409
EYLÜL-EKİM 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • “Mimarlıkla Hocalığı Birlikte Gerçekleştirirdi”
    Sema Soygeniş, Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı
    Murat Soygeniş, Prof. Dr., S+ ARCHITECTURE Kurucu Ortağı, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: BİR OKSİMORON: İKTİDARIN ÇEVRE AŞKI

Giriş

 

Cumhuriyet tarihinin yakın dönem sivil kalkışması 2013 tarihli Gezi olaylarıdır: İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, Türkiye’yi yatayda örgütleyen, kolektif olmakla birlikte alışageldik hiyerarşik yapılanmalardan hem içerik hem de format olarak ayrışan bu hareketin nedenleri ve sonuçlarını ısrarla masaya yatırmaya devam ediyoruz. İktidarın kabul ve eylemlerine başat çevreci bir söylem üretmesinin ötesinde, 1980’li yıllardan beri kabuk değiştiren kapitalist üretim rejimine ve küresel ölçekte neredeyse yerleşik hale gelen neo-liberal siyasete kafa tutan toplumcu bir muhalif yapı oluşturan bu hareket, farklı veçheleriyle yeniden tartışılmayı hak ediyor. Gerçekte, Gezi Parkı’ndan başlayarak ulusal bir kalkışmaya dönüşen sürece dair ilk refleksin iktidar cephesinden geldiğini biliyoruz: “Mesele ağaç değil görmüyor musunuz” mealindeki savunmacı retoriğin bir anlamda işin özünü en yalın biçimiyle dışa vurduğunu ve bunun da ideolojik bağlamda tahlile mazhar olduğunu belirtmeliyiz. Ağacın sosyal bir metafora dönüştüğünün bilgisiyle, ağaç etrafında kümelenen yeni toplumcu siyasetin, farklı ideolojik duruşların, kültürel kodların, yaşam biçimlerinin olgunlaşmaya başladığının kabulü artık çok önemli. Özetle, tüm bu özgün durum, neo-liberal siyasalarla kent toprağı kadar doğayı da birikim rejiminin nesnesine indirgeyen üçüncü dalga kapitalist olguyu doğru okuyarak ona başat yeni modeller öne sürmekten geri durmuyor. Bir anlamda toplumcu muhalif söylem ve pratikleri öne süren karşı-iktidarın kümelenme alanı, çevreci ve/veya doğasever benzeri ideolojik duruşlarla temsil ediliyor, demokratik, eşitlikçi bir toplumsallığın önü açılmaya çalışılıyor. Meselenin artık bir ağaç olmadığını, özgürlükçü siyasetler ve özgürleştirici pratikler olduğunun bilincindeyiz; Gazi Parkı’ndan başlayarak, ODTÜ Kavaklık alanı, Kazdağları, Salda Gölü, Munzur Çayı, Hasankeyf’e kadar uzan geniş bir alanda muhalif mücadeleyi sürdürerek demokratik meşru bir cephenin örgütlenmesi söz konusu.

Çevre artık muhalif mücadelenin meşru bir parçası ve söylemi siyasî bir üretim; tıpkı mekânın sosyal ve siyasal bir üretim olduğu gibi. Bu perspektiften bakılınca dosyamız, üç makale üzerinden çevre sorunsalını farklı veçheleriyle ele alıyor. Osman Balaban’ın makalesi, çevresel sorunların küresel ölçekte bir çevre krizine dönüştüğünü tartışarak, geri planda kapitalizme içkin yapısal krizler olduğunun altını çiziyor. Dosyanın ikinci makalesi, çevre krizini besleyen neo-liberal siyaset ve kapitalist üretim rejimine başat muhalif örgütlenmeler üzerine; Defne Gönenç, kentsel muhalefet ve mücadele arketipleri üzerinden karşı-iktidar süreç ve yöntemlerini bizlerle paylaşıyor. Son olarak Ayşen Ciravoğlu, çevre sorunsalının kentsel ve mimari mekândaki izlerini sürüyor. Makale, çevre ve doğa merkezli mimari pratikler vasıtasıyla, toplumcu bir retoriğin oluşturulabilmesi için gerekli ideolojik açılımları tartışıyor. Kısacası dosyamız, bir çevre krizine dönüşen meseleye dair tartışmaları güncel kılabilmeyi hedefliyor; çevre ve siyaset arasındaki bağın biz mimarlar için de önemli olduğunun altını çizerek.

Dosya Editörü: Güven Arif Sargın

Bu icerik 1399 defa görüntülenmiştir.