418
MART-NİSAN 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Modern ve Ulusal Bir Kimliğin Peşinde: Ali Mukadder Çizer

Orkun Dayıoğlu, İTÜ Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Öğrencisi

II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da almaya başladığı ve İsviçre’de devam ettiği mimarlık eğitiminden sonra Türkiye’de yaptığı konut projeleri ve çeşitli şehirlerdeki imar planları ile öne çıkan Ali Mukadder Çizer’in mimarlığını odağına alan yazar, Çizer’le birlikte çalışmış kişilerin anlatımları ışığında detaylı bir monografik araştırmanın ardına düşüyor.

 

Mukadder Çizer, 1913 yılında İstanbul’da, Fatma Münevver Hanım ve Muzaffer Bey’in oğlu olarak doğmuştur. (Resim 1) Kendisi aynı zamanda I. ulusal mimarlık dönemi mimarlarından olan ve Abide-i Hürriyet mimarı Muzaffer Bey’in oğludur. Babası Mimar Muzaffer Bey’in (1881-1920) ismini duyurduğu ve kendisinin bu dönem içerisinde yaptığı en ünlü eseri olan, bugün İstanbul, Şişli sınırları içinde bulunan Abide-i Hürriyet, 31 Mart Olayı’nda şehir düşenler adına yapılması kararlaştırılmış bir anıttır. Proje, İttihat ve Terakki Partisi’nin politik anlamda en güçlü olduğu zamanlara denk gelir.(1) 1909 yılının Nisan ayında, yapılması kararlaştırılan bu anıt için bir yarışma açılmış, bu yarışmaya devrin ünlü mimarlarından mimar Kemalettin, mimar Vedat Bey, Konstantin Kiryakidi Efendi, mimar Muzaffer Bey ve mimar Alexandre Vallaury katılmış, birincilik ödülünü ise Muzaffer Bey alarak kısa zamanda ününü yaymıştır.(2) Bu anıt, mermer bir kaide üzerine dikilmiş bir top namlusu şeklinde tasarlanmış, bugün anıtın etrafında da İttihat ve Terakki Partisi’nin bazı üyelerinin mezarları bulunmaktadır. Mimar Muzaffer Bey, tasarladığı bu anıttan sonra 1329 (miladi 1913) yılında bir sanayi madalyası verilmiştir. 1914’te ise devlet tarafından Konya Vilayeti Baş Mimarlığı’na atanan Muzaffer Bey(3), hayatının geri kalanında Konya’da projeler yapmaya devam edecek ve 1920 yılında da yine Konya’da vefat edecektir.(4) Muzaffer Bey, Konya’da kaldığı süre boyunca geleneksel Türk mimarlığı unsurlarını kullanarak,(5) Konya Erkek Öğretmen Okulu ve Ziraat Abidesi gibi yapılar tasarlamıştır.(6) Babası Muzaffer Bey hakkında Mukadder Çizer’in düşünceleri ve anılarının bulunduğu tek yazılı kaynak, Hüseyin Köroğlu’nun 4-5 Ocak 1958 tarihli Yeni Konya gazetesinde kendisi ile yaptığı röportaj haberidir. Mukadder Bey, bu röportajda babasının Konya’daki evlerinde vefat ettiği, o sırada sürmekte olan mimari projelerin kontrolü için güçlükle gidip takip edebildiğini belirtmiştir.

İlkokul ve lise eğitimi hakkında henüz bir bilgiye sahip olamadığımız Mukadder Çizer, 23 Ağustos 1948 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberinde belirtildiği üzere Nafia Fen Mektebi 1934 yılı mezunudur. Nafia Fen Mektebi mezunları için İstanbul Teknik Üniversitesi’nde açılacağı planlanan beşinci mühendislik kursu hakkında olan haberde, Mukadder Çizer’in de bulunduğu listede “kurs giriş imtihanlarını başarmış” kişilerin bulunduğu belirtilmiş ve Mukadder Çizer’in 499 diploma numarası ile 1934 yılında Nafia Fen Mektebi’nden mezun olduğu bilgisi verilmektedir. (Resim 2)

Mezuniyeti sonrası Almanya’daki Stuttgart Üniversitesi’nde mimarlık eğitimine devam edecek olan Mukadder Çizer hakkındaki bir diğer haber ise, “Almanya’dan İsviçre’ye Gidecek Talebelerimiz” başlıklı, 16 Mart 1945 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberidir. 1945 yılı Mart ayında, II. Dünya Savaşı’nı kaybetmekte olan Almanya’ya doğru Rus, İngiliz, Fransız ve Amerikan orduları ilerlemekte ve ülke içerisinde bulunan Türk talebeler hakkında “endişelenildiği” haberde de belirtilmiştir. Mukadder Çizer’in de isminin bulunduğu bir liste içeren haberde, şu bilgiler verilmiştir: “Aldığımız haberler baba ve annelerin endişelendiğini göstermektedir. Bu endişe yersizdir. Çünkü çocuklarımızın hepsinin sıhhatte bulundukları güvenilir kaynaklardan öğrenilmiştir. Yakında bütün talebelerin adlarını verecek olan liste neşredilecektir. Almanya’dan İsviçre’ye geçmek üzere Ravensburg’da toplanan ilk kafile, talebelerimizin isimlerini veriyoruz. Diğer kafilerler geldikçe bunların da isimlerini ayrıca neşredeceğiz.” (Resim 3)

Haberde Mukadder Çizer’in Stuttgart Üniversitesi’nde eğitim almakta olduğu bahsedilmese de, Mukadder Bey ile birlikte çalışmış olan Prof. Doğan Tuna ile 1 Aralık 2019 tarihinde yapılan telefon görüşmeleri sonucunda, kendisinin Almanya’da iken Stuttgart Üniversitesi’nde eğitim aldığı belirtilmiştir.(7) 1945 yılında İsviçre’de mimarlık eğitimine devam edecek olan Mukadder Çizer, Lausanne Politeknik Üniversitesi (EPFL)’nin Mimarlık Fakültesi kurucularından olan Jean Tschumi’nin öğrencisi olacaktır. Şükrü Kocagöz’ün de bahsettiği üzere, “Nazi dönemi programlarının diğer ülkelerde kabul edilmemesi, Çizer'in İsviçre'de de özel bir mimarlık eğitiminden sonra çalışma izni alması ve burada yerleşmesi sonucunu doğurdu.”(8) Yine Kocagöz’ün Mimarlık Dergisi’ndeki makalesinden ve kendisi ile yapılan telefon görüşmelerinden de öğrenebildiği üzere, Mukadder Çizer, Lausanne Politeknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nin ilk mezunu olarak kayıtlara geçmiştir.(9) (Resim 4) Bunun sebebi hakkında Kocagöz ayrıca, üniversitenin mimarlık bölümünün yeni kurulduğunu ve Mukadder Bey’in eğitimine devam etmesi için Jean Tschumi’nin yalnızca kendisine, bölümün ilk diploma projesi üzerinde çalışma fırsatı vermiş olduğunu ve bunun sonucunda Mukadder Çizer’in, üniversitenin mimarlık bölümünün ilk mezunu olduğunu belirtmiştir.(10)

İsviçre’de çıkmış olan bir mimarlık yayını olan Schweizerische Bauzeitung’un 25 Mart 1947 tarihli sayısında, Mukadder Çizer’in, Jean Tschumi’nin tavsiyesi ile Vaudoise Mühendis ve Mimarlar Derneği’ne kabulü hakkında olan bir haber bulunmaktadır. (Resim 5) Aynı yayının 24 Ekim 1947 tarihli sayısındaki haberde ise, yapılan toplantıda bulunan üyelerin isim listesi bulunmakta ve aralarında Mukadder Çizer’in de isminin geçtiği görülmektedir. (Resim 6) Bu bilgilerin ışığında, Mukadder Çizer’in mimarlık bölümünden 1947 yılında mezun olduğu ve bu derneğe hocası Jean Tschumi’nin de desteğiyle 1947 yılında üye olduğu bilgisine ulaşılabilmektedir. Aynı zamanda Gubler, Jean Tschumi’yi anlattığı Jean Tschumi: Architecture Echélle Grandeur isimli kitabında, Lausanne Politeknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nün ilk mezunu ve Tschumi’nin öğrencisi olan Mukadder Çizer’in “Ankara Milli Kütüphanesi” isimli bitirme projesinin bir çizimine de yer vermiştir.(11) (Resim 7) Bununla birlikte Şükrü Kocagöz’ün anılarına göre, Mukadder Bey’in eğitiminde gösterdiği başarısı, bölümün ilk mezunu olması ve bitirme projesinin hocaları tarafından ilgiyle karşılandığı gibi bilgiler elde edilmiştir.(12) Kendisinin eğitim hayatında başarılı olduğu, bu bilgiler ışığında görülebilir bir gerçektir.

Mukadder Çizer’in hayatı hakkında bir başka haber ise, Cumhuriyet gazetesinin 7 Eylül 1949 tarihli sayısında çıkmış olan, Mukadder Çizer’in annesi ve aynı zamanda Muzaffer Bey’in eşi olan Fatma Münevver Çizer’in vefat haberi bulunmaktadır. Ailesi ile alakalı olan bu haber ile birlikte, Mukadder Çizer’in 1949 yılında ülkeye geri dönmüş olduğu tahmin edilebilir. Hikmet Gökmen’in Prof. Doğan Tuna ile birlikte yaptığı Ege Mimarlık dergisinde 2001 yılındaki röportajıyla birlikte ve Tuna ile yapılan telefon görüşmeleri sonucunda da teyit edildiği üzere, Mukadder Çizer, 1949 yılında Narmanlı Han’da bir mimarlık ofisi açmış ve Türkiye genelinde konut projeleri, imar planları yapmaya başlamıştır.(13) Bahsedilen röportajda Tuna, Mukadder Çizer hakkında şu şekilde bahsetmektedir: “Yüksek mimar Mukadder Çizer’in Narmanlı Yurdu’ndaki bürosunda çalıştım. Bu büro bir dizi genç mimarın buluşma ve çalışma yeriydi. Rahmetli Orhon Şiper, Sadi Ulkay, Mehmet Ali Aközenler ve arkadaşlarını o günlerde tanıdım. Mezun olduktan sonra Mukadder ağabeyin bana verdiği Garanti Bankası Çemberlitaş Şubesi işi benim için o günlerde en önemli ve gerçekten para kazandığım ilk işim oldu.”(14) Doğan Tuna, telefon görüşmelerinde de Mukadder Çizer ile birlikte dört yıl boyunca çalıştığını belirtmiştir.(15)

Mukadder Çizer, 1960’lı yıllara kadar ve bunların çoğunluğu 1950-1955 yılları arasında olan, ülke genelinde birçok projeye imza atmıştır. 1960’lı yıllarda Türkiye içerisinde kendisi hakkında henüz hiçbir belge veya habere ulaşılamamış Çizer, Kocagöz’ün anlatılarına göre bu senelerde mezun olduğu okul olan Lausanne Politeknik Üniversitesi’ne geri dönmüş ve burada mimari proje derslerine girmeye başlamıştır.(16) Yazar Olcay Akkent, Hatırladıklarım ve Hatırlamadıklarım isimli hatıra kitabında 1960’lı yıllardaki Mukadder Çizer’den şu şekilde bahsediyor: “Lozan'dan ayrılmadan bir gün önce Perihan beni Montreux'ye götürmek istedi. Çünkü kız kardeşi İlhan'ın kocası mimar Mukadder Çizer Montreux'de bir otel yapmıştı. Bu otel Leman Gölü'nün kenarına dikilmiş bir gökdelendi. Halk, Montreux şehrine bir gökdelenin yakışmayacağını düşündüğünden önce karşı çıkmış, sonra beğenmiş, hatta giderek sevmişti. Perihan bu oteli bana göstermek istiyordu. Ben de görmek istiyordum. Çünkü Mukadder beyi Ankara'dan tanıyordum. Kısa boylu, şişman bir beydi. Parmağına çok büyük bir yüzük takardı. Bu adeta onun simgesiydi. Bilgili, görgülü ve kültürlü bir beydi. Eniştem Cevat Erbel'in meslektaşıydı.”(17)

1973 yılına kadar Çizer ile aynı okulda ders vermiş Kocagöz’ün anılarına göre, Mukadder Çizer Şükrü Kocagöz’ün bitirme projesine danışmanlık yaparken, 11 Aralık 1973 tarihinde Lozan’da vefat etmiştir.(18) Milliyet gazetesinin 18 Aralık 1973 tarihli gazete haberinde de bu bilgi teyit edilmiş ve aynı haberde de cenazesinin 18 Aralık 1973 tarihinde İstanbul Şişli Merkez Camisi’nde gerçekleştiği ve Zeytinburnu’nda yer alan Merkezefendi Mezarlığı’na gömüleceği bilgisi yer almaktadır. (Resim 8)

ALİ MUKADDER ÇİZER’İN MİMARLIK İŞLERİ

Daha önce de bahsedildiği gibi, Mukadder Çizer genellikle ülke genelinde imar planları üzerinde çalışmış ve konut projeleri tasarlamıştır. Günümüze kadar yapılan araştırmada mimarın belgeler aracılığı ile teyitlenmiş işleri kronolojik sırayla şu şekildedir: İzmir Kınık İmar Planı (1950), Sinop Gerze İmar Planı (Gerçekleşmemiş, 1951), Erenköy’de Bir Sayfiye Evi (1951), Kalamış Yelken Kulübü L.okal Planı (1951-52), Ankara Ucuz Subay Evleri (1951-52), Diyarbakır Lice İmar Planı (1952), Ankara Türk Eti Yapı Kooperatifi Ankara Evleri (1953), kesin olmamakla birlikte Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü Binası (Bonatz ile birlikte, 1954), Konya Torans Gazinosu (1958) ve İsviçre’ye döndüğü yıllarda yaptığı Montreux Eurotel Oteli (1967).

Hakkında bilgiye ulaşabildiğimiz projelerinin başında 1950 yılında yaptığı iki imar planı olan “İzmir, Kınık İmar Planı”(19) ve “Sinop, Gerze İmar Planı”(20) yer alıyor. Bu projelerden “Kınık İmar Planı”na dahil olmak üzere, Mukadder Çizer bölgedeki bir evin restitüsyon projesini de çizmiş ve 1950 yılındaki yayınında açıklamıştır. Sinop Gerze’deki imar planı projesi ise bilinmeyen bir sebepten ötürü uygulanmamış ve daha sonra aynı kasabaya mimar Bernard Wagner’in imar planı önerisi uygulanacaktır.(21)


İki imar planı projesinden sonra, karşımıza yeniden bir yayın ile çıkan “Erenköy’de Bir Sayfiye Evi”(22) projesini görebiliyoruz. Mukadder Çizer’in, projeyi detaylı bir şekilde anlattığı ve yapıyı fotoğrafları ile birlikte açıkladığı bir makalede, Erenköy Şerafet Sokak’ta bulunan bu konutun Galip Haksal’a ait olduğunu belirtmiş ve bu konutun en büyük özelliklerinden birinin binanın giriş cephesinde İstanbul Teknik Üniversitesi hocalarından Ercüment Kalmık’ın fresklerinin olması konusuna değinmiştir. Yapı ise günümüze ulaşmamıştır. Kendisinin yanında çalışmış olan Prof. Doğan Tuna ile yapılan telefon görüşmelerinde, Mukadder Bey’in Narmanlı Han’da ofisi olduğu süre içerisinde İstanbul’da Kadıköy semti çevresinde konut projeleri yapmış olduğu ve Kalamış Yelken Kulübü kurucu üyeleri ile Mukadder Çizer’in aralarında bir arkadaşlık ilişkisi olduğunu belirtilmiştir.(23) Bununla birlikte, Macit Buluç, İstanbul, Kalamış’ta kurulmuş olan İstanbul Yelken Kulübü’nün lokal planının yapılması işinin 1951-52 yıllarında yüksek mimar Mukadder Çizer’e verildiğinden bahsediyor. Aynı zamanda, Milliyet gazetesinin 14 Şubat 1952 tarihli haberinde, Mukadder Çizer’in isminin kulübün kurucu üyeleri arasında geçtiği ve kendisinin de o sırada Erenköy Şerafet Sokak’ta oturuyor olduğu bilgisine ulaşabilmektedir.(24)

1951 yılında Mukadder Bey’in emeğinin geçtiği bir diğer proje ise Ankara’daki Subay Evleri Yapı Kooperatifi’nin Ucuz Subay Evleri projesidir. Bu konut projesinin yerleşim planı Mithat Yenen’e aittir.(25) 179 konuttan oluşan yerleşimin konut projeleri Mukadder Çizer tarafından tasarlanmıştır ve bu konutların yapımı 1952 yılında tamamlanmıştır (Resim 9)

Bazı metinlerde Ankara’da Paul Bonatz’ın 1954 yılında inşa edilmiş yapısı, Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü binasının Bonatz ve Mukadder Çizer’in ortak bir eseri olma ihtimali üzerinde durulmuştur. (Resim 10) Doğan Tekeli ile 23 Kasım 2019 tarihinde yapılan röportajda, kendisi İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğrenciliğine devam ettiği yıllarda, şirketin Ankara’daki Genel Müdürlük Binası’nın yarışmasına üç ünlü mimarın katıldığını (Orhan Safa, Emin Onat, Paul Bonatz) ve yarışmayı Bonatz’ın kazandığını belirtmiş, fakat projenin Mukadder Çizer ve Paul Bonatz’ın ortak bir projesi olma ihtimali üzerinde de durmuştur.(26) Aynı konu hakkında, yapının uygulama projelerinin Ali Mukadder Çizer imzalı olduğu bilgisine de ulaşılmaktadır.(27)

Tuna ile 1 Aralık 2019 tarihinde yapılan telefon görüşmesinde kendisinin bahsettiği fakat hakkında herhangi bir kayıt veya belge bulunamamış olan bir proje, 1952 yılındaki “Diyarbakır, Lice İmar Planı” projesidir. Doğan Tuna, projenin tahmini 20 ile 30 konut ve bir tren istasyonundan oluştuğunu belirtmiştir. Hakkında Doğan Tuna’nın anlatı ve röportajında da bilgi sahibi olabildiğimiz bir diğer proje, Mukadder Çizer ile birlikte Narmanlı Han’daki bürosunda çalışırken 1954 yılında yapılan Garanti Bankası Çemberlitaş Şubesi’dir.(28) Günümüzdeki banka şubesinin bahsedilen yapı ile aynı proje olup olmadığı bilgisine henüz ulaşılamamıştır.

1953 yılında çalışılmış fakat gerçekleşmemiş olan bir diğer proje ise Ankara Türk Eti Yapı Kooperatifi’nin Ankara Evleri isimli konut projesidir. Projede 3 çeşit konut tipi yer almakta ve mahalle planı ile konutların tasarımlarında Mukadder Çizer’in imzası bulunmaktadır.(29) (Resim 11) Projenin 1953 yılında basılan tanıtım kataloğuna ulaşılmış ve yazara ait olan basımın içinde Mukadder Çizer’in bir notu bulunmaktadır: “Cefakar meslekdaş ve kardeşim Sadi’ye, beraber çalıştığımız günleri hatırlamaya bir vesile, Mukadder Çizer, 1953”.

Burada yazarın ulaştığı basımın içerisinde bulunan notta ismi geçen kişinin, Doğan Tuna ile birlikte Mukadder Çizer’in bürosunda çalışan Sadi Ulkay olduğunu Tuna onaylamıştır.(30)

Mukadder Çizer hakkında elde edilebilen bir diğer bilgi ise 1958 yılında, babası Muzaffer Bey’in de yapılarının yer aldığı Konya ilinde, Konya Torans Gazinosu’nun iç tasarımını yapmış olmasıdır.(31) 4-5 Ocak 1958 tarihli Yeni Konya gazetesinde Hüseyin Köroğlu’nun Mukadder Çizer ile yaptığı röportajda, Çizer’in gazino iç tasarımını yapmak için Konya’ya gelmesi durumu, babası Muzaffer Bey’in yapıları, hayatı hakkında bilgiler ve Çizer’in anıları yer almaktadır.

Kocagöz’ün bahsettiği üzere, Mukadder Çizer 1960’lı yıllarda İsviçre’ye döndüğünde “aralarında kilise gibi önemli yapılar da olan çok sayıda eser” gerçekleştirmiştir. Bu eserlerin arasında Montreux, Lausanne ve Zürich gibi şehirlerde bulunan otel, konut blokları ve sanayi tesisleri gibi yapıların var olduğu söylenmektedir.(32) Bahsedilen yapılar hakkında bir bilgiye ulaşılamaması ile birlikte, Kocagöz’ün de bahsettiği, 1967 yılında inşa edilen Montreux Eurotel Otel’ini tasarlayanın da Çizer olduğu belirtilmiştir.

ALİ MUKADDER ÇİZER’İN VE DÖNEMİN MİMARİ ÜSLUBU ÜZERİNE

Mukadder Çizer’in yaşadığı dönemde Avrupa ve Türkiye’deki mimarlığı kısaca değerlendirmek gerekirse, bu dönemde modern tarzda mimarinin kendini Türkiye içerisinde göstermesi, aynı zamanlarda kendini mimari üretimde de ağırlıkla göstermeye başlamış kapitalist dünya modeli aracılığı ile yoğunlaşmış, Sözen’in de dediği üzere: “1950 sonrasında yapılan her ürünün -fazla bir zorlama olmaksızın- Batı kökenli bir akım veya anlayışın sınırları içine yerleştirilebileceğini söylemek yanlış olmaz” benzeri yorumlar yapılmıştır. Modern mimarinin rasyonel, pürist unsurlarının kullanıldığı ve İstanbul şehrine etkisini bırakan 1953 tarihli Saraçhane İstanbul Belediye Sarayı ve 1955 tarihli Harbiye Hilton Oteli gibi işler örnek gösterilebilir.(33) Mukadder Çizer’in 1940’lı yıllarda Stuttgart ve Lausanne’da eğitim aldığı dönemlerde ise 1950’li yıllara kadar etkilerini yer yer yoğunlukla devam ettirmiş olan ve 1930’lu yıllardan itibaren başlayan mimari üretimde bir modernleşme süreci söz konusudur. Bahsedilen modernleşme süreci, bu yıllarda özellikle Ankara’da birçok proje gerçekleştirmiş Avrupa kökenli Egli ve Holzmeister gibi mimarlar tarafından da Türkiye’ye yansıtılmıştır. Avrupa’da ise bu dönemdeki mimari üretimin, özellikle 1930’lu yıllarda kendisini gösteren bir milliyetçi arka planı vardır ve bahsedilen bu milliyetçilik 1950’li yıllarda etkisini ancak yitirmeye başlamıştır. İki dünya savaşı arasında geçen bu dönemde, dünya dinamikleri dahilinde artan bir milliyetçilik düşüncesi olması ve Türkiye içerisindeki mimarlık ortamının da bu ideolojilerden etkilenme ihtimali, II. Dünya Savaşı sonrası dünya dinamiklerinin hızla ve alışılmadık bir biçimde değişmesinin Türkiye’nin politik, ekonomik ve ayrıca mimari üretimi üzerinde olan etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır.(34) Avrupa’da hakim olan totaliter rejimin bir temsili olarak mimarlık kullanılmakta, başta Almanya ve İtalya’daki mimari üslupta görülen milliyetçi ve totaliter ideolojilerden doğan bir “anıtsallık”, doğal taş malzemenin kullanımı ve simetrik yapı formları kendini göstermektedir.

Türkiye’de ise aynı yıllarda, II. ulusal mimarlık akımı olarak da tanımlanan bir dönemin içerisinde, Türk mimarlar iklim koşullarına uygunluk, geleneksel mimarideki unsurlar, yerel malzeme ve teknikler gibi konuların üzerinde durmaktadır. Özellikle 1934 yılında başlayan, Sedad Hakkı Eldem’in öncü olduğu “Milli Mimari Semineri”, bu akım için gerekli alt yapıyı oluşturmuş, mimarlıkta iklim ve yerel malzemenin önemini vurgulayan seminerler kapsamında “geleneksel Türk evi” biçim ve özelliklerinin araştırılması ve bu yönde mimari ürünler ortaya çıkartılması gündem konusu olmuştur. Bu anlamda, bodrum katlarında yığma taş kullanımının olduğu, kütlenin bir bütün olarak zemine oturtan, uzun saçaklara önem verilen, yerel malzemelerin kullanıldığı bir mimari üretimden bahsedilebilir.(35) Bu yönde üretilen ilk eserin, Eldem’in 1939 New York Uluslararası Sergisi için tasarladığı Türk Pavyonu olduğu söylenebilir.(36) Bu fikir ve yönelimi en iyi şekilde açıklayan bir diğer eser ise Eldem’in 1948 tarihli Taşlık Şark Kahvesi’dir. Mukadder Çizer, 1950’li yıllarda Türkiye’de olduğu süre içerisinde II. ulusal mimari akım içerisinde sayılabilecek konut tasarımlarına imza atmıştır ve aynı zamanda kendisinin Lausanne’da öğrenci iken tasarladığı okul projelerinde de aynı yıllarda Türkiye’de gündemde olan tartışmalardan etkilendiği görülmektedir.

Mukadder Çizer’in yazarı olduğu yayınların sayısı azdır. Kendisi yalnızca İzmir, Kınık İmar Planı; Sinop, Gerze İmar Planı ve Erenköy’de tasarladığı sayfiye evi hakkında makaleler yayınlamıştır. Bir diğer yandan, yapılarında ve projelerinde yansıttığı unsurlar, bizlere kendisinin mimari üslubu hakkında fikirler vermektedir. Öncelikle, Kocagöz’ün proje çizimlerini de paylaştığı makalesinde, Mukadder Çizer’in modern unsurlar ve elemanlar ile birlikte geleneksel Türk mimari unsurlarını eklektik bir şekilde yansıttığından bahsetmiştir. Ayrıca Kocagöz, Çizer’in Lausanne Politeknik Üniversitesi’ndeki “Ankara’da Bir Milli Kütüphane” isimli diploma projesi çizimlerine ulaşmış ve bu projeyi II. Dünya Savaşı dönemi Almanyası’nda birçok projesi olan ve daha önce de sözü edilen “anıtsallık” unsurunu projelerinde sıklıkla görebildiğimiz bir diğer mimar olan “Albert Speer etkisinde, geleneksel Türk mimarlığının karıştırıldığı bir milli kütüphane binası” olarak tanımlamıştır.(37) (Resim 12) Ankara’daki Ucuz Subay Evleri (1951) projesinde de, Cengizkan, konut tasarımlarının özelliklerinden ve geleneksel ögelerin varlığından şu şekilde bahsetmiştir: “Tek bir prizmatik kütleden oluşan yapılarda balkonlar kütlede yapılan boşaltmalarla elde edilmiştir. […] Giriş, bir saçakla vurgulanmıştır. Kimi yapılarda sokak kotunun üstünde yer alan girişe merdivenle ulaşılmaktadır. Bir geleneğin devamı olarak bodrum katlarının yığma taş olarak inşa edilmesi dikkat çekicidir.”(38) Bodrum katlardaki yığma taş kullanımı ve yapıların 2 katlı olması, aynı şekilde geleneksel unsurlara bir gönderme olarak yorumlanabilir.

Aynı zamanda 1953 tarihli Ankara Türk Eti Yapı Kooperatifi’nin Ankara Evleri yarışmasında da, Mukadder Çizer’in tasarladığı konutların bodrum katlarında, Cengizkan’ın ve Kocagöz’ün de bahsettiği gelenekselciliğin devamını geniş saçaklardan ve bodrum katlarının yığma taş olarak tasarlanması gibi unsurlardan izleyebiliyoruz. Doğan Tuna, Mukadder Çizer ile çalıştığı zamanlarda Çizer’in “anıtsallığı” ve geleneksel Türk mimari unsurlarını benimseyerek yapılarını tasarladığından bahsetmiştir.(39)

Kocagöz’ün Çizer’e ait olduğunu söylediği ve çizimlerini yayınladığı “Lozan’da Şark Kahvesi” (Resim 13) ve “Küçük Bir Kasaba Bankası” (Resim 14) gibi projelerde de yer yer geleneksel unsurlar ile modern tarzın birleştiği görülebiliyor.(40) Bunun yanında, 1960’lı yıllarda Avrupa’ya döndüğünde yaptığı söylenen Montreux’deki Eurotel Otel ve “Bellerive’de Bir Konut Bloğu” (Resim 15, 16) isimli projelerde kendisinin modern tarzı daha çok benimsediğini, Türkiye’deki işlerinde yansıttığı geleneksel Türk mimarlığı unsurlarının yanında, Avrupa’da yoğunlukla hakim olan ve daha sade, fonksiyonel ilkelere dayanan modern tarzı uygun gördüğü fikrini çıkartabiliyoruz.(41) Bu örnekler ile birlikte, Çizer her ne kadar İsviçre’de mimarlık eğitimi almış olsa da, aynı yıllarda Türkiye’de devam eden “milli mimari” tartışmalarından etkilendiği, okul projeleri dahil, Türkiye’de tasarladığı konut projelerinde görülmektedir.

SONUÇ

Ali Mukadder Çizer’in, Avrupa’da mimarlık eğitiminin modern tarzda olduğu Stuttgart Üniversitesi ve Lausanne Üniversitesi’nde aldığı mimarlık eğitimi ve unsurlarıyla birlikte Sedad Hakkı Eldem’in aynı yıllarda Türkiye’de öncü olduğu milli mimari tartışmalarından etkilenmiş olduğu söylenebilir. Şimdiye kadar erişilebilen okul projelerinde ve büyük çoğunluğu 1950-1960 yılları arasında Türkiye’de bulunan yapılarında ortaya geleneksel unsurlar barındıran, II. ulusal mimari akım içerisinde sayılabilecek projeler ortaya koymuştur. II. Dünya Savaşı, artan milliyetçilik ve totaliter ideolojilerin hakim olduğu bir dönemde Avrupa’da eğitim almış olan Çizer, Avrupa’da sıklıkla görülebilen anıtsal unsurlar ile modern mimari tarzını deneyimlemiş, Türkiye’ye geri döndüğünde ise çoğu işinde uzun saçaklar, bodrum katlarında yığma taş malzeme kullanımı gibi geleneksel unsurları birleştirme yolunda gitmiştir. Mimarın bu tavrının, I. ulusal mimari üslup mimarları içerisinde yer alan babası Muzaffer Bey’den ne kadar etkilendiği ise bir başka tartışma konusu olabilir. Mukadder Bey’in benimsediği veya arayışında olduğu bu tarz, kendisi ve yapıları hakkında daha fazla belgeye ulaşılma çabası ile birlikte gelecekte daha kapsamlı bir şekilde yapılabilecek değerlendirmelere açıktır. Mimarın kendisi ve yapıları hakkında araştırma hala devam etmektedir. Daha önce de bahsedildiği gibi, bu bilgiler ile birlikte, kendisinin hayatı ve mimarlık anlayışı, ülke içerisinde ve yurtdışında yaptığı projeler ve genellikle kendisi ile birlikte çalışmış kişilerin anlatımları ışığında değerlendirilmeye çalışılmış ve kendisi hakkında olan ilk detaylı monografik araştırmanın yapılması ve bu çalışmanın literatüre girmesi amaçlanmıştır.

NOTLAR

1. Ertuğrul, Zeynep, 2007, “Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi Mimarlarından Muzaffer Bey: Eserleri ve Sanat Anlayışı”, yayımlanmamış doktora tezi, Anadolu Üniversitesi SBE, Eskişehir, ss.26-27.

2. Sözen, Metin; Dülgerler, Osman Nuri, 1978, “Mimar Muzaffer’in Konya Öğretmen Lisesi”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Ankara, cilt:4, sayı:1, ss.117-134.

3. Sözen, Metin, 1996, Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara.

4. Erdem, Yücel, 4 Eylül 1971, “Mimar Muzaffer”, Bizim Anadolu, İstanbul.

5. Sözen, Metin, 1973, “Türklerde Anıt”, Mimarlık, yıl:11, sayı:7, s.227.

6. Dülgerler, Osman Nuri; Karadayı Yenice, Tülay, 2008, “Türklerde Anıt Mimarisinin Bir Örneği; Konya Atatürk Anıtı”, Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, cilt:23, sayı:1, ss.67-77.

7. Doğan Tuna, kişisel iletişim, 1 Aralık 2019.

8. Kocagöz, Şükrü, 1988, “Yurtdışında Bir Mimar: Mukadder Çizer”, Mimarlık, sayı:226, ss.24-25.

9. Kocagöz, 1988. Gubler, Jacques, 2008, Jean Tschumi: Architecture échelle Grandeur, PPUUR, Lozan, s.100.

10. Şükrü Kocagöz ile kişisel iletişim, 20 Kasım 2019.

11. Gubler, 2008, s.100.

12. Şükrü Kocagöz ile kişisel iletişim, 20 Kasım 2019.

13. Doğan Tuna ile kişisel iletişim, 1 Aralık 2019.

14. Gökmen, Hikmet, 2001, Doğan Tuna Röportajı, 2001, Ege Mimarlık, sayı:38, ss.38-39.

15. Doğan Tuna ile kişisel iletişim, 1 Aralık 2019.

16. Şükrü Kocagöz, kişisel iletişim, 20 Kasım 2019.

17. Akkent, Olcay, 2018, Hatırladıklarım ve Hatırlamadıklarım, Tilki Kitap Yayınevi, İstanbul, s.70.

18. Şükrü Kocagöz, kişisel iletişim, 20 Kasım 2019.

19. Çizer, Mukadder, 1950, “İzmir Kınık İmar Planı”, Mimarlık, yıl:7, sayı:5-6, ss.14-23.

20. Çizer, Mukadder, 1951a, “Gerze Kasabası Kesin İmar Planı İzah Raporu”, Arkitekt, sayı:231-232, ss.69-74.

21. Wagner, Bernard, 1956, “Gerze Kesin İmar Planı, Mimar Bernard Wagner”, Arkitekt, sayı:284, ss. 68-70.

22. Çizer, Mukadder, 1951b, Erenköy’de Bir Sayfiye Evi, Mimarlık, yıl:7, sayı:3, ss.3-7.

23. Doğan Tuna ile kişisel iletişim, 1 Aralık 2019.

24. Buluç, Macit, 2010, 1930-2010: İzmir Yelken Sporunda 80 Yıl, Deniz Ticaret Odası Yayınları, İzmir, s.34.

25. Cengizkan, Ali, 2001, “1950’lerden Bir Konut Kooperatifi, Ankara Ucuz Subay Evleri”, Tarih İçinde Ankara 2, (ed.) Yıldırım Yavuz, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara, ss.235-265.

26. Doğan Tekeli ile kişisel iletişim, 23 Kasım 2019.

27. Bancı, Selda, 2006, "Şeker Şirketi ve Ankara Şeker Fabrikası Yerleşkesi", Dosya 03-Bülten 45, ss.36-39

28. Tuna, 2001. Doğan Tuna ile kişisel iletişim, 1 Aralık 2019.

29. Çizer, Mukadder; Yenen, Mithat, 1953, Ankara Türk Eti Yapı Kooperatifi, Ankara Evleri 1953, Kemal Matbaası, İstanbul

30. Doğan Tuna ile kişisel iletişim, 1 Aralık 2019

31. Köroğlu, Hüseyin, 4-5 Ocak 1958, “Konya Lisesi Projesini Yapan Mimar Muzaffer Bey”, Yeni Konya.

32. Kocagöz, 1988, ss.24-25.

33. Sözen, Metin, 1984, Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, ss.5-20.

34. Batur, Afife, 1993, “Cumhuriyet Döneminde Türk Mimarlığı, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, cilt:5, İletişim Yayınları, İstanbul, ss.1380-1382.

35. Sözen, 1984, s.247.

36. Sözen, 1984, s.245. Tekeli, İlhan, 2005, “Türkiye’de Mimarlığın Gelişiminin Toplumsal Bağlamı”, Modern Türk Mimarlığı, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, ss.24-25.

37. Kocagöz, 1988, ss.24-25.

38. Cengizkan, 2001, ss.235-265.

39. Doğan Tuna ile kişisel iletişim, 1 Aralık 2019.

40. Kocagöz, 1988.

41. Kocagöz, 1988, s.25.

 

Bu icerik 2107 defa görüntülenmiştir.