326
KASIM-ARALIK 2005
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK DÜNYASINDAN

ODA’DAN BASIN AÇIKLAMASI:

“KENTLEŞME” UNUTULDU!

3 Ekim 2005’de kabul edilen Çerçeve Belge’deki 36 müzakere konusu arasında “PLANLI KENTLEŞME”yi hedefleyen ve “kaçak yapılaşma”ya karşı önlemleri içeren bir ana başlık acaba neden yok?

Özellikle “DÜZENLİ ve KİMLİKLİ” kent dokularıyla övünen Avrupa’nın, Türkiye’de tam tersini yaratan çarpık ve yasadışı kentleşmeye ve sadece ranta dayalı imar politikalarına “KAYITSIZ” kalması acaba nedendir?

AB sözcülerinin Türkiye için dile getirdikleri “DİNAMİK EKONOMİ” tanımı ve Avrupa’nın da bundan “YARARLANMASI” dilekleri, söz konusu ekonominin temel dayanağını oluşturan “ARSA RANTLARI” ile “AYRICALIKLI KENT RANTI PROJELERİ”ne bağlı olduğundan, bu politikaların yarattığı kaçak, karaktersiz ve düzensiz kentleşmeye karşı da önlem alınması AB müzakerelerinde yer almıyor..

AB’nin bu “İHMALİ” hükümetin de işine geliyor olmalı ki, Avrupa’da örneği olmayan ve olması da mümkün görünmeyen “KAYIRMALI PROJE YASALARI”nı bile AB ile uyum paketleri arasında çıkartabiliyor…

Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda “müzakere” edilmeye başlanan 36 konu arasında “kentleşme ve imar” konusu yok!

Çerçeve Belge’de belirtilenler arasındaki “çevre” ve “kültür” başlıkları altında bu konunun ele alınamayacağı; kentlerimizdeki kaçak ve düzensiz yapılaşmaya neden olan yasal ve yönetsel eksikliklerin giderilebilmesi için öncelikle “imar hukuku”nun yeniden düzenlenmesi gerektiği bilinirken, müzakerelerde bunun gözardı edilmesi dikkat çekiyor.

Özellikle “planlı kentleşme”, “tarihsel kent dokularının korunması” ve “kaçak yapılaşmaya önlem”ler konusunda Türkiye’deki mimarlık ve şehircilik çevreleri tarafından yıllardır “örnek” gösterilen Avrupa şehircilik ve imar hukuku normlarının AB ile müzakere gündemi dışında kalması acaba bir “ihmal”midir; yoksa bilinçli bir tercih midir?

Hemen tüm konularda “Avrupa yaşamı”nın ve “Avrupa uygarlığı”nın her alandaki kurallarına büyük özen gösteren AB’nin, “yasal, planlı ve kimlikli kentler” konusunda da aynı titizlik içinde olmayı ihmal edebileceği pek mümkün görünmüyor.

Konuyu, AB sözcülerinin Türkiye için vurguladıkları “dinamik ekonomi” ve bunun Avrupa’ya da “yararı” olduğu yönündeki söylemleriyle birlikte irdelediğimizde, çarpık ve talana dayalı kentleşmenin “bilinçli” olarak müzakere dışında bırakıldığı anlaşılıyor.

Çünkü AB’nin dinamik olarak tanımladığı ekonomi, özellikle son yıllarda doruğa çıkan arsa ve arazi rantı ile emlak ve inşaat pazarı gelirlerine dayalı rant ekonomisidir… Bunun dayanağı ve varlık nedeni ise kentlerde, kıyılarda ve ormanlarda her türlü korumacı önlemlerden bağımsız gerçekleşen ayrıcalıklı yatırımlar ile sadece gayrimenkul rantını çoğaltmaya yönelik özel proje uygulamalarıdır.

Nitekim AB’nin bunlara “göz yuman” tutumu hükümetin de işine geliyor olmalı ki, Avrupa’da örneği olmayan ve olması da mümkün görünmeyen “kayırmalı proje yasaları”nı bile AB ile uyum paketleri arasında çıkartabiliyor…

Bu nedenlerle Mimarlar Odası, örneğin “kentsel kültürel mirasın korunması”, “kentsel kimliklerin sürdürülmesi” vb. projelere yıllardır parasal destekler veren Avrupa’nın ve AB’nin, bu anlayışın tüm kentlerimizde ve tüm ülkede “öncelikli imar ve kentleşme politikaları”na dönüşmesini sağlacak yeni bir hukuksal yaplanmanın neden müzakere gündemine alınmadığını sormakta ve bu saptamasını duyarlı kamuoyunun dikkatine sunmaktadır.

5 Ekim 2005

Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu

Bu icerik 1296 defa görüntülenmiştir.