390
TEMMUZ-AĞUSTOS 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: 2016 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

  • Arazi ve Şeyler
    Pelin Tan, Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi

YAYINLAR



KÜNYE
KIRDAN / KENTTEN

Kepsut: “Topak Ev”den Günümüze

Bedriye Asımgil, Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Antik çağın Mysia bölgesinde yer alan Kepsut’un ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Selçuklular döneminde kervan yolu üzerindeki kalıntılar, yörenin konaklama amaçlı kullanıldığını göstermektedir. Osmanlı döneminde Bursa sancağına, 1867’de de Balıkesir sancağına bağlanmış, 1953’te ilçe olmuştur. Karesi Bey ve beraberindeki Türkmen nüfus, bölgeye ilk yerleştiklerinde, mevcut Bizans konutlarıyla birlikte, yanlarında taşıdıkları topak ev-yurtlarını kullanmışlardır. “Topak ev” çadırlar, Türkmen nüfus tarafından, kalıcı yerleşik düzene geçene kadar kullanılmaya devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgede var oluş sürecinden geriye, farklı katmanlara ve dönemlere evsahipliği yapmış, birçok kültürden insanı barındıran zengin bir kültür mozaiğine sahip bir ilçedir.

Akdeniz iklimi ile iç batı Anadolu karasal iklim bölgelerinin geçişme alanı olan Kepsut, merkezdeki Kepsut Ovası dışında engebeli, yükseltinin sık değiştiği, dağlık alanların da önemli bir oran teşkil ettiği kırık arazi yapısına sahiptir. Yöresel kültür ve etnik yapı, ilçe köylerindeki arazi yapısı gibi hızlı bir değişkenlik gösterir. Ova kısmında manav dediğimiz yerli Türkler ve Bulgaristan göçmeni Türkler yoğundur. İlçenin kuzeyindeki dağlık Yörük köylerinde, Orta Asya karakterini taşıyan karışmamış, çekik gözlülük oranı yüksek bir insan yapısı göze çarpar. Buradaki yirmiye yakın Karakeçili köyü, dışa kapalı bir aşiret ve kültür bölgesi oluşturmuştur.

İlk kez 12. yüzyılın sonlarında Türk yerleşimi ile tanışan, sonrasında Karesi Beyliği, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinin etkileriyle harmanlanan Kepsut sivil mimarisinin erken örneklerinden, savaşlar, yangın ve depremler nedeniyle ancak 19. yüzyıl sonunda inşa edilenlere rastlanabilmektedir. Camiiatik, Camiicedid, İhsaniye mahalleleri, afetlere korunaklı yerleşim alanı olarak seçilmiş, yarı kâgir konut mimarisi ile inşa edilmiştir.

Bölgenin kültürel yaşam ve kırsal geçim yolları (tarım, hayvancılık, el sanatları ve turizm) yöresel dokuya da yansımış ve zengin bir mimari tipoloji oluşturmuştur. Tarih boyunca yapım öncesinde tasarlama yapmadan ve yapısal geleneklere referans veren çeşitlilikte üretilen, ancak kültürel geleneğin ihtiyaçlarının sonucunda ortaya çıkan konut biçimleri, kırsal konut ve yerleşim dokusunun mimari dilini oluşturur. Öncelikle tek mekânlı tipten başlayan barınma ihtiyacı, sosyal ve fiziksel gereksinimlere bağlı olarak şekillenmiştir. Zenginler ve toplumun ileri gelenleri, büyük konaklarda, Kepsut ilçe halkı ise, mütevazı evlerde oturmaktadırlar. Fakat maddi duruma göre oda sayısı, süsleme gibi hususlar değişse de, mimari anlayış aynı kalmıştır. Evlerin iç ve dış cephelerinde sadelik göze çarpmaktadır. İç ve orta sofalı mekân örgütlemesine sahip evlerin esas yaşam alanı üst katlardır. Sofa, plan elemanı olarak evin merkezinde, odaların kesişim noktasında yer almaktadır. Buradan bir merdiven vasıtası ile ikinci kata çıkmayı sağlayan sofa, ev halkının birleşim noktası, ortak kullanım alanıdır. Coğrafyada var olan yerel malzemenin sade ve doğal kullanımı ile oluşturulan yapı estetiği, yapım kalitesi, mimari detaylardaki incelik, Kepsut’ta üst düzeyde bir mimari anlayışın varlığını göstermektedir.

Bu icerik 3039 defa görüntülenmiştir.