347
MAYIS-HAZİRAN 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

YAYINLAR

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU ADIM ADIM


İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY


TÜRKÇE ÖZET



KÜNYE
ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

Büyük Kentsel Projeler Olarak Alışveriş Merkezlerinin İstanbul Örneğinde Değerlendirilmesi

Gülşen Özaydın

Doç. Dr., MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Ebru Firidin Özgür

Dr., MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Kente müdahale biçimi olarak “kentsel projeler” ülkemizde giderek yaygınlaşıyor ve kentlerin mekânsal parçalanmasında olduğu kadar, toplumsal katmanların kentsel mekânı kullanma biçimlerinde de belirleyici hale geliyor. Kentsel projelerin temelde sermaye hareketlerinden kaynaklandığı kolaylıkla izlenebiliyor. Farklı işlevlerin biraraya geldiği kentsel kullanımlar, tek işlevli konut alanları ya da alışveriş merkezleri olarak çeşitli biçimlerde inşa edilmelerine rağmen, kente etkileri bağlamında ortak noktalara sahipler. Yazarlar, farklı tipolojilere sahip kentsel projeler arasından alışveriş merkezlerine odaklanıyorlar. Büyük alışveriş merkezlerinin kent üzerinde yalnızca rant transferi ile kalmayıp, kentsel doku, erişilebilirlik, kamusal alan kullanımı ve toplumsal ilişkiler açısından etkilerine odaklanıyorlar.

BÜYÜK KENTSEL PROJELER

Kentsel projeler, özellikle kamuya ait alanların ya da özel alanların işlev değişiklikleri yoluyla hazırlanmaktadır. Kentsel projeler, atıl kalan eski sanayi ve liman alanlarının geri kazanılmasından, yeni ve teknolojik altyapı gerektiren, uluslararası sermayenin ihtiyaç duyduğu teknoparklara, eğlence parklarına, yeni konut alanlarının oluşturulmasına ya da eski kent içi konut alanlarına prestij kazandırılarak yeni bir değer yaratılmasına kadar pek çok alanda ve ölçekte gündeme gelebilmektedir. (1) Kentsel projeler kentin mekânsal ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde bir fırsat oluşturmakla birlikte, kent bütünü içinde sosyal ve mekânsal etkileri açısından değerlendirilmediği takdirde yeni sorun alanları oluşturma tehlikesi taşımaktadırlar.

Kentsel projelerin, konumsal özelliklerine ve dönemsel yatırım türlerine göre değişiklikler gösterdiği gözlenmektedir. Buna göre bazı alanlar otomobile bağlı erişim kolaylığı ya da merkezîlik gibi konumsal özellikleri dolayısıyla sermayenin yatırımı açısından gözdealanlar haline gelmektedirler. “Sermayenin kendi akışkanlığını kolaylaştırmak ve birikimini artırmak yönündeki eğilimi beraberinde yeni mekânsal düzenlemeler getirmekte, eski çevreler sürekli olarak bir değişme döngüsü içinde bulunmaktadırlar.” (2)

Bu noktada yerin kendi özelliklerinin, yani coğrafi ve toplumsal özelliklerinin değil, moda ve saygınlık öğesi olan yatırım tipolojilerinin öncelik kazandığı görülmektedir. Yani tüketilebilir olanın inşası geçerlilik kazanmaktadır. Bir kentsel proje türü olarak ele aldığımız alışveriş merkezleri (AVM) tüketimin önplana çıktığı bir ortamı yansıtmaktadırlar. Günümüz tüketim toplumunda yalnız ihtiyaç maddelerinin tüketimi ile sınırlı kalınmayıp, kültür ve sanat alanının kapsamı da tüketime dahil edilmiştir. Baudrillard, Tüketim Toplumu adıyla Türkçeleştirilen çalışmasında, drugstore (3) olarak adlandırdığı alışveriş merkezlerinde, boş zaman geçirme ve tüketim etkinliklerinin bir sentezinin gerçekleştiğini, burada tüm mal kategorilerinin bir alaşımının uygulandığını belirtmektedir. Kültürün bir bileşen haline gelmesiyle, kültürün tüketilmediğini, ancak kültürelleştiğini de vurgulamaktadır. (4) Böylece AVM’lerin boş zaman geçirme etkinliği olarak toplumsal açıdan bir işlev kazandığı görülmektedir. AVM’ler kent merkezlerindeki zaman geçirme olanakları ile yarışan, yoğunlaştırılmış ve tektipleştirilmiş bir ortam sunmaktadır. İklimlendirme, aydınlatma, ses düzeni ve benzer mekânsal yapılanma bu ortamın önemli bileşenlerini oluştururken, son dönem AVM’lerin mekânsal kurgularında kavramsal değişikliklere gidildiği göze çarpmaktadır.

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNİN GELİŞİMİ

Alışveriş merkezlerine sadece bir fiziksel kabuk ya da dükkanlar topluluğu olarak bakmayıp, bunları bir olgu olarak görmek gerekir; çünkü alışveriş merkezlerinin kapalı bir mekân olarak yaygınlaşması, kent yaşamını etkileyen toplumsal alanın düzenlenmesinde ortaya çıkan temel değişimlerden bağımsız olarak ele alınamaz. (5)  

AVM olgusunun ilk habercileri, 1900’lerde ABD ve Avrupa’da görülmeye başlanan ve geleneksel alışveriş olgusunu değiştiren süpermarketlerdir (department store). (6) Ancak günümüzde bildiğimiz AVM’lerin ortaya çıkışı 1950’leri bulmuştur. Zukin, AVM’lerin gelişimini, önce banliyölerdeki konut alanlarının ihtiyaçlarına yönelik olarak, sonrasında ise kentlerdeki tüketim toplumunun ve tüketim mekânlarının gelişimine ve dönüşümüne paralel olarak değişim gösterdiğini aktarmaktadır. 20. yüzyılın ortalarında banliyölerdeki konut alanlarının çekiciliğini arttıran bir unsur olarak kullanılan AVM’ler, giderek başlıbaşına kazanç getiren yatırımlar haline gelmiştir. Böylece kent içinde de alışveriş merkezleri kurulmaya başlanmıştır. (7)  

Metropoliten alanların yayılması ile ortaya çıkan alt merkezlerin de, banliyöleşme gibi AVM’leri tetikleyen bir etken olduğu ileri sürülmektedir. AVM’leri tüketim kültürünün bir göstergesi olarak yorumlayan Gottdiener ise, AVM’lerin metropoliten alanlardaki seyrini izlemektedir: “1950’lerden itibaren, ABD’de nüfusun metropolün eski çevresel alanlarına yönelik kitlesel hareketi tecimsel, kültürel, siyasal, üretimsel, finansal ve eğlence faaliyetlerinin genel dağılımıyla birlikte meydana gelmiştir. Bu, geç kapitalist mekânın biçimini temelinden değiştirmiştir.” (8) Buna göre, merkez kent ve gelişmemiş hinterlandı arasındaki işlevsel bütünlüğün sona ermesi ile çok merkezli metropol bölge ortaya çıkmıştır. Gottdiener’e göre, eskiden tek merkezde birarada bulunan kentsel işlevler, metropoliten alan içinde gelişen merkezlere dağılmış; yeni merkezlerin kamusal niteliği eskisine göre zayıf kalmıştır. Böylece yazar, AVM’lerin yeni toplumsallaşma alanları haline geldiğini ileri sürmektedir.

Benzer bir dönüşümün banliyölerdeki alışveriş merkezleri için de geçerli olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır: “Banliyö alışveriş merkezleri aile mahremiyeti, kentli istihdam ve otomobilden oluşan bir kültürel pakete bağlıydılar. Banliyölerde yaşayan birçok kadın, özelikle ABD’de çalışmayan anneler oldukları için bu düzenleme onları ev, araba ve AVM’nin ‘özel’ alanına hapsetti. Bu anlamda alışveriş merkezleri, modern yaşamın kamusal alanları haline geldiler. Dahası, AVM’leri gezenlerin sayısının hızla artmasıyla, özel sahipliği olan, özel güvenlik güçleri bulunan tüketim mekânları –resmî olarak olmasa da en azından birçok insanın kafasında- bir kamusal mekân olarak görülmeye başlandılar.” (9)  

Zukin, banliyölere ulaşan otoyollar üzerinde kurulan AVM’lerin, toplu taşıma için odak noktalarda inşa edilmek yerine, öncelikli olarak özel ulaşım olanakları ile erişilebilir biçimde kurulduklarını belirtmektedir. (10) Böylece AVM’lerin yarattığı ileri sürülen kamusal ortamın, hem gerçekte özel mülkiyet denetimine tabi olması, hem de hedef kitlesini seçmesi ile gerçekte sahte bir kamusallık yarattığı ileri sürülmektedir.

1970 ve 1980’lerde AVM’ler, tüketimciliğin yükselmesine koşut olarak, müşterilerin alışverişte daha fazla zaman geçirmesi için yeni stratejiler oluşturmaya başladılar. 1980’den sonra belli bir dereceye kadar, banliyö AVM’lerinden kentsel, ofis, alışveriş ve eğlenceyi de içeren karma kullanımlı komplekslere doğru coğrafi ve kültürel bir değişim yaşandı. (11) Böylece küresel kentin tüketimci doğasının, kültür ve sanatı da içeren yeni bir tür alışveriş temeli kazandığı görülmektedir.

Amerika’da özellikle banliyölerin gelişimine paralel ve otomobille erişime bağlı olarak ortaya çıkan AVM’ler, İstanbul’da daha çok kentsel sisteme eklemlenen bir yapı göstermektedir. Burada alışveriş merkezlerinin 1980’lerin sonunda, bu kültür ve eğlence ile karıştırılarak tüketiciye sunulan biçiminin ithal edilmiş olması kadar, kentin yaygın makroformu da önem taşımaktadır. Bu makalede, AVM’lere kaynaklık eden tipoloji olarak süpermarket değil, karma kullanımlı AVM tipolojisi ele alınmıştır.

İSTANBUL’DA ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

Güçlü bir çarşı geleneğine sahip olan İstanbul’da, büyük AVM’lerin ortaya çıkışı 1980’lerin sonuna rastlamaktadır. “İstanbul’a inmek” deyimi ile özdeşleşmiş olan Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı gibi geleneksel alışveriş alanlarına sahip İstanbul’da, aynı zamanda kentsel doku içinde yer alan geleneksel çarşı bölgeleri alışverişe dayalı, hâlâ çekiciliğini yitirmemiş ve zengin kamusal alan geleneğini sürdürmektedirler. İstanbul’da alışveriş merkezlerinin ortaya çıkışı, serbest piyasa koşullarının belirlediği yeniden yapılanma sürecinin oluşturduğu ve ithal ürünlerin piyasaya girmesi ile tüketimin toplumsal katmanlar arasında ayırıcı işlevinin farkına varan tüketici kesimin belli bir talep yaratmasına rastlar. Bu dönem aynı zamanda araç sahipliğinin, kredi kartı kullanımının yaygınlaştığı ve yeni tüketici kesimin yurtdışı ile ilişkilerinin sıklaştığı bir dönemdir. (12)

İstanbul’da 1990’larda ilk AVM’ler, eski şehir merkezindeki çarşılardan ilham alarak Bakırköy, Altunizade, Etiler gibi alt merkezlerde (Galleria 1988, Capitol 1993, Akmerkez 1993) inşa edilmeye başlanmıştır. İlk dönemde inşa edilen AVM’ler önceden lüks malların topluma sunulduğu bir alan imajını sunarken, bugün bunların çoğu üst-orta kesimlere hitap eden yerler haline gelmişlerdir. Günümüzde ise daha lüks ve dışarıya tam kapalı, yarı kapalı gibi farklı konseptte projelerin yapıldığı görülmektedir. Kanyon (2006), İstinyepark (2007), Ümraniye Meydan (2007) gibi yatırımlar, günümüzün AVM’lerini barındırmaktadır. Bunlar aynı zamanda işyeri, konut ve bunların yan hizmetlerini (spor merkezi, günlük bakım ve temizlik, otopark, vb. donatı ve hizmetler) içererek cazibe alanları haline gelmektedirler. Dolayısıyla, sermaye her dönemin kârlı olan yatırım biçimine göre hareket ederek, yerin ve toplumun özelliklerini dikkate almaktan uzaklaşmıştır. Artık temel olarak iki belirleyiciden sözedilebilir: İlki sermayenin kent üzerinde yaratılan rantı paylaşma yarışına girmesi, ikincisi ise bunu toplumda yeni bir tüketici davranışı örüntüsü pompalayarak yapmasıdır. İstanbul’un AVM’ler ile tanışmasından bu yana geçen yirmi yılda bu eğilim, değişen AVM tipolojisinde açık biçimde izlenebilmektedir.

Amerika örneğinde görüldüğü biçimiyle banliyölerin tetiklediği AVM olgusu ülkemizde yaşanmamış olup, farklı biçimde, Türkiye’de tüketici kesimin ortaya çıkması ile eşzamanlı olarak gündeme gelmiştir.

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNDEKİ DEĞİŞİM

İstanbul’un yirmi yıllık AVM seyrinde, başlangıcından günümüze bir değişim olduğu görülmektedir. Başlangıçta atriumlu (iç avlulu), çok katlı, iklimlendirme ve aydınlatma düzeni açısından benzerlikler sunan tipolojiler yaygınken, günümüzde sokak, meydan, çarşı gibi geleneksel kent mekânına özgü tipolojilerini merkeze alarak projelendirilen, bunu kimliğin ve pazarlamanın bir öğesi olarak kullanan ve belli temaları işleyen tipolojilere doğru bir geçiş görülmektedir. İlk AVM’lerden Galleria, Capitol, Carusel benzer plan şemaları olan mekânsal örgütlenme sunarken, günümüzde kurulan AVM’lerin, müşterileri çekmek için gittikçe farklı stratejiler izledikleri görülmektedir.

Bazı yaklaşımlar, İstanbul’un ilk alışveriş merkezi olarak Kapalı Çarşı’yı kabul etmektedirler. Oysa Kapalı Çarşı ve bugünkü AVM’ler arasında “kapalı bir alanda biraraya gelen dükkânlar topluluğu” olmanın ötesinde bir benzerlik bulunmamaktadır. Örneğin, Galleria AVM, internet sitesinde kendisini şöyle tanımlamaktadır: “Ekim 1988 yılında kurulan ve Türkiye’yi modern alışveriş kavramı ile tanıştıran Galleria, dünya markalarını ve kaliteyi Türk halkı ile buluşturan ilk adrestir. Türkiye’nin ilk büyük alışveriş merkezi olan Galleria, yıllarca İstanbul’un her noktasından ziyaretçi kitlesine evsahipliği yaparak, Türkiye’de alışveriş merkezlerinin ve tüketici alışkanlıklarının gelişmesine öncülük etmiştir.” (13)

Ankara’daki AVM’ler üzerine yapılan bir çalışmada, bunların güvenli alanlar olmasının çekici bir özellik kattığı sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye kentleri güvenli yerleşim alanları olmasına rağmen, alışveriş merkezlerinde bulunan özel güvenliğin pazarlamada olumlu bir etken olarak başarıyla kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte, aynı çalışmada, AVM’lerde bulunan yeme-içme alanları ile gezinme yerlerinin buralarda toplumsal etkileşim olanağı yarattığı bulgusuna da ulaşılmıştır. (14)

İstanbul’da bugün bazı kaynaklara göre yaklaşık 51 adet AVM olduğu ileri sürülmektedir. (15) Buna göre, bu 51 AVM’nin 6’sı 1995’ten önce yapılmıştır. 1996-2000 döneminde 10 adet AVM yapılmış, 2001-2005 döneminde bu sayı ikiye katlanarak 19’a çıkmıştır. 2006-2008 yılları arasındaki 2 yılda ise 16 adet AVM inşa edilmiştir. (Grafik 1) Buna göre, İstanbul’da AVM inşaatının 2000’li yıllardan bu yana ivme kazandığı görülmektedir. Bu AVM’lerden 41’i Avrupa yakasında, 10’u ise Anadolu yakasında bulunmaktadır. (Harita 1)

Son yirmi yıl içinde farklı tipolojik ve konumsal özellik taşıyan örnekler seçilerek bir inceleme yapılmıştır.

ÖRNEKLER

Başlangıcından bu yana İstanbul’da inşa edilen AVM’leri, hem genel yaklaşım hem de plan şeması açısından büyük değişiklikler göstermiş, ilk inşa edilen Galleria, Capitol gibi alışveriş merkezleri bu süreç içinde yenilenmişlerdir. (Resim 1-8)

Örnek olarak seçilen AVM’lerin kentle ilişkilerine yönelik bir değerlendirme tablosu yapılmıştır. (Grafik 2) Buna göre genel tipoloji atriumlu AVM’ler olarak dikkat çekerken, ikinci bir tipolojiyi konut ve ofis kullanımlı AVM’ler oluşturmaktadır. Günümüzde izlenen değişim ise, karma kullanımlı merkezlerin aynı zamanda farklı temalar ve kentsel öğelerle (sokak, meydan, çarşı, pazar vb.) belli bir ilişki biçimi içinde tasarlanmasıdır.

ADI

YAPIM YILI

SEMTİ

YER SEÇİMİ

TOPLU TAŞIMA İLE İLİŞKİSİ

KENTSEL DOKU İLE İLİŞKİSİ

TİPOLOJİ

GALLERIA

1988

Ataköy

Konut dokusuna yakın

Deniz otobüsü,

İETT otobüsü

- İçe dönük

- Kentsel mekânla bütünleşmiyor

- Atriumlu çarşı

- Alışveriş ve eğlence

CAPITOL

1993

Altunizade

Konut dokusuna yakın

İETT otobüsü

Minibüs

- İçe dönük

- Kentsel mekânla bütünleşmiyor

- Atriumlu çarşı

- Alışveriş ve eğlence

AKMERKEZ

1993

Etiler

Konut dokusu ve finans merkezine yakın

İETT otobüsü

- İçe dönük

- Kentsel mekânla bütünleşmiyor

- İlk yüksek ve ofis kullanımı barındıran karma kullanımlı çarşı

- İçe dönük

METROCITY

2003

Maslak

Finans merkezine yakın

Metro,

İETT otobüsü,

minibüs

- İçe dönük

- Kentsel mekânla bütünleşmiyor

- Karma kullanımlı

- İçe dönük

CEVAHİR

2005

Şişli

Konut dokusu ve merkezi işlevlere yakın

Metro

İETT otobüsü

Minibüs

- İçe dönük

- Kentsel mekânla bütünleşmiyor

- Atriumlu çarşı

- İçe dönük

KANYON

2006

Maslak

Finans merkezine yakın

Metro,

İETT otobüsü,

minibüs

- İçe dönük

- Geçiş imkânı yaratıyor

- Karma kullanımlı, yarı-açık dış koridor

-  

 

MEYDAN

2007

Ümraniye

Karayolu üzerinde, konut alanlarından otomobille erişilebilir

Yok

- Kamusal mekân oluşturuyor, giriş kontrolü yok, meydan kullanımı sağlanmış

- İçerisi (yapı içi) ve dışarısını (kamusal mekân) birleştiriyor

- Ekolojik tasarım, çevre ile bütünleşme

-  

-  

İSTİNYEPARK

2007

İstinye

Konut dokusuna yakın

İETT otobüsü,

kendi servisi

- İçe dönük

- Kentsel mekânla bütünleşmiyor

- Karma kullanım, çarşı ve meydan temaları yanısıra üst gelir grubu için farklı mekânda farklı düzenleme (Mekân girişi farklı, markalara göre gruplanma)

CITY’S NİŞANTAŞI

2008

Nişantaşı

Konut dokusuna yakın

İETT otobüsü,

dolmuş

- İçe dönük

- Kentsel doku içinde

- Elit ve prestijli bir yaşama vurgu yapılıyor

Tablodan da izlenebildiği gibi, ilk dönem AVM örnekleri atriumlu tiplerden oluşmaktadır. Bu tipoloji tümüyle terk edilmemiş ve bunu izleyen örnekler hâlâ inşa edilmektedir. Ancak 5 yıl gibi kısa bir sürede AVM’lerin kazançlı yatırımlar olduğunun görülmesiyle birlikte, yeni ofis ve konut kullanımlarını da içeren tipolojilere yatırım yapılmaya başlanmıştır. Son 2 yıldır ise farklı tematik yaklaşımlar ve kentsel öğeleri barındıran tipler gündeme gelmiştir. Tipolojik olarak farklılaşmalar olmakla birlikte, ele alınan bütün örneklerin, biri dışında (Meydan AVM) kentsel mekânla doğrudan ilişki kurmayan içe dönük olarak yapılandığı görülmektedir.

Kentle ulaşım bağlantıları açısından ele alındığında, biri dışında (Meydan AVM) tüm örneklerin toplu taşıma olanakları ile bağlantılı olduğu, hatta bazı örneklerde (Metrocity) raylı sistemle özel bağlantıların kurulduğu görülmektedir. İstanbul kentinde karayollarının şehirlerarası yol olmaktan çok, toplu taşınım güzergahları haline gelmesi de bunda etkili olmuştur.

Yer seçiminde ise çeşitlilik görülmektedir. Bu yatırımlar İstanbul bütününe hitap etmekle birlikte, yer seçimi açısından bazı yatırımların öncelikle konut kesimindeki tüketiciyi, bazılarının ise çalışan kesimi hedeflediği görülmektedir.

SONUÇ

İstanbul’da projeler yoluyla kentin ekonomisini canlı tutma eğiliminin geçerli olduğu görülmektedir. Alışveriş merkezleri özelinde ele aldığımız kentsel projeler ile ilgili iki kademede sonuç çıkarmak mümkündür: Birincisi, kentsel projelerin, gayrimenkul yatırımı dolayısıyla inşaat sektörünü canlı tutarak kente ekonomik girdi sağlamasıdır. Yapılan bu büyük yeni yatırımların dönemsel olarak belli tipolojilerde yoğunlaştığı görülmektedir. Bunlar, bir yandan açılan yeni konut alanları, diğer yandan yapılan yeni AVM’ler ve birçok işlevi içinde barındıran rezidanslar ile karakterize olmaktadır. Her bir kategorinin farklı etkileri bulunmakla birlikte, temel olarak bir rant paylaşımı sürecinin ürünü oldukları ve kentsel mekânın kullanımını gelir ve statüye göre parçalama tehdidini ortaya çıkardıkları görülmektedir.

AVM özelinde konuya yaklaştığımız zaman ise açıkça görülen, bu projelerin kentsel ulaşım sistemiyle bütünleşmiş olsalar bile, çoğunlukla kentsel doku ile ilişki kurmadıkları, güvenlik ve yaratılan yapay ortam dolayısıyla gerçek bir kamusal nitelik taşımadıkları, açık kamusal alan kullanımlarını özel iç mekânlara taşıdıkları ve geleneksel kent merkezinde gelişen kentsel aidiyet hissini yaratmadıklarıdır.

Son 20 yıl içinde AVM’lerde yapılan değerlendirmede, kapalı, kontrollü ve içe dönük bir tipoloji sunan alışveriş merkezlerinin 1993’ten sonra karma kullanımlı ofis, konut vb. işlevleri barındırarak kentsel ranttan en fazla yararlanmanın hedeflendiği görülmektedir. Son 2 yıldır ise, mimari konseptin değiştirilerek, yapıların daha çekici ve erişilebilir olması için mekânsal kurgu açısından yarı açık ve açık yapılanma biçimlerinin tercih edildiği izlenmektedir. Bununla birlikte, hedef kitleye göre bir ayrışmanın mimari yapılanmaya yansıtıldığı da gözlenmektedir.

Bu türden projeleri, kentsel politika ortamı ve sermayenin yönlendirdiği bilinmektedir. Bununla birlikte, tasarım ve planlama açısından sorgulanmaları ve kamu önünde tartışılmaları, proje ve yatırım tipolojilerinin dönüşümünde etkili olabilecektir. Böylece kentsel doku ile bütünleşerek özel alanın kamusal alan içinde eritilmesi konusunda daha başarılı olunabileceği öngörülebilir.

Son olarak, AVM’lerin bir gerçeklik olarak kent mekânında yerini aldığı ve kamusal alan kullanımında değişiklik yarattığı bilinmektedir. Kentsel kamusal alanların, sahte kamusal mekânlar karşısında güçlendirilmesi, daha canlı ve yaşanabilir hale getirilmesi, bu alanların kullanım dengesi açısından önem taşımaktadır. Bu anlamda, kent içindeki mevcut alışveriş caddeleri ve çarşıların oluşturduğu anlamsal bütünlüğe aykırı biçimde eklemlenmiş AVM’lerin desteklenmesi, mevcut kamusal alanların canlılığı açısından olumsuz etki yaratacaktır. Diğer yandan, bunların mimarlık ve şehircilik platformlarında tartışılmadan gerçekleşmesi, kentlerin uzun vadede geçireceği dönüşümlerin de tartışılmadığı anlamına gelmektedir. Gelecekte ortaya çıkabilecek yeni yaşam tarzları dolayısıyla yeni mekânsal süreçlerin etkilerinin öngörülmesi açısından bu tartışmalar önem taşımaktadır.

 

NOTLAR

1. Castells ve Borja, 1997.

2. Yırtıcı, 2005; 84.

3. Drugstore, Türkçede, eczane işlevi de olan mini market anlamına gelmektedir.

4. Baudrillard, 2004; 18-19.

5. Gottdiener, 2005.

6. Zukin, 1998; 828.

7. Zukin, 1998; 828-829.

8. Gottdiener, 2005; 122.

9. Zukin, 1998; 829.

10. Zukin, 1998; 829.

11. Zukin, 1998; 830.

12. Bali, 2002.

13. http://www.galleria-atakoy.com.tr/article/archive/3/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

14. Erkip, 2005.

15. http://tr.wikipedia.org (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

 

KAYNAKLAR

Bali, R.N. 2002, Tarz-ı Hayat’tan Life Style’a: Yeni Seçkinler, Yeni Mekânlar, Yeni Yaşamlar, İletişim Yayınları, İstanbul

Baudrillard, Jean, 2004, Tüketim Toplumu, Çev. Ferda Keskin, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

Castells, M. ve J. Borja, 1997, Local and Global Management of Cities in the Information Age, Earthscan Publications Ltd., Londra.

Dökmeci V. ve L. Berköz, 2000, “İstanbul’un Tek Merkezliden Çok Merkezli bir Kente Dönüşümü”, İstanbul, s.35, ss.88-93

Erkip, F. 2005, “The Rise of Shopping Mall in Turkey: The Use and Appeal of a Mall in Ankara”, Cities, cilt:22, sayı:2, ss.89-108.

Gospodini, A. 2002, “European Cities in Competition and the New ‘Uses’ of Urban Design”, Journal of Urban Design, cilt:7, sayı:1, ss.59-73.

Gottdiener, M. 1995, Postmodern Göstergeler, Çev. E.Cengiz, H.Gür, A.Nur (2005), İmge Yayınları, İstanbul, ss.121-147.

Harvey, D. 2001, Spaces of Capital: Towards a Critical Geography, Routledge, New York.

Mangin, D. ve P. Panerai, 2002, Projet Urbain, Editions Parenthèses, Marsilya.

Swyngedouw, Moulaert, Rodriguez, 2005, “Neoliberal Urbanization in Europe: Large-Scale Urban Development Projects and the New Urban Policy”, Spaces of Neoliberalism: Urban Restructuring in North America and Western Europe, Ed. Brenner ve Theodore, Blackwell, ss.196-220.

Yırtıcı, H. 2005, Çağdaş Kapitalizmin Mekânsal Örgütlenmesi, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.

Zukin, S. 1998, “Urban Lifestyles: Diversity and Standardisation in Spaces of Consumption”, Urban Studies, Cilt:35, Sayı:5-6, ss.825-839.

http://tr.wikipedia.org (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.galleria-atakoy.com.tr/article/archive/3/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.kanyon.com.tr/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.capitol.com.tr/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.akmerkez.com.tr/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.istanbulcevahir.com/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.metrocity.com.tr/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.citysnisantasi.com/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

http://www.istinyepark.com/ (İzlenme Tarihi: 29 Temmuz 2008)

Bu icerik 13485 defa görüntülenmiştir.