendine özgü sanatsal, tarihsel, sosyal ve bilimsel boyutlarının zenginleşmesine olanak sağlar.

Bu icerik 5008 defa görüntülenmiştir.