ETKİNLİK
9+1
anlama / anla(t)ma / anla(ş)ma
Tansel Korkmaz
Dr., İstanbul Bilgi Üniversitesi, Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı
9+1 Yuvarlak-Masa Toplantıları Moderatörü
Ekim 2003’den başlayarak ayda bir yapılan 9+1: Yuvarlak-Masa Toplantıları, ‘mimarlık üzerine düşünmeyi’, mimarlığın nesnesi olan ‘iş’ler üzerinden gerçekleştirmeyi amaçlıyor. 9 mimar 1 moderatörden oluşan gruptan iki veya üç kişinin ‘proje’sinin ortak tema çerçevesinde masaya yatırılması ile, mimari ürün üzerinde tartışma başlıyor…
Mimarlar İşlerini Tartışıyor:
9+1 Yuvarlak-Masa Toplantıları, Gaggenau’nun sponsorluğunda her ayın üçüncü cumartesi saat 13:30’da, Taşkışla-Deneme Bilim Merkezi Konferans Salonu’nda yapılıyor. Toplantının çekirdek kadrosu 9 mimar ve 1 moderatörden (Emre Arolat, İhsan Bilgin, Can Çinici, Mehmet Konuralp, Mehmet Kütükçüoğlu, Murat ve Melkan Tabanlıoğlu, Nevzat Sayın, Han Tümertekin, Atilla Yücel ve Tansel Korkmaz) oluşuyor. Her toplantıda, gruptan iki veya üç kişinin projesi masaya yatırılıyor. Sunuşu yapılan projeler ortak bir problematiğe farklı yaklaşımları örnekliyor.
İlk toplantıda ‘kendi içinde bir dünya’ kurmayı hedefleyen büyük ölçekli üç proje (Minicity, Emre Arolat; İzmir Limanı Uluslararası Kentsel Tasarım Proje Yarışması, Can Çinici-Nevzat Sayın; Galata-Port, Murat ve Melkan Tabanlıoğlu) tartışıldı. İkinci toplantının konusu, kent ve mimarlığın karşılıklı ilişkisi çerçevesinde sınırlar/bina programı gerilimini problematize eden üç yapıydı (TEB Amsterdam, Han Tümertekin; Opel Showroom, Mehmet Kütükçüoğlu-Kerem Yazgan; Teşvikiye Sabah-ATV Medya Tesisleri, Mehmet Konuralp). Üçüncü toplantı, mimari müdahale: yenileme/dönüştürme konusuna odaklanmıştı (Brüksel-Tours and Taxis, Emre Arolat; Bil Pera, Han Tümertekin; Osmanlı Bankası Müzesi, İhsan Bilgin). Dördüncü toplantının ana teması, sıradan olanla tasarlanmış olanın gerilimli ilişkisi; bu kez projeler doğa ile mimarlığın karşılıklı ilişkisi çerçevesinde tartışılacak (Ayvalık- Zeytinyağı Fabrikası, Mehmet Kütükçüoğlu; Fethiye Marina, Boran Ekinci).
Tartışmalar saat 18:00’den sonra o gün sunuşu yapılan projelerin sergilendiği sergi mekânında devam ediyor. Sergi, bir sonraki toplantıya kadar gezilebiliyor. 2003 yılının Ekim ayında başlayan toplantılar 9 toplantıyı takip eden 1 toplu sergiyle 2004 yılının sonunda bitmiş olacak. Bu sergiye aynı zamanda toplantı kasetlerinin deşifresinden oluşacak bir kitabın tanıtımı eşlik edecek.
Toplantıların iki temel motivasyonu var. Bunlardan birincisi mimarlık üzerine düşünürken veya söz söylerken kaba genellemelerden ve önyargılardan kaçınmak, düşünceyi/sözü spesifik işler üzerinden gerçekleştirebilmek. İkincisi, mimarlık disiplininin kök salabilmesi için gerek şart olan diyalog zeminini oluşturma çabası.
“İşlere Geri Dönelim!”:
Bugün, mimarlık ortamının en önemli sorunlarından biri, kısaca ‘pseudo-akademizm’ diyebileceğimiz içi boşaltılmış tartışmaların çaresiz iktidarı. Başka bir deyişle, mimarlık üzerine konuşma ve yazmanın, aslında düşünmenin, mimarlık nesnesinden tamamen kopuk olması: Başka disiplinlerden ödünç alınan ve çoğu zamanda yanlış anlaşılan/kullanılan tartışmaların keyfi bir biçimde mimarlık söylemine yamanmasıyla ortaya çıkan bir tuhaf jargon. Bunun bir çeşit ‘metinler-arası oyun’ olmadığının kesinlikle altını çizmek gerekir; zira oyun olabilmesi için paylaşılan kurallar olması gerekir. Oysa burada kural tanımayan, saf bir öznellik ve keyfiyetten başka birşey yok: Hoşa giden bir retoriğin hoyratça tüketilmesi, hazzın zerresine imkân tanımayan bir oburluk. Sonuçta ne başvurulan disiplinin ödünç alınan tartışmaları, ne de mimarlık daha iyi anlaşılmış oluyor. Aslında tam tersine, bu yamama faaliyeti mimarlık üstüne yazmanın/okumanın, aslında düşünmenin altını oyan, sözü/düşünceyi değersiz kılan bir savurganlıktan başka birşey değil. Buradan yeni enerjiler ve zengin bir dil değil, bezginlik ve vazgeçme üremekte.
9+1 bu kaba genellemelerden ve zeminsiz gevelemelerden kaçınmak konusunda kararlı. Bunun için mimarlık üzerine düşünmeyi spesifik ‘iş’ler üzerinden yapmaya çalışıyor.
Bir Diyalog Zemini:
Türkiye mimarlık ortamının göze çarpan bir eksikliği, mimarlık ortamını besleyecek, canlı tutacak, kışkırtacak bir diyalog zemininden mahrum oluşu. Oysa verimli bir pratiğin temel şartlarından biri, kişinin kendi pratiğini ve vaatlerini test edeceği, sınırlarını anlayacağı bir zeminin, diyalog zemininin varlığı: Başkalarıyla yan yana ve karşı karşıya durabilmek, görmek ve görünmek ‘dünya’da olmanın, gerçeklik duygusunun temeli.
Burada ‘diyalog’un altını çizmek gerekir. Bu zeminin gerek şartı yargılıyıcı olmaktan, narsistik şovlardan kaçınmaya çalışmak. Önemli olan anlamak, başkalarının dünyasını kendi dünyasına katarak zenginleşmek. Bu anlamda toplantılar iktidar mücadelelerinin bıktırıcı hamleleri yerine birlikte olmanın, karşı karşıya olmanın sinerjisinden yararlanmayı hedefliyor.
Dolayısıyla sadece dayanışma için değil başka pozisyonlarla çarpışarak pratiklerini test etmek, sınırlarını görmek ve düşüncelerini zinde tutabilmek için toplanıyor 9+1.
Bu icerik 5448 defa görüntülenmiştir.