347
MAYIS-HAZİRAN 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

YAYINLAR

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU ADIM ADIM


İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY


TÜRKÇE ÖZET



KÜNYE
DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

Evrensel Tasarım: Tanımlar, Hedefler, İlkeler

Neslihan Dostoğlu
Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Ece Şahin
Arş. Gör., Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Yavuz Taneli
Öğr. Gör. Dr., Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

İnsanın yaşam süresinde geçmişten günümüze belirgin bir artış görülmektedir. 20. yüzyılın başında ortalama insan ömrü 47 yıl iken, günümüzdeki ortalama 76 yıla ulaşmış, dünya nüfusunun % 80’inin 65 yıldan fazla yaşadığı saptanmıştır. Bu süreçte, dünyadaki engelli bireylerin sayısı da artmıştır. Bunun iki temel nedeni bulunmaktadır: İki dünya savaşının çok sayıda kişinin yaşamını engelli olarak sürdürmesine neden olması ve tıbbi gelişmelerin önceleri ölümcül olan hastalıklar veya kazalar sonrasında hayatta kalma olanağını sağlaması. Örneğin, ABD’de 1966 yılından sonra çeşitli düzeydeki engelli nüfusun oranı % 70 artmıştır. 1994 yılı belirlemelerine göre, bu ülkede nüfusun % 20.6’sı çeşitli düzeylerde engellidir. Ayrıca, 1880’lerde 65 yaş üzeri nüfus % 3 iken, 1980 yılında % 11.2’ye ulaşmıştır. 2030 yılı için tahmin edilen oran ise % 20-25’tir. Amerika’da 65 yaş üzeri bireylerin % 46’sının yaşamını bir tür engelle sürdürdüğü düşünüldüğünde, toplumdaki yaşlı sayısındaki artışın engelli sayısındaki artışı da beraberinde getirdiği söylenebilir. (1) Türkiye’de ise Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devlet İstatistik Enstitüsü işbirliği ile gerçekleştirilen 2002 yılı Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçlarına göre, engelli nüfusunun oranı % 12.29 olarak belirlenmiştir. (2)

Engelli olarak tanımlanan insanların bazı organları, doğum hataları veya sonradan ortaya çıkan trafik ve iş kazaları ile hastalık gibi nedenlerle, normal insanlardaki işlevlerini üstlenemedikleri için, bu kişiler diğer insanlardan farklı biçimde yaşamak durumunda kalmakta ve yaşamını bir engelle sürdürmektedir. Bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal veya sosyal yeteneklerini çeşitli nedenlerle kaybetmiş bu insanların, birtakım yardımcı alet ve cihazlarla bu eksikliklerini gidermeleri kimi kez mümkün olabilmektedir. Ayrıca, insan ömrünün uzamasının doğal bir sonucu olarak bireyler performans ve yeteneklerinin değiştiği uzun bir yaşlılık dönemi geçirebilmektedir. Yaşam sürecinin değişik aşamalarında gereksinimlerin de farklılaştığı düşünüldüğünde, tasarımda kullanıcı boyutunun çok yönlü olarak düşünülmesinin gerekliliği görülmektedir. Çevrenin ve çeşitli ürünlerin, eşit olanaklarla her türlü birey tarafından kullanılabilirliğinin sağlanması yönünde bir yaklaşımın kavramsal yapısı 1980’lerin ortalarında şekillenerek ortaya koyulmuş, “evrensel tasarım”, “herkes için tasarım” gibi farklı pek çok isimle anılan bu tür yaklaşımlar dünyanın çeşitli ülkelerinde geçerlilik kazanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2001 yılında engellilik için yeni bir tanım getirmiştir. “International Classification of Functioning, Disability and Health ICF 2001” adını taşıyan bu sistemde, önceleri, genelde özel bir grubun değişmez sınırlılıkları olarak görülen engellilik kavramı, ilk kez yetenek ve performans arasındaki ilişkinin analizine odaklanılarak tanımlanmıştır. Herkesin, yaşamının bir döneminde sağlığında bir düşüş yaşayıp, bazı engelleri deneyimleyebileceği düşüncesiyle engellilik, dinamik ve koşullarla ilişkili bağlamsal bir değişken olarak görülmüştür. Çok veya az engelli olma durumu, temelde kişi ile bireysel, kurumsal, sosyal çevreler arasındaki etkileşimle ilgili olarak yorumlanmıştır. Sınıflama, “evrensel tasarım”ın ana felsefesini referans almış ve evrensel tasarımın engellilik deneyimini azaltmada, herkesin deneyim ve performansını geliştirmede uluslararası ölçekte önemini vurgulayan bir platform oluşturulmuştur. (3)

Ülkemizde engellilerin toplumsal yaşama katılmasını sağlamak açısından yapılması gerekenler, yasalarda ve yönetmeliklerde yer almaktadır, ancak tanımlanan gerekliliklerin kente ve mimariye yeterince yansımadığı görülmektedir. Yetersizlikler ve beklentiler engelli bireyler ve onları temsil eden kurumların yetkilileri tarafından sıklıkla ifade edilmektedir. Bu açıdan, evrensel tasarım felsefesinin anlaşılması ve dünyada gerçekleştirilen uygulamaların tasarımcılar tarafından takip edilmesi büyük önem taşımaktadır. Makalede, “evrensel tasarım” kavramını, bu yaklaşımın hedef ve ilkelerini, bu yaklaşımı içeren çözümleri incelemek ve bu bağlamda ülkemizdeki süreci değerlendirmek amaçlanmıştır.

Evrensel Tasarım Kavramının Tanımı

“Evrensel tasarım”, tüm ürünlerin ve çevrelerin, yaş, beceri ve durum farkı gözetmeksizin pek çok kişi tarafından kullanılabilmesini olanaklı kılan, bütünselleşme sağlayan bir tasarım yaklaşımı olarak tanımlanmaktadır. Yaklaşım, ürün tasarımından, mimarlığa ve kentsel tasarıma, çevre kontrolü sağlayan basit sistemlerden, karmaşık bilgi teknolojilerine kadar değişen ölçekleri kapsamaktadır.

“Evrensel tasarım”, terim olarak ilk kez 1980’li yılların ortalarında Mimar Ronald L. Mace tarafından kullanılmıştır. Bu tasarım yaklaşımının ilkelerine göre inşa edilmiş çevre, adaptasyona gerek duyulmadan tüm insanların kullanımını sağlar. Örneğin, rampa gereksinimini ortadan kaldırmak, basamaksız girişler düzenlemek, ayarlanabilir yükseklikte mutfak tezgahı kullanmak gibi çözümler, bu anlayış içerisinde ele alınan farklı düzenlemelerdir. Burada önemli olan nokta, tasarlanan ortamın veya ürünün özelliklerinin normal görünmesi ve bu şekilde hissettirilmesidir. Evrensel tasarım yaklaşımıyla elde edilen ürünler, tüm kullanıcıların yararlanmasına olanak sağlamakta ve sonuçta engelliler, yaşlılar, çocuklar ve genelden farklı diğer insanlar etiketlenmemekte veya damgalanmamaktadır. (4)

Evrensel tasarım kavramında önemli olan genelde kullanıcıdır ve konu edilen engelli insanlar değil, tüm insanlardır. Buradaki ana fikir, aslında tüm insanların, yaş, beceri kaybı gibi nedenlerle, bir çeşit engelli olduğu görüşüdür. Genelde toplumda, engelli veya yaşlı olmak olumsuz, “normal” olmak ise kusursuz ve beceri sahibi olarak algılanmaktadır. Oysa, sadece “normal” tanımına uyan bireyleri düşünerek yapılan tasarımlar, gerçek koşullar ile uyumsuzluk taşımaktadır. (5) Evrensel tasarım yaklaşımını benimseyenler bu anlayıştan yola çıkarak, tasarımda kullanıcı boyutunu geniş çapta değerlendirmekte ve kullanım problemlerine bütünleştirici bir tutumla yaklaşarak çözüm aramaktadırlar.

Evrensel Tasarım Yaklaşımının Tarihsel Gelişimi

Evrensel tasarım kavramı, engelliler için tasarım kapsamında 1950’lerden itibaren konuya gösterilen ilgi çerçevesindeki gelişmeler sürecinde ortaya çıkmıştır. II. Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda Avrupa, Japonya ve ABD’de inşa edilmiş çevrelerde fiziksel engelliler için sorunların ortadan kaldırılması için çeşitli yöntemler düşünülmüş ve “engelsiz tasarım” (barrier-free design) anlayışı geliştirilmiştir. Bu yaklaşımda, ciddi fiziksel sınırlılığı olan kişileri özel ve ayrı tutan bir eğilim benimsenmiştir. (6) Bina mevzuatı ve kanunlardaki mimari engellerin kaldırılması konusunu içeren engelsiz tasarım anlayışında, engellilik harekete odaklanarak, öncelikle ulaşım açısından ele alınmıştır.

1970’lere gelindiğinde, Avrupa’nın bir bölümünde ve ABD’de, bireylere uygun hale getirilen özel çözümlerin ötesinde bir düzenleme yapılması konusuna vurgu yapılmaya başlanmış ve normalizasyon, entegrasyon fikirlerine yönelinmiştir. Gittikçe artan biçimde, terminoloji olarak “ulaşılabilir tasarım” (accessible design) ifadesi kullanılmıştır. ABD’de, engelli hakları hareketi 1970’lerin ortasında, ırksal azınlıkların 1964 Vatandaş Hakları Hareketi (1964 Civil Rights Act) ile bağlantılı olarak şekillenmiştir. İlk kez bu dönemde tasarım, vatandaşlık haklarını elde etmenin bir koşulu olarak görülmüştür.

1968 yılında Architectural Barriers Act ile başlayan bu yaklaşımda, 1990 yılında Americans with Disabilities Act (ADA) ile farklı bir noktaya gelinmiştir. (7) ADA standartları engelsiz tasarımı öngörür, çünkü bu standartlar engellilerin çevre içinde yer alabilmelerine odaklanmıştır. Ancak, ADA “evrensel tasarım” olarak düşünülmemelidir. Mace, ADA ve “evrensel tasarım”ın farklılığını, ADA şartlarına uygun bir otel yapısına değinerek açıklamıştır. ADA gerekliliklerine uygun bir otelde belirli odalar, tekerlekli sandalye kullanan kişilerin kullanabileceği şekilde düzenlenir. Bu otelde, ulaşılabilir odalar her katta aynı konumda yer alır. Bu nedenle, ulaşılabilir odalarda, örneğin tuvalet sadece sol elini kullanabilen engelliler için uygundur. ADA standartlarında sol ve sağ el kullanımlı odalar konusu yer almamaktadır ve bu anlamda otel kurallara uygundur. Ancak, bu herkesin kullanımını engelleyen bir durumdur. Geçişlerde sağ elini kullanan engelli bir birey bu otelde kalamamaktadır. (8)

Bu örnekte de görüldüğü gibi “evrensel tasarım” kavramı, taşıdığı sosyal eşitlik öğesi ve performans temelli olmasıyla “ulaşılabilirlik” kavramından ayrılmaktadır. Evrensel tasarım yaklaşımında, ulaşılabilirlik, tasarımın tümüne entegre edilmiştir. Bu bütünleşme önemlidir, çünkü tasarım sürecinin sonlarında veya süreç tamamlandıktan sonra eklenen ulaşılabilirlik özelliklerinin damgalayıcı niteliğinden uzaklaşılmakta ve sonucunda daha iyi bir tasarım ortaya çıkmaktadır. Evrensel tasarım, standartlar veya gereklilikler yerine kullanılabilme sonuçlarına dayalıdır. (9) Ulaşılabilirlik kurallarında, tekerlekli sandalye kullanan, görsel ve işitsel açıdan eksikliği olan kişiler ele alınmış, dolayısıyla engellilik dar kapsamda irdelenmiştir. Ulaşılabilir çevre sağlamak, genellikle ulaşılabilir olarak tasarlanan bazı özel öğeler eklemek anlamını taşımaktadır. Evrensel olarak kullanılabilir çevrede ise tasarlanan mekân ayrılmamış, bu alanları başka kişilerin kullanımı engellenmemiştir. Ulaşılabilir mekânların ayırıcı, sevimsiz niteliği ve maliyeti yerine, evrensel tasarımda estetik standartlar yüksek düzeydedir. (10)

Evrensel Tasarımda Hedefler ve Genel İlkeler

Dünyanın farklı ülkelerinde “evrensel tasarım” kavramını çağrıştıran değişik terimler kullanılmaktadır. “Herkes için tasarım”(design for all), “kapsayıcı tasarım” (inclusive design), “kullanıcı odaklı tasarım” (user needs design), “gerçek yaşam için tasarım” (real life design), “ömür boyu için tasarım” (life span design), “kuşaklararası tasarım” (transgenerational design) bunlardan bazılarıdır. Terminoloji ve anlamlar bir ülkeden diğerine farklılaşmakta ve genellikle her ulusun toplumsal değerlerini yansıtmaktadır. Ülkeler arasındaki kültürel farklılıklar, bu yaklaşımın kabul edilme biçimini ve geliştirilme yöntemini etkilemektedir. Ancak, hedefler genelde konfor, güvenlik, herkese kucak açma, yeterlilik, bağımsızlık, katılım, sürdürülebilirlik, kaynaştırma, entegrasyon / bütünleşme, kültürel uygunluk, cinsiyete uygunluk, kapsama, maddi ulaşılabilirlik terimleriyle ifade edilmektedir. (11)

1989 yılında Ronald L. Mace tarafından temelleri atılan ve 1996 yılında North Carolina State Üniversitesi’nde Evrensel Tasarım Merkezi (The Center for Universal Design) ismini alan merkez, 1997 yılında “evrensel tasarım” kavramını anlaşılır kılmak ve yol gösterici olmak amacıyla 7 ilke yayımlamıştır. Evrensel tasarım, kısaca tekrarlamak gerekirse, fiziksel mekânların ve farklı ürünlerin, her yaşta, her yetkinlik düzeyinde kişi tarafından kullanılabilmesini sağlamayı amaçlayan bir tasarım ve düşünce yaklaşımıdır. Bu düşüncenin temelinde, kişilerin aslında “ortalama” olarak nitelendirilebilecek bir tanıma uymadığı, dolayısı ile bu hayali “ortalama” bireyin sorunları çözüldüğünde tasarım probleminin çözülmediği anlayışı yatmaktadır. Farklı antropometrik, bilişsel ve yetkinlik düzeyindeki (görme, işitme, hareketlilik) bireylerin özelliklerinin anlaşılması ile daha çok kişiyi kapsayan tasarımlar üretilebilecektir. Burada, evrensel tasarım yaklaşımının benimsendiği 7 ilke sıralanmakta ve her biri için olumlu örnekler sunulmaktadır. Örnekler öncelikle mimari tasarımı, ek olarak endüstriyel tasarım alanını içermektedir. (12)

1. Eşitlikçi Kullanım

Tasarım, farklı yetkinlik düzeyleri olan bireyler için kullanılabilir olmalıdır. Farklı kullanıcılar için tasarımda eşit şartlar sağlanmalıdır. Kullanıcılar arasında ayırım olmamalı, kullanıcı damgalanmamalıdır. Güvenlik ve mahremiyet ile ilgili kurallar tüm kullanıcıları kapsamalıdır. Tasarım tüm kullanıcıların hoşuna gidecek nitelikte olmalıdır. (Resim 1, 2)

2. Kullanımda Esneklik

Tasarım, farklı bireysel tercih ve yetkinlikleri kapsamalıdır. Farklı kullanım biçimleri olanağı sağlanmalıdır. Ürün, sağ ve sol elini kullananlar için aynı derecede kullanışlı ve kullanılabilir olmalıdır. Kullanıcının hata yapmasına veya hassas motor becerileri olmamasına olanak sağlamalıdır. Ürün, kullanıcının farklı hızda algılamasına olanak sağlamalıdır. (Resim 3, 4)

3. Basit ve Sezgisel Kullanım

Tasarım, kullanıcının tecrübe, bilgi, dil becerisi ve anlık odaklanma düzeyinden bağımsız olarak kolay anlaşılabilir olmalıdır. Gereksiz karmaşıklıktan kaçınılmalıdır. Kullanıcının beklentilerine ve sezgisel kullanıma aykırı olmamalıdır. Tasarım, geniş bir yelpazedeki okuma düzeyi ve dil becerisini kapsamalıdır. Bilgi, önem dercesine göre sıralanmış olmalıdır. Kullanım sırasında ve sonrasında doğru zamanda kullanım bilgisi ve geribildirim sağlanmalıdır. (Resim 5)

4. Algılanabilir Bilgi

Tasarım, kullanıcı için gerekli bilgiyi, ortam koşullarından, ya da kullanıcının duyusal algılama becerisinden bağımsız olarak, etkin bir biçimde sunmalıdır. Temel bilgilerin “okunabilirliği” en üst düzeyde olmalıdır. Ürüne özgü unsurlar kullanıcıya kolay açıklanabilir nitelikte farklılaştırılmış olmalıdır. Ürün, duyusal kısıtlılıkları olan kullanıcıları kapsayacak biçimde, uyumluluğu sağlayacak teknikleri ya da arayüzleri içermelidir. (Resim 6, 7)

5. Hata için Tolerans

Tasarım, kaza veya istenmeyen davranışlar sonucu ortaya çıkabilecek tehlikeli ve kötü sonuçları en aza indirmelidir. Tasarım unsurlarının en kullanılanları en ulaşılabilir biçimde, tehlikeye sebep olabilecekler ise yokedilmiş, izole edilmiş veya korunaklı biçimde düzenlenmiş olmalıdır. Kaza ve hatalara sebep olabilecek davranış biçimleri ve tasarım unsurları açık olarak ifade edilmiş olmalıdır. Hatalara olanak tanımayan özellikler sağlanmalıdır. (Resim 8)

6. Düşük Fiziksel Güç Gereksinimi

Tasarım, etkinlik ve rahatlıkla kullanılabilir olmalı, yorgunluğa en az derecede olanak vermelidir. Kullanıcı, vücudunu doğal olmayan konumlarda bulundurmak zorunda kalmamalıdır. Ürün, kabul edilebilir derecede güç kullanarak çalıştırılabilmelidir. Ürün, üst üste tekrar eden davranışları gerektirmemelidir. Uzun süreli güç kullanımı gerekliliği en aza indirilmelidir. (Resim 9)

7. Yaklaşım ve Kullanım İçin Uygun Boyut ve Mekân

Kullanıcının vücut ölçüleri, duruş pozisyonu ve hareketliliğinden bağımsız olarak, yaklaşma, uzanabilme, elle kullanım ve genel kullanım için uygun boyut ve alan sağlanmış olmalıdır. Hem oturan, hem de ayaktaki kullanıcılar için önemli kullanım öğelerine engelsiz bakış açısı temin edilmelidir. Tüm kullanım öğelerine otururken ya da ayakta aynı derecede kolaylıkla ulaşılabilmelidir. Farklı el büyüklüğü ve el ile kavrama özelliği düşünülmüş olmalıdır. Yardımcı gereçler (tekerlekli sandalye, yürüme gereçleri, vb.) veya yardımcı olacak kişiler için yeterli alan sağlanmalıdır. (Resim 10)

Evrensel tasarımın genel yapısının açıklanması için yararlı bir sistem oluşturan ilkeler, tasarım disiplini içerisinde farklı şekillerde uygulanmaktadır. Örneğin, ürün tasarımında “basit ve sezgisel kullanım” ilkesine göre yeşil renk ilerleme, kırmızı renk durma anlamını taşıyabilmekte, mimarlıkta aynı ilke ise, kat planlarının kullanıcının yardım, rehber veya bir harita olmaksızın yönlenmesini sağlayabilmesi olarak yorumlanabilmektedir. (13)

Değerlendirme: Türkiye’deki Gelişmeler

Son yıllarda, dünyanın pekçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de mimarların hiç mevcut olmayan ortalama kişi için değil, herkesin gereksinimlerini karşılamak için tasarım yapmaları gerektiğinin bilincine varılmıştır. Bu süreçte, 1991 yılında Türk Standartlar Enstitüsü “Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları” ismini taşıyan TSE 9111 sayılı standardı kabul etmiştir. Ancak, bu kuralların uygulamaya girmesi için bir süre daha beklemek gerekmiştir. Ülkemizde 1997 yılında, görev ve sorumlulukları, engelliler için gerekli hizmetlerin karşılanmasını sağlamak, ulusal ve uluslararası kurumlarla koordinasyon ve işbirliği oluşturmak, bu alanda ulusal politika oluşumunu desteklemek, engellilerin sorunlarını belirlemek ve çözüm yolunu araştırmak olan Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı kurulmuş ve aynı yıl İmar Yasası’nda bu çerçevede yeni düzenlemeler yapılmıştır. (14) Çalışma alanına katkıda bulunacak bilgilerin paylaşımı için Öz-Veri isimli hakemli bir derginin yayımlanması, eğitim, bilgilendirme faaliyetleri, çeşitli projeler ve etkinliklerin gerçekleştirilmesi, Türkiye Özürlüler Araştırması’nın 2009-10 yılları arasında ikinci kez yapılması için (bu araştırma en son 2002’de yapılmıştır) hazırlıkların yürütülmesi, başkanlığın çalışmalarına örnek olarak verilebilir.

1997 yılında, binaların engellilere uygun hale getirilmesi kapsamında İmar Yasası’nda yapılan yeni bir düzenlemeyle, imar yönetmelikleri içerisindeki koşullara ek olarak, Türk Standartları Enstitüsü’nün ilgili standartlarına uyulmasının gerekliliği ifade edilmiştir. 2005 tarihli Özürlüler Kanunu uyarınca ise, mevcut yapıların engelli kullanımını sağlar hale getirilmesi kararı alınmış, bunun için yerel yönetimlere 7 yıllık bir süre tanınmıştır. (15)

Türkiye’nin en büyük dört kenti olan İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa büyükşehir belediyeleri imar yönetmelikleri incelendiğinde genel olarak, TSE 9111 sayılı standarda uyulmasının zorunlu olduğu, kamu binalarındaki tuvaletlerde engelli kullanımı için en az bir kabin bulunması, otoparklarda sarı işaretli engelli araç yeri bırakılması, sinema ve tiyatrolarda engelliler için oturma olanağı sağlanması, otel ve motellerde engelli odası düzenlenmesi, merdivenin zorunlu olduğu bina girişlerinde rampa düzenlenmesi, merdiven, kapı, asansör, rampa gibi çeşitli elemanların tanımlanan boyutlarda yapılması gibi çeşitli gerekliliklerin yer aldığı görülmektedir. Genel benzerliklerin yanısıra yönetmelikler arasında bazı farklılıklar da bulunduğu söylenebilir. İstanbul’da uygulanan imar yönetmeliğinde, özürlüler dışında yaşlıların da kullanımı için gereken koşullar tariflenmekte, bu kapsamda kapı kolunun kolay kavranmasından, görme özürlüler için uyarıcıların düzenlenmesine kadar detaylı tanımlamalara yer verilmektedir. Ankara’da uygulanan imar yönetmeliğinde, konutlar için tüm oda ve bölümlerin “özürlülerin de kullanımı düşünülerek” ifadesiyle en az ölçüleri belirtilmiştir. İzmir’de uygulanan imar yönetmeliğinde umumi ve katlı binalarda engelli, yaşlı ve çocukların kaçışı için yangın hortumu bulundurulmasının gerektiği ifade edilmiştir. Bursa’da ise rampalarda döşeme kaplamasının kaymayı önleyen tekerlekli sandalye ve koltuk değneği kullanımını güçleştirmeyen şekilde yapılması istenmektedir.

Türkiye’de standartlar ve yasal prosedürde “evrensel tasarım” felsefesini çağrıştıran çözümlerin tanımlandığı söylenebilirse de, uygulamada yetersiz kalındığı görülmekte, engelli bireyler ve ilgili kurum, dernek, federasyon temsilcilerinin yorumları da bu görüşü desteklemektedir. Türkiye Engelliler Derneği Başkanı Poyraz, özellikle konutların standartlara uygun inşa edilmediği, rampaların genellikle yapılmadığı veya kullanılamayacak kadar dik ve dar düzenlendiği, kaldırımlarda ve yollarda ağaç, park eden araç ve tabelalar nedeniyle engelli bireylerin geçişinin engellendiği, durak, istasyon, havalimanı, iskele gibi kullanım alanlarında da iniş ve binişler için gereken donanımın yer almadığı gibi eleştiriler yapmaktadır. Bedensel Engelliler Dayanışma Derneği Başkanı Demirel’e göre Türkiye’de engelliler toplumsal yaşam içerisinde yer alamamakta, engelli bireyler sinema, tiyatro gibi sosyal etkinliklerden ve ulaşım, eğitim gibi hizmetlerden yararlanamamaktadır. Türkiye Körler Federasyonu Başkan Yardımcısı Tatar’a göre ise, sokaklarda ve caddelerdeki kazıklar, mantarlar, zincirler, kaldırımlara park eden araçlar yaya kullanımı açısından büyük sorun yaratmaktadır. (16)

TMMOB Mimarlar Odası da dünyada ve Türkiye’de evrensel tasarım konusundaki gelişmelere duyarsız kalmamıştır. Üyelerini bu konuda bilinçlendirmek amacıyla 2007 yılında yürürlüğe giren Sürekli Mesleki Gelişim Sistemi kapsamında verilen eğitim programında “Yapı Esenliği” başlığı altında özürlülere ve yaşlılara yönelik dersler öngörmüş, 2006’da kurulan “Özürlüler Çalışma Grubu” yerini 2009’da “Herkes için Tasarım Çalışma Grubu”na bırakmıştır. 2009’da toplanan çalışma grubu yaptığı işbölümü çerçevesinde araştırma ve etkinliklerine devam etmektedir.

Fiziksel ve entelektüel açıdan değişen olanakların sadece birkaç kişinin özel durumu olmadığı, insan olmanın ortak bir özelliği olduğu gerçeğinden yola çıkarak geliştirilen “evrensel tasarım” kavramı, tasarlanmış çevrenin, baştan itibaren mümkün olduğunca fazla insan için kullanışlı ve sorunsuz bir şekilde işlemesini hedefler ve insanların ömür boyu yaşadıkları farklılıkları ele alarak tüm kullanıcılar için geçerli olabilecek önerileri içerir. Özet olarak, engelliler için iyi çalışan bir tasarımın herkes için olumlu sonuçlar getireceği söylenebilir. Bu bağlamda tasarımın ilkeleri, çevrenin eşit şekilde kullanımına olanak sağlama, kişisel tercih ve yeteneklere göre esneklik, basitlik, kavranabilirlik, algılanabilirlik, tehlikelerin minimize edilmesi, rahat ve kolay kullanım olmalıdır.

Bu kapsamda, “evrensel tasarım” kavramının Türkiye’de yaygın bir biçimde benimsenebilmesi için çeşitli öneriler geliştirilebilir. Örneğin, Türkiye'de tüm belediyelere yapılarda “evrensel tasarım” ilkelerine uygunluk ile ilgili bilgi aktarılabilir, LEED (The Leadership in Energy and Environmental Design) standartlarına benzer şekilde yeni yapılar altın, gümüş gibi kademelerde değerlendirilebilir ve bu değerlendirmede tek bir merkezce sürekli güncellenen bazı temel prensipler ölçüt olarak alınabilir. Mimar veya tasarımcılar bu prensiplere uygun ürünleri bir kontrol listesi üzerinden kendileri değerlendirebilir. Ayrıca, çeşitli yarışmalarda “evrensel tasarım” bir kriter olarak belirlenerek konunun önemi vurgulanabilir. “Evrensel tasarım” ilkeleri ise mimarlık, şehir ve bölge planlama, iç mimarlık, endüstriyel tasarım gibi bölümlerde ders programı içerisinde ele alınabilir, böylece öğrenci ve mezunların konunun farkında olmaları sağlanabilir.



NOTLAR

1. Story, Mueller, Mace, 1998.

2. www.tuik.gov.tr (01.04.2009)

3. WHO, 2001, www.adaptiveenvironments.org (01.04.2009)

4. Story, Mueller, Mace, 1998; Duncan, 2007.

5. Mace, 1998.

6. http://www.adaptiveenvironments.org (01.04.2009)

7. Knecht, 2004.

8. Mace, 1998.

9. http://www.udeducation.org (01.04.2009)

10. Knecht, 2004.

11. Duncan, 2007; www.udeducation.org (01.04.2009)

12. Story, Mueller, Mace, 1998.

13. http://universaldesign.com (01.04.2009)

14. http://www.ozida.gov.tr/ (01.04.2009)

15. Gümüş, 2009; www.tsd.org.tr (01.04.2009)

16. www.tsd.org.tr (01.04.2009)

KAYNAKLAR

Association Suisse des Invalides (ASI), Olten, Ed. 2001 (1989), Özürlü Kişilere Uyarlanmış Yapı (Contruction Adaptee Aux Personnes Handicapees), Çev. E.Aksöz, Mimarlar Odası ve Omurilik Felçlileri Derneği ortak yayını.

Çağlayan Gümüş, D., 2009, “Ankara’da Engelliler Unutuldu”, Cumhuriyet, Ankara Eki, 27 Mart 2009.

Duncan, R. 2007, Universal Design–Clarification and Development: A Report for the Ministry of the Environment, Norveç Hükümeti Çevre Bakanlığı için rapor, NC State University, The Center for Universal Design, ABD.

Fletcher, V. 2007, “Transcending, Just Tell Me What I Have to Do”, Access New England, A

Publication of DBTAC, New England ADA Center, cilt:11, sayı:3.

Hacıhasanoğlu, I. 2003, “Evrensel Tasarım”, Tasarım Kuram Dergisi, cilt:2, sayı:3, ss.93-101.

Knecht, B. 2004, “Accessibility Regulations and a Universal Design Philosophy Inspire the Design Process”, Architectural Record, sayı:2004/1, ss.145-150.

Mace, R.L. 1998, “A Perspective on Universal Design”, Designing for the 21st Century: An International Conference on Universal Design, FAIA.

Mace, R.L., G.J. Hardie ve J.P. Place, 1991, Accessible Environments: Toward Universal Design,NC State University, The Center for Universal Design.

Ostroff, E. 1997, “Innovation”, The Quarterly Journal of the Industrial Designers Society of America (IDSA), cilt:16, sayı:1.

Story, M.F., J.L. Mueller ve R.L. Mace, 1998, The Universal Design File: Designing for Peopleof All Ages and Abilities, NC State University, The Center for Universal Design.

Sürmen, Ş. 2004, Ben Sakatlandım...: Sakatlık, Özürlülük Üzerine Yazılar, Nüans Yayınevi, Ankara.

WHO (Dünya Sağlık Örgütü), 2001, İşlevsellik, Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırılması (International Classification of Functioning Disability and Health, ICF), Çev. E.Kabakçı ve A.Göğüş, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Ankara.

Wijk, M. Ed. 1995, European Manual for Accessibility, Taslak Revizyon 1, CCPT, Hollanda.

http://www.adaptiveenvironments.org (01.04.2009)

http://www.design.ncsu.edu/cud/ (01.04.2009)

http://www.ozida.gov.tr/ (01.04.2009)

http:// www.query.nytimes.com/gst/fullpage.html   (01.04.2009)

http://www.tsd.gov.tr (01.04.2009)

http://www.tse.org.tr (01.04.2009)

http://www.tuik.gov.tr (01.04.2009)

http://www.udeducation.org (01.04.2009)

http:// www.universaldesign.com (01.04.2009)

http://www.universellutforming2007.no/assets

/docs/Duncan.pdf
(01.04.2009)

Bu icerik 64891 defa görüntülenmiştir.