Bu sayıda konumuz “doğa”. Daha geniş bir perspektiften bakınca, son zamanlarda gündemimizdeki birçok konunun özünde, doğayla farklı açılardan ilişkilenme şekillerimiz yatıyor. 20 Eylül Küresel İklim Grevi’nin yaklaştığı şu günlerde etrafımızdaki konuların bu başlık altına sıralanması belki de tesadüf değil. Bu sayının MİMARLIK Gündem’inde Aykut Çoban, var olan hükümet politikasının “doğayı yemek” üzerinden şekillendiğini belirterek katma değer üretemeyen ekonomimizin başvurduğu yeni “kaynağın” doğa olduğunu ve yeni bir yıkım çağıyla baş başa kaldığımızı söylüyor. Bu sayıda bir de dosyamız bulunuyor. İktidarın ‘çevre aşkı’na odaklandığımız dosyada, Gezi direnişinden bugüne, “ağacın” kazandığı yeni anlamlarıyla birlikte farklı örgütlenme biçimlerini ve yeni kavrayışları ete kemiğe büründürmesini konuşuyoruz. Bu genel bağlamda, yaşanan inşaat krizini çevre krizine evrilten sisteme karşı son zamanlardaki (bu sayının kapağına da taşıdığımız) Kaz Dağları’nı ya da Salda Gölü’nü ya da ODTÜ Kavaklık’ı sahiplenerek tabandan örgütlenen kitlelere dikkat çeken Osman Balaban’ın yazısı, üretim ve tüketimin çevre üzerindeki etkileri üzerine düşünmemize neden olan yeni oluşumları ve STK’ları tartışan Defne Gönenç’in yazısı, yapılı çevreyi şekillendiren mimarlığın çevre krizinin olduğu günümüzde kazandığı yeni rolleri ortaya koyarak “sıranın mimarlıkta olduğunu” söyleyen Ayşen Ciravoğlu’nun değerlendirmesi bu dosya kapsamında yerini aldı. Güncele ve doğaya dair diğer konular ise yaz aylarında birçok farklı coğrafyada yaşanan sel felaketleri ve üzerinden yirmi yıl geçen Marmara depremleri. Bu iki konuya ayrı ayrı iki farklı yazı çerçevesinde baksak da gördüğümüz şey aynı: Doğayla inatlaşarak ondan üstün olduğumuzu sanmak ve yanlış politikalar yürütmek. Ancak doğayı önemseyerek hareket edip etmemek biz insanlığın sorunu, doğanın değil. Doğa her şeye rağmen evrilerek 4,5 milyar yıldan fazla olan hayatına kaldığı yerden devam edecek. Hayatımızı nasıl yaşamak istediğimize karar verip doğaya karşı tavrımızı yeniden şekillendirmemiz gerek, “bizim” için çok geç olmadan…

Önümüzdeki Ekim ayında 2018 / XVI. Ulusal Mimarlık Ödülleri kapsamında iki önemli etkinlik düzenliyor olacağız. İlki, 7 Ekim Dünya Mimarlık Günü’nde Mimar Sinan Büyük Ödülü’nün verildiği Şevki Pekin için Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde düzenlenecek olan “Şevki Pekin Mimarlığı” başlıklı panel ve sergi açılışı olacak. Sergi 20 Ekim tarihine kadar ziyaret edilebilecek. İkinci etkinliğimiz ise 2018-2020 dönemi Anma Programı için ismi belirlenen Nezih Eldem adına kendi tasarladığı ve sonrasında adının verildiği İTÜ Taşkışla 109 no.lu Nezih Eldem Konferans Salonu’nda düzenlenecek olan “Nezih Eldem ve Mekânı Örgütlemek: Çizginin Gücü . Detaya Hakimiyet . Elverişlilik” başlıklı etkinlik. Mimarlık camiasına önemli katkıları bulunan isimleri onurlandırmak amacıyla Mimarlar Odası tarafından düzenlenen bu programlar, güncel bir tartışma zemini oluşturuyor olması kadar tarihe bir not düşmek adına da önemli.

Aslı Tuncer Madge