314
KASIM-ARALIK 2003
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

SORUŞTURMA 2003:
MİMARLIK GEÇMİŞİNİ DEĞERLENDİRİYOR

DOSYA: MİMARLIK EĞİTİMİ 2003

KENT TARİHİ



KÜNYE
DOSYA: MİMARLIK EĞİTİMİ 2003

Yasalarla Mimarlık Eğitimi Serüveni

Hasan Kıvırcık

Y. Mimar, MİMARLIK Yayın Kurulu Üyesi

Yıl 1998, Mimarlar Odası Olağanüstü Genel Kurulu, Bursa Uludağ’da gerçekleştiriliyor. Gündemin asıl maddesi mimarlık ortamında yıllarca tartışılmış olan “meslek yasası”. Gerekli mutabakat sağlanmış ve artık mimarların da yazılı bir yasası (yasa tasarısı) olsun denmiş ve genel kurulda uzun tartışmalardan sonra TBMM’ye önerilecek yasa tasarısı elde edilmiş. Ancak, bu genel kurul öncesi Oda yönetim kurulunun o sıralarda çıkarılmış ODTÜ-TAU Raporunda (Dünya Bankası Kredisiyle ODTÜ den bir grup öğretim üyesi ve Bayındırlık Bakanlığı TAU işbirliği, yapıların afet koşullarında denetimli inşa edilmesi konusunda...) yer alan “mimarlık mesleğinin yapılabilmesi” başlığının altındaki karşılaştırma ilginçti. Bu karşılaştırmada okuldan mezun olan mimara ya da mimar adayına ODTÜ –TAU raporu 5 yıl zorunlu staj, daha sonra mesleğe kabul için kurs ve sınav derken Mimarlar Odası, mimarlık eğitiminin 5 yıla çıkarılmasını, stajın ise en fazla 2 yıl olmasını karşılık olarak öneriyordu. Bu genel kurulda henüz ‘yakın bir gelecek sayılmayan’ bu başlık bir ölçüde ele alınıp unutulmaya terk edildi.

17 Ağustos 1999’da ülkemizde yüzyılın felaketi diyebileceğimiz Büyük Marmara Depremi binlerce insanımızın kaybıyla sonuçlanınca afeti felakete çeviren nedenlerin ortadan kaldırılması ve temiz topluma geçilmesi için kısa süreli toplumsal bir dayanışma ortamı gerçekleştirildi. Fakat nasılsa, kısa süre sonra toparlanan merkezi-sivil yöneticiler büyük depremin yıkıma dönüşmesindeki sorumluluklarını bir kenara bırakıp tepki anlamına gelebilecek yeni yasal düzenlemelere giriştiler.

4 Nisan 2000’de 4452 sayılı TBMM’den “Doğal Afetlere Karşı Alınacak Önlemler” yetkisi ile çıkarılan 595 sayılı KHK ile yapı üretim süreci içinde yeni bir düzenleme fiilen başlatılmış oldu. Aslında hazırlık çalışmaları daha önceye dayanan bu süreç, 17 Ağustos Depremi bahane edilerek öne alındı ve belki de fiziki çevreyi “denetimli inşa etme” figürüyle Dünya Bankası kredisiyle hazırlanan ODTÜ-TAU raporuna da uymayan içerikleri alarak yasallaştırıldı. Hemen yürürlüğe sokmak ‘zorunluluğundan’ ve normal kanun prosedüründen kurtarmak maksadıyla Yüksek Fen Kurulu’nun düşünceleri doğrultusundaki metin, “kararname” olarak gündemimize oturdu. Ancak görünen oydu ki, gelişmeler “yapı denetim şirketlerinin” kurulmasını buyurmaktan daha fazlasını gerektiriyor, bu şirketlerde bulunacak teknik adamların sınıflanmasını ya da tanımlanmasını zorunlu kılıyordu. Denetim işini yapacak mühendis ve mimarların nasıl uzman sayılacağı ‘bir defaya mahsus olarak’ 12 yılını doldurmuş mimar ve mühendislere odaları tarafından bu belgelerin verilmesini emrediyordu.

Ancak “uzmanlığın” daha sonra nasıl verileceği sorusu ise peşinden yeni bir yasal düzenlemeyi, 601 sayılı KHK yi getirdi. Bu KHK’ya göre özetle, üniversitelerden mezun olan ve diploma alan kişiler beş yıl bir uzman yanında staj yapacak, daha sonra meslek odalarının ‘düzenlediği’ eğitim çalışmalarına ve sınavlara katılacak, kurulacak sınav komisyonları önünde başarılı olurlarsa mesleği uygulamaya ve uzman olmaya hak kazanacaklardı.

Böylece üniversite eğitiminin mesleki formasyon için hiç yeterli olmadığını, 4 yıllık üniversite eğitiminden daha fazla (5 yıl) miktarda staj koyarak belli eden 601 sayılı KHK, her ne kadar o dönemde eleştirilmiş olsa da mevcut olan Yüksek Öğrenim Kanunu ve kapsamı dışında, ona yabancı bir uygulamayı dayatıyordu. Üstelik bunu yaparken ülkedeki bütün eğitim kurumlarının verdiği eğitimin yeterli olup olmamasına hiç bakmadan tümüne birden genel bir kural getiriyordu.

Bu arada asıl kavganın yürütüldüğü “yapı denetim” alanı için ihtiyaç olan o günler için biricik “uzmanlık” alanını üretiliyordu. 601 sayılı KHK’nın aslında açıkça tek tarif ettiği “yapı denetimi uzmanlarıydı.”

595 ve 601 Sayılı KHK Düzenlemeleriyle Mimarlık ve Eğitim Nereye?

Hem 595 sayılı KHK, hem de 601sayılı KHK’ya Mimarlar Odası ve TMMOB’den çok hızlı bir refleksle cevap geldi. Bu yasal metinlerin hatalarla dolu olduğu, Anayasa hükümlerine aykırı bulunduğu, kamusal denetimi ortadan kaldırdığı, üniversiteleri bir kenara iterek bütün işi meslek sonrası staj ve meslek sonrası eğitimle çözmeye kalkışmasının yanlışlığı, meslek alanlarına ilişkin düzenlemelerin ancak meslek Odaları tarafından yapılabileceği, gibi nedenlerle karşı çıkıldı.

Meslek eğitiminin üniversitelerde veriliş biçimine hiç bakılmaksızın, üniversiteler arasında artık hepimizin bildiği önemli farkları gidermeye çalışmaksızın, lise açar gibi Anadolu’nun neredeyse ilçelerine öğretim üyesi, doğru dürüst dersliği-laboratuarı olmayan “üniversite açma” işinden vazgeçmeksizin, eğitim kurumlarının kapasitelerinin çok üstünde öğrenci yerleştirme çabasından uzaklaşmaksızın, eğitim sorunu çözülebilir mi? Üniversite eğitimine başlamış insanların 4 yıl boyunca neyi nasıl ve hangi etkinlikte öğrendiğini hiç tartışmadan ve bu konuda eksiklikleri gidermek için iyi niyetli bir çaba içine hiç girilmeden mezunlar arasında bir tasnife giderek problem aşılabilir mi? Stajlarını bitirmiş insanlara meslek Odasının düzenleyeceği kurs-seminerler sonrası gerçekleşecek sınav ile verilecek “uzmanlık belgesi” mimarlık eğitiminin çözüm anahtarı mıdır?

Mimarlar Odası ve TMMOB’nin de karşı çıktığı 595 sayılı Yapı Denetim KHK’sı 24 Mayıs 2001’de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ancak, belki de bu KHK’dan daha geri bir metin bu kez 4708 sayılı Yapı Denetim Yasası olarak 19 Haziran 2001’de dönemin meclisinde kabul edildi. Bu yasanın altına yerleştirilen bir madde ile ise 601 sayılı KHK yürürlükten kaldırıldı. Üzerinde büyük tartışmaların yapıldığı “uzmanlık” konusu bir anda geri çekildi, uzman mimar ve mühendis kavramı yerine “denetçi mimar ve mühendis” kavramı getirildi. 601 sayılı KHK’nın ortadan kaldırılmasıyla da üniversite sonrası uzman mimar-mühendisliğin yanında 5 yıl staj konusu da şimdilik ortadan kalktı

Eğitimde Bugün Yapılması Gerekenler Biliniyor mu?

O ulvi “uzmanlık” tartışmasını gündemimize yasalarla sokanlar aniden bu ‘iddialarından’ çekildiler. 601 sayılı KHK, bir cümle ile geri alındı. Yasa koyucunun bu tavrı, asıl olarak eğitime, yüksek öğrenimin sorunlarına, kaliteye yönelik çözümlere ne kadar uzak olduğunu bir kere daha hepimize gösterdi.

Şimdi bu geçmiş deneylerden biliyoruz ki değişen dünyada hizmet sermayesinin serbest dolaşımının gerçekleşmesi için mimarlık hizmeti ve mimar tanımları yeniden yapılma noktasında durmaktadır. GATS anlaşmasının 2005’te yürürlüğe girmesi ile getirilecek yeni düzende mimarlığın ve mimarın durumu bir çok ilave yasa ile hızla “düzenlenecektir”. Ne yazık ki, mimarlık eğitiminde değişimler içsel dinamiklere bağlı olarak değil üzerinde mutabakat sağlanmamış yasalar zoruyla gerçekleştirilmek istenmektedir.

Bugünün soruları, “Acaba gelişmelere nasıl katılım sağlanabilir? Değişim ve dönüşümün içinde nasıl öncü rol üstlenilebilir?“ gibi durmaktadır.

Bu icerik 1412 defa görüntülenmiştir.