390
TEMMUZ-AĞUSTOS 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: 2016 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

  • Arazi ve Şeyler
    Pelin Tan, Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNCEL

Türkiye’nin İlk Expo’su Şaşırtmadı! Expo 2016 Antalya’dan İzlenimler

Zeynep Esengil, Y. Mimar

Antalya’da düzenlenen “Çiçek ve Çocuk” temalı Botanik Expo 2016, yüksek bütçesi, yer seçimi ve kente etkileri konularında oldukça tartışıldı. 30 Ekim 2016 tarihine kadar ziyarete açık olacak Expo 2016 Antalya’yı ele alan yazar, Expo’ya hazırlık aşamasında yaşananları göz önüne seriyor ve bundan sonra alanın nasıl kullanılacağının en önemli sorun olarak karşımızda durduğuna dikkat çekiyor.

Osmanlı’nın en sıkıntılı, en sarsıntılı, en buhranlı dönemi olmasına rağmen Londra’da katıldığı ilk sergiden günümüze dek 34 sergiye iddialı projelerle katılan Türkiye, hazırladığı pavyonlar ve etkinliklerden çeşitli ödüller kazanmış, ancak 2000’li yılların başına kadar organizasyonu üstlenmek için bir herhangi çabada bulunmamıştır. Expo 2016 Antalya süreci 2005 yılında İzmir’in başvurusu ve çabası ile başlamış, sonuç vermeyen bu girişimden sonra Antalya’nın Botanik Expo’ya 2012 yılındaki başvurusunun Türkiye dışında başka bir ülkenin talip olmamasının da getirdiği kolaylıkla olumlu sonuçlanmıştır.

Expo 2016 Antalya süreci Türkiye’nin yoğun gündeminden dolayı ülkede çok tartışılmamış olmasına rağmen dört yıl süreyle Antalya kent gündeminin öncelikli konusu olmuştur. Özellikle BIE(1)’ye başvuru aşamasında ve serginin Antalya’da yapılacağının kesinleşmesi sonrası etkinliğin “gelecek nesillerin yaşama alanları, doğal kaynakları ve bunlara bağlı geçim kaynakları, sürdürülebilir kalkınma, yeşil yaşam, bu kavramların çocuklara aktarımı ve kentsel alanın yeşile bıraktığı yer konusunda birlikte düşünme, çözümler üretme ve dünyayla paylaşma konusunda Türkiye’nin eline geçen eşsiz bir fırsat” olduğu söylemleri etkinliğe olan ilgiyi arttırmıştır. Altı ay süreyle açık kalacak olması, 150 hektara yakın alanın düzenlenmesi ve bu alanda birçok yeni tesisin oluşturulması bir heyecan yaratmıştır. 100 ülkenin ve 30’un üzerinde uluslararası kuruluşun katılımının ve en az 3 milyonunu yabancı olmak üzere 8 milyon ziyaretçinin katılacağı açıklamaları, turizmciler ve turizmle ilişkili sektörler için de yeni bir umut olmuştur. Başvurudan açılışa kadar geçen sürede planlama, uygulama ve yönetimle ilgili yaşananlar ara başlıklarla değerlendirmektedir.

KAMU YATIRIMLARINDA GENEL BÜTÇE DENETİMİNDEN KAÇMANIN YENİ YOLU: AJANSLAR VE EXPO 2016 AJANSI

Türkiye’de son zamanlarda adını çokça duymaya başladığımız ajans kavramı Expo 2016 içinde öne çıkmıştır. Serginin Türkiye’de yapılmasının kesinleşmesinden sonra etkinliğin yürütülmesi amacıyla “Expo 2016 Antalya Kanunu” çıkarılmıştır. Ajansın belkemiğini yönetim kurulu ve ona bağlı çalışan genel sekreterlik oluşturmaktadır. 9 kişilik yönetim kurulunun 6 üyesi merkezi Hükümet tarafından belirlenmiş, başkanlığını ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı yapmaktadır. Geniş yetkilerle donatılan genel sekreterlik ve yönetim kurulunun denetimi ise aynı Bakanlığa bırakılmıştır. Yürütme, ayrıca denetleyici konumundadır.

Kanun ile birlikte Ajans tarafından yapılacak her türlü iş, Devlet İhale Kanunu, İmar Kanununun 11., 15. ve 18. maddeleri ile arsa ve arazi düzenlemelerine yönelik mevzuat ve her zaman olduğu gibi koruma mevzuatı kapsamı dışında kalmıştır. Arazi içinde bulunan tescilli Cumhuriyet Dönemi kırsal mimari örnekleri, Ajans çalışanlarının çabasıyla korunmuştur. Eğer bu yapıları koruyarak restorasyonlarının yapılmasını ve yeni işlevlerle kullanılmasını sağlayan duyarlı çalışanlar olmasaydı, alanda bulunan tescilli tarım evleri bugün olmayacaktı.

Kanun gereği sergi bütçesinin büyük çoğunluğunu, Antalya Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), İhracatçılar Birliği, Seyahat Acentaları Birliği ve benzeri kuruluşların bütçelerinden ayrılan paylardan oluşmasına karşın, serginin sonlanacağı 30 Ekim 2017 tarihinden itibaren Expo alanı, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na tahsis edilecektir. Yasada Antalya’ya değer katacak cazibe merkezi olma işlevinin devam edileceği yazsa da nasıl ve hangi amaçla işletileceği muğlaktır.

SON DÖNEMLERİN KATILIMCILIK KLASİĞİ: İZLE VE DİNLE

Benzeri büyük etkinliklerin kentin dinamikleriyle birlikte kurgulandığı, farklı sosyal grupların talepleri ve fikirlerinin alınarak yürütüldüğü bilinmektedir. Örneğin, 2008 yılında yapılan Zaragoza Expo’su “Nasıl bir Expo istersiniz?” sorusunun sorulduğu geniş bir anket çalışması yapılarak şekillendirilmiş, hazırlık aşamasında 25 bin gönüllünün çalışması sağlanmış, Expo sürecinde bu rakam 50 bine yaklaşmıştır. Zaragoza’daki sergiye 130 ülke katılmış, 6 milyon kişi ziyaret etmiştir.

Expo 2016 Antalya Kanunu’nda da katılımı arttırma amacıyla içinde ilçe belediyeleri, TMMOB, Antalya Kent Konseyi, Mimarlar Odası Antalya Şubesi gibi 59 kurum ve kuruluş, oda ve sivil toplum örgütünün bulunduğu Expo Konseyi oluşturulmuştur. Konseyin görevi yasada “Etkinliğin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla gerekli gördüğü tavsiye kararlarını alır, hazırlık çalışmaları kapsamında yıllık program, bütçe, yurt içi ve yurt dışı tanıtım faaliyetleri ile gerekli görülen diğer konularda görüşlerini ve tavsiyelerini bildirir, Yönetim Kurulu ile Genel Sekreterliğin çalışmalarını izler” olarak tanımlanmıştır. Ancak süreç içerisinde, özellikle planlama aşamasında Konsey üyelerinin önerilerinin çoğu değerlendirmeye alınmamıştır. Ajansın aktif bir katılımcılık anlayışı benimsemediği süreç içerisinde anlaşıldığı halde Odalar ve sivil toplum örgütlerinin Konsey içinde yer almaya devam etmesi düşündürücüdür.

YER SEÇİMİNDE ÖNCELİK: YENİ RANT ALANLARI

Dünyada Expo alanlarının yer seçiminde ilk yıllarda genelde merkeze yakın, büyük yeşil alanlar tercih edilmiştir. Ancak ilerleyen süreçte teknolojik ve bilimsel gelişmelerin de etkisiyle genellikle kent merkezlerinin yerine kentin çeperlerinde yer alan, kullanılmayan (çöplük, depo, liman, rafineri gibi endüstriyel tesislerin bulunduğu) bölgeler ile çöküntü alanları seçilmekte ve bu alanların iyileştirilmesiyle kente kazandırılması, cazibe merkezleri haline getirilmesi amaçlanmaktadır. Tüm uyarılar ve eleştirilere rağmen Antalya’da ekolojik anlamda hassas bir alan seçilmiştir. Alan, etrafı tarım alanlarıyla çevrili ve taşkın tehlikesi bulunan Aksu Irmağı kenarında bulunmaktadır. Ayrıca Perge Arkeolojik Kazı Alanı’na oldukça yakındır. Etkinlik sonrası oluşacak yapılaşma baskısının Perge Antik Kentini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Expo Kulesi’nin, son dönemde kazı alanında ortaya çıkartılan ve ayağa kaldırılan kuzey sütunlarının üzerindeki siluet etkisinden büyük olasılıkla ne proje mimarlarının ne de ajans yetkililerinin haberi bile yoktur.

Ajans yetkilileri yer seçiminde önceliklerinin, alanın kent merkezine ve havaalanına yakınlığı ve büyük kısmının kamu arazisi olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin az olmasını gerekçe göstermiştir. Oysaki alanın Aksu Deresi Taşkın Alanı içinde olması nedeniyle 105 hektar alanda öncelikle sedde çalışması zorunluluğu doğmuş, arazi 1,5-2 metre arasında yükseltilmiş ve drene edilmiştir. Yapılan dolgu çalışmasının hacmi 1,5-2 milyon m³’e ulaşmıştır. Bu işlemler kamulaştırma bedelinin çok üstünde maliyet getirdiği gibi projenin uygulanmasında gecikmelere neden olmuştur.

2012 yılında etkinlik alanının yeri belli olduğunda bu kaygıları ajans ve kamuoyu ile paylaşan Antalya Kent Konseyi görüşlerini şu şekilde açıklamıştır: “Kentin tarım alanlarının yoğun olarak bulunduğu doğuya doğru denetimsiz olarak yapılaşmalarına izin verilmemelidir. Mevcut tarım alanlarının korunması için bütüncül planlama çalışmalarının zorunlu ve zaman geçirilmeden yapılması gerekmektedir. Dünyada gelişmiş ülkelerin en önemsediği konuların başında kentsel tarım gelmektedir. Kentsel tarım konusu Antalya’nın da en önemli konusudur. Bu nedenle bugüne kadar kendisini yalnızca turizm sektörü ile ifade etmeyi tercih etmiş olan Antalya’nın, birinci sınıf tarım arazileri ile çevrili Expo 2016 alanı vesilesiyle tarımsal kimliğe sahip çıkması gerekmektedir.” Bu ve benzeri uyarılara rağmen Expo’ya yetiştirilecek gerekçesiyle Karayolları Genel Müdürlüğü, Kuzey Çevre Yolu’nu açmak için kamulaştırma yapmak yerine 7 km’lik bölümün imara açılmasını Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne önermiş, Belediye de bu öneriyi kabul ederek 950 dekar tarım alanını konut ağırlıklı olarak imara açmıştır.Böylece tarım alanları kısa sürede imara açılmış ancak çevre yolu bırakın tamamlanmayı, başlamamıştır bile. Bununla birlikte, sergi alanında bulunan ve faaliyetleri durdurulan Tarım Bakanlığı’na bağlı Pamuk Üretme İstasyon Müdürlüğü ile halen alan içinde ve çevresinde bulunan ve aynı Bakanlığa bağlı Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Müdürlüğü, Boztepe Tarımsal İşletme Müdürlüğü arazilerinin ve çevredeki diğer tarım alanlarının spekülatörlerin portföylerine girdiği açıkça gözlenmektedir. Bugün emlak firmalarının internet sitelerinde bölgedeki arazi satışlarının hızla arttığını sitelere giren herkes rahatlıkla görebilmektedir.

PLANSIZ PLANLAMALARIN SON ÖRNEĞİ

Böylesine önemli bir organizasyonun ve organizasyon konusu alanda yapılan kalıcı yapıların etkinlik esnasında ve sonrasında kullanımının ve çevreye getireceği etkilerin bölgesel olarak ele alınması, üst ölçek planlarla birlikte düşünülmesi gerekirken Ajans başkent ağırlıklı çalışmayı tercih etmiş ve planlama sınırlarını arazi sınırlarıyla değerlendirmeyi yeterli görmüştür. Expo Kulesi dışındaki projelerde ise bütün ısrarlara rağmen bir firma ve dar kadro ile çalışmak yeterli görülmüştür. TMMOB Eşgüdüm Kurulu, Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve Antalya Kent Konseyi çeşitli ortamlarda konuyu dile getirmiştir. Adı geçen kurumların uyarıları kısaca şöyledir: “Tüm ülke deneyiminden yola çıkarak Expo için seçilen alanın düzenlemesi yarışma yoluyla yapılabilir. Böylece projenin, hem akademik ve mesleki çevreler tarafından tartışılması sağlanırken, hem de etkinliğe duyulan ilgiyi arttırmada fayda sağlanabilir. Mimar, şehir plancısı, peyzaj mimarları ve ilgili diğer disiplinlerden oluşan ekipler tarafından alanın nitelikli, yenilikçi, kent kimliğini öne çıkaran özgün yapı ve çevre çalışması ile alanın Expo öncesi, süreci ve sonrasında kullanımına ilişkin kent planlama stratejisi ve çalışmalarının yapılması gerekmektedir.” Mimarlar Odası Antalya Şubesi bu bağlamda alternatif proje yarışması düzenlemiştir. Uluslararası katılıma açık yarışma Antalya Uluslararası Mimarlık Bienali (IABA) 2013 kapsamında sonuçlandırılmış ve sergilenmiştir.

Planlamada dar kapsamlı çalışmanın bir diğer örneği de kentle havaalanı ve Expo alanını bağlayan raylı sistemdir. Ulaşım master planı raporunda adı geçen güzergâhta raylı sistemin kar sağlamadığı, sorunun tercihli yol ve metrobüsle çözülebileceği belirtildiği halde 2014 yerel seçimleri sonucu yönetim değişikliğiyle birlikte raylı sistem çalışmaları başlatılmıştır. Tamamlandığı iddia edilen ve Expo Alanı ile birlikte açılış töreni yapılan raylı sistemin ray montajları halen devam etmektedir. Sistem daha çalışmaya başlamadığı halde Çırnık Köprüsü’nde çökmeler oluşmuştur. Etkinlik sonrası havaalanının doğusundaki kısmın kullanılıp kullanılmayacağı ise tartışma konusudur. Bununla birlikte, Antalya-Alanya karayolunun 15 km’lik kısımda, raylı sistemin duraklarının yapılabilmesi için özellikle de havaalanına kadar olan kısımdaki yoğun trafiğe rağmen çevre yolu iki yönde de iki şeride indirilmiştir. Raylı sistem hizmete girdiğinde bu duraklardan kentin diğer noktalarına yolcu taşıyacak araçlar için herhangi bir yanaşma veya durak yeri ise düşünülmemiştir.

BİTİRİRKEN

Dört yıldır devam eden tartışmalarla birlikte, Expo 2016 Antalya Sergisi, en üst düzeyde katılımla söz verilen tarihte, 22 Nisan 2016 tarihinde açılmıştır. Ancak açılış tarihinin üzerinden bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen başta Expo Kulesi olmak üzere birçok yapının inşaatı tamamlanmamıştır. 100’ün üzerinde ülkenin katılacağı söylemiyle yola çıkıldığı halde son katılımcı sayısı 53 olarak bildirilmiş, ancak açık olan ülke pavyonu sayısı ona bile ulaşmamıştır. Geçen süredeki ziyaretçilere bakıldığında görülmektedir ki 5-8 milyon katılımcı sayısına hatta yarısına bile ulaşmak çok zor olacaktır. Çin, İtalya ve Azerbaycan dışındaki ülkelerin çoğunun pavyonlarının yetersiz olduğu, birkaç otantik takı satışından başka sergilenen herhangi bir ürünün bulunmadığı, ülkelerine ait herhangi bir bitki tanıtımı, sunumunun yapılmadığı, çoğu ülkenin kendilerine ait peyzajlarının Antalya’daki firmalar tarafından hazırlandığı açıkça görülmektedir.

Şu soruyu sormak mümkündür: Hiç mi güzel bir şey yok? Expo 2016 Antalya’nın maliyetinin 1 milyar 700 milyon TL gibi olağanüstü rakamlara tamamlandığı açıklanmıştır. Bu maliyetin yıllarca geri dönmeyeceği de açıktır. Ama tüm bunlara rağmen Antalya, geleceği için çok önemli bir alana, 1 milyon 50 bin m²’lik parka sahip olmuştur. Alanın etkinlik sonrası kent dinamikleri dikkate alınarak yeni işlevlerle kent ve kentli yararına kullanılabilme ihtimali her şeye rağmen umut vermektedir.

NOTLAR

1. 18. yüzyılda İngiltere’de başlayan sanayi devrimi ve kapitalist düzenin oluşturduğu, pazar ürünlerinin uluslararası boyuta taşınmasında önemli rol oynaması amaçlanan ilk ticari amaçlı sergi 1851 yılında Londra’da düzenlenmiştir. Bu sergiler, 1928 yılına kadar 17 kez çeşitli ülkelerde tekrarlanmış, bu tarihten itibaren uluslararası kapitalizm sergileri “Uluslararası Sergiler Bürosu” (Bureau International des Expositions-BIE) aracılığıyla ticari içeriği olmayan, kapitalizmin bilimsel, ekonomik ve sosyal alandaki politikalarını gündeme getirdiği ve geliştirdiği, ideolojik bir aracına, Expo’lara dönüştürmüştür.

Bu icerik 3854 defa görüntülenmiştir.