418
MART-NİSAN 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK EĞİTİMİ

Eskiçağ’da Yedi Özgür Sanat ve “Mimar”ın Eğitimi

Aktan Acar, Dr. Öğr. Üyesi, TOBB ETÜ Mimarlık Bölümü

Antik Roma’da özgür (liberal) sanatlar, evrenin yapısından tuğlanın dizilişine kadar her ölçekte tanım, açıklama ve yargıyı düzenleyen sistemin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Dönemsel farklılıkları gözeterek mimari etkinliğin tanımı ve mimarın yapı elde etme sürecindeki rolünü inceleyen yazar, “mimarlığın konumu, ‘mimar’ın kimliği ve eğitimi”nin dönemin egemen paradigmasıyla ilişkisini mercek altına alıyor.

 

Mimarlık çağlar boyunca zanaat ve sanat, düşünce ve eylem, özgür, karma ve hizmet veren sanatlar arasında sürekli değişen bir konuma yerleştirilmiştir.(1) Özgür (liberal) sanatlar zihinsel emek bağlamında ele alınırken hizmet veren, sıradan veya mekanik olarak adlandırılan sanatlar ücret karşılığında fiziksel çabayla yapılan üretimi tanımlanmak için kullanılmıştır.(2) Bu değişken konuma bağlı olarak, “mimar”ın ne bilmesi gerektiği de entelektüel etkinlik, mimari ürün ve kol gücüne dayalı üretim arasında geniş ve belirsiz bir alana dağılmış ve tartışılmıştır.(3) Bu tartışmalar içinde mimarlığın konumu, “mimar”ın kimliği ve eğitimi her çağda dönemin egemen paradigmasına göre şekillenmiştir.(4)

Bu şekillenme elbette “mimar” kimliğine özgü değildir. İnsanın kendisini saran zaman ve mekânın, kısaca evrenin, oluşumu ve yapısına dair tanımları ve açıklamalarıyla kendini tanımlama biçimi doğrudan ilişkilidir.(5) Evreni açıklamaya çalışan sistem ile onu geliştirenlerin ve o sistemde yaşayanların duygu ve düşünce dünyası karşılıklı olarak birbirlerini inşa ederler.(6) Eğitimin, bu karşılıklı inşayı sistematikleştirdiği ve kurumsal yapıya kavuşturduğu söylenebilir.

Özgür sanatların kurumsallaşmasının eski Yunan ve Roma uygarlıkların döneminde meydana geldiği düşünülmektedir.(7) Bu eğitim, Romalı erkeğin özgür ve ahlaklı bir vatandaş olarak gelişiminin, toplumsal ödevlerinin ve icra edeceği mesleğinin gereklerini doğru biçimde yerine getirebilmesinin önkoşuludur.(8) Antik çağdan günümüze ulaşabilen tek yazılı mimari kaynak olan Mimarlık Üzerine On Kitap’ta Vitruvius kurumsallaşmış bir mimarlık eğitiminden bahsetmez ancak mimarın bilmesi gerekenleri aktarır.(9) Bu öğretimin nasıl gerçekleştiği mimarlık eğitimi tarihi adına önemli bir soru ve araştırma alanıdır. Romalı özgür erkeğin “mimar” olma sürecinde özgür sanatların belirleyici bir unsur olduğu iddia edilebilir. Bu çalışma, bu unsurun, mimarın toplumsal konumunu tanımlamakla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda mimarlığın da ne olduğu ve nasıl yapılacağıyla ilgili bir çerçeve çizdiğini öne sürmektedir. Bu doğrultuda ilerleyen bölümlerde, eskiçağ dünyasında ve özellikle antik Roma’da yedi özgür sanatın yeri ve önemi, mimarın eğitimindeki rolü, mimarlığın entelektüel ve emeğe dayalı içeriğinin oluşmasındaki etkisi tartışılacaktır.

ESKİÇAĞ’DA YEDİ ÖZGÜR SANAT

Özgür sanatlar yedi disiplinden oluşur: retorik, gramer ve mantıktan oluşan sözel sanatlar; geometri, astronomi, müzik ve aritmetikten oluşan matematiksel sanatlar.(10) Merlin’e göre retorik, gramer ve mantık, dil ve düşüncenin kullanımına ilişkin becerilerle ilgiliyken geometri, astronomi, müzik ve aritmetik özelleşmiş akademik bilgi alanlarıdır.(11) Simeoni, matematik kelimesinin Yunanca deneyim yoluyla bilme ve yapmayı öğrenmek ve sonra da kavramak anlamına gelen “manthanō” fiilinin kökünü içerdiğini söyler.(12)

Nil Vadisi’nde milattan önce 4400-4000 yılları arasında geliştirilmiş, öğrencilerin doğayı yorumlama becerilerinin yanı sıra içlerindeki ulvi duyguları da beslemeyi hedefleyen ve özgür sanatlar etrafında şekillenmiş örgün eğitim sisteminin varlığını iddia eden çalışmalar mevcuttur.(13) (Resim 1) Milattan önce 2000-1600 arasında bir dönemde Mezopotamya’da (Sümer-Babil-Asur), çok sonra Helen kültüründe genel eğitim (encyclical education) olarak tanımlanacak olan sistemin, uygulandığı görülmektedir.(14)  Buna göre öğrenciler, aynı metinleri kullanarak, önce gramer ve yazı, sonra teoloji, astroloji, törenler hakkında detayları da içeren yorum ve eleştiri eğitimi alıyorlar, hesap, muhasebe, ölçme konuları, sözlü ifade becerileri ve hitabet sanatlarını öğreniyorlardı.

Platon’un ideal devletindeki gençlerin eğitiminde, yine bu döngüsel kurguya gönderme ile, uygun düzende verilmesi gereken sayılar bilimi, geometri, astronomi, armoni ve diyalektiği görmekteyiz.(15) Romalı düşünür ve yazar Varro’nun retorik, gramer, mantık, geometri, astronomi, müzik ve aritmetiğe ek olarak mimarlık ve tıp alanlarını da kapsayan dokuz disiplinli bir model tanımladığı bilinmektedir.(16) Varro’dan bir asır sonra, Romalı devlet adamı ve filozof Seneca liberal eğitim üzerine yazdığı ünlü 88 numaralı mektubunda, hakiki özgür eğitimin bir beyefendiye özgürlüğünü, bilgelik, cesaret ve büyük işler yapabilme yetisini kazandıran eğitim olduğunu ifade eder.(17) Bu temel bir eğitimdir, kişiyi erdem ve bilgelik eğitimine hazırlar.(18)

Milattan sonra 1. yüzyılda yedi özgür sanatın standart biçimini kazandığı ve ortaçağa kadar eğitimin temelini oluşturduğu düşüncesi yaygındır.(19) Bu eğitim, yedi özgür sanat ya da bilgi alanını merkezine alan, hem her bir evrede hem de evreler ilerledikçe en küçük birimden en karmaşığa doğru ilerleyen sistematik, döngüsel ve bütüncül (encyclical / well-rounded) bir kurguya sahipti.(20)

Antik çağdan günümüze ulaşan sistematik bir mimarlık eğitiminin izi, usta mimarın çırağına belirli izlence içinde aktardığı düzenlenmiş bir bilgi topluluğu örneği bulunmamaktadır.(21) Mimar olacak kişilerin özgür sanatlarda eğitim alması bir önkoşul olarak görülmektedir.(22) Kişiyi mimarlığın en yüksek ve kutsal mertebesine ulaştıracak olan çocuklukta başlayan, adım adım ilerleyen, tıpkı beden gibi farklı parçalardan oluşan ancak bütüncül kurguya sahip özgür eğitim olacaktır.(23) Antik dünyada özgür sanatlar, para karşılığı yapılan her türlü el işi üretim ve performanstan üstün görülmüş, mimarlığı da kapsayan, sınıfsal ve entelektüel bir alan olmuştur.(24)

MİMARIN EĞİTİMİ VE ÖZGÜR SANATLAR

Mimari etkinliğin tanımı ve mimarın yapı elde etme sürecindeki rolü dönemsel farklılıklar göstermektedir. Eski çağlardan günümüze ulaşabilen yapıların ve mimari kayıtların neredeyse tamamı işvereni yönetici veya ruhban sınıf olan büyük ölçekli kamusal işlere aittir. İşveren profili, yapıların türleri ve kapsamlı bir kaynak örgütlenmesi gerektiren yapı elde etme süreçleri, mimar kimliğini ve mimarlığın içeriğini kol gücünden ayrı bir kategoriye yerleştirmiştir. (Resim 2)

Eski Mısır’da mimarın eğitimi rahiplerin eğitimine bağlıydı.(25) “Ustabaşı” veya “büyük üstat” olarak “ilim”lerini kendi soylarından gelen ve bu ilme sahip olma imtiyazı verilenlere aktarıyorlardı. Nesilden nesle aktarılanın el emeği yoluyla uygulanan ve öğretilen bir bilgi değil “eğitim-öğretim”e dayalı kuramsal bir içerik olması mimarın yapı elde etme sürecindeki rolünün yapı işçisinden farklılaştığına işaret etmektedir. (Resim 3)

Platon, “devlet adamı” diyaloğunun uygulamanın bilgisini teorik bilgiden ayrı bir kategori olarak ele aldığı bölümünde, mimarın kol gücü ile çalışan değil teorik bilgiden pay alan ve girişilen iş tamamlanıncaya kadar her işçiye yapması gerekeni söyleyen kişi olduğunu ifade eder.(26) (Resim 4) Mısır’da rahiplerle birlikte eğitim alan, antik Yunan’da ustalara ne yapacaklarını söyleyen mimarın öğretisi, taşın nasıl yontulacağı ya da ahşabı nasıl işleneceği gibi uygulamaya yönelik bilginin öğretisinden farklı görülmektedir. Bu farkı ilk olarak, mimarlık özelinde metafizik kökleri ile birlikte, bilinen ilk ve günümüze ulaşabilen tek kaynak olan Mimarlık Üzerine On Kitap’ta okuyabiliyoruz.

Milattan önce 1. yüzyılda Roma vatandaşı Vitruvius tarafından kaleme alınan bu esermimar kimliğini, mimarın eğitimini, tasarım ve yapımı kendi çağının paradigmasının metafizik temelleri üzerine oturtmaktadır. Vitruvius’un içine doğduğu gelenekte düşünsel ya da fiziksel ayrım olmadan her türlü inşa eylemi evreni açıklayan yasalara tabidir. İnsan, toplum ve evren kozmosu arasındaki bu ilişki “güzel”i (kalόs) hem dış görünüş hem de içsel tutarlılığın şekillendirdiği, ölçü (symmetria) ve düzen (tαξιϲ) ile tanımlı, sağlıklı ve bütün olma hali olarak ele almayı gerektirir.(27) Pitagoras’a kadar geri götürülebilecek bir formülle uyum düzenden elde edilir, düzen orana bağlıdır, oran ölçüden çıkar, ölçü ise sayılardan.(28) Vitruvius, insanı hem karakter hem de üretim bağlamında tanımlayan bu geleneğin farklı alanlarına dağılmış bilgisini, antik çağ kozmolojisinden doğmuş, başta retorik olmak üzere Yunan ve Roma kültürü ve sanatında yoğrulmuş ve olgunlaşmış bütüncül bir bakışla mimari bir çerçevenin içine almıştır.(29) Vitruvius’un bir mimarın geometri öğrenmesini, tarih bilgisinin olmasını, filozofları iyi izlemesini, müzikten anlamasını, biraz tıp bilgisi olmasını, hukukçuların düşüncelerinden anlamasını, astronomi ve göklerin kuramı ile tanışıyor olmasını salık vermesinin nedeni hem insanın hem de onun bir uğraşısı olarak mimarlığın iyiliğinin, doğruluğunun ve güzelliğinin ilkeleri ile alanların bilgisinin aynı evren tahayyülü ve felsefeden türemesidir.(30) Evren, insan ve üretim aynı ilkeler etrafında biçimlenir. Platon’nun ifadesiyle sözde, müzikte, biçimdeki güzellik ve ritimdeki yerindelik yalınlığa, yani insan tabiatını iyilik ve güzellikle süsleyen düşünce olgunluğuna bağlıdır.(31) Güzel olan ahlaken de iyidir.(32) Mimar, felsefinin ilkelerini yapmanın ilkelerine tercüme eden kişi, usta ile evren tahayyülü arasındaki aracı olarak görülebilir.

Bu görevi hakkıyla yerine getirecek mimarın bilgisi ve uzmanlığı fabrica / pratik ve ratiocinatio / kuram birlikteliğinin sonucudur.(33) Bu kavramların tartışılması, yazının başında ifade edilen mimarın ne öğrenmesi gerektiğinin, mimarın kuramsal ve pratik bilgisinin yedi özgür sanatla ilişkisinin araştırılması açısından büyük önem taşımaktadır. Rahip, kamu görevlisi, sanatçı veya özgür vatandaş olarak okuma yazma bilen, otorite tarafından ayrıcalıklarla ödüllendirilen, sembolik de olsa bazı unvan ve yetkiler bahşedilen mimarın sıradan görülen ve tek bir alanda bilgi gerektirdiği düşünülen para karşılığı sunulan yapı ustalığının pratik bilgisinin eğitimini alması teknik açıdan doğru görünse bile çağın dinamikleri açısından çelişkili bir durumdur.

Vitruvius’un mimarın etkinliğini ustanın eylemlerinden ayırdığı açıkça görülmektedir: Yapı ustası tek bir sanatın bilgisi ve icrasında uzmanlaşmıştır, oysa mimar birçok sanat ve bilime yönelik eğitim almalıdır.(34) Mimar, sıradan insanlardan farklı olarak, yapıyı zihninde canlandırdığı anda bitmiş halinin oranları, amaca uygunluğu, ölçüleri ve güzelliğine dair kesin bir fikir sahibi olur. Mimarın düşünmesi gereken en önemli şey yapısının temel ölçü olarak belirlediği birimine ya da modülüne göre geliştirdiği oranlar ve elde edeceği ölçü birliğidir. Arazinin koşulları, yapının işlevi ve sonuçta elde etmesi beklenen güzellik için ölçütlerine uygun biçimde, ölçü birliğini ve oranları bozmamak kaydı ile, boyutlarda değişiklikler yapabilir. Bütün bunlar için çizim, yani geometri bilmesi, okuyup yazabilir olması, yani genel eğitimi (encyclical education) almış olması gerekir.

Mimarın kol gücü ile çalışan ustadan farklı bir kimliği, bilgisi ve yetkisi olduğu yönündeki tarihi kanıtlar inkâr edilemez. Öte yandan farklı bilgi ve belgelerden derlenerek oluşturulan mimar profili ve mimarın bilgisi yapbozunun tek sağlaması günümüze ulaşabilen yegâne yazılı kaynak olan Mimarlık Üzerine On Kitap’tır. Vitruvius’un kullandığı fabrica / pratik ve ratiocinatio / kuram kavramları için yapılan çeviriler ve yorumlar bugün geçerliliğini sürdüren kuram-uygulama ayrımının da kaynağını oluşturmaktadır. Ancak bu çeviri ve yorumların birçoğu, Vitruvius’un defalarca ifade ettiği, mimarın mesleki bilgisi ve mesleğini uygulama biçimi arasındaki ayrımı, tasarlayan mimar ile yapan usta arasındaki farkı gözetmekten uzaktır. Mimarın bilgisi ve mesleğini icrasının mimari ürünün imalatından farkı, mimarın eğitiminin yöntemi ve içeriğini tanımlayan ve çağın paradigması olan özgür sanatlar izleği üzerinden okunabilmektedir.(35)

Pont  Vitruvius’un pratik ile işaret ettiği bilginin de Platon’un entelektüel ya da teorik bilgi olduğunu iddia eder.(36) Yukarıda da ifade edildiği gibi Platon’a göre mimar işçi gibi çalışmaz. O, işçilerin başıdır ve el emeğini değil bilgisi kullanır. Mimarın bilgisi teoriktir, ancak teorik bilgi de hüküm veren ve idare eden bilgiler olarak ikiye ayrılır.(37) Entelektüel alan olarak tasarım kararlarının bilgisi kuram; bu kararların uygulanmasının, yani imalatın idare edilmesinin, bilgisi ise pratik olarak tanımlanabilir. Gwilt  Vitruvius’u bu çerçevede yorumlamış ve “pratik bilgi / fabrica”nın tanımlandığı bölümü “malzemenin en iyi ve uygun biçimde işlenmesi için, el işçiliğinin veya imalatın idaresinin üzerine yapılan kapsamlı düşünme, detaylı akıl yürütme” olarak çevirmiş; “teori”yi ise bu akıl yürütmenin sonucu olarak tanımlamış ve “malzemenin, tasarımın ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tabi tutulduğu süreci açıklayıp göstermek” olarak ifade etmiştir.(38)

Bu tanımdan yola çıkıldığında Granger’in Vitruvius yorumundaki teorinin karşılığı olan “teknoloji” kavramının yerinde bir ifade olduğu söylenebilir.(39) Türk Dili Kurumu Güncel Türkçe Sözlük teknoloji sözcüğünü “Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri, bunların kullanım biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi, uygulayım bilimi” olarak tanımlamaktadır.(40) Buradan hareketle, pratik entelektüel bir eylem, tasarım, teori ya da teknoloji ise bu eylemin yani tasarımın araçlarının ve yönteminin açıklanması olarak görülebilir.

Bu çerçeveden bakıldığında mimarın bilgisi ve pratiği entelektüel bir zanaat, ya da maharet olarak görülebilir. Mimar, el değil zihin işçisidir. Mimarın hem mesleğinin şerefine hem de özgür Romalı erkeğin ahlakına yaraşır biçimde eğitim alması gerekmektedir. Bu eğitimin içeriği ve yöntemi mimarlıktan bağımsız olarak gelişmiş ve Helenistik Roma kültürü içinde sistematik yapısına kavuşmuştur. Ancak özgür sanatlar, bilgi ve beceri bütününden fazlasıdır. Mimar bu eğitimi alarak sadece ahlaki bir sorumluluğu, toplumsal bir ödevi yerine getirmiş olmaz, mesleğinin icrasında ve imalatında etkili olan hesap ve sayı bilgisini edinmez. Retorik, gramer ve mantık eğitimi, düşünce işçiliği ve ustalığı olarak tanımlanan mimarlık mesleğinin icrasının koşuludur.

Ballard’a göre özgür sanatlar, içsel, entelektüel ve ahlaki ürünlerin üretimine dair zihinsel üretim ya da işçiliği kapsar; herhangi bilim, teknoloji, beşerî alan ve güzel sanata dair entelektüel yahut dile dayalı eylemle pratiğe geçerler.(41) Mimarlık mesleği, taş ya da ahşap ustalığından farklı olarak sembollere dayalıdır. Fiziksel gerçekliği olmayan tasarıma, planlanan imalata ve henüz var olmayan yapıya dair veriler dil, aritmetik ve geometrik semboller aracılığı ile üretilir, işlenir ve aktarılır. Özgür sanatlar, dil ve logos sahibi, semboller aracılığı ile iletişim kuran bir varlık olarak insanın, “insan olma” işlevini yerine getirmesidir.(42) Bu disiplinler, mimar için, bir erkek, bir vatandaş, ayrıcalıklı bir sanatçı / zanaatkar ve bir zihin işçisi olarak mesleğini icra etmenin yegane yoludur.

PARADİGMANIN TEZAHÜRÜ OLARAK MİMAR

Antik Roma’da mimarın eğitiminin, kolektif bilinç ve kümülatif bilginin parçası olduğu, mimarlığın icrasından ve yapının üretiminden ayrı düşünülmediğini söylenebilir. Antik dünyanın bu karmaşık ilişki ağını açıklayabilmek için hakim paradigmanın kendini inşa etme, gösterme ve üretme biçimlerini ele almak kaçınılmazdır. Bu anlamda, yedi özgür sanat, kökleri daha eskilere dayanmakla birlikte, etkin paradigmanın en güçlü araçlarından biridir. (Resim 5)

Özgür sanatlar, evrenin yapısından tuğlanın dizilişine kadar her ölçekte tanım, açıklama ve yargıyı düzenleyen sistemin parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistem içinde yapı, mimarlık mesleği, mimar, toplum ve evren aynı yasalara bağlıdır. Özgür sanatlar eğitimi almak Romalı erkeğin, bu yasalarca tanımlanmış ve açıklanmış, özgür, ahlaklı bir vatandaş ve mahir bir mimar olma işlevini yerine getirmesini sağlar; entelektüel bir pratik olarak, mimarın içindeki tasarlama irade ve becerisini ortaya çıkarır; mimarı, ücret karşılığı fiziksel emeğini satan yapı ustasından ayırır. Mimar, yapı ile ilgili tüm sanatların sevk ve idaresinin sorumluluğunu alabilir hale gelir.

Öte yandan “mimar”ın evrendeki yerini, toplumsal rolünü ve pratiğini tanımlayan ilkelere ve öğretiye sahip olan bir Romalı için, mimarlığa özgü, güncel çağrışımlarıyla kuramsal bir içeriği, mimarın mesleki bilgi ve becerileri bağlamında eğitimini merkezine alan açık bir tartışma alanından bahsetmek oldukça zor görünmektedir.(43) İzleyen çağlar boyunca değişen evren anlayışlarına rağmen devam eden bu iç içelik, mimarlık bilgisinin ve eğitiminin diğer alanlardan ayrışmasını yavaşlatan unsurlardan biri olarak değerlendirilebilir.

Mimarlık eğitimindeki kurumsallaşmanın da, diğer mesleki alanlara benzer biçimde, aynı unsura bağlı olarak, mesleğin geçmişine kıyasla çok geç tarihlerde gerçekleştiği söylenebilir. 1671 yılında kurulan ve ilk kurumsal mimarlık okulu olarak kabul gören Academie Royal d’Architecture, dönüşümün eşiği olarak büyük önem taşımaktadır.(44) Akademi’nin yapısı, programı, kimlerin mimar olabileceği, mimarın hangi bilgi ve becerilere sahip olması gerektiği, bir iktidar alanı olarak, 17. yüzyıl rasyonalizmi ile güçlendirilmiş devlet aygıtı tarafından belirlenmiştir.(45) Akademi, mimarlığın tanımını, sorunlarını, bilgisini, mimarın alacağı eğitimin içeriğini belirleyen metafizik evrenin yasalarının yanına, çağın paradigmasının tezahürü olarak, ekonominin, bilimin ve matematiğin yasalarını koymuştur.(46)

19. yüzyılda gelişim ve öğrenme üzerine yapılan çalışmaların(47) da etkisiyle çağdaş mimarlık eğitiminde, özellikle mimarlık eğitiminin ilk yılına yönelik yaklaşımlarda, toplumbilimin ve psikolojinin önermeleri belirleyici olmaya başlamıştır.(48) Bütün bu yasalar ve önermelerin insanın doğasını açıklamaya çalışan modellerin bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Kurumsallaşmış mimarlık eğitimini uzak antik akrabalarından ayıran en önemli unsurlardan biri bu nokta belirginleşmektedir. Antik Roma mimarının eğitim pratiğinde insan ve evren modelinin yöntemi, içeriği ve mimar adayını aynı anda tanımlandığını görmekteyiz. Çağlar içinde “insan gelişimi ve öğrenmesi”, mimarlığın bilgisi ve evren modelleri ayrışmış ve farklı uzmanlık alanları haline gelmiştir. Günümüzde her biri için, derinlerde birbirleri ile ilişkili olabilecek, farklı kuramlar söz konusudur.(49)

Çağdaş mimarlık eğitimi, özellikle birinci sınıfta, bu dağınık alanlar arasında bir örüntü kurmaya, fiziksel karşılığı bina yapmak bir süreci mimar adayının zihninde entelektüel bir pratik olarak yeniden kurmaya büyük çaba harcamaktadır. Antik Roma dünyasında bu görevi özgür sanatlar üstlenmiştir. Özgür sanatlar, insan eylemlerinin hem zihinsel hem fiziksel temsillerin imkânı olmuştur. Bu bütünlük sayesinde, günümüzden farklı olarak, antik dünyada bir yapıyı keşfetmek ve kavramak ile mimarını ve evreni anlamak neredeyse aynı şey olarak görülebilir.

NOTLAR

1. Shiner, Larry, 2010, Sanatın İcadı: Bir Kültür Tarihi, (çev.) İsmail Türkmen, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

Shiner sanat düşüncesinin tarihini anlattığı kitabında bu değişken konumu toplumsal ve kültürel bağlamları ile birlikte sunmaktadır.

2. “Sanat” kavramının tarihi, kategoriler ve geçişler için: Tatarkiewicz, Wladyslaw, 1980, A History of Six Ideas: An Essay in Aesthetics, Polish Scientific Publishers, Warszawa. Sanat düşüncesinin çağdaş bir sanat sistemine evrimini estetik tarihi bağlamında tartıştığı makalesi için: Kristeller, Paul Oskar, 1951, "The Modern System of Arts: A Study in the History of Aesthetics Part I", Journal of the History of Ideas, cilt: 12, sayı: 4, ss. 496-527.

3. Balamir ve Erkal editörlüğünde Mimarlık dergisinin 289. sayısı için hazırlanan “Mimarlık Bilgisi” dosyası bu alana dair kapsamlı değerlendirmeler içermektedir. Alanın genişliği ve geçişliliğine yönelik olarak bkz: Tanyeli, Uğur, 1999, “Söylem ve Kuram”, Mimarlık, sayı:289, ss. 38-41. Süveydan, Şerif, 1999, “Mimarlık Teorisi Üzerine Tezler”, Mimarlık, sayı:289, ss. 24-35.

4. Kostof, Spiro (ed.), 2000, Architect: Chapters in the History of Profession, University of California Press, Berkeley, Los Angeles, London.

5. Bu ilişkinin yönü de zamana ve bağlama göre değişmektedir. İnsanın kültürü, kültürün insanı üretiminin antropolojik serüveni için: Güvenç, Bozkurt, 1991, İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul.

6. Koestler, Arthur, 2013, Uyurgezerler - İnsanın Değişen Evren Görüşünün Bir Tarihi, (çev.) Ekrem Berkay Ersöz, Phoenix Yayınevi, İstanbul. Kuhn, Thomas S., 2007, Kopernik Devrimi - Batı Düşüncesinin Gelişiminde Gezegen Astronomisi, (çev.) Halit Turan, Dursun Bayrak, Sinan K. Çelik, İmge Kitabevi, Ankara.

7. Bloomer, W. Martin, (ed.), 2015, A companion to ancient education, John Wiley & Sons, West Sussex.

Clarke, Martin Lowther, 2012, Higher Education in the Ancient World, Routledge, New York. Reynolds, Leighton Durham, Nigel, Guy Wilson, 1991, Scribes and Scholars: A Guide to the Transmission of Greek and Latin Literature, Oxford University Press, New York. Simeoni, Luca, 2017, “Matematik ve Matematik Bilimler”, Antik Yunan, (ed.) Umberto Eco, (çev.) Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, İstanbul, ss. 1049-51.

8. Ballard, Edward Goodwin, 1989, Philosophy and the Liberal Arts, Kluwer Academic Publishers, Dordrecht.

9. Vitruvius, 2016, Mimarlık Üzerine, (çev.) Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınları, İstanbul.

10. Üç sözel sanat “trivium”, dört matematiksel sanat “quadrivium”olarak bilinmektedir, bkz: Simeoni, 2017, ss. 1049-50.

11. Donald, Merlin, 1993, Origins of the Modern Mind: Three Stages in the Evolution of Culture and Cognition, Harvard University Press, Cambridge, s. 349.

12. Simeoni, 2017, s. 1049. Simenoi’ye göre öğretim, bilgi ve inceleme konusu olan şeylere işaret eden “mathema” isminden türetilen “ta mathēmata” terimi, astronomi, geometri, aritmetik ve müzik için ilk defa Platon’un çağdaşı ve arkadaşı Pisagorcu Arkhytas tarafından kullanılmıştır.

13. Cook, William S., 2014, “A Comparative Analysis Between the Nile Valley’s Liberal Arts Tradition and the Development of Western Education”, Journal of Black Studies, cilt: 45, sayı: 8, ss. 683–707, doi:10.1177/0021934714550398.

14. Griffith, Mark, 2015, “Origins and Relations to the Near East”, A Companion to Ancient Education, (ed.) W. Martin Bloomer, Wiley-Blackwell, West Sussex, ss. 7-25.

15. Platon, 2000, Devlet, (çev.) Sabahattin Eyüboğlu, M. Ali Cimcoz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul. 7. kitap.

16. Lindberg, David C., 2007, The Beginnings of Western Science: The European Scientific Tradition in Philosophical, Religious, and Institutional Context, Prehistory to A.D. 1450, The University of Chicago Press, Chicago.

17. Seneca, 1920, Ad Lucilium Epistulae Morales, (çev.) Richard M. Gummere, William Heinemann & G.P. Putnam and Sons, London & New York.

18. Reydams‐Schils, G., 2010, “Philosophy and education in Stoicism of the Roman Imperial era”, Oxford Review of Education, cilt: 36, sayı: 5, ss. 561-74. Tubbs, Nigel, 2014, Philosophy and Modern Liberal Arts Education: Freedom is to Learn, Palgrave Macmillan, Hampshire.

19. Ayrıntılı bir inceleme için: Simeoni, 2017. Bloomer, 2015. Clarke, 2012. Reynolds ve Wilson, 1991, s. 33.

20. Ryan, S M, 2012, Hearing at the Boundaries of Vision: Education Informing Cosmology in Revelation 9, Bloomsbury Publishing.

21. Rowland, Ingrid D.; Howe, Thomas Noble, 1999, “Introduction”, Ten Books on Architecture, (ed.) Ingrid D. Rowland, Thomas Noble Howe, Cambridge University Press, Cambridge, ss. 1-18. Bkz: 59 numaralı dipnot.

22. Rowland; Howe, 1999, s.7.

23. Vitruvius, 1. Kitap, 1. Bölüm, 11-12 arası (1.1.11-12)

24. Tatarkiewicz, 1980, s.13.

25. Kostof, Spiro, 2000, “Architecture in the Ancient World: Egypt and Greece”, Architect: Chapters in the History of Profession, (ed.) Spiro Kostof, University of California Press, Berkeley, Los Angeles, London, ss. 3-27, ss.3-27.

26. Platon, 2001, Devlet Adamı, (çev.) Behice Boran, Mehmet Karasa, Sosyal Yayınları, İstanbul.

27. Masiero, Roberto, 2006, Mimaride Estetik, (çev.) Fırat Genç, Dost Kitabevi, Ankara.

28. Tatarkiewicz, 1980, s. 200.

29. Rowland; Howe, 1999, s.7.

30. Vitruvius, 1999, Ten Books on Architecture, (ed.) Ingrid D. Rowland, Thomas Noble Howe, (çev.) Ingrid D. Rowland, Cambridge University Press, New York.

31. Platon, 2000, III. Kitap, 403a-, s.86.

32. Shiner, 2010, s. 53

33. Vitruvius, 2016. Vitruvius, 1993, Mimarlık Üzerine OnKitap, (çev.) Suna Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları. İstanbul. 1.Kitap, Bölüm 1.1 (1.1.1)

34. Vitruvius, 1993 ve 2016, 1.1.4-12; 4.8.9-10; 6.2.1-3.

35. Pont, Graham, 2005, “The Education of the Classical Architect from Plato to Vitruvius”, Nexus Network Journal, cilt: 7, sayı: 1, ss. 76–85.

36. Pont, 2005, s. 77-81. Romalılar noktalama işaretlerini kullanmıyorlardı. Metni ve anlamı noktalama işaretleri ile kurmaya ve okumaya alışkın çağdaş okuyucu, yorumcu ve çevirmenler için Latince belgeler belirsizlikleri fazla, anlamları değişken bulmacalara dönüşmüştür.

37. Platon, 2001, s. 14-15.

38. Vitruvius, 1826, The Architecture of Marcus Vitruvius Pollio, (çev.) Joseph Gwilt, Priestley and Weale, London, s. 3.

39. Vitruvius, 1931, On Architecture, (ed.&çev.) Frank Granger, Harvard University Press, Cambridge & London, 1.1.1, s. 7.

40. TDK Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/  [Erişim: 21.10.2019]

41. Ballard, 1989, s. 94-100.

42. Ballard, 1989, s. 97.

43. Günümüze ulaşabilen metinler, belirli bir konu üzerine derinlemesine içerik yerine her konuda sahip olunan her şeyi aktarmaya çalışan içerikleri ve kurguları ile bu iç içe geçmişlik halinin maddi örnekleridir. Milattan sonra 1. yüzyılda yaşamış, Yaşlı Pliny olarak da bilinen, Gaius Plinius Secundus, 37 ciltlik Doğal Tarih isimli eserinde sağlıktan sanata insanlığın tüm bilgisini bir araya toplamaya çalışmıştır. İngilizce çevirisi için bkz: http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Plin.+Nat.+toc [Erişim: 05.02.2020] Antik çağ coğrafyası, mekaniği, hastalıkları ve tedavi kültürü gibi farklı konularda kaynak olan Mimarlık Üzerine On Kitap için Vitruvius, 2017 ve Prioreschi, Pilinio, 1996, A History of Medicine: Roman Medicine, Horatius Press, Omaha.

44. 17.yüzyıl Fransız monarşisinin sosyal ve ekonomik iktidarının alanı ve aracı olarak kurulan akademiler arasında kamuya açık derslerle “sistematik öğretim” yapanların sadece Mimarlık Akademisi ve Resim ve Heykel Akademisi olduğu bilinmektedir. Griffin, Alexander, 2019, The Rise of Academic Architectural Education: The Origins and Enduring Influence of the Académie d’Architecture, Routledge, Londra ve New York.

45. Picon, Antoine, 2010, French Architects and Engineers in the Age of Enlightment, Cambridge University Press, Cambridge. Akademinin, bir mimar için elzem olan bilimsel ve matematiksel bilgiyi sağlayacak olan geometri, aritmetik, mekanik, hidrolik, sur inşası, perspektif ve taş ustalığı konusunda eğitim vermesi gerektiği ifade edilmektir. Griffin, 2019, ss. 32-37.

46. Metafizik yasaları yerinden edecek olan kişi ise Claude Perrault olacaktır. Akademi üyesi olan Perrault Vitruvius tarafından kaleme alınan de Architectura’yı Fransızcaya çevirmekle kalmayacak, evrensel ve mutlak bir oran olamayacağını, her çağ ve toplumun bu anlamda kendi beğenisini ortaya çıkaracağını söyleyerek mimarlığın ateşini tanrılardan alıp insanlara verecektir. Perez-Gomez, A., 1993, Introduction. C. Perrault, Ordonnance for the Five Kinds of Columns after the Method of the Ancients içinde, I. K. McEwen (çev.), The Getty Center for the History of Art and the Humanities, Santa Monica, ss. 1-44. Griffin, 2019, s. 93.

47. Senemoğlu, Nuray, 2005, Gelişim Öğrenme ve Öğretim, Kuramdan Uygulamaya, Gazi Kitabevi, Ankara. Miller, Patricia, 2009, Theories of Developmental Psychology, Worth Publishers, New York.

48. Okul öncesi çocuk eğitiminden çağdaş mimarlık eğitimine uzanan bir soyağacı denemesi için Varnelis, Kzys, 1998, “The Education of the Innocent Eye”, Journal of Architectural Education, cilt:51, sayı:4, ss. 212-223.

49. Carlo Rovelli, çağdaş fizik kuramlarına yabancı olanlar için sade ve ilgi uyandırıcı bir dille yazdığı eserinde hem evren modellerini tanıtmakta hem de okuyucuya modellerin hayatın diğer alanlarındaki yansımalarına dair ipuçları vermektedir. Rovelli, Carlo, 2019, Fizik Üzerine Yedi Kısa Ders, Can Yayınları, İstanbul.

Bu icerik 2089 defa görüntülenmiştir.