377
MAYIS-HAZİRAN 2014
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: 2014 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNCEL

Bir Tarih-Bellek Yitimi: Vahideddin Korusu ve Köşkleri

Afife Batur, Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü

“Zengin bir bitkisel örtü, dört tarihsel köşk ve koru içine yayılmış yapısal bahçe elemanları, pek çok geleneksel değerimizi bugüne kadar taşımıştır.”(1)

Yüksek Peyzaj Mimarı Zeynep Tülin Özgen, yukarıda alıntıladığımız 1994 yılındaki yazısında Vahideddin Korusu ve Köşkleri’nin korunmuşluğunu işaret ederek “geleneksel değerleri bugüne taşıyan” bir model olarak betimlemişti. “Korunması gereken bir kültür ve tabiat varlığı olarak tescilli” olan ve 1994 yılına kadar korunmuşluğu belgelenen Vahideddin Korusu ve Köşkleri, İstanbul’un en özellikli tarihî miras alanlarından biriydi. Dolmabahçe’den Marmara girişine açılan geniş bir kentsel perspektife sahip olan konumu ve eğimli topografyasını değerlendiren teraslı bahçe düzeneğine eklenen her biri özgün çizgilere sahip köşkleriyle benzersiz bir tarihî miras örneği idi. “Boğaziçi florasının doğal vejetasyonunu” yerelleştirilmiş İngiliz Bahçesi modeline uyarlarken özgün bir “su” tasarımını da görselleştiren koruya eşlik eden köşkler, kendine özgü abartısız bir özgünlük sergilemekte idi.

19. yüzyıl başına tarihlenen, korunun en erken tarihli yapısı Köçeoğlu Köşkü, İstanbul’un en ünlü Ermeni ailelerinden olan Köçeoğulları tarafından sahildeki yalılarıyla bağlantılı kullanılmak üzere yaptırılmıştı. II. Mahmud döneminde Miri Emlâk’e aktarılmış, II. Abdülhamid tarafından da küçük kardeşi Şehzade Vahideddin Efendi’ye tahsis edilmişti. Bu köşkte bazı değişimler yaptıran Vahideddin daha sonra kendisine yeni bir köşk yaptırdı. Padişah oluncaya kadar burada oturan Vahideddin döneminde ayrıca Kadın Efendi Köşkü, Ağalar Köşkü ve diğer servis binaları inşa edildi. Köşklerin, en çok da Köçeoğlu ve Vahideddin Köşklerinin, özgün mimari tasarımlarının ötesinde yerleşke, asıl korusu ve bahçe düzeneği ile mimarlık ve kent tarihi için önem taşıyan özelliklere sahipti. Örneğin, Köçeoğlu Köşkü’nün önüne yaptırılmış olan 16x33 metre boyutundaki büyük havuz bir “su aynası” gibi çevredeki yeşili yansıtırken çeşitli noktalarda düzenlenmiş grottolar ve çeşitli su öğeleri, sürprizli ve zengin bir doğal çevre yaratmıştı. Bu zengin doğaçlama, korulukta ciddi bir sulama sisteminin kurulmasını da gerektirmişti. Burada zorlanarak özetlediğimiz bu doğal ve mimari varlık, kuşkusuz “korunması gereken bir tarih ve tabiat varlığı” olarak tescil edilmişti. Ancak ne yazık ki “geleneksel değerleri bugüne taşıyan” bu model, üst düzey bir iradenin istekleri doğrultusunda yok edildi. Kuşkusuz bu yok oluşta üst düzey iradenin yanı sıra bürokratik, mesleki ihmal ve kasıtlar da rol aldı. Bugün Vahideddin Korusu ve Köşkleri inanılması zor bürokratik düzenlerin sonunda, topografyası başta olmak üzere, tüm vejetasyonu ve mimari öğeleri tahrip edilmiş ve tarihte benzeri zor bulunan bir keyfiliğe kurban edilmiştir.

Bu yazı, 18 Nisan 2014 günü yazıldı. 18 Nisan günü, tüm dünyada ICOMOS ULUSLARARASI ANITLAR VE SİTLER GÜNÜ olarak kutlanan ve her toplumun gözetip koruduğu tarih ve kültür değerlerini öne çıkarıp dünya kültür medyasına sunum yaptığı özel bir tarihtir. Bu tarihî günde acı ve utanç duyarak özetlediğimiz durum, bir utanç belgesi olarak kaydedilmiştir.

KAYNAKLAR

Eldem, Sedad Hakkı, 1974, Köşkler ve Kasırlar II, s. 360-369.

Eldem, Sedad Hakkı, 1968, Plan Tipleri, s.145.

Eyüpreisoğlu, Mine, 2007, “İstanbul-Boğaziçi Korularının Güncel Alan Kullanımı Açısından İrdelenmesi”, YTÜ FBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Karakaya, Hatice, “Vahideddin Köşkü”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt:7, s.356.

Özgen, Zeynep Tülin,1994, “Vahideddin Korusu”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt:7, ss.354-356.

Tanman, Baha, 1994, “Köçeoğlu Köşkü”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt:5, ss.84-85.

NOTLAR

1. Özgen, Zeynep Tülin, 1992, “Tarihî Korulardan Bir Örnek; Vahdettin Korusu”,  Peyzaj Mimarlığı, sayı:33, ss.16-27.

Bu icerik 6380 defa görüntülenmiştir.