315
OCAK-ŞUBAT 2004
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • 9+1

    anlama / anla(t)ma / anla(ş)ma
    Tansel Korkmaz

    Dr., İstanbul Bilgi Üniversitesi, Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı

    9+1 Yuvarlak-Masa Toplantıları Moderatörü

ÖĞRENCİ BULUŞMASI

KONGRE: 15. YAPI VE YAŞAM: UIA 2005'e DOĞRU "KENTLER VE MİMARLIK" ÜZERİNE

  • Boşluğun Mimarisi
    Emre Demirel

    Araş.Gör., Hacettepe Üniversitesi,

    İç Mimari ve Çevre Tasarımı Bölümü

  • Günümüzde Koruma / Restorasyon Çıkmazı
    S.Sarp Tunçoku

    Yrd.Doç.Dr., Mimar - Restorasyon Uzmanı,

    Sivas - Cumhuriyet Üniversitesi,

    İnşaat Mühendisliği Bölümü

    Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Üyesi



KÜNYE
KENTSEL PLANLAMA

Yaşatılmaya Çalışılan Ölü: Zoning (Bölgeleme)

Orhan Kuntay

Prof.Dr., GÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

1926 yılında, bölgelerin belirli işlevlere ayrılarak planlanması olarak ortaya konan zoning (bölgeleme) anlayışıyla, dünyanın birçok yöresinde uygulamalar gerçekleşti. İşlevsel ayrımlarla planlanan bölgelerin, ‘kentsel yaşam ortamındaki çeşitliliği ve sürekliliği yıktığı’ belirtilen yazıda, ‘karma kent’ (mixité urbain), ‘konutta çeşitlilik’ (diversité de l’habitat), ‘esnek bölgeleme’ ve ‘katma zoning’ (zoning inclusion) alternatif anlayışlar olarak sunuluyor. Ankara’da, zoning anlayışına göre yapılan Eryaman Toplu Konut Uygulaması’nın ilk planının revize edilmesiyle, yerleşkenin başarılı bir dönüşüm yaşadığı söyleniyor.

Bir Japon filmi seyretmiştim. Ölen kişiyi yüzü açık bir tabutun içine koyuyorlar, etrafındaki masalara oturup yiyorlar, aynı zamanda kişinin iyi ve kötü yanlarını tartışıyorlardı. Bu yazımla benzer bir işlem yapmaya çalışacağım.

1.0. Zoning (Bölgeleme)

Tartışacağımız ZONING konusu, 1926 tarihinde doğmuş, sonra mezara konmuş ama

yaşatılmaya çalışılıyor. (Şekil 1)

“Öküz öldükten sonra yol gösteren çok olur” derler. Bu ertelenmiş bir ölüm için çok yazı var, uygulama var. Ancak, ne yazık ki ülkemizde, 3194 sayılı Yasa ile en kötü şekliyle ZONING yaşatılmaya çalışılıyor.

1926 tarihinden 72 yıl sonra 1998 yılında toplanan Avrupa Konseyi Kent Plancıları, şu bildiriyi yayınlıyorlar:

“Geleneksel şehircilik, kentlerin fiziksel biçimi ve arsa kullanımı ile ilgileniyordu. Sıkı bir zoning politikasının uygulanması kentsel yaşam ortamında çeşitliliği ve sürekliliği yıktı ve tekdüze bir arsa kullanımının gelişimini yönlendirdi. Kentin düzeni ve gelişmesi, çok zaman altüst oldu. Düzenleme sürecinde, özel karakteri olan farklı mahalleler dikkate alınmadı. Kentli yaşamının değişken ilgisi ve tecrübesi azaltıldı. Gelişmede sabit ihtiyaçları değiştirmek gibi, kentsel tasarımda tüm kozları değerlendirmeyi sağlayan çözümler aranmadı. Düzenleme esnek olmalıydı ve toplumun katılmasına olanak sağlamalıydı, yapılmadı.”

En önemli paragrafta ise şu ilkeler önerilmektedir:

“Kentlerin düzenlenmesinde genel olarak, tek işlevli, büyük ölçekli zoning ilke olarak terk edilmelidir. Ancak, toplumun güvenliği ve sağlığı için gerektiğinde işlevsel ayırım yapılabilmelidir.”

Eleştirilen konular şunlardır:

* İmar planları zaman içinde çeşitliliği ve sürekliliği geliştirebilmelidir. Planlar toplumun katılmasına olanak sağlamalıdır.

* Planda değişiklikler daha açık, daha esnek veya daha birbirine uygun olabilmelidir.

* Plandaki değişiklikler yeni üretimin ve taleplerin karşılanmasını sağlamalıdır.

* Tek işlevli zoning ilke olarak terk edilmelidir.

O halde, temelde imar planının ilkelerini değiştirmeliyiz. Neden? Çünkü, zaman içinde

birçok kavram değişmektedir. Neden? Çünkü, teknoloji, yaşam biçimi değişmektedir, gelişmektedir. Bazı örneklerle açıklayabiliriz.

A. Komşuluk Birimi, Mahalle Birimi?

Sizler bugünkü yaşamımızda komşuluk birimi gibi bir tanımı yapabiliyor musunuz?

Ben yapamıyorum. Aynı apartmanda oturuyoruz ama arada otoparkta veya asansörde komşularımla karşılaşıyorum, merhaba diyoruz. Amaç ne idi? Bir komşuluk biriminde oturanlar sosyal donatılarla bir araya gelsinler, birlikte bir şeyler yapsınlar. Bulunduğum sitede bazı apartmanlar, bahçede oturma yerleri ve pişirme için ocak alanları düzenlediler. Bir defa olsun kullandıklarını görmedim.

Çocuk bahçesinde oynayan çocuklar yıllar sonra büyüdü, ilgi alanları değişti, talepleri karşılanamadı. Aile bireylerinin ilgi alanlarının, çalışma yerlerinin değiştiğini de görüyorum. Benim tenis oynadığım arkadaşlarım başka yerlerde oturuyorlar. Haftada üç, dört kez bir kulüpte oynuyoruz. Ancak, bu kulüpte görüştüğüm başkaları da var; briç oynadıklarım da var. Akşamları ise internet aracılığıyla, Türkiye’de başka bir ilde yaşayan biri ile satranç oynuyorum. Ya da uluslararası bir tartışma platformunda “erişilebilirlik” konusunu tartışıyorum. O halde, başka bir yaşam biçimim var. Komşularımla ise bayramdan bayrama görüşüyorum.

Candilis, Toulouse Le Mirail yeni kentinin plancısı, çok katlı bloklar için büyük komşuluk, az katlı yapılar için küçük komşuluk tanımlamasını yapmıştır. Bu tanımlamalar da kağıt üzerinde kalmıştır.

Ancak, şunu belirtmemizde yarar var: Komşuluk bir yaşam güvencesi, bir dayanışma, paylaşma sağlıyor. Yardımına koşuyorsunuz, derdine ortak oluyorsunuz.

Gelelim mahalleye: Halen bazı kentlerde sosyal mekanın bir parçası olarak görülmektedir. Niteliksel olarak komşuluktan farklıdır. Bazen komşuluk birimi kadar da olabilir. Mahallenin toplumsal kimliği, bulunduğu yer ve ismiyle tanımlanmaktadır. “Kasımpaşalı” diyoruz. Bu bir kimlik belirlemektedir. Komşuluk biriminde ise bir kimlik göremiyoruz.

Mahalleye giriş de anlamlıdır, belirgindir. Sonuç olarak mahalle birbirine bağlı donatılarıyla bir sosyal ortam oluşturmaktadır.

Bu özellik her kent için geçerli midir? Hayır! Örneğin, Ankara Eryaman’da yaptırdığım bir tezde, mahalle kavramının olmadığı, anketlerle ortaya çıkmıştır. Eryaman’da oturanlar, birbirlerini veya başka apartmanda oturanları, çocuk parkında tanıdıklarını söylemişlerdir. Siteler daha belirgin bir birim olarak ortaya çıkmaktadır. Kent merkezleri ve çeperlerinde ise, bir sokağın bir tarafı bir mahalle, diğer tarafı başka bir mahalledir. Ankara’da Yenimahalle ise, Çayyolu, Batıkent, Demetevler gibi büyük alt birimlere sahiptir. Sonuç olarak mahalle var mıdır? En azından bazı yerlerde kalmamıştır.

B. İlkokul Birimi

Planlamada en temel veri olarak ilköğretime yönelinmiştir. Yurtdışından ithal bir ilke,

birçok imar planının temelini oluşturmuştur. Nasıl bir ilke ise, temel eğitimin 8 yıla çıkarılması ile tümüyle değişmiştir. İlkokullar 5 sınıflı idi, şimdi 8 sınıflı; tüm hesaplar değişti. Ne olacak? Nerede kaldı 500 öğrencilik bir ilkokul birimi, nüfusun % 10’unun ilkokul çağında olacağı varsayımı ile 5.000 nüfuslu yerleşimin temel alındığı yerleşme deseni! Halen, 5.000 nüfuslu bir yerleşmeyi valiliğin oluru ile planlayabilir ve inşaata başlayabilirsiniz. Suyu, kanalizasyonu, yolu, otobüsü olmasın, önemli değil. Böyle bir planlama anlayışı geçerli midir?

Kent merkezlerinde, geniş alanlara göz diken mirasyediler, “Kent merkezinde okul mu olur? Bu okullar eskidi; arsasını satar daha yeni okullar yaparız” diyerek, bu alanları yağmalamaya cüret etmektedirler. Hani, bir İlkokul komşuluk birimi vardı? Tam tersine, değişen yaşam koşulları, anne ve babanın çalışıyor olması, kent merkezlerindeki okulları çok anlamlı hale getirmiştir. Önemini artırmıştır. Aileler sabah işe giderken çocuklarını da beraberinde yanlarına almakta, akşam dönerken de beraber dönmektedirler. O halde kent merkezindeki okulları korumamız, geliştirmemiz gerekmez mi?

Bir başka konu ise, taşımalı öğretim sisteminin geliştirilmesidir. Artık anne ve baba gelirleri de yeterli ise çocuklarının yetişmesi için evlerinden uzaktaki okulları seçmekte ve iyi eğitim veren okullara yönelmektedirler. Çocuğun değerli dört saati yollarda geçmektedir.

Sonuç olarak, okul ile yerleşme büyüklüğü arasındaki bağın anlamı zaman içinde değişmiş ve yapılan zoning’in anlamı kalmamıştır.

C. Çalışma ve Dinlenme

En önemli gelişme, haftalık çalışma saatlerinin değişmesidir. Halen Türkiye’de 40 saat

olan haftalık çalışma saati, Avrupa’da 25 saate indirilmiş ve insanların rekreasyon alanlarına talebi artmıştır. Türkiye’de ise yeşil alanlar bir lüks olarak görülmüş ve çocuklar sokaklarda oyun oynamaya veya oynayamamaya mahkum edilmişlerdir. Hangi zoning kavramı yeşil alanların konut alanlarına dönüşmesini önleyebilmiştir? Kat arttırarak nüfusa düşen donatıları, özellikle yeşil alanları hangi zoning karşılayabilmiştir?

Bir başka konu ise, konutun artık aynı zamanda çalışma alanı olduğudur. İnternet buna imkan sağlamıştır. “Hem çalışma, hem yaşama mekanı” sloganı ile yola çıkanları, 3194 sayılı İmar Yasası’nın cenderesinden nasıl kurtaracağız?

D. Sanayi Alanları

Esnek üretim tarzı ile sanayinin anlamı değişmiştir. Gürültü ve hava kirlenmesi azaltılmış, sanayide çalışan kişi sayısı azalmış ve yan işlevlerde çalışanlar artmıştır. Bir düğmeyle işler tıkır tıkır yürümektedir. Bu nedenle, yurtdışındaki planlarda sanayi, endüstri alanları sözcüğü yerine “çalışma alanı” sözcüğünün kullanıldığını görmekteyiz.

2.0. Esnek Zoning (Flexible Zoning)

Birçok ülkede, insan ölçeğinde yapıların tasarlandığı, karma etkinlikler ve işlevlerle zenginleştirilmiş, toplum yararına ve toplumun katılımı ile geliştirilen bir planlamanın öne çıktığını görmekteyiz. İki kavram üzerinde durulmaktadır:

* Karma kent (mixité urbain)

* Konutta çeşitlilik (diversité de l’habitat)

2.1. Karma Kent

Farklı kentsel işlevleri aynı yerde bulundurma eğilimi; konut, çalışma, etkinlik, ticaret, yönetim ve ulaşım sistemi gibi. Ottowa’daki bir gözlemimi anlatarak konuyu açıklamaya çalışacağım: Bir bakanlığa gitmem gerekti. Yapının bodrumunda otobüsten indim. Yukarı çıktım. Bir galeri içinde yemek yeme yerleri ortak, satılan yemekler ise çevrede idi. Yirmi yıl sonra Türkiye’de, benzer alanların çok geliştiğini görmekteyiz. İkinci katta ise, herkes tarafından kullanılan bir toplantı salonu vardı. Birden fazla salon enflasyonumuz aklıma geldi. Ankara’da İnönü Bulvarı üzerindeki DSİ, Karayolları, Devlet İstatistik Enstitüsü, Amme İdare Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Milli Kütüphane’nin her birinin 600-1.000 kişilik toplantı salonları vardı. Eskişehir Yolu üzerinde, 10 km. boyunca sıralanan diğer kamu kuruluşlarının da salonları vardı. Şimdi ise, ODTÜ’nün Kongre Merkezi Salonları moda olmuştur. Kanada’da ise bakanlığın özel toplantı salonu yoktu. Bakanlığın içinde duvarlarla ayrılmış oda oda çalışma yerleri de yoktu. Yalnızca bölmeler vardı. Mekan istenildiği şekilde büyütülüp küçültülebiliyordu. Burası bir bakanlık mı? Bir iş merkezi mi? Yoksa eğlence merkezi mi? İşte bizim karma kent böyle bir yapıda olmalıydı.

2.2. Konutta Çeşitlilik

Farklı gelir gruplarına sahip insanların aynı alanda bulunmalarını ve çalışmalarını nasıl sağlayabiliriz? Özel konut, kiralık konut, toplu konut aynı zamanda hem konut, hem çalışma alanı birlikte planlanabilir mi? Aynen büro-otel-hastane’de olduğu gibi. Benzer şekilde, ilköğretim okulu aynı zamanda bölgenin kültür merkezi olabilmeli, mahallenin toplantı salonu, kapalı spor salonu, internet kafesi, sergi salonları burada sağlanmalı. Eğer bir meslek okulu ise, yaptığı, ürettiği eserleri, donatıları orada satabilmelidir. Bu şekilde planlanmış yerler var mı? Daha ilginçleri de var; İsveç gibi zengin bir ülkede, sinema salonu gündüzleri okul tarafından toplantı salonu olarak kullanılıyor; gece ise topluma açık.

3.0. Nasıl Bir Planlama?

Katı bir zoning planlaması yerine, flexible zoning veya zoning inclusion (katma zoning) gibi kavramlar birçok ülkede kullanılmaktadır. Ülkemizde ise, zoningin yeniden düzenlenmesi, önemli sorunları beraberinde getirmektedir. Islah İmar Planları olsun, Özel Planlama Alanları olsun (çok moda), zoning’in pençesinde kalmaktadır. Türkiye’nin gelecekte en önemli sorunları olacaktır. Plan notları ile sorunları çözmek güç görünmektedir. Özellikle verilen hakların transferi, hukuki sorunlar içermektedir.

Planlamanın, aynı zamanda uygulama ve finansman kararlarını içermesi gerekmektedir. Donatıların gerçekleşmesi için yatırımcılarla sözleşme yapılması önem taşımaktadır. Gelişmenin maliyetine yatırımcıları ortak etmeyi sağlayan sistemler geliştirmek, karma kullanımları gerçekleştirmenin koşulu olarak görülmektedir.Bu anlamda yeni terimler göze çarpmaktadır:

* Planning agreements: Sözleşmeli planlama

* Planning obligations: Yükümlülükler planlaması

* Planning gains: Yararların planlaması

Bir alanın planlamasında yatırımcı, gerçekleştireceği donatıları belirlemekte veya belirli bir tarihte finanse etmeyi taahhüt etmektedir.

4.0. Örnek Bir Uygulama

Sayın Bülent Berksan’ı rahmetle anarak, bir uygulamasını örnek olarak sunmak

istiyorum. Ankara’da, Eryaman Toplu Konut Uygulaması’nda, çevre otoyolu ve metro geçişi nedeniyle planlamada revizyon yapılmıştır.

Şekil 2’de ilk çalışmayı görmekteyiz. Küçük küçük parsellerden oluşan, ilkokul, kültür merkezi, yönetim ve ticaret gibi ayrılmış işlevler ve alanlarından oluşan bir planlama önerilmiştir. Benzer planlama, Ankara Batıkent’te (Şekil 4) ve pek çok yerleşmede uygulanmış ve uygulanmaya devam etmektedir. Batıkent’te benzer yerlerde ticaret uygulanmış yanında kültür, yönetim vb. için ayrılan alanlara sahip çıkılamadığı için bunlar otopark halini almıştır. Bu planlamalarda, karma kullanım söz konusu değildir. Herkesin arsası bellidir. İsterse duvarlarla çevirir.

Aslında bu planlar şanslı planlardır. Eryaman, Toplu Konut İdaresi’nin, Batıkent ise Kooperatifler Birliği’nindir. Aksi halde, plan onandıktan kısa bir süre sonra yeşil alanlar konuta, okullar ise yerinden kaldırılmış olurdu. İşe yaramayan ağaç yetişmez, kayalık yerler yeşil alan ilan edilirdi.

Eryaman’da plan değişikliği usta bir elemanın eline düşmüştür. Küçük de olsa esnek bir planlamaya geçilmiştir. (Şekil 3) Konut alanları büyütülmüş, alt merkezler ise yalnızca alan olarak tanımlanmıştır. Merkezde yapılacak planlama için bir örnek yapılmıştır. Aslında esneklik için süreç hazırlanmıştır. Küçük parsel veya yapı adası, geniş adalara dönüştürülmüş ve yapım şirketlerinin esnek planlama yapmalarına olanak sağlanmıştır.

Yapılan değişiklik ile katı bir zoning kavramından kurtulunduğu söylenemez. Hiç değilse merkezlerde esneklik sağlanmıştır. Alt merkezlerin fazlalığı ise işlev değişiklikleri ile önlenebilir görülmektedir.

Şekil 5’de, Fransa’da bir toplu konut uygulaması görülmektedir. Burada yapılacak donatılar sembollerle gösterilmiştir. Yeri belli değildir. Konutlarla birlikte belirlenecektir. Belki de konutlara bitişik veya altında planlanacaktır. O zaman mülkiyet nasıl çözümlenmiştir? Konutları taşıyan kolonların kapladıkları alan konutların mülkiyetindedir. Geri kalan ortak kullanım alanıdır. Ankara Dikmen Vadisi’nde yaya köprüsünün mülkiyeti nasıl çözümlenmiştir dersiniz? Yaya köprüsünün iz düşümü, üst katları kullananların mülkiyet alanıdır. Altından geçmek için, üstten izin istememiz gerekecektir. Böyle anlayış olur mu? İşte karma kent kullanımı, mülkiyete yansıyacak sorunları da çözmeyi gerekli kılmıştır. (Şekil 6)

5.0. Zoning Sorunu Çözebilir mi?

İsviçre gibi demokrasiyi öğrenmiş ülkelerde, çözüm tabii kolay olmaktadır. Özel bir

referandum yaparak sorun çözülmektedir. Referandum ise birçok etapta yapılmaktadır. O halde referandum yapmayı öğrenmemiz gerekmektedir. Özellikle dönüşüm alanlarında zoning’in getirdiği zorlukların aşılması için, hukuki ve katılımcı demokratik sistemler gerekmektedir. Donatıların gerçekleşmesi önemli bir sorundur.

Neler yapabiliriz?

Eryaman’da olduğu gibi, karma zoning, yani zoning alanlarını birbirinin içine katarak yeni düzenlemeye geçilebilir. Performansa göre, şehircilik ve esnek planlama önerilebilir. Yükümlülükler ve yararlar tek tek sıralanabilir.

Alana göre düzenlemenin genişletilmesi hakkı, iyileştirme programlarıyla önerilebilir. Örneğin, Özel Planlama Alanı bir zoning düzenlemesidir. İki Özel Planlama alanı biraraya gelemez mi? 3194 sayılı Yasa ve ona bağlı çıkarılan yönetmelik ve yasalar zoning’in zararlarından kurtulmamız için gözden geçirilmelidir. Yaşatılmaya çalışılan veya bitkisel hayatta olup zaten ölü olan zoning’in mezara konulması sağlanmalıdır.

Kaynaklar

Konuyla ilgili çok yayın bulunmaktadır. “Zoning, un mort en sursis”, “flexible zoning” ve benzeri sözcüklerle arama yapılabilir. Aşağıda, bazı seçme kaynaklar sunulmaktadır.

1. Nouvelle Charte d’Athènes, 1998, www.ceu-ectp.org/f/athens/charter.pdf (14.02.2003)

2. Club-internet: Encyclopédie. Tanımlamalar için internette yer alan sözlükten yararlanılmıştır. www.club-internet.fr/encyclopedie. (17.01.2004)

3. Altaban, Özcan, 1997, “İlköğretimin Mekansal Sunum Biçimleri Üzerine Bir Araştırmadan Derlemeler”, Dünya Şehircilik Günü, 21. Kolokyumu, ODTÜ, Ankara.

4. Barcelo, Michel, 2002, Le New Urbanisme aux Etats-Unis, Evolution des Projets et des Programme en Fonction de l’Evolution des Mots de Vie Urbains. Rapport Final-2002, CVA, Institut d’Urbanisme de Montréal-Canada.

'des Mots de Vie'

5. Bres, Antoine, 2000, Gieres: “Au Baut de la Ligne, La Campagne”, Urbanisme, no: 315; 73-75.

6. Foster, Kellean, 1996, “Zoning on the Line”, Planning, November 1996; 10.

7. Haumont, Bernard, 1995, Nadia Arab, Pierre Belli-Riz, “Projets Urbains et Projets de Ville”, Acteurs/Démarches/Outils, Université Val de Marne, Paris.

8. Marceau, Richard, “Développement Durable, Etalement Urbaines, Zonage et Révélation des Préférences, Ecole Nationale d’Administration Publique, Québec, www.uquebec.ca (14.02.2003)

9. Renard, Vincent, 1996, “Où en est les système des transferts de COS? www.foncier.org/article/82Renard.htm (14.02.2003)

10. Scherlowski, Dawid, Le Point en Recherches Planification Municipale Axée Sur L’Abordabilité du Logement. www.cmhc.schl.gc.ca/Recherche, série socio-économique, no:63; 58.

11. Seitz, Frédéric, 2000, Le Maître d’Oeuvre, La Tentation Autoritaire des Urbanistes, Urbanisme, no: 315; 58.

12. “Mahalle var mıdır?” konusu üzerine birçok yayın bulunmaktadır. Burada bir tanesini sunuyorum: Paquet, Thiery, “Pas de Quartier!”, Urbanisme, no: 297, Nov-Dec 1997; 45-47.

Bu icerik 12223 defa görüntülenmiştir.