390
TEMMUZ-AĞUSTOS 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: 2016 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

  • Arazi ve Şeyler
    Pelin Tan, Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK GÜNDEM

Ülke Gündeminden Mimarlar Odası Gündemine

Hasan Topal, Mimar, Mimarlar Odası Genel Sekreteri

“Yeni kurulan hükümetin geçtiğimiz günlerde açıkladığı, bütünü üzerinde ayrıntılı değerlendirme yapılması gerekli olan 65. Hükümet Programı’nın çevre, kültür ve mimarlık alanına yönelik önermelerine özetle bakıldığında, kentleşme sürecine dair tartışılması gereken, kaygı verici boyutları olduğu söylenebilir.” “İçeriğine bakıldığında programın, kentsel ve mekânsal gelişmede bütüncül bir planlama anlayışını ve planlı kentleşme kavramını içselleştirmeyen; kentleşme sürecini, boş alanlara imar hakları transferi ve dikey-yatay yapılaşma sığlığında ele alan bir anlayışla hazırlandığı görülebilir.” “Hukuksuzluğa karşı hukuku savunan, barışçıl bir direniş gerçekleştiren Oda Yöneticilerinin gözaltına alınmış olması, baskı ve yıldırma politikalarının eriştiği düzeyi göstermesi açısından ilginç ve son derece endişe verici gelişmelerdendir.”

Son yıllarda, temel insan hak ve özgürlükleri, demokrasi, barış ve kardeşlik gibi evrensel değerlerin yıpratılması sonucu giderek artan yaşamsal önemdeki sorunlar, toplumun bütün kesimlerini derinden etkiler hale gelmiştir. Üreten ve istihdam yaratan kalıcı ekonomi politikaları yerine; kentsel rantın haksız, hukuksuz, adaletsiz ve acımasız uygulamalarla paylaşımına dayanan politikalar, işsizlik ve yoksulluğunun artmasına yol açmaktadır.

Başta terör olmak üzere insan yaşamına kasteden ve yaşam alanlarını, kentsel mekânı, doğa, çevre ve kültür değerlerini tahrip eden, şiddet ve çatışmalı ortamın yaratmakta olduğu gelişmeler kaygı verici boyutları aşmaktadır. İnsanlık ve uygarlık tarihi boyunca eşsiz ve ayrıcalıklı bir kültürel mirasa ve doğal çevre değerlerine sahip olan Anadolu coğrafyası her alanda, özetlenen politikaların acımasız tahribatıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Yeni kurulan hükümetin geçtiğimiz günlerde açıkladığı, bütünü üzerinde ayrıntılı değerlendirme yapılması gerekli olan 65. Hükümet Programı’nın çevre, kültür ve mimarlık alanına yönelik önermelerine özetle bakıldığında, kentleşme sürecine dair tartışılması gereken, kaygı verici boyutları olduğu söylenebilir. Hükümet Programı’nda, başta kamu binaları olmak üzere kültürümüze uygun mimari sentezin yapılması ve bir kentsel mimarlık stratejisiyle tasarım ve uygulama esaslarının oluşturulacağı, kullanıcı odaklı, güvenli, çevreyle barışık enerji verimli ve mimari estetiğe sahip yapıların üretimi için tasarım ve yapım standartlarının geliştirileceği belirtilmektedir. Bu program, sahip olunan eşsiz kültürel mirasa saygılı ve duyarlı bir bakış açısıyla kentleşmeyi, nitelikli mimarlığı destekleyecek bütüncül bir mimarlık politikası yerine, tarihten miras alınanın sentezi olarak örnekleri giderek çoğalan Selçuklu-Osmanlı referans ve taklitlerini bir mimarlık stratejisi olarak görmekte ve mimari estetik konusunu “estetik kurullar” gibi garip yapılanmalara devredilerek yozlaştırmaktadır.

Programın şehirleşmeyle ilgili bölümünde, “başta tarihî şehirlerimiz olmak üzere tüm mekânlarımızda politikamız dikey değil yatay bir yapılaşma olacaktır”, “imar uygulamalarındaki finansal yükün azaltılması amacı ile yapılaşmamış alanlarda imar hakları transferi gibi yenilikçi araçlar yaygınlaştırılacaktır” denmektedir. Bu içeriğine bakıldığında programın, kentsel ve mekânsal gelişmede bütüncül bir planlama anlayışını ve planlı kentleşme kavramını içselleştirmeyen; kentleşme sürecini, boş alanlara imar hakları transferi ve dikey-yatay yapılaşma sığlığında ele alan bir anlayışla hazırlandığı görülebilir.

Ulaşıma dair bölümlerde, otoyollar, köprüler ağırlıklı olan ve daha çok yol yaparak ulaşım sorunlarının çözüleceğine odaklanan ulaşım politikası önerilmektedir. Trafiğin yoğun olduğu tarihî şehir merkezlerinde trafiğin yer altına alınacağı, Samsun’dan Artvin’e kadar sekiz ili kapsayan alanda yeşil yol çalışmalarının sürdürüleceği belirtilmektedir. Ülke ve kent içi ulaşımının bir ulaşım planlaması meselesi olduğu benimsenmeden ve tarihî kent merkezlerinde trafiği azaltacak politikalar geliştirilmesi yerine, yer altına alınmasını çözüm olarak önermekle, tarihî kent merkezlerinin daha hızlı tahribine neden olunacağı bilinmelidir. Bütün Karadeniz Bölgesi’nde, batıdan doğuya yeşil yol adı altında öngörülen proje, ormanlar, yaylalar ve çok değerli peyzaj alanlarından oluşan coğrafyadaki, bütün doğal değerleri ve yaşam alanlarını tahrip edecektir.

Bir diğer yandan, Hükümet Programı’nda belirtilen sorunlara karşı mücadele eden Mimarlar Odası, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün tanındığı ülkelerde yaşanmayacak, ancak ülkemizde sıradan hukuksuzluklar olarak gündeme gelen itibarsızlaştırma ve faaliyetlerin / görevlerin engellenmesi gibi müdahalelerle karşılaşmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile imzalanmış olan protokol uyarınca 49 yıllığına Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’ne tahsis edilmiş olan Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nın, hukuka aykırı olarak tahliye edilmesi gündeme gelmiş ve Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ile imzalanan protokolü tek taraflı olarak iptal etmiştir. Bakanlığın bu iptal işlemine karşı açılan davada İstanbul 12. İdare Mahkemesi 08.03.2016 tarihinde oy birliği ile yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Yargı kararına rağmen, 31 Mayıs 2016 tarihinde hukuk dışı tahliye işlemine başlanmış, hukuksuzluğa direnen başta Oda Genel Başkanı ve İstanbul Büyükkent Şube başkanı dâhil 15 oda yöneticisi ve çalışanı gözaltına alınmıştır.

Hukuksuzluğa karşı hukuku savunan, barışçıl bir direniş gerçekleştiren Oda Yöneticilerinin gözaltına alınmış olması, baskı ve yıldırma politikalarının eriştiği düzeyi göstermesi açısından ilginç ve son derece endişe verici gelişmelerdendir. Oda Yöneticileri ifadelerinin ardından serbest kalmışlar, süreçte Mimarlar Odası Yönetim Kurulu’nun, TMMOB’nin ve bağlı diğer Odaların, Mimarlar Odası’nın diğer şubelerinin, uygulanan hukuksuz gözaltı ve zorla tahliye işlemine karşı, kınama ve destek açıklamaları aracılığıyla gelişmeler kamuoyuyla paylaşılmıştır. Hukuka aykırı tahliye işlemine karşı iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açılmış, işlemi gerçekleştirenler için suç duyurusunda bulunulmuştur. Yetkili, ilgili ve sorumlular hukuk ve yargı kararlarına uymaya davet edilmiştir. Yaşanan süreç, hukuk devleti ilkesi açısından endişe verici boyutlarda bir gelişmedir, yıldırma ve baskı politikasıdır.

Özetle değinilen gelişme ve politikalara karşı, Mimarlar Odası 45. Genel Kurulu sonrasında göreve gelen yeni Yönetim Kurulu’nun oluşturduğu çalışma programında; demokrasi, barış, haklar ve özgürlükler gibi kavramların yanı sıra mimarlığın, doğanın, çevrenin, kıyıların, ormanların, tarım alanlarının, akarsuların, kentin, kamu alanlarının, kültür mirasının kısaca yaşam için zorunlu olan değerlerin korunması, geliştirilmesi ve aksine gelişmelere karşı etkin mücadele etme kararlılığı gösterilmesi, çalışma konularının ana aksları olarak vurgulanmaktadır.

Mimarlar Odası yarım yüzyılı aşan tarihiyle oluşmuş kurumsal kültürü ve geleneği ile ülkenin, Cumhuriyetin, demokrasinin, barışın ve kardeşliğin, kentlerin, kamu alanlarının, doğal ve kültürel çevrenin, mimarın ve mimarlığın çağdaş değerlerle bütünleşmiş güzel geleceğinin tasarımı için, mücadele anlayışını etkin programlarla sürdürme kararlılığındadır.

Daha iyi bir dünyada, daha iyi bir insan yaşamı ve yaşam çevresi için mimarlığın doğasında var olan yenilikçi ve yaratıcı gücün kentsel gelişme ve yapılaşma alanına yansıtılması, nitelikli mimarlık ve kentsel mekânlarla yaşam kalitesinin desteklenmesi hedeflenmektedir. Mimarlar Odası’nın, en geniş birlikteliği ve dayanışmayı sağlayacak, bir anlamda Odayı bütün birimlerle birlikte yönetecek anlayış ve kültürün benimseneceği 45. Dönem Oda çalışmaları güçlü bir geleceği karşılayacaktır.

Meslek ve toplum yararına çalışma anlayışı kuşkusuz mimarların katkıları ve katılımlarıyla yaşama geçebilecektir.

Bu icerik 2564 defa görüntülenmiştir.