ANMA PROGRAMI: EGLI
			Maarif Vekâleti Baş Mimarı Prof. Dr. Ernst A. Egli’den Bir Açık Hava Okulu Tasarımı
			A. Duygu Kaçar, Yrd. Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
			Cumhuriyetin ilk yıllarında bir modernleşme projesi olarak ele alınan Atatürk Orman Çiftliği, tarım, endüstri ve rekreasyon işlevli büyük bir yerleşke idi. Bugün sınırları ve işlevleri giderek eriyen AOÇ, 1930’larda “kamusal park” fikri çerçevesinde İsviçreli mimar Ernst Egli tarafından tasarlanmıştı. Egli’nin kentsel tasarımına ilişkin kararlarını ortaya koyan yazar, projeyi genç nesilleri, kentliyi ve köylüyü yetiştirmek üzere tasarlanmış bir “açık hava okulu” olarak değerlendiriyor.
			
			
			
			
			Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde yeni yaşam çevreleri  tasarlamak ve genç mimarlar yetiştirmek üzere yabancı mimarlar davet edilmiştir.  20. yüzyılın mimarlık ve planlama teorilerini genç Türkiye Cumhuriyeti’nin  Başkent'i Ankara’ya getiren önemli mimarlardan biri de İsviçreli Ernst A. Egli’dir  (1893-1974). Giulio Mongeri, Bruno Taut ve Martin Elsaesser gibi Egli de yeni Cumhuriyetin  çağdaş mekânlarını tasarlamak üzere davet edilmiştir.(1) Maarif  Vekâleti baş mimarı(2) olarak 1927’de göreve başlayan Egli, öncelikle dönemin önemli eğitim yapıları  olan Mamak’taki Müzik Akademisi (Konservatuar) (1927-28), Erkek Ticaret Lisesi  (1928-30), İsmet Paşa Enstitüsü (1930), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi  (1933) ve diğer kamu yapılarını tasarlamıştır. Bunların yanı sıra konut da  tasarlayan Egli, kent ölçeğinde de çalışmıştır. Gazi Orman Çiftliği’nin 1934 tarihli kentsel tasarımı da Ernst A. Egli’ye  aittir.
O dönemin  benzer açık alanlarıyla karşılaştırıldığında Gazi Orman Çiftliği’nin kentsel tasarımı, ölçeğiyle hemen  farklılık göstermektedir. Güneyde, daha önceden, Holzmann İnşaat Şirketi  tarafından inşa edilen ilk yerleşim alanını ve kuzeyde höyüğü içine alan topraklar üzerine yayılan proje alanı, o zamana kadar Ankara’da  uygulanan en geniş ölçekli kentsel tasarımdır.(3) Cumhurbaşkanlığı  Atatürk Arşivi kayıtlarına göre Egli, Cumhurbaşkanı’nın Genel Sekreteri Hasan  Rıza Soyak’a 19 Eylül 1934 tarihinde bir teslim yapmıştır.(4) Egli  önerisinde Orman Çiftliği’ni “kamusal park” olarak değerlendirmektedir. Ona  göre kamusal park, doğal çevrenin uyumuyla birlikte, medeni ihtiyaçları ve bireylerin  zevklerini içeren bir doğa kesitidir.(5) Kamusal  park tasarımında düzenli çizgilerle görselleştirilen düşey ve yatay düzlemde  geometrik formlar, giriş ve çıkış kapıları
, kanallar, teraslar ve havuzlar olmalıdır. Aynı zamanda doğanın bir parçası  olan parkın bir “aks sistemi” olmalıdır ve bu projede aks Orman Çiftliği’nin  omurgasıdır. Bahsedilen aksın iyi tasarlanmış başlangıcı, yükselişi, sürekliliği  ve bitişi olmalıdır. Tıpkı buradaki tanımındaki gibi, Orman Çiftliği’nin  tasarımında, A noktası başlangıç, B ise bitiştir. 
(Resim 1) Egli tasarımında omurgayı oluşturmak üzere A noktasından  C’ye bir ana yol önermiş, bu omurgayı her iki yanında ritmik olarak devam eden  ağaç sırasıyla güçlendirmiştir. Uzun kavak ağaçları, kolonlar veya Hitit  aslanları ritmin yanı sıra bir uyum oluşturacaktır. Gazi İstasyonu üzerinden geniş,  dairesel bir merdiven ile C’den D’ye zarif, hafif bir köprüyle geçiş, parkın  ferah karakteriyle çelişmemelidir. E noktasında ise heykellerle süslenen, dökme  demir bir giriş kapısı olmalıdır. Bu yüksek giriş kapısı ile F noktası arasında  kalan açık alan ağaçlar, çiçekler ve heykellerin anıtsallaştırdığı bir havuzla tamamlanmalıdır.  Doğal kotların da işaret ettiği gibi F noktasından, odak noktası olan B  noktasına doğru zemin yükselecektir. B noktasında yer alacak platforma yine  arkadlar ve kolonlar eşlik edecek, ana omurga güçlendirilecektir. Yine B’de, on  iki kolon üzerine yerleştirilecek heykel, bireyin doğa üzerindeki egemenliğini sembolize  edecek ve insanlığın büyük ideallerinin temsili olacaktır.
Egli tasarımında, Orman Çiftliği’ni Türk tarihi ve  İstiklal Savaşı ile ilişkilendirerek bu kamusal parka bir “açık hava müzesi” niteliği kazandırmak istemektedir. Bu kapsamda,  alanın tamamıyla anıtsal bir dille tasarlanmasının yanı sıra, cumhuriyetin  kahramanları ve şehitleri için “Ebedi Zafer İstirahatgahı” da tasarımın önemli  bir vurgusu olmuştur. Bu zafer anıtının da varlığıyla Orman Çiftliği, en  başında hedeflediği gibi bir “Şeref Anıtı”dır. (Resim 2)
Egli bu parkta metaforik olarak yaşam ve ölüm arasındaki mücadeleden  yola çıkarak ışık / gölge, düşey / yatay gibi zıtlıkları okunaklı hale getirmiştir.  Boşlukların tanımlanması ve var olan yapıların arasında kalan bitki örtüsünün kullanılması  ile yeşil alanları düzenlemek istemiştir. Böylelikle, düzenlenmemiş bir  fidanlık görünümünden uzak tasarlanmış bir park algısı yaratmıştır. Ağaçlar  arasında yer alan yürüyüş yolları ve oturma grupları da bu algıyı güçlendirecek  unsurlar olarak ele almıştır. Yine de, raporunda bu çalışmayı bir eskiz olarak  nitelemiş ve uygulama projesi öncesinde değinilen her noktanın deneyimlenmesi  gerektiğinin altını çizmiştir.
EGLI’NİN TASARIMINI BİR  AÇIK HAVA OKULU OLARAK OKUMAK 
  Cumhuriyet’in temel konularından biri olan eğitimi  değerlendirmek üzere Eylül 1923’te, ilk kültür danışmanı John Dewey Ankara’ya  davet edilmiştir. Bireylerin kişisel deneyimlerinin önemi üzerinde duran  Dewey’in eğitim üzerine ilk önerisi kız ve erkek öğrencilerin deneysel  çevrelerde, örneğin 
açık hava ya da 
yarı açık hava okullarında 
yaparak öğrenmeyöntemiyle kendilerini geliştirmeleri olmuştur.(6) Dolayısıyla,  eğitim yapılarını tasarlamak ve genç  mimarları yetiştirmek üzere Türkiye’ye davet edilen Egli’ye Gazi Orman  Çiftliği’nin tasarımı işinin verilmesi bir tesadüf değildir. Çünkü Gazi Orman  Çiftliği de tıpkı diğer eğitim yapıları gibi, genç nesilleri, kentliyi, köylüyü  yetiştirmek üzere kurulan bir açık hava okulu olarak ele alınmıştır.(7) Tasarımcısının açık hava müzesi ve “Şeref Anıtı” olarak kurguladığı Çiftlik; kentlide, tarihi, kazandığı zaferleri,  kahramanları, şehitleri hakkında farkındalık yaratmakla kalmayıp, önerdiği açık  alan kullanımı ile yeni yaşam pratiklerinin deneyimleneceği bir ortam olmuştur.  Doğanın ıslah edilerek yeniden biçimlendirilmesiyle teraslar, havuzlar,  kanallar, oturma gruplarının yer aldığı parklar; ağaçlar arasındaki yürüyüş  yolları, kentlinin medeni ihtiyaçlarına ve zevklerine hitap etmiştir. Doğal çevrenin uyumuyla oluşturulan kamusal  park, Egli’nin 1928’de tasarladığı ama uygulama aşamasında müteahhidin  müdahalelerinden koruyamadığı Marmara Köşkü(8), Bira Fabrikası ve Parkı, yüzme havuzu, Çiftlik Lokantası  yeni yaşam pratiklerinin uygulandığı en gözde mekânlar halini almış, tüm  sosyalleşme ve spor olanaklarını kentliye sunmuştur.
Bununla da kalmayıp, çorak, bataklık topraklarının meyve,  sebze bahçeleri gibi tarım alanları ve endüstriyel alanlar olarak  tasarlanmasıyla genç nesil için de bir  okul olmuştur. Kız ve erkek öğrencilerin yeni teknoloji ve bilimsel bilginin  kullanıldığı üretim ortamında istihdam edilmesi modern üretim teknolojilerini  tüm Anadolu’ya yaymayı amaçlamıştır. Gençlerin kendi zeminlerinde, kendi  deneyimleriyle yetişmesine mekânsal olarak imkân veren Orman Çiftliği, bilimsel  bilgiye ve ülkelerinin refahına inanan yeni nesilleri yetiştirmiştir. Bu anlamda,  içlerinde köylülerin çocuklarının da olduğu genç tarım uzmanlarını yetiştiren  bu çağdaş ortam, 1930’da Ankara’da Alman Ziraat Fakülteleri ile aynı eğitim  sistemini sunmak amacıyla kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün uygulama alanı  olmuştur.(9) Hâkimiyet-i  Milliye’nin 16 Ağustos 1932 tarihli haberinde okul binası, kütüphane, restoran,  yurt ve atölyeler gibi Çiftlik’teki modern ziraat eğitimi ortamları yayımlanmıştır. 
(Resim 3) Tarım, teknik besicilik  gibi alanların yanı sıra gençler, çalıştıkları fabrikalardaki makinelerin nasıl  kullanılacağını, tamir edileceğini ve bir çiftliğin nasıl yönetileceğini de öğrenmişlerdir.(10) Bu  laboratuar ortamında üretilen tohumlar ve fideler Anadolu köylerine dağıtılmış,  köylünün topraklarında modern ve bilimsel üretim yapması daha fazla kişinin  diğer iş sahalarında çalışmasına imkân vermiştir. 
Bu anlamda, Egli’nin bu çağdaş yerleşke içerisinde Marmara  Köşkü (1930), Mustafa Kemal’in manevi kızı Ülkü için bir ev, çalışanlar için  lojmanlar gibi tasarladığı konutlar da dâhil olmak üzere, gündelik yaşamın bir  parçası olan Türk Hamamı (1936-38), sanayileşme girişimlerinin bir parçası olan  Bira Fabrikası (1933-34) ve Onuncu Yıl Okulu da sundukları mekânsal özellikleri  ve yeni yaşam biçimi örgütlemeleri nedeniyle hem kentli hem çalışanlar hem de  genç nesil için okul niteliğindedir. Oldukça mütevazı bir biçimde, yeni rejimin  ideolojisini yansıtan bu yapıların ve yerleşkenin tasarımı sürecinde mimar ve  işveren karşılıklı fikir alışverişinde bulunmuştur. Özellikle kamusal  kullanımlar sunan Marmara Köşkü ve Bira Fabrikası Parkı, büyük ziyaretçi  gruplarını ve de yabancı temsilcileri veya gazetecileri misafir etmeye izin  vermiş, genç Cumhuriyet’in çağdaş yüzü halini almıştır. (Resim 4) Egli tarafından tasarlanan modern parklar, bahçeler, lojmanlar,  fabrika, okul, hamam ve diğer her şeyiyle Orman Çiftliği, hem yeni başkent  Ankara hem de Anadolu için örnek bir açık hava okulu  olmuştur. 
EGLI’NİN TASARIMININ  GÜNCELLİĞİ
Egli’nin  tasarımı ne yazık ki tamamıyla uygulanamamıştır. En temel eksik, mimarın kurguladığı  aksı kuzeyde noktalayan kahraman ve şehitler için 
Ebedi Zafer İstirahatgâhıdır. Bunun yerine, ne yazık ki 1988  yılında açılan bir yarışmayla Karadeniz Havuzu Devlet Mezarlığı’na  dönüştürülmüştür. Yine de, Orman Çiftliği sadece kurulduğu yıllarda değil,  1950, 1960, 1970 ve 1980’lerde de kentli tarafından sahiplenilmiş ve açık hava  okulu olma özelliğini sürdürmüştür. 11 Haziran 1937 tarihinde sahibinin vasiyet  mektubuyla hazineye bağışlanan Çiftlik, hem Ankaralı hem de tüm ulus için  simgesel bir değere sahip olmuş, kente dışarıdan gelenlerin özellikle ziyaret  ettiği bir mekân halini almıştır. 1930’larda yeni başkentin demografik yapısı  gereği daha çok yabancılar ve elitler tarafından kullanılan Karadeniz Havuzu 
(Resim 5), Devlet Mezarlığı’na  dönüştürülene kadar geniş bir kitle tarafından yüzme amaçlı kullanılmıştır.  Hamam ve MİT’in kullanımına sunulan Marmara Köşkü ve Havuzu dışındaki  rekreasyon alanları ve Merkez Lokantası ise 2010’lu yıllara kadar Ankara’nın  medeni yüzü olmayı sürdürmüştür. Kamu yapıları ve özel girişimler nedeniyle  büyük toprak kayıpları gerçekleşmesine rağmen, barındırdığı tarihî, kültürel ve  doğal değerler nedeniyle 2 Haziran 1992 tarihinde Kültür Bakanlığı’nın Kültür  ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır. Bunun  ardından Çiftlik, 7 Mayıs 1998 tarihinde 1. derece doğal ve tarihî sit alanı  ilan edilmiş, 5 Kasım 1999 tarihinde de tarım faaliyetleri dışında  kullanılamayacağı belirtilmiştir. 2000’li yıllara kadar kanunlarla korunan bu  kentsel açık alan, 2006 yılında yerel yönetime devredilerek 2011 yılında 1.  derece sit alanı olma özelliği 3. dereceye düşürülmüştür. Bu düzenlemeler,  Orman Çiftliği’nin açık hava okulu olma özelliğinden çok uzak kullanımları  olanaklı kılmış, tarım faaliyetleri için ayrılan toprakların eğlence amaçlı kullanımına  imkan vermiştir.(11) Bataklığın  kurutulmasıyla tarıma açılan topraklar üzerine konumlanan AnkaPark, trafik  akışını hızlandırma amacıyla yapılan hız yolları ve Çiftlik’in en simgesel,  tarihî merkezine inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi bu kentsel açık alanı  özgün kullanımından ve felsefesinden uzaklaştırarak kimliksizleştirmiş, kent ve  kentliyle olan bağlarını zayıflatmıştır. Son beş yıl içerisinde yapılan bu  düzenlemeler, alanı Egli’nin kentsel tasarımından bambaşka bir yöne götürmüş 
(Resim 6), daha önceden piknik, at  binme, doğa yürüyüşü gibi rekreatif amaçlara hizmet eden açık alanların  duvarlarla çevrilmesi kamuya kapatılmasına neden olmuştur.(12) Oysa  özgün haliyle de Orman Çiftliği’nin sahibi olarak devletin başı tarafından  barınmayla birlikte uluslararası görüşmeleri gerçekleştirme amaçlı kullanılan  Marmara Köşkü, doğal ve yapılı çevresiyle birlikte kentli için yeni yaşam  biçimlerinin deneyimlendiği bir açık hava okulu olma görevi üstlenmiştir. Yanı  başında klasik müzik dinletileri verilen, toplumsal cinsiyet eşitliğinin vücut  bulduğu Marmara Havuzu, yalnız büyükelçiler ve yabancılar için değil,  Ankaralı için de bir sosyalleşme mekânı olmuştur. Yapıldığı yıllarda herkes  için ulaşılabilir olan bu alan ve çevresi, 2015 yılına gelindiğinde, etrafına  örülen duvarlarla ve içinden geçirilen hız yollarıyla kısıtlı kullanıma izin  verir bir hal alarak kentliyi dışlamıştır.
SONUÇ
Egli’nin tasarladığı pek çok yapı ve okul arasında Orman  Çiftliği, bir kentsel tasarım örneği olmasının ötesinde açık hava okulu olma  özelliğiyle öne çıkmaktadır. Önerdiği yapı dili, açık alan kullanımları ve örgütlediği  yeni yaşam biçimleriyle inşa edildiği ilk günden itibaren kentli tarafından  benimsenmiş, ancak 2015 yılına gelindiğinde kuruluş amaçlarından çok uzağa düşmüştür.  Oysa mimarının “Şeref Anıtı” olarak nitelediği bu kentsel açık alan, hâlâ  kentli, köylü ve genç nesiller için açık hava okulu olma potansiyelini  sürdürmektedir. Tasarlandığı halinden çok farklı ve rant değeri olan basit bir  toprak parçası olarak gören kullanımlar yerine, sahip olduğu potansiyelleri görerek,  ruhuna uygun kullanım biçimleri geliştirilmesi bu özgün mekânı tekrar  Ankara’nın medeni yüzü yapacaktır.
 
KAYNAKLAR 
  Aslanoğlu, İnci (2001), 
Erken  Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı 1923-1938, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara.
Cumhurbaşkanlığı Atatürk Arşivi.
Cumhuriyet Arşivi.
Dere, Erdal Murat, 2006, “Untersuchung des architektonischen Beitrags von Ernst Egli für die  Türkische Architektur”, Danışman: Prof. Dr. Ing. Johannes Cramer, TU Berlin.
Devlet Ziraat İşletmeleri  Neşriyatından, 1939, Atatürk Çiftlikleri, Alaeddin Kıral Klişe Fabrikası ve  Basımevi, İstanbul-Ankara.
Egli, A. Ernst, 2008, Atatürk’ün Mimarının Anıları: Genç Türkiye İnşa Edilirken, çev.  Güven Göktan Uçer, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul. 
Hakimiyet-i Milliye.
Kaçar, A. Duygu, 2011, “A Unique Spatial Practice For Transforming The  Social And
  Cultural Patterns: Atatürk Forest Farm in Ankara”, 
Journal of the Faculty  of Architecture, cilt:28, sayı:1, Ankara,  ss.165-178.
The National Archives of the United  States.
NOTLAR 
1. Aslanoğlu, 2001, s.56.
2. Maarif Vekâleti  (Milli Eğitim Bakanlığı) günümüzden farklı olarak, mimarların çalışması için  gerekli izni vermektedir. (Cumhuriyet Arşivi, Bayındırlık Bakanlığı, Tarih  24.09.1928, Kod:230, Yer No:149.56.7, Dosya No:M93)
3. Orman Çiftliği’nin  yapılarıyla birlikte peyzaj tasarımını yapması için ilk olarak Philipp Holzmann  İnşaat Şirketi’ne görev verilmiştir. Ancak bu çalışma bir bütünlükten uzaktır.  Benzer şekilde Alman mimar Hermann Jansen de konu üzerinde çalışmıştır. İlk yerleşimin  oluştuğu o yıllarda, Macar Peyzaj Mimarı Kubicar Lazlo'nun da Orman  Çiftliği'nin peyzaj tasarımını yapması amacıyla davet edildiği bilinmektedir,  ancak Lazlo’nun davetine veya çalışmalarına dair bir belgeye ulaşılamamıştır. 
4. Cumhurbaşkanlığı Atatürk  Arşivi, Dolap:17, Kutu No:184-6, Dosya No:7, Fihrist No:6-1 ve 6-2.  
5. Bu bilgiyi, Prof. Dr. Ernst A. Egli’nin 1927’de İstanbul’a  gelişi ve sonrasındaki anılarını doktora tezi için araştırmış ve ETH Zürih’te  detaylı çalışmalar yürütmüş Erdal Murat Dere paylaşmıştır. 
6. John Dewey’nin ön  raporu (The National Archives of the United States, Microcopy No. 353, Records  of the Department of State Relating to Internal Affairs of Turkey, 1910-29,  Roll 50, 867.42/29, Date September 23, 1924.). 
7. Kaçar, 2011.
8. Egli, 2008, s.25. 
9. 1930’da açılan okul,  30 Ekim 1933’te açılan Yüksek Ziraat Enstitüsü adını almıştır. Bilimsel  araştırmalar ile problemlere bilimsel çözümler geliştirmek ve Türk tarımını  modernize etmek amaçlanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 18 Mayıs 1930 tarihli  kararıyla Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne girmek isteyen lise mezunları için Orman  Çiftliği’nde on ay staj yapmak ön şart olmuştur (Cumhuriyet Arşivi, Kabine  Kararları, Tarih:18.05.1930, Kod:030.18.1.2, Yer No:10.29.17, Dosya No:9309, Karar  No:K1695). 
10. Bu stajı tamamlayan  öğrencilere sertifika verilmektedir (1930 ve 1938 yılları arasında 30 kız ve  293 erkek öğrenci bu eğitimi almıştır). Sertifika alan öğrenciler Orman  Çiftliği yönetiminde ya da diğer Devlet Ziraat İşletmeleri’nde çalışma imkânı  bulabilmektedir. 
11. “Avrupanın En Büyük Temaparkı  Ankapark” www.melihgokcek.com/proje-detay/anka-park-25.html [Erişim:09.10.2015]
12. AK-Saray'ın Tanıtım Filmi..” www.youtube.com/watch?v=ouCnd73OaeE [Erişim:09.10.2015]
			
			
			Bu icerik 6591 defa görüntülenmiştir.