325
EYLÜL-EKİM 2005
 
MİMARLIK'tan

Öğrenci Yarışması: Aşırı

Topluma Yansıyanlar

Gelecek Kongrelere Doğru…

uia2005istanbul

  • İzlenimler

    Zuhal Ulusoy

    Yrd.Doç.Dr., Bilkent Üniversitesi, Peyzaj Mimarisi ve Kentsel Tasarım Bölümü



KÜNYE
Bir Kongre Yolculuğu: Beijing, Berlin, İstanbul

Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci: “Dünya Mimarlık Kongresi’ne ve İstanbul’a Hoşgeldiniz”

Oktay Ekinci, Mimarlar Odası Genel Başkanı

Yedikule Zindanları 3 Temmuz 2005

Dünya Mimarlık Kongreleri, özellikle Türkiye için, sıradan mesleki buluşmalar olarak görülmemiştir; yani mimarların herhangi bir şekilde biraraya gelişleri değildir. 22.sini yapmakta olduğumuz Dünya Mimarlık Kongreleri’nin her biri, özel bir tema ile gerçekleşmektedir ve geleceğin dünyasında, geleceğin kentlerinde mimarlığın, çevrenin, kentlerin, kent yönetimlerinin nasıl olması gerektiği konusundaki düşüncelerin sergilendiği ve mimarlıkla kentlerin uygarlığa yeniden bir bütün olarak imza atabilmesinin ilkelerinin neler olması gerektiği konusundaki değerlendirmelerle geçmektedir.

Biz bunu yaklaşık yarım yüzyıldır biliyoruz; çünkü Türkiye Mimarlar Odası Uluslararası Mimarlar Birliği’nin kurucu üyesidir. Uluslararası Mimarlar Birliği -Sayın Lerner’in izniyle bir bilgi vermek istiyorum- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler örgütlenmesine paralel bir meslek örgütlenmesi olarak, savaşın yıkmış olduğu kentlerin yeniden ayağa kaldırılmasında dünya mimarlarının dayanışma oluşturması için kurulmuş, bu amaçla çalışmalarına başlamış bir kuruluştur. O nedenle, Uluslararası Mimarlar Birliği, barışı daha kuruluş aşamasından itibaren kendi temel ilkesi kabul eden bir meslek kuruluşu olarak, ikinci kavramını da birlik içerisinde küresel dayanışma içerisinde sorunların çözümünde odaklamıştır.

1999 yılında, yani bundan 6 yıl önce Çin’in başkenti Beijing’de 2005 Buluşması’na aday kentler arasında İstanbul’u önermemiz ve mutlaka ev sahipliği yapmak istememizin nedeni 6 yıl önce şöyle açıklanmıştı: Biz İstanbul’da, Türkiye’de herhangi bir mesleki kongre ya da herhangi bir biraraya geliş istemiyoruz; çünkü Türkiye, Anadolu, mimarlık ve kent tarihinin dünyadaki beşiğidir. 10 bin yıllık bir geçmişe sahip kent tarihimiz bu coğrafyada. İstanbul 2600 yıldır kesintisiz yaşayan bir kenttir, yani 2600 yıldır bu kentte kesintisiz bir yaşam sürmektedir. Gerek Anadolu’da, gerekse İstanbul’daki kent ve mimarlık birikimi dünyanın geleceğine karar verebilmek için aklın ve yaratıcılığın değerleriyle bir bütündür. O nedenle, bu topraklardaki birikim bize eğer yol gösterecekse, bu hepimize yol göstermelidir ve bütün dünya bundan yararlanmalıdır.

Ancak bu noktada şu çağrımızın önemli olduğunu umuyorduk ve haklı çıktığımızı gördük. Ben Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Başkanı iken, Sayın Başbakanımız da Belediye Başkanıydı; bu kentin planlama zorluklarını birlikte çekmişizdir. Bulunduğumuz kent, Türkiye kentleri ve Anadolu kentleri, mimarlıkla olan bağlarını koparmaya başlamıştır, kentle mimarlık arasına başka güçler girmeye başlamıştır. Yakın zamanlara kadar kentleri bezeyen mimarlık, kentlere kültür katan mimarlık, kentlere ruh katan mimarlık, kentlere güzellik katan mimarlık, yavaş yavaş kentlerden uzaklaşmaya başlamış, başka bir güç, başka bir amaç, başka ilişkiler kentleri biçimlemeye başlamıştır.

Acaba biz kentlerle mimarimizi tarihten gelen bir güçle nasıl birleştirebiliriz? İşte tam bunu düşünürken, tam bunu tartışırken ve bu söylemle dünya mimarlarını İstanbul’a davet ettikten sonra, İstanbul’u kabul ettikleri için dünya mimarlarına çok teşekkür ediyoruz. Sanıyorum, çok doğru bir karar verdiklerini önümüzdeki 4-5 gün içerisinde daha iyi yaşayacaklardır. Tam bunu düşünürken, değerli Dünya Mimarlar Birliği Başbakanımızın Brezilya’dan seslenişi geldi: Kentleri kutsamak, kentleri kutlamak ve kentlerle mimarlığı yeniden buluşturmak. Mimarlığın kentlere karşı sorumluluğu var, kentlerin mimarlara karşı sorumluluğu var ve eğer biz mimariyle kentleri yeniden birleştirebilirsek, yeniden buluşturabilirsek, mimarinin kentlerde yerel ve evrensel değerleri yaşama geçirmesi için gerekli davranışları engelleyen politikaları terk edebilirsek, kentlerin tarihsel ve doğal kimliklerine uygun bir mimariyi kalkınmanın önünde engel sayan düşüncelerden vazgeçersek, uyumlu bir kentleşmenin, tarihi dokuyla yarışmayan bir modern mimarinin, kimlikli bir yerel mimarinin, kentlerin peyzajını koruyan bir çağdaş mimarinin asıl gelişme olduğunu kabul edebilirsek ve son zamanlarda, son yıllarda dünyanın bütün ülkelerini kaplamaya başlayan, kimliksiz, kişiliksiz, küreselleşmenin mimarisi dediğimiz, o camdan rant kulelerin gelişme değil, toplumların gelişmesi önünde kültürel bir engel olduğunu da kabul edebilirsek, yani öz değerlerimize, yöresel mimarimize, tarihten gelen siluetlerimize, peyzajlarımıza, kültürümüze uygun bir yeni mimariyi, tarihi kentlerimizle buluşturmayı sağlayabilirsek, o zaman geleceğe esenlik içerisinde bakabileceğimizi biliyoruz.

Bu noktada siyasetten destek bekliyoruz, hükümetlerden destek bekliyoruz, yerel yönetimlerden destek bekliyoruz. Dünya mimarlarının bu konudaki arayışlarının oluşturacağı düşüncelerin yerel ve merkezi yöneticiler tarafından da rehber alınmasını diliyoruz.

Bu kürsüden Sayın Başbakanımızın bu toplantıda çıkan sonuçları çok yakından, dikkatle değerlendirecekleri sözünü duyduğum için çok mutluyum. Kongre bitiminde Kongre Sonuç Bildirgesi’ni kendine çok büyük bir coşkuyla takdim edeceğim.

Katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Kongreye başarılar diliyorum.

Bu icerik 3463 defa görüntülenmiştir.