365
MAYIS-HAZİRAN 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA

2012 / XIII. Ulusal Mimarlık Ödülleri

YAYINLAR



KÜNYE

DOSYA

2012 / XIII. Ulusal Mimarlık Ödülleri

Mimarlık Her Zaman Bir Savaştır

Ercan Ağırbaş, Seçici Kurul Üyesi; Agirbas / Wienstroer Mimarlık ve Kentsel Planlama Ofisi Kurucu Ortağı, Almanya

13. dönem Ulusal Mimarlık Ödülleri’nin Seçici Kurulu’na davet edilmem benim için büyük bir onur. Bu daveti kabul etmemin, aynı zamanda pek mütevazı bir davranış olduğunu söyleyemem. Sayısız mimar ve plancının, Türkiye’nin mimarlık alanındaki gelişmelerini, ufkunu ve sancılarını benden daha iyi değerlendirebileceğinden eminim. Ormanı görmek için ağaçlardan uzaklaşma misali, benim bakış açımın da değerlendirmelerde faydalı olduğunu umduğum için hayır diyemedim.

Ne görüyorum Almanya’dan Türkiye’ye bakınca? Kent görüyorum, daha doğrusu kentler görüyorum. Dünya nüfusunun yarısından fazlası artık kentlerde yaşıyor. Türkiye’de bu oran daha da fazla. Bu konuda gelişmiş ülkelerden biriyiz. İnsanın dünyasının sadece kentlerden oluşmasına az kaldı. İstanbullular, Ankaralılar, Bursalılar için bu durum bugün geçerli diyebiliriz. Ama bu insanlara sorun, büyük bir kısım köy hayatını tercih ettiklerini söyleyecekler. Radyoda yayımlanan ilk reklam, 1922’de New York’ta yapılan konutlar için yayımlanan bir reklammış. Konutları diğerlerinden farklı kılan da, kent yakınında köy hayatı olanağını sağlayabilmesi imiş. “New York” ve “köy” kelimelerini aynı cümlede kullanabilmek ne garip.

Başka kentlere bakalım:

Hong Kong’da 1 km²’de 40 bin kişi yaşıyor, Paris’te 20 bin kişi. İsterseniz bu hesabı Türkiye’deki kentler için yapınız. Yani kentlerin yüzölçümünü nüfusuna bölünüz ve göreceksiniz ki, daha çoook yer var. Büyük adımlarla büyümeye doğru: Daha çok, daha büyük, daha hızlı, daha zengin. Fakat ironik biçimde bu gelişmeyi artık fakirlikle ve sosyal eşitsizlikle ödemeye başlamış olmamız madalyanın asıl yüzü.

Ben en azından programın Fikir Sunumu Dalı’nda bu konulara değinen projeler beklerdim. Mimarlık hiçbir zaman sadece güzel bir konut yapmak olmadı. Mimarlık her zaman bir savaştır. Hem karşındakiyle, hem de (bu daha önemlisi) kendinle savaşmak zorundasın.

Kazanılmış bir yarışmanın gerçekleştirilme şansı yarışmayı kazanmaktan daha ufak ise, “savaş” kelimesini neden bu kadar fazla kullandığım anlaşılır sanırım.

Savaşlar kaybedip buna rağmen yılmamak Türk mimarlarının kaderi olsa gerek. Yapı Dalı’nda ve Proje Dalı’nda okuduğum projeler beni bu yüzden umutlandırdı. Çünkü yılmamış, sayısı az olsa da sorumluluktan kaçmayan işverenler bulunmuş ve gerçekten mekânsal ve konstrüktif kaliteleri ile yön gösterebilecek projeler üretilmiş.

Bu ödülün, biz mimarlardan daha çok işverenler için önemli olduğunu düşünüyorum. “Evet, böyle de oluyormuş” dedirtebiliyor en azından onlara. Bu yüzden Mimarlar Odası’nın bu uğraşılarına değer biçilemez. Projelerin, Mimarlar Odası’nı şube ve temsilciliklerinin yanı sıra, ticaret Odalarında, bakanlıklarda, belediyelerde de sergilenmesinde büyük yarar gördüğümü belirtmek istiyorum.

Bu icerik 1348 defa görüntülenmiştir.