ETKİNLİK
Türkiye’de Kentsel Form Araştırmalarına Çok Yönlü Bir Bakış: III. Kentsel Morfoloji Sempozyumu
Ebru Şevik, Gökhan Okumuş, H. Eren Efeoğlu, Neris Parlak Temizel
Kentsel biçimlenmeye ilişkin tartışmaların çoğalması ve görünürlük kazanmasında önemli rol oynayan Türkiye Kentsel Morfoloji Araştırma Ağı Kentsel Morfoloji Sempozyumu’nun üçüncüsü geçtiğimiz aylarda yapıldı. Bu yıl pandeminin etkisi ve ‘katkısıyla’ çevrimiçi gerçekleştirilen sempozyum, çok daha uzak noktalardaki ilgililerle buluşma imkanı buldu. Sempozyumla ilgili ayrıntılı bilgi almak ve oturumların bazılarına ulaşmak için etkinliğin web sitesi ziyaret edilebilir: kentselmorfolojisempozyumu2021.wordpress.com
Kentsel morfoloji alanıyla ilgilenen araştırmacıları bir araya getiren uluslararası araştırma ağı ISUF’un (International Seminar on Urban Form) bölgesel ağlarından biri olan Türkiye Kentsel Morfoloji Araştırma Ağı kurumsal bünyesinde düzenlenen Kentsel Morfoloji Sempozyumu dizisinin üçüncüsü 3-5 Mayıs 2021 tarihleri arasında ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü ve Şehir ve Bölge Planlama Bölümü tarafından Cânâ Bilsel ve Olgu Çalışkan’ın yürütücülüğünde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.[1] (Resim 1)
1994’te, kentsel morfoloji ile ilgilenen mimarlık, coğrafya, tarih ve planlama gibi çeşitli disiplinlerden bir grup araştırmacının bir araya gelerek kurduğu ISUF, Çin, Kıbrıs, İtalya, Polonya, Portekiz, Sırbistan, İspanya ve Türkiye’de bölgesel araştırma ağlarının kurulmasıyla etkisini küresel bir ölçeğe taşıdı. ISUF’un kuruluşundan yirmi yıl sonra Türkiye’de kentsel morfolojinin bir araştırma alanı olarak yaygınlaşmasıyla kurulan Türkiye Kentsel Morfoloji Araştırma Ağı’nın (Turkish Network of Urban Morphology - TNUM) temel amacı, kentsel morfoloji alanında açığa çıkmış araştırma kapasitesinin güçlendirilerek sürdürülebilir kılınması ve araştırmaların niteliğinin çoklu ortaklıklar ve dayanışma ile uluslararası düzeye çekilmesidir. Bu amaç çerçevesinde planlanan Kentsel Morfoloji Sempozyumları dizisinin ilki 2015 yılında Mersin Üniversitesi’nde; ikincisi ise 2018 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
“Kent Morfolojileri: Kentsel Form Araştırmalarında Çok Boyutlu Yaklaşımlar” başlığı altında farklı disiplinlerden 135 araştırmacının katılımıyla, toplam 69 bildirinin sunulduğu III. Kentsel Morfoloji Sempozyumu[2] , Türkiye kentsel morfoloji araştırma gündemine dair güncel ve kapsamlı bir değerlendirmeye olanak sağladı. Kentsel morfolojinin kuramsal, yöntemsel, disipliner ve pedagojik boyutlarına ilişkin yerleşik ve yeni ortaya çıkan yaklaşımların çeşitliliği üzerine kolektif bir tartışma ortamını yaratmayı amaçlayan sempozyumda, Peter Larkham, Giuseppe Strappa, Ayşe Sema Kubat ve Tolga Ünlü’nün davetli konuşmaları ile[3] ile sempozyumun genel teması, birbirinden farklı nitelikte sorun alanları ve kentsel bağlamlara dair farklılaşan kavrayışlar çerçevesinde irdelendi. (Resim 2) Bu çerçevede, tarihi kentin ve kırsal yerleşimlerin morfolojik değişimi, kentsel formda imge ve algı, kent çeperlerinin zaman içinde dönüşümü, kentsel formun planlama ve tasarım disiplinleriyle ilişkisi, kentsel form çalışmalarında yeni ortaya çıkan niceliksel yöntemler, kentsel peyzaj ve form, sürdürülebilir kentsel form ve oluşumlar sempozyum süresince ele alınan başlıca ana temalar oldu.
Sempozyumun ilk özel oturumunda Türkiye Kentsel Morfoloji Araştırma Ağı başkanı Ayşe Sema Kubat, İstanbul'un kentsel formunun, bir Bizans şehri olarak kuruluşundan bu yana, 20. yüzyıl ortalarından sonra hızlanan gelişimine kapsamlı bir tarihsel bakış sundu. Konuşmasında ayrıca çeper bölgelerin hassas morfolojik özelliklerine uygun bir planlama perspektifi sağlamanın hızlı kentsel büyüme bağlamında son derece önemli olduğunu vurguladı. (Resim 3) İkinci özel oturumda Roma Sapienza Üniversitesi öğretim üyesi Giuseppe Strappa, doğa ve mimarlık arasındaki ikili karşıtlığı, tasarım yoluyla maddenin malzemeye bilinçli şekilde dönüştürülmesi üzerinden sorguladı ve doğa ile mimarlık arasındaki kendine özgü ilişkinin, ilgili kültürün kolektif bir eylemi olarak kabul edilebileceğini tartıştı. (Resim 4) Sempozyumun üçüncü gününde Birmingham Üniversitesi öğretim üyesi ve Urban Morphology dergisinin editörü Peter Larkham, nitel ve nicel araştırmalara dair yerleşmiş kavramlara dayanarak kentsel morfolojinin çok yönlü ve disiplinler arası doğasına yönelik kapsayıcı bir bakış açısı önerdi. Hem tarihsel hem de ileriye dönük bu bakış açısıyla, kentsel morfoloji alanının gelişimi için araştırma alanındaki boşluk ve potansiyelleri ele aldı. (Resim 5) Türkiye Kentsel Morfoloji Ağı kurucusu Tolga Ünlü ise konuşmasında, küresel ölçekte tartışılan planlama ve morfoloji ilişkisini, Türkiye kentlerinin kentsel formlarında ortak dönüşüm örüntülerinin analiziyle bağlamsallaştırdı. Zamanla gelişen ve değişen kentlerin morfolojik özelliklerine ilişkin işlevsel bir anlayış ve kavrayıştan yoksun olan planlama çerçevelerini eleştirdi. (Resim 6)
GELECEK ARAŞTIRMA GÜNDEMLERİ İÇİN VURGULANAN BAŞLIKLAR
Kültürel miras ve koruma alanından bakıldığında, tarihî kentsel ve kırsal yerleşimlerin, dokuların morfolojik özellikleri ve değişimlerini konu alan incelemeler, kent tarihi araştırmalarında morfolojik çözümlemeler, tarihî kentte çeper kuşak ve alt merkezlerin oluşumuna dair araştırmalar, yerel yönetimlerin ve planlama politikalarının kültürel miras ile ilişkisi, kent formu ve tarihî kırsal peyzaja yönelik morfoloji araştırmaları, kentsel morfoloji ve koruma eğitimi ilişkisi gibi konular dikkat çekmektedir. Bu kapsamda araştırmalar, değişim-dönüşüm süreçleri ile yıkım ya da tahribata uğramış tarihî çevre ve kent dokularının mekânsal niteliklerinin anlaşılması, korunması ve sürdürülmesi bağlamında birçok konu ve tartışmayı gündeme getirmiştir.
Anadolu’nun farklı bölgelerinden seçilmiş, her bir tarihî kent, çevre ve/veya doku, kendi tarihi, sosyo-kültürel, ekonomik, yasal ve yönetsel boyutlarıyla ele alınmış, sempozyumun bağlamsal ve sorunsal boyutlar temasına yeni açılımlar getirmiştir. Sempozyumun alt temalarında vurgulanan “çeşitlilik” kavramı, koruma çalışmalarında farklı ölçekler ve bağlamlar arasında bir ara kesit oluşturmuştur. Özellikle disiplinlerarası çeşitliliği ve etkileşimi vurgulayan çalışmalar, aynı zamanda peyzaj ve kentsel coğrafya, kent sosyolojisi, kent ve mimarlık tarihi, kentsel, kırsal yerleşimler ve koruma alanlarına yönelik form araştırmalarını sürdürürken, tipo-morfoloji, coğrafi bilgi sistemleri yöntem ve teknikleri, çeşitli haritalama, belgeleme ve görselleştirme temsil yöntem ve araçlarını kullanarak yöntemsel ve yaklaşımsal çeşitliliğe ve geçişkenliğe de katkı sunmaktadır. Bu veriler ışığında, sempozyum çıktılarının kentsel morfoloji ve koruma araştırmaları arasındaki ilişkinin derinleşmesine ve bu konudaki geniş perspektifli ve çok boyutlu çalışmaların artmasına katkı sağlayacağı da açıktır.
Kentsel alana dair sunulan araştırmalar, çoğunlukla kentin yapısal ve tipolojik biçimlenişi üzerinden merkezî iş alanları, konut yerleşimleri ve kamusal alanlara odaklanarak tartışılmıştır. Farklı ölçeklerde sunulan mekân çözümlemeleri salt biçimin kendisine odaklanmamış, aynı zamanda biçimlenme süreçlerine ilişkin sundukları araştırma çerçeveleri ile kentsel morfolojinin planlama ve tasarım süreçlerindeki rolü ve etkisini de ortaya koymuştur. Morfolojik çözümlemeler ışığında planlama ve tasarıma ilişkin yapılan yeni yöntem tarifleri de kentsel biçimlenişin arkasındaki bütünleşik ve sürdürülebilir kentsel yönetim süreçlerine ilişkin bir bakış açısı sunmaktadır. Ayrıca, kentsel form ve dokunun algısal boyutlarının morfolojik araştırmalara entegre edilmesine yönelik gereklilik vurgulanmıştır.
Konut alanlarını merkeze alan çalışmaların, kent araştırmaları içerisinde önemli bir yer tuttuğu görülür. İstanbul ve Ankara’nın yeni gelişme alanlarından Akşehir’e, Adana’dan, Sakarya ve Tatvan’a farklı kentlerden konut bölgelerini konu alan çalışmalarda, konut çevrelerinin zaman içinde mekânsal dönüşümü tarihsel-coğrafi ve tipo-morfolojik yaklaşımlarla analiz edilmiştir. Analizler sonucunda Türkiye kentlerinde konut çevrelerinin hızlı kentleşmeye bağlı çeşitli yönetsel ve sosyo-ekonomik süreçler sonucunda mekânsal kalitesinin ve konut üretiminde mekânsal çeşitlilik arayışın zaman içinde azaldığı vurgulanmış; bu süreçte planlama ve mimarlık uygulamalarının rolü sorgulanmıştır.
Mekân dizim ve fraktal analiz yöntemleri gibi hesaplamalı tasarım araçları ve coğrafi bilgi sistemleri ışığında ortaya konan araştırmalar, morfolojinin kent planlama için yalnızca analitik bir çerçeve ortaya koymadığını, aynı zamanda düzenlemeci ve üretken bir araştırma ve tasarım altlığı sunduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, bölge ölçeğinde sunulan morfolojik çözümlemelerden, kent ölçeğindeki doku araştırmalarına ve sokak ölçeğinde kentsel hareket ve kamusal alan araştırmalarına kadar çok ölçekli ve disiplinlerarası bir bakış açısı ile gerçekleşen tartışmalar kentsel morfoloji ve planlama disiplini arasındaki çok yönlü ilişkiyi açığa çıkarmıştır. Ayrıca, morfoloji ve peyzaj mimarlığı üzerine gerçekleşen tartışmalarda kentsel form ve doğa arasındaki güçlü ilişki gündeme gelmiş ve kentsel peyzajın farklı ölçeklerde mekânın biçimlenmesinde önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır.
SONUÇ YERİNE
Türkiye’nin farklı ölçek, bağlam ve sorun alanlarında yürütülmekte olan mimarlık, peyzaj mimarlığı, kentsel tasarım, kentsel planlama ve yerel yönetim politika planlama çalışmalarını kentsel morfoloji yöntem ve sorunsallarıyla irdeleyen araştırmacıların katılımıyla zengin bir tartışma ortamı sunan sempozyum, gelecekteki olası araştırma alanlarını ve kentsel morfoloji kapsamında araştırılması gereken pek çok konuyu gündeme getirmiştir. Bu çerçevede, kentsel morfolojinin ayrı bir disiplin alanı yaratmanın ötesinde birçok disiplin alanında yer edinen bu bilim alanının mimarlık, peyzaj mimarlığı, planlama ve tasarım konularını bir araya getirdiği görülmekle birlikte, disiplinlerarası bir araştırma alanı olarak gelişme potansiyelinin henüz yeterince kullanılmadığı, bunun için çok disiplinli araştırma ekiplerinin desteklenmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan, bireyi ve toplumu merkeze alan sorunsal ve bakış açılarının kentsel morfoloji çalışmalarında yeterince yer bulamadığı görülmektedir. Toplumsal süreçler ile mekânsal form arasındaki ilişkiyi hem kuramsal düzlemde hem de uygulama alanında ele alan araştırmaların derinliği ve çeşitliliği daha yaşanabilir çevrelerin oluşturulması ve kentsel sürdürülebilirlik bağlamında oldukça elzem ve önceliklidir. Kentsel yerleşimlerin yaşanabilirliğine yönelik uluslararası alanda güncel kentsel morfoloji çalışmalarının önemli bir araştırma alanı ise çevresel sürdürülebilirlik çevresinde gelişmektedir; bu kapsamda kentsel biçimlenme ve iklim değişikliği sorunsalı üzerine odaklanan araştırmalar önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde de kentsel morfoloji çalışmalarının önümüzdeki yıllarda gerek çevresel, gerekse toplumsal sürdürülebilirlik ve yaşanabilirlik konuları çevresinde daha da gelişeceği beklenmelidir.
Bunun yanında günümüz kentlerinde gelinen noktaya bakıldığında, “çeper” kavramının özel bir planlama ve tasarım yaklaşımı gerektirdiği görülmektedir. Parsel ve ada bazlı gelişim modeli sunan imar planı pratiklerinin ortaya çıkardığı ayrıklaşmış, tekil, kentsel bağlamdan kopuk ve çevresel olarak sürdürülebilir olmayan yapılaşmaların yarattığı olumsuz koşulların daha iyi irdelenmesi ve kent çeperlerinin hassas bir yaklaşımla araştırma konularına dahil edilmesi gerekliliği, sempozyumun önemli sonuçlarından birini oluşturmaktadır. Bununla birlikte hızla gelişen kentlerde merkez-çeper ilişkisi de yeniden gündeme gelmektedir. Kentsel morfolojinin algısal boyutuna yapılan vurgu ise, plan düzleminden çıkıp üçüncü boyuta uzanan imge ve imgelenebilirlik, okunabilirlik ve kentsel mekânda hareketlilik gibi konuların kentsel form çalışmalarında daha yoğun yer bulması gerekliliğine işaret etmektedir.
Sempozyum kapanış oturumunda yürütülen tartışmalar aynı zamanda yerel ve uluslararası ölçeklerde kentsel morfoloji alanının geliştirilmesinde izlenecek adımlara da ışık tutmuştur. Vurgulanan konuların başında disiplinlerarasılığın önemi ve gerekliliği gelmektedir. Sempozyumda sunulan çalışmaların niteliği ve bağlamsal çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda, kentsel morfolojinin tek bir disiplin alanına indirgenemeyeceği, ancak farklı bağlam ve ölçeklerdeki araştırma alanlarının ortaklaşmasıyla Türkiye Kentsel Morfoloji ekolünün oluşturulmasına katkı sağlanabileceği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte yerele özgü çalışmaların teşvik edilmesi ve uluslararası yazına girdi sağlamanın yanında yerel literatüre yapılacak katkının önceliklendirilmesi gerektiğinin; ve daha önce düzenlenen Kentsel Morfoloji Sempozyumlarında olduğu gibi bu etkinlik sonucunda da Türkçe olarak yayımlanacak sempozyum kitabında sunulan bildirilerin, kentsel morfoloji alanında Türkçe yazını geliştirmeyi amaçladığının bir kez daha altı çizilmiştir. Ayrıca, Türkiye Kentsel Morfoloji Ağının kuruluş amaçlarını gerçekleştirmede önemli bir rol üstlenen sempozyumların gelecek dönemlerde, Anadolu’nun farklı kentlerinde yer alan planlama ve mimarlık bölümlerince düzenlenmesi öngörülmekte ve böylelikle katılımın artırılması hedeflenmektedir. Düzenli olarak üç yılda bir gerçekleştirilen sempozyumların daha kısa aralıklarla düzenlenmesi ve yıl içinde farklı üniversitelerde çevrimiçi olarak yürütülecek tematik seminerlerle desteklenmesi gündeme alınmıştır.
Özet olarak 3-5 Mayıs 2021 tarihlerinde ODTÜ Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planlama Bölümlerinin iş birliğiyle çevrimiçi olarak düzenlenen III. Kentsel Morfoloji Sempozyumu, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden araştırmacıların ve farklı kurumlarda yer alan uzmanların yoğun katılımıyla oldukça verimli ve üretken bir tartışma ortamı yaratmıştır. (Resim 7, 8) Yerli ve yabancı toplam 462 kayıtlı katılımcı ve sempozyum sırasında 6000’i aşkın toplam izlenmeye ulaşan YouTube canlı yayınları ile sempozyum, Türkiye ve yurt dışından çok sayıda katılımcıya ulaşabilmiştir. Küresel salgının yarattığı tüm olumsuz koşullara rağmen çevrimiçi platformlarda gerçekleştirilen etkinliğin oldukça geniş kitlelere ulaşmış olması gelecekte yüz yüze düzenlenecek etkinliklerde de çevrimiçi yayın araçlarından önemli ölçüde yararlanılabileceğini göstermiştir. Sempozyuma gösterilen ilgi, sunulan çalışmaların niteliği ve disipliner çeşitliliği, kentsel morfolojinin ülkemizde hızla gelişen bir araştırma alanı olduğuna dair ciddi bir göstergedir.
NOTLAR
[1] Sempozyumla ilgili içerik ve detaylı bilgiye etkinlik web sitesi erişilebilir:
kentselmorfolojisempozyumu2021.wordpress.com [Erişim: 10.06.2021]
[2] TÜBİTAK 2223-B programı ile desteklenen sempozyumun Düzenleme Kurulu’nda Cânâ Bilsel (eş-başkan), Olgu Çalışkan (eş-başkan), Pınar Aykaç, Sibel Yıldırım Esen, Elif Bekar, H. Eren Efeoğlu, Simay Cansu Ekici, Selen Karadoğan, Ecem Kutlay, Eren Kürkçüoğlu, Yasemin Sarıkaya Levent, Neris Parlak Temizel, Gökhan Okumuş, Merve Öztürk, Begüm Sakar, Sezin Sarıca, Ebru Şevik, Elif Tepekaya ve Feyza Topçuoğlu yer almaktadır.
[3] Açılış konuşmaları ve özel oturumların kayıtlarına sempozyum YouTube hesabından erişilebilir: youtube.com/channel/UCsD_QPAC3E4Sl724xRGbfEQ [Erişim: 10.06.2021]
Bu icerik 3563 defa görüntülenmiştir.