420
TEMMUZ-AĞUSTOS 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
TEMA[S]

Yere Özgü Hareketi Yaşa(t)mak

G. Doruk Atay, Mimar, Yüksek Lisans Öğrencisi, ODTÜ

 

İnsanlar çoğu zaman gördüğünü gözlemlemez. Kent dokusunu ve kültürel kimliğimizi belirleyen mimarlık ve onu gerçek kılan materyal kimlik aslında hep bize eşlik eder, fakat aynı zamanda gözden kaçan unsurlardandır. Bu sebeple, Şili asıllı mimar Domingo Arancibia Tagle, mimaride kullanılabilecek yeni malzeme arayışlarında, cochayuyo alglerinin yarı saydam özelliğinin yansıma ve ışık dağılımında önemli rol alabileceğini ve bu özelliğin mekân tanımlamasında da kullanılabileceğini keşfetti. Ayrıca bu alg türünün sadece Şili’de yetişiyor olması onu yere özgü bir malzeme yapıyorken, geçmişten günümüze kadar gıda olarak da kullanılmış olması, Şili’nin kolektif hafızasında da yer almasında önemli bir etken.

“Pavilion Yap Constructo 8”, Constructo tarafından yürütülen ve MoMA’nın sponsorluğunda 2019 yılında hayata geçirilen bir proje olarak karşımıza çıkıyor. Pavyon, cochayuyo alglerinin kullanımı ile öne çıkarken, bu alglerin dikey olarak asılıp gerilmesiyle oluşturulan bir hacim fikri üzerine inşa edilmiş. Zemin seviyesinden 1 metre alçakta olan krater üzerine kurulmuş olan yapıda, zeminden kısmi kopuş ile pavyonu mevcut bağlamdan soyutlayıp mekânının ve alglerin ziyaretçiler ile olan ilişkisini daha dramatik hale getirmek amaçlanmış. Cochayuyoların su kaybettiklerinde kırılganlaşmaları dolayısıyla tasarım stratejilerinin, ziyaretçilerin bu alg türüne doğrudan erişemeyecekleri bir asılı gövde elde etmek olduğundan bahsediyor mimarı. Bu asılı gövdenin, her biri 12 cm ara ile 18 bin alg parçasından oluştuğunu belirtiyor. Strüktür tasarlanırken, alglerin havadaki suyu depolayabilme özelliğini de öngörerek, 18 metre çapında, 6 sütun ile destekli, çelik bir halka taşıyıcı öneriliyor. Bu halkaya tüm yükü ileten sistem ise, 3 metrelik kare bir gergi sistemi yerleştiriliyor. Alglerin asılıp taşınabilmeleri için, kare gergi sisteminin arasına, daha küçük bir (0,9 mm) naylon halat ağı konumlandırılıyor. Çelik strüktür ise paslanması için kasıtlı olarak kaplamasız bırakılmış.

Cochayuyo’nun ışığı yansıtma ve dağıtmasının keşfedilmesi ile proje biri doğal diğeri yapay olmak üzere iki tür aydınlatma önerilmiştir. Alglerin uzun ve sık yapısı nedeniyle pavyon direkt günışığı almamakla beraber altında aydınlık bir alan sağlıyor. Ayrıca, üst alg strüktüründe bırakılan boşluk güneşin kraterin çeperinde belirmesiyle zaman ve mekân ilişkisini tecrübe etmeye olanak sağlıyor. Hava karardığında ise biri içeride diğeri dış çeperde konumlandırılmış dairesel ışık kaynakları pavyonun içini algler aracılığı ile aydınlatıyor.

Bu yapının en heyecanlı kısmı ise zamanla alglerin morfolojik olarak başkalaşım geçirmeleri. Farklı parçaların ışığa doğru dönerek hareket etmeleri ve kıvrılıp, kırılıp uzaması projeye mekân-zaman dinamiği katıyor. Strüktür, yaşayan bir organizma olarak hareket edip ziyaretçilerin farklı deneyimler yaşamasına ortam hazırlıyor. Aynı zamanda uzayan alglerin kesilerek tarımda gübre, parkta çalışanlar için gıda ve farklı alg türlerinin geliştirilmesi için araştırılmalarda hammadde olarak kullanıldığından bahsediyor Domingo Tagle. Pavyon, güncel olarak varlığını sürdürmemekle birlikte çevresel atık konumunda da değil. Ürettiğimiz atıkların ciddi tahribatlar yarattığını görmek -en güncel örnek olarak Marmara Denizi’nin müsilajla kaplanması- çevreye duyarlı alternatif materyal arayışlarına yönelmemiz gerektiğini hissettiriyor.

Bu icerik 1102 defa görüntülenmiştir.