383
MAYIS-HAZİRAN 2015
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK ELEŞTİRİSİ

“Temas”ın Brütal İfadeleri: NoXX Apartmanı

Berin F. Gür, Doç. Dr., TEDÜ, Mimarlık Bölümü

Cihangir’in “tipik” apartman bloklarından ayrışan cephesi ile malzeme ve strüktürü tüm yalınlığıyla açığa vuran yaklaşımıyla NoXX Apartmanı, 2014 Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde “Yapı Dalı Ödülü”ne değer görüldü. Yazar, Cem Sorguç’un müellifi olduğu yapının bağlamsal ve fiziksel ilişkilerini, “bağlamla temas”, “sokakla temas”, “komşuyla temas” ve “malzemelerin teması” çerçevesinde değerlendiriyor.

Bu yazının konusu olan NoXX Apartmanı, 2014 yılında Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Seçici Kurulu’nun, “içinde konumlandığı çevreyle ilişkisi bağlamında yüzyıl başı yapı karakterine göndermede bulunması, alışılagelmiş apartman tipolojisi karşısında malzeme seçimi ve strüktürel elemanlar ile sergilediği yalın tavrı ve oluşturduğu temsil değerler” değerlendirmesiyle Yapı Dalı Ödülü’nü almıştır. Bu değerlendirme metni, günümüz mimarlık pratiği ile ilgili üç konuyu gündeme getirmektedir: parsel düzeni ve apartman tipolojisi, bağlam ve öncüller, malzeme ve inşaat sisteminin ifadesi.

Hiçbir kentsel mimari anlayışa dayandırılmadan üretilen, salt bürokratik ve sayısal kriterlerle çalışan imar planlarının getirdiği, tek parsel üzerinde inşa edilen günümüz apartmanları, bu planların ve ranta dayalı taleplerin bir sonucu olarak, sundukları mekân kurgusu ve yaşamsal deneyimler anlamında aynılaşarak tek tipleşmiştir. NoXX Apartmanı için, “farklı bir şey yapma kaygısıyla tasarlamadık, zamanına dair doğru bir şey yapmak istedik” diyen Cem Sorguç, yapının “konut sektörünün satılabilir alan ve tabi olduğu imar durumdan oluşan yegâne bağlamı dışında bir yerde durduğunu, başka sorunları ya da etkenleri de içerdiğini”(1) belirtir. Bu sözleriyle, yapıyı mevcut apartman stokuna alternatif yapan şeyin, aslında, imar durumunun tanımladığı çerçevenin dışında, yapının içsel gerçeklikleri üzerinden ürettiği kendi bağlamı, kendi referans sistemi olduğunu ifade eder.

Mevcut “tipik” apartmanlara bir alternatif olarak değerlendirilen NoXX Apartmanı’nda, öncelikli olarak ilk dikkatimizi çeken unsur, malzemenin, inşaat sisteminin ve mimari elemanların (kapı, pencere, balkon) bu yapıda karşılık bulduğu dolaysız ve katkısız ifadeleridir. Yapının “brütal gerçekleri” olarak ele alacağım bu unsurlar, NoXX Apartmanı’nı “tekil” yapan unsurlarıdır. (Resim 1) Bu anlamda, yapıyı günümüz tipik apartmanlarına alternatif yapan, ne mekân kurgusu, ne bitişik yan komşusuyla ve sokakla ilişkisi, ne de 19. yüzyıl sonu yapı karakterine yaptığı söylenen göndermedir. Aksine, hemen yanı başındaki ve yakın çevresindeki, ‘sahte’ (pseudo) tarihselci, ‘kozmetikli’, ‘bol katkılı’ ve ‘yapmacık’ yapılara tezat olarak, yapının mimarlığındaki ham, işlenmemiş ve çıplak gerçekliğin “yalın” arayışlarıdır. Mimarın, ideal ve farklı olanı yakalama arayışından kurtularak aksine, olduğu gibi ve işlenmemiş olanın sert ve kaba estetiğini, başka bir deyişle, brütal ifadesini arama işini, detayı ve malzeme kullanımını en temel mimarlık problemi olarak yeniden konumlandırarak yapmasıdır. Bu bir anlamda, mimarlığın ontolojik meselelerine yönelerek, en temel barınma ihtiyacına işaret ederken aynı anda da, yapının brütalist bir yaklaşımla elde edilen tektoniğini mitleştirmeden ve hiçbir zorlamaya sokmadan sunmaktır.

MİMARİ “TEMAS”LAR VE BRÜTAL İFADELERİ

NoXX Apartmanı’nın mimarlığını belirleyen en temel etkenlerden biri, üstünde yer aldığı parselin bitişik nizam olmasının getirdiği problemler, koşullar ve zorluklardır. Parsel sınırından çekme mesafeleriyle inşaat alanının belirlendiği düzenden farklı olarak, bitişik nizamda yapı parselin sınırlarına dayanır. Arazi rantını desteklemek ve inşaat alanını artırmak amacıyla sınırlara dayanan, yan yana dizilerek ortak bir duvarı paylaşan bitişik sıra yapılardan oluşan bu düzende, “temas” farklı ölçeklerde ele alınması gereken mimari bir konu ve problem olarak gündeme gelir. Tek parsel üzerinde tek yapının yükseldiği düzende, komşu yapılarla, sokakla ve şehirle ilişki çekme mesafelerinin belirlediği boşluklar aracılığıyla kurulur. Birbirine dokunmadan tek başına yükselen yapıların arasında yer alan ve genellikle, bahçe, giriş, depo ve otopark olarak kullanılan bu boşluklar, ara alanlar olarak çalışıp dolaylı yoldan mekânsal ilişkilerin kurulmasının yolunu açar. Buna karşılık, hiç aralık bırakmadan, yan yana gelerek birbirine yaslanan yapı düzeninde, ilişkiler daha doğrudan ve dolaysız yoldan kurulmakta, komşu yapılar ve sokak arasındaki temas en üst düzeyde olmaktadır. (Resim 2) Kelime olarak “temas”, en az iki şey arasında kurulan ilişki ve bağlantı anlamında, iki uç nokta arasında gidip gelmektedir: Nitelik ifade eden temas cetveli, ilişkinin en alt düzeyde kurulduğu hafifçe “ilişmek” ve en üst düzeyde kurulduğu “kaynaşmak” derecesinde “dokunmak” ve “bitişmek” arasında ölçeklenir. Bu yazıda mimari bir problem olarak ele aldığım “temas”, bitişik nizam parsel üzerinde yükselen bir yapıyı anlama ve çözümlemede öncelikli olarak odaklanacağım; etkileşme, bağlantı kurma ve eklemlenme (bitişme) ile ilgili bir konudur. Temas konusu üzerinden, yapının mimarlığını ve bağlamla, sokakla, yan komşularıyla ve malzemeyle ilişkisini anlamaya çalışacağım.

Cihangir’de bitişik nizam bir parsel üzerinde yer alan NoXX Apartmanı’nda temas, kaotik, karmaşık ve kararsız olan günümüz kent dokusu ve yaşamına karşı, miş / mış gibi yapmayan, dolaysız ve sert brütal gerçekliklerin arayışının bir sonucudur. Yazının devamında, NoXX Apartmanı’nda “temasın brütal ifadeleri”ne farklı ölçeklerde, büyüklüğe ve öneme bağlı hiyerarşik bir sıralama gözetmeden bakacağım: Bağlamla temas, sokakla temas, komşuyla (yan komşu yapıyla ve boşlukla) temas, farklı malzemelerin teması. Buradaki ölçekler, yukarıda temas cetveli olarak altını çizdiğim, temasın niteliğini ifade eden ölçeklerdir. Yapının “brütal gerçekleri” bağlamında, bu çeşitli ölçeklerdeki temasın kurucuları, brütal ifade arayışlarıyla çalışılan detaylardır. Burada detayı, salt noktasal bir çözüm olarak değerlendirmek yetersiz kalır. “Detay”(2), farklı ölçeklerde ortaya çıkan temas problemine getirilen, yerine göre noktasal, ilişkisel veya mekânsal ayrıntılanmalardır. Bu şekilde, yapının ve mimarlığının bütününe işaret eden detay, temas ve bağlantı üzerine kurulu bir çözünürlük (resolution) problemidir. Ve bu anlamda, yapının ontolojik kurgusunun en temel birimidir.

Yapıya brütal ifadeyi kazandıran ve farklı ölçeklerde temasın detaylandırılmasında hâkim olan yaklaşım, Cem Sorguç’un mimarlıkta “eksiltme” ile dile getirdiği bakış açısıdır. “Hiçbir zaman mimarlığı çoğaltan bir yanım olmadı. Sözünü ettiğim şey mimarlıkta da, iç mimarlıkta da eksik başlamaya değil eksilterek ilerlemeye yönelik bir bakış açısıdır”(3) diyen mimar, “eksiltme” ile bir acizlikten ziyade, aksine, yapıyı zorlama tasarlanmışlıklardan, gereksiz katkılardan arındırıp sadeleştirerek ona rafine bir mimari dil kazandıran tasarım eylemine işaret etmektedir.

BAĞLAMLA TEMAS

NoXX Apartmanı için bağlamın ne ifade ettiğini anlamak, yapının kendi içsel doğasından gelen brütal gerçekliklerine rağmen önemlidir. Rağmen diyorum, çünkü yapı bağlamıyla temasını bu gerçeklikler üzerinden kurmakta ve bulunduğu yere hassasça ve usulca ilişmektedir.

NoXX Apartmanı, İstanbul’un mekânsal-sosyal-ekonomik tarihi anlamında özellikli ve önemli bir alanında yer almaktadır. Apartmanın yer aldığı İstanbul’un Beyoğlu, Cihangir bölgesi, 19 yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batılılaşma hareketlerinin etkisiyle yeniden yapılanma süreçleriyle biçimlenmiş; daha önce az katlı ahşap ve taş yapılardan oluşan eski doku üzerine yapılan Batılı anlamda ilk belediye uygulamalarıyla, hatta ilk imar uygulamaları diyebileceğimiz türden müdahalelerle, yollar genişletilerek kentsel ve mimari dokusu değiştirilmiştir.(4) Bu müdahalelerle birlikte, özellikle de 19. yüzyılın son çeyreğinde, bitişik nizam sıra evler ve apartmanlar, İstanbul’da yeni bir yapı türü olarak ortaya çıkmıştır.(5) Ortak bir duvarı paylaşan, bir dizi çok katlı konut biriminin, apartmanların, yan yana gelmesiyle oluşan doku, yeni bir yaşam biçimini de zorunlu kılmıştır. Apartmanlaşma ile birlikte, az katlı konutlarda kullanılan geleneksel teknikler yerini, çok katlı konutlara ve geniş açıklıkların geçilmesine imkân veren çağdaş̧ bir malzemeye, demir putrellerin kullanılmasına bırakmıştır.

Jüri değerlendirme raporunda NoXX Apartmanı’nın çelik strüktürü ile, “bölgenin nadir kalan [demir putrellerin kullanıldığı] yüzyıl başı yapı karakterine göndermede bulunduğuna” vurgu yapılır. Halbuki, “yapının imalat süreciyle ilgili ciddi bir sıkıntı gördüm; çünkü yer aldığı sokak, dar ve ulaşımı güç bir sokak; beton sokmak zor olacaktı”(6), diyen Cem Sorguç içinse, konvansiyonel inşaat şartlarının zor olduğu bir yerde ve süre kısıtlamasının olduğu bir durumda çelik kullanımı öncelikle, fiziki konum ve şartlardan, lojistik problemlerden dolayı alınan pragmatik ve akılcı bir karardır. Bu anlamda, yapı için önemli bir başlangıç noktası olan bu kararın sonucunda çelik sistem kullanılarak inşa edilen NoXX Apartmanı için, yaptığı söylenen yüzyıl başı yapı karakterine göndermenin, izlenebilir ve izi sürülebilir (traceable) olmadığını ve bu değerlendirmenin yapının “gerçekliklerini” arkaplana ittiğini düşünüyorum.

Aslında bu yapı, mimarın, çeliği konut ölçeğinde kullandığı ilk yapısı değildir.(7) Endüstriyel mimariye olan ilgisi ve çelik sistemleri gizlemeden, açıkta kullanma derdi, NoXX Apartmanı’nın mimarlığını biçimlendiren öncelikli arayışlar olmuştur.(8)

Bölgedeki, cephelerinde geç 19. yüzyıl, erken 20. yüzyıl eklektizminin ve İstanbul art deco’sunun izlerini taşıyan, süslemelerle bezenmiş yapılar, Cem Sorguç’un da söylediği gibi “belli bir dönemi işaret ettiği için çok kıymetlidir”(9). Benzer bir şekilde, 1950 ve 1960’ların modernist çizgideki yapıları, yandaki binanın frizini, denizliğini veya kat hizalarını yakalayan hassasiyetleriyle çevreyle uyum içinde ve fakat kendi dönemlerini de işaret ederek varolurlar. NoXX Apartmanı’nın yer aldığı bağlam, morfolojik yapısıyla kaotik ve girift, mevcut yapı stokunun işaret ettiği tarihsel olgusuyla çeşitlilik, hatta çokluk ve karmaşa içeren (tarihsel ve mekânsal anlamda) çok katmanlı bir dokuya sahiptir. Bu çokluk ve karmaşanın içinde, NoXX Apartmanı’nda gerçekçi bir yaklaşım izlenir ve Apartman, “yerine özel olarak biçilmiş”, “tekil, houte couture, bir yapı”(10) olarak tasarlanır. Amaçlanan, yapının yerine oturması, “bedenine yakışmasıdır”; “sanki oraya aitmiş, ama kaybolmuş ve bu zamanda tekrar başka bir vücutla ortaya çıkmış gibi algılanmasıdır”(11). Malzemenin ve konstrüksiyonun öne çıkarılarak, konstrüksiyonun açıkta bırakılması, çelik ve tuğlanın çıplak ve işlenmemiş ifadeleri yapının tekilliğini ortaya koyan nitelikleridir. Bağlamla kurulan temas ne modern mimarlıkta olduğu gibi keskin bir kopuşu, araya uzun bir mesafe koyma durumunu, ne de bağlamı yücelten, dokunulmaz kılan bir anlayışın esiri olma durumunu ifade etmektedir. Temas, özgürleştirici bir hassasiyet üzerinden, yapının kendi brütal gerçeklerinden ödün vermeden olmaktadır.

Bu anlamda, yapının öncülü (precedent) veya öncülleri, yere, bağlama ait bir öncülden ziyade, yapının ifadesine ve uygulamasına yansıyan, Cem Sorguç’a göre, İstanbul Hasanpaşa Gazhanesi’nde(12) izleyebildiğimiz geç 19. yüzyıl endüstriyel mimarisinde, malzemenin kompozit ve çıplak kullanımı; ve bana göre de 1950’lerde Allison ve Peter Smithson’ın önderliğinde gelişen, malzemenin çıplak ve işlenmemiş olarak kullanımını savunurken aslında, estetik olmaktan öte ahlaki bir tutum sergileyen, zamanın toplumsal ve ekonomik ihtiyaçlarına duyarlı olmayı öne süren brütalizmin örnekleridir.(13) (Resim 3, 4)

Bağlamdan taşınabilecek izlerse komşu cephelerin saçak ve kat hizalarıyla sınırlıdır ve bunlar bu tekil yapıda, brütalist bir yaklaşımla ele alınan detaylarda yeni bir beden kazanır. (Resim 5) Malzemenin ve inşaat sisteminin çıplaklığından, işlenmemişliğinden ve dolaysız ifadesinden gelen aykırılığına rağmen, NoXX Apartmanı bağlamla temasını, onunla arasında bir gerilim yaratmadan ve fakat, ona karşı da sahte (pseudo) tarihselci, gözden geçirici (revizyonist) ve düzeltmeci bir tavır takınmadan yapar. Bu anlamda, güçlü bir hassasiyetle bağlama ilişirken aynı zamanda da kendi brütal kararlılığını, malzemenin işlenmemişliğinin ve ayrıntılanmış inşaat yönteminin yapıya kazandırdığı keskin ve net duruşu korur.

SOKAKLA TEMAS

NoXX Apartmanı dar, girift ve çıkmaz sokakların biçimlendirdiği; ticaret ve eğlence alanlarının, ofis ve konut kullanımlarının bir arada olduğu kaotik ve sıkışık bir doku içinde yer almaktadır. Yapı, sıra evler şeklinde dizilmiş bitişik nizam parsellerden oluşan tanımlı bir yapı adasının aksine, periferi blok oluşturacak şekilde biraraya gelen, farklı büyüklük ve geometrideki bitişik nizam dar ve uzun parseller üzerinde yükselen, bu parsellerin ortalarında sıkışıp kalan dar arka bahçelerden ibaret; sınırlarını net olarak tanımlayamadığımız bir yapı yığının arasında kalmıştır.

Bitişik nizamda, yapılar iki sağır yüzeyin (duvarın) sınırladığı alana bir dolgu yapı olarak gelir. Birbirine bitişen sağır yüzeyler üzerinden yan komşuyla fiziksel temasın en üst düzeyde gerçekleştiği, buna karşılık, diyalogun ve etkileşimin nerdeyse hiç olmadığı; inşaat sınırının sokak cephesinde parsel sınırına dayanmasıyla yapının doğrudan sokağa açıldığı bu yapılar da temas, gündelik yaşamı da etkileyen sonuçlarıyla ortaya çıkan mimari bir konudur. Yapıların birbirine yaslanması ve özel / mahrem (bina) ve genel / kamusal (sokak) arasındaki ara geçişlerin en aza indirilmesiyle, sokakla ve yan komşularla bağlantılar dolaysız ve doğrudan kurulmakta; bağımsız yapılar, farklı mekânlar ve nitelikler arasındaki geçişler birdenbire, ansızın ve sert olmaktadır.

NoXX Apartmanı, bir yanında yapıyla, diğer yanında ise hiç bir yapının gelmeyeceği, fakat boşluk olarak korunacak başka bir parselle sınırlandırılmış; kendi bedeniyle ve cephesiyle sokağa dayanan; hiçbir ara geçiş veya arayüz olmadan doğrudan sokağa açılan bir yapıdır. Apartmanda genel olarak izlediğimiz, malzemenin ve inşaat sistemin dolaysız ifadelerini, yapının cephelerinde kapı, pencere, balkon gibi mimari elemanların ele alınışında ve yapının sokakla temasında izleyebiliriz.

Periferi blok tanımlayan bitişik nizam yapılar daha çok sokağa bakan cepheleriyle öne çıkarlar. Parsellerin arasında kalan arka boşluklara bakan (ki bunların bahçe olarak kullanılanı çok nadirdir) cephelerse çoğunlukla görünmezler ve bu nedenle de sadece sıvanarak bırakılırlar. NoXX Apartmanı’nda ise durum farklıdır, bahçe olarak değerlendirilen arka boşluğa ve sokağa bakan cepheler benzer bir hassasiyetle tasarlanmıştır. (Resim 1, 5, 6) Cephelerde mimari elemanların ele alınışına baktığımızda, kapı “kapı”, pencere “pencere” ve balkon “balkon” olarak davranır; daha fazlası değildir. Hem biçimsel hem de işlevsel anlamda, olması ve yapması gerekeni dolaysız ve katkısız bir şekilde icra ederler. Örneğin, balkon iç mekânın sokağa doğru, ancak bir adım mesafesinde bir uzantısı; kapı veya pencereler giriş-çıkış veya havalandırma ve olabildiğince doğal ışık almak için bir açıklık olmaktan öteye geçmez. Bu elemanlar, en brütal gerçeklikleriyle; sembolik ve algısal anlamlar yüklenmeden, güzelleştirme çabasına girilmeden konstrüksiyonu oluşturan katmanların bir parçası olarak tasarlanmış ve biçimlendirilmiştir.

Sokağa doğrudan temas eden ana giriş de benzer bir şekilde, öncelikle işlevseldir; yapması gerekeni hiçbir muğlâklığa izin vermeden yapar. Kamusaldan (sokaktan) özele (binaya / eve) veya özelden kamusala geçiş, oldukça sınırlı bir eşiğe rağmen, uzatılmadan, doğrudan ve sert olmaktadır. (Resim 7) Kamusal ve özel arasındaki bu ani sıçramadan dolayı birey, sokak ve ev arasındaki geçişi ara mekânlara girmeden, dolaşmadan ve uzatmadan deneyimler. Sert ve kaba günümüz kent yaşamının doğrudan bir sonucu olarak görebileceğimiz bu durum, aslında kararlı bir etik tutumun; zorlama bir tasarlanmışlık yerine arkaik olan çıplak gerçeklik arayışının sonucudur. Giriş, bitişik parsel düzeninden gelen sokakla ilişkilenmenin koşullarıyla uzlaşır; kamusal ve özel arasındaki geçişi dar bir eşikle sınırlandırıp, aralarındaki sınırları çözerek (dissolve), yapması gereken en temel, giriş ve çıkışlar için kontrollü açıklık sağlama, işlevini gerçekleştirir.(14)

Bitişik nizam parselin dar ve uzun, yan cephelerin de sağır olması sebebiyle, en üst düzeyde doğal ışık alabilmek için her katta ön ve arka cephede olmak üzere iki bağımsız birim çözülmüş, bu birimlerin yaşam alanları ve yatak odaları çeperlere, ön ve arka cephelere dayanırken, servis alanları (mutfak, banyo) merkezde yer alan apartmanın ana dolaşım kovasına bitişik olarak planlanmıştır. (15) (Resim 8) Bu şekilde, NoXX Apartmanı’nın arka ve sokak cepheleri, hemen gerisindeki özel / mahrem yaşamlarla birlikte kendini doğrudan kamusala açmaktadır. Yukarıda sokak girişi üzerinden tartıştığımız durumu destekler bir şekilde, kamusal ve özel arasındaki sınırlar bulanıklaşıp çözülmektedir. Özellikle, görece daha kamusal olan sokağa dayanan cepheye baktığımızda, ne cephedeki elemanların ele alınışında, ne de özelden kamusala veya kamusaldan özele geçişte, gündelik yaşamı gerçekçi olmayan zorlama bir güzelleştirme ve ehlileştirme, özel / mahrem olanı gizleme çabasının olmadığını görürüz. Brütal gerçeklikleriyle NoXX Apartmanı, bağlama ilişmesinin aksine, sokakla kurduğu temasta, bitişik düzeninin koşullarıyla uzlaşarak, filtrelenmemiş özel alanlarıyla doğrudan sokağa açılmakta ve ona dâhil olmaktadır.

KOMŞUYLA TEMAS (YAPI VE BOŞLUKLA TEMAS)

NoXX Apartmanı’nın üzerinde yükseldiği parsel için, atipik bir bitişik nizam durumu sözkonusudur. Apartman, periferi blok oluşturan bir yapı grubu arasında konumlanmış olmasına rağmen, bir uzun cephesinde komşu yapıya yaslanırken, diğer uzun cephede ise, imar durumu gereği hep boş kalacak bir parsele komşudur. Aşırı bürokratik ve sayısal kriterlerle işleyen imar planları sonucunda ortaya çıkan, biri NoXX Apartmanı olmak üzere, iki yapının arasında kalan bu boşluk, günümüz kentlerinde sıkça rastladığımız parseller arasında kalan ve değerlendirilemeyen tanımsız, akıbeti belli olmayan bir artık alan niteliğindedir. NoXX Apartmanı’nın boşlukla temas halinde olan, hep görünür kalacak yan cephesi de mevzuat gereği sağır olmak durumundadır. Fakat, çıkmaz sokağın gelip dayandığı bu boşluk gerçekte, NoXX Apartmanı’na, yer aldığı bağlamda mevcut olan karmaşa ve çokluğun içinde, tekil olma fırsatını veren bir avantaja dönüştürülür.

Sağır cephelerle ilgili kentlerimizde çok yaygın olarak gördüğümüz uygulamalarda, bu cepheler ya hiç sıvanmadan veya siyaha boyanarak yan komşu binanın yapılmasını bekler, ya da işlek bir yerde ise rant aracına dönüşür ve reklam panosu olarak kullanılır. NoXX Apartmanı’nda ise sağır duvar, etik bir meseleye dönüşür; boşlukla, sokakla ve hatta bağlamla en güçlü temasın kurulduğu ve aslında yapıyı özgün kılan yüzeydir. Yapıda brütal ifade, tektonik karşılığını en güçlü bir şekilde, boşluğa bakan bu sağır cephede, malzemenin, tuğlanın hareketlendirilmesiyle yaratılan dokulu yüzeyde ve bu yüzeyleri bölen çelik kirişlerin tuğla ile kurduğu temasta bulmaktadır. (Resim 9)

NoXX Apartmanı’nın komşularıyla (yan yapı ve boşluk) teması aslında belirsizlikler üzerinden kurulmuştur. Apartman, şu anda bir otel olarak kullanılan yan komşu yapı ile eş zamanlı inşa edilmiştir; beton karkas strüktürü dışında, cephesi dahil bu yapıyla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadan dolayısıyla, yanına ne geleceğini bilmeden yükselmiştir. Gündelik yaşamı daha sert ve karmaşık yapan, günümüz kentlerinin sürekli değişen ve öngörülemeyen durumlarının bir yansıması olarak da izleyebileceğimiz bu belirsizliklere karşı, NoXX Apartmanı’nda akılcı bir süreç izlenmiştir. Mimarlık üretiminin (oran, hizalama, düzen, ritim, ölçek gibi) mevcut araçları bu türde belirsizliklere karşı çözüm getirmede yetersiz kalmaktadır. Bu yapıda, belirsizlik bir gerçeklik olarak kabul edilmiş; öngörülemeyen durumlar üzerine varsayımda bulunup, bunu idealize ederek zorlama bir tasarım yapmaktan kaçınılmıştır. Bu nedenle, yapının yan komşu yapıyla teması en alt düzeyde tutulmuş; yapı deyim yerindeyse ona ilişerek, ona dokunmasına rağmen arasına algısal bir mesafe koyarak temas kurmaktadır. Buna karşılık, yan boşluğa, onunla bir bütün olacak şekilde sahip çıkmaktadır. İmar planlarıyla artık alan olarak ortaya çıkan boşluğun el değmemiş, ehlileştirilmemiş ve işlenmemiş hali, yapının ve özellikle de ona cephe veren sağır duvarın brütal ifadesinin bir yansıması olarak tanım ve değer kazanmaktadır. Maalesef bugün, komşular kazanılmış bu değerin farkına varamamış olacaklar ki, onu, taşıdığı mekânsal potansiyeli açığa çıkaracak şekilde kullanamamakta, aksine bir depo alanına dönüştürerek sokağa ve oradaki yaşama getireceği kazanımları yok etmektedirler. Bu boşluk, NoXX Apartmanı’yla birlikte karşılıklı avantaja dönüştürülebilecek bir fırsat olmakla beraber, NoXX Apartmanı bu fırsatı iyi değerlendirmiş, fakat boşluk için bu çok da mümkün olamamıştır.

MALZEMELERİN TEMASI

Parsel sınırlarının izini tutarak ve bitişik düzeninin koşullarıyla uzlaşarak biçimlenen kütlesinin aksine, NoXX Apartmanı’nda önplana çıkarılan malzemenin ve konstrüksiyonun detaylandırılmasıyla kazanılan rafine ifade, yapıyı anonim olmaktan uzaklaştırmakta, onun yerine özel ve tekil yapmaktadır. Burada yapıyı tekilleştiren, mimarın çelik sistemi gösterecek ve açıkta bırakacak şekilde aralarını nasıl kapatacağı arayışlarıdır.(16) Fiziksel koşulların da etkisiyle, öncelikle konstrüksiyon kararıyla ortaya çıkan bu yapıda, strüktürün çelik olması ve bu strüktürün katmanlaşmasıyla yapının mimarlığı belirlenmiştir. Bu karara bağlı olarak da, yapı katmanlarını oluşturan farklı malzemelerin nasıl temas edeceği ve eklemleneceği konularına çözüm üreten birçok detayla çalışılmıştır. (Resim 10)

Çelik ve tuğlanın kompozit olarak kullanılması ve herhangi bir sıva, boya veya kaplama kullanılmadan hem içeriden hem de dışarıdan okunur kılınması sonucunda, yapının hem brütal hem de çağdaş ile temas ettirilen geleneksel malzemeden kaynaklanan melez ifadesi, fiziksel konuma bağlı olarak inşaat süreçlerinde alınan kararların akılcılığı kadar öncelik taşımaktadır. Strüktürel çerçeveyi kuran çelik ile dolguyu yapan, yan cephede tuğlanın, ön ve arka cephelerde ise cam yüzeylerin birbirleriyle teması sonucunda yapının yüzeyleri, hem içeride hem de dışarıda malzeme üzerinden bedenleşmekte (material surface) ve doku (material texture) kazanmaktadır. Gerek renkleri gerekse kendine özgü ifadeleriyle, masif tuğla duvarlar ve şeffaf cam yüzeyler çelik çerçeve ile tezatlık kurarak, malzemelerin her biri yapının brütal gerçeklikleri olarak ortaya çıkmaktadır.

Farklı malzemelerin arabulucu (mediating) herhangi bir malzeme olmadan birbiriyle temasının kurulması, özellikle tuğlanın çelikle doğrudan birleşiminde gördüğümüz gibi, malzemelerin brütal ifadesini güçlendirmektedir. Yapının strüktürel katmanları oluşurken izlenen tutum sonucunda, cephelerde çelik kolonlar cam ve tuğla yüzeylerle hizalanarak onlarla hemyüz olacak şekilde detaylanmış; çelik kirişler ise tuğla duvar ve cam yüzeyleri bölerek kat hizalarını okutacak şekilde ayrıntılanmıştır. (Resim 10, 11) Bu anlamda, çelik kolon ve kirişler strüktürel bir çerçeve kurmalarına rağmen, cam ve tuğla yüzeylerle birlikte davranıp, çıplaklık ve işlenmemişliğin katmanlaşarak kurguladığı tektonik yüzeyleri (tectonic surface / planarity) oluştururlar. Boşluğa bakan yan sağır cephede, özel üretim tuğlaların yer yer taşma yaparak döşenmesi sonucunda yüzeyde oluşan doğal doku, tekdüzeliği önleyerek ve brütal ifadeyi koruyarak cepheyi hareketlendirmiştir. (Resim 9)

Konstrüksiyonun ele alınışından sokakla ve yan komşularıyla temasa kadar, yapıyı her anlamda biçimlendiren, brütal ifade arayışları sonucunda, mimarının deyimiyle yapının “içi ve dışı ortaya çıkmıştır”(17). Malzemenin bedenleştirdiği yüzeylerin, dışarıda kazandığı brütal ifade, içeride de aynı şekilde devam etmekte, etik bir tavırla yapının içi ve dışı bir davranmaktadır. İç mekânlarda da inşaat sisteminin açıkta bırakılması, malzemenin şıklıktan özgürleşerek işlenmeden çıplak kullanımı (örneğin, merdiven basamakları ve mutfak dolapları) ve malzemelerin arada başka bir dolgu (veya geçiş) malzemesi olmaksızın doğrudan birbirine temas etmesi (örneğin, merdivenlerde malzeme olarak su kontrası ile çeliğin birleşimi) aslında, mükemmellikten ve şıklıktan ziyade, gündelik yaşamın gerçekliklerini oluşturan kusurların ve eksikliklerin çıplak ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır. (Resim 12)

Sonuç olarak, küreselleşme ile birlikte farklı “mimarlıkların” ortaya çıktığı günümüzde, malzeme ve inşaat sistemlerinin brütal ve tektonik ifadesi üzerine arayışlar mimari üretim için bir alternatif sunmaktadır. Özellikle, yapı kütlesinin daha jenerik (generic) ve nötr olarak ele alındığı uygulamalarda (örneğin, “kutu mimarlığı” -box architecture-), malzemenin düşünülerek kullanılması ve işlenmesi, detaylarda rafine çözümler, yalınlığın getirdiği zenginliği yeniden keşfetmede bir fırsat olmaktadır.

NoXX Apartmanı da bu tür bir arayışın sonucunda ortaya çıkmıştır. Bitişik nizam yapı olmasının getirdiği zorluklar ve problemler; içinde yer aldığı kaotik ve girift dokunun fiziksel koşulları ve yapı stokunun farklı mimari dilleriyle sunduğu tarihsel çokluğu; komşu yapı ve boşlukla ilgili belirsizlikler düşünüldüğünde, yapının “eksiltmeyle elde ettiği” yalın mimarisinde, malzeme ve konstrüksiyonun brütal(ist) ifadeyle önplana çıkarılması akılcı bir tavırdır. Böyle bir bağlam ve koşullar içinde, ideal ve farklı olanı zorlamak yerine, işlenmemiş ve çıplak olanın sert ve kaba estetiğini, dolaysız ve katkısız ifadelerini arama çabaları, günümüz kent dokusunun ve yaşamının sert ve değişken gerçeklikleriyle örtüşmektedir. Yapının üzerinde yer aldığı bitişik parsel düzeninden kaynaklanan, farklı ölçeklerde mimari bir konu ve problem olarak düşünülmesi gereken temas da bu gerçekliklerden biridir. Yazımın başlarında, ölçek konusuna büyüklük ve hiyerarşik bir önem üzerinden yaklaşmadığımı, aksine ölçeğin temasın niteliklerini ifade ettiğini belirtmiştim. Bu çalışmada tartıştığım şekliyle, bağlam, sokak, komşular (yapı ve boşluk) ve malzeme büyüklüğe dayalı bir sıralamaya işaret ediyor gibi görünse de, kurulan temasın niteliğine baktığımızda, bununla örtüşebilen bir sıralama yapmanın mümkün olmadığını görürüz. Yapı temaslarını kendi belirlediği akılcı kararlar çerçevesinde kurmakta; bağlama ve hemen yan komşu yapıya sadece ilişiverirken, sokağa dâhil olmakta, yan komşu boşluğa sahip çıkmaktadır ve farklı malzemeler, ifadelerindeki tezatlıklarına rağmen birbirine doğrudan, aracısız temas etmektedir. NoXX Apartmanı’nda farklı ölçeklerdeki temas, mimari karşılığını gerçekliklerin brütal ifadelerinde bulmakta ve böylece, yapı kendi bağlamını, içselleştirdiği bu brütal ifadeler üzerinden üretmektedir. Mevcut mimari araçların (oran, düzen, ritim, hizalama gibi) sözü edilen gerçekliklere (belirsizliklere ve öngörülemeyen durumlara) çözüm getirmede yetersiz kaldığı günümüzde, yapının mimarları, malzeme kullanımı ve (yerine göre noktasal, ilişkisel veya mekânsal bir ayrıntılanma olarak ele alınan) detayı en temel mimarlık problemi olarak yeniden konumlandırmışlardır. NoXX Apartmanı’nı, yerine özel ve tekil yapan, farklı ölçeklerde temasları kurmak üzere brütal bir hassasiyetle ele alınan detaylarıdır.

KÜNYE

Proje Adı        : NoXX APARTMANI

Proje Yeri       : Beyoğlu-İstanbul

Mimar             : Cem Sorguç

Proje Grubu   : CM Mimarlık / Sezin Ergene, Elvan Çakıt, Tolga Yağlı, Amina Rezoug, Deniz Gezgin

Danışman      : Oğuz Cem Çelik

İşveren           : Prospera Gayrimenkul

Yapımcı          : Prospera Gayrimenkul

Statik              : Özcihan / Akgül Mühendislik        

Mekanik         : Neva Proje

Elektrik           : Tasarım Proje

İç Mekân        : CM Mimarlık

Proje Tarihi    : 2012

Yapım Tarihi  : 2013

Toplam İnşaat Alanı: 733 m2

Fotoğraflar     : Cemal Emden

KAYNAKLAR

Frascari, Marco, 1985, “The Tell-The-Tale Detail”, Via 7: The Building of Architecture, (ed.) Paula Behrens & Anthony Fisher, MIT Press, ss.23-37.

Gür, Berin F., 2013, “Tipik Bir Apartmanın Matematiği: Ada Apartmanı”, Mimarlık, sayı:369, ss.34-39.

Korkmaz, Tansel, 2005, “Yeni-Brütalizm’in Yumuşak Karnı: Bağlam”, Betonart, sayı:8, ss.72-75.

Leatherbarrow, David; Mostafavi, Mohsen, 2005, Surface Architecture, MIT Press, Cambridge, Massachusetts, Londra, ss.165-214.

Öncel, Derin, 2000, “Parsel Morfolojisi ve Apartman Tipolojileri Üzerine Bir Çalışma: Galata Örneği”, Tasarım + Kuram, cilt:1, sayı:2, ss.77-86.

Öncel, Ayşe Derin, 2014, Apartman: Galata’da Yeni bir Konut Tipi, Kitap Yayınevi, İstanbul.

Smithson, Alison; Smithson, Peter, 1955, “New Brutalism”, Architectural Design, cilt:25, sayı:1.

Sorguç, Cem, (Yaz) 2014(a), “NoXX Apartmanı: Çeliğe Övgü”, söyleşi: Yasemin Şener, Alldesign, ss.45-49.

Sorguç, Cem, 2015, “Müzik ve mimarinin kesişim noktası”, söyleşi: Pelin Özgen, İstanbul Art News, Ek 3, Ocak 2015, ss.10-11.

NOTLAR

1. Sorguç, 2014, (alıntılar sırasıyla) s.46 ve 45.

2. Detay üzerine yapılan tartışmalara temel olacak nitelikteki bir metin için bakınız: Frascari, 1985. Frascari, detayı bağlantı (joint) ile ilişkilendirir ve onu, konstrüksiyonun ve dolayısıyla mimari anlamın en temel “kurucusu” (generator) olarak görür. Mimarlığı, detayların tasarımının ve çözünürlüğünün bir sonucu olarak tanımlar.

3. Sorguç, 2014(a), s.47. (vurgu yazara ait)

4. Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için bakınız: Öncel, 2000.

5. Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için bakınız: Öncel, 2014.

6. Sorguç, Cem, 2014(b), “İstanbul Tam Bir Kentsel Alzheimer Hadisesi”, söyleşi: Erkan Aktuğ, Radikal Web.

7. Örneğin, CM Mimarlık tarafından tasarlanan Murathan Mungan Evi (2011)

8. Cem Sorguç ile İstanbul’da yaptığım, 07.03.2015 tarihli söyleşiden.

9. Cem Sorguç. blog.xoxothemag.net/post/91033161948/cem-sorguc [Erişim: 15.02.2015]

10. Sorguç, 2014(a), s.47.

11. Sorguç, 2014(b).

12. 07.03.2015 tarihinde İstanbul’daki görüşmemizde, İz TV belgesel kuşağı “İstanbul’un Yüzleri” için İstanbul Hasanpaşa Gazhanesi üzerine hazırladığı programından bahseden Cem Sorguç, geç 19 yüzyıl Osmanlı dönemine ait bu endüstri yapısında tuğla ve çelik malzemenin birlikte, tuğlanın çelik çerçeveyi dolduran bir malzeme olarak kullanımına dikkat çekmiştir. Hasanpaşa Gazhanesi hakkında bilgi için bakınız: Yurdaer, F. Zeynep, 2013, “Endüstri Mirası Bir Yapı: Hasanpaşa Gazhanesi”, Bilgi Ustam Web.

13. Allison ve Peter Smithson, 1950’lerde gerek yazılarıyla ve gerekse yapılarıyla yeni-Brütalizmin önderliğini yapmıştır. Yapılarına örnek olarak İngiltere’deki Hunstanton Okulu (1954, Norfolk) verilebilir. Bu yapı, Mies van der Rohe’nin, Lake Shore Drive Apartman binalarıyla karşılaştırılır ve Mies’in yapısından farklı olarak, malzemenin olduğu haliyle, “düzeltilmeden” ve “ehlileştirilmeden” kullanımı sebebiyle, yeni-brütalizm tartışmasını en iyi örnekleyen yapılardan biri olarak sunulur. Bakınız: Leatherbarrow; Mostafavi, 2005. Smithson’ların Yeni-Brütalizm tartışması için bakınız: Smithson, 1955. Ayrıca, brütalizm ve bağlam ilişkisi üzerine bir tartışma, Tansel Korkmaz tarafından Turgut Cansever’in Adana Karatepe Milli Parkı içinde inşa edilen Karatepe Açıkhava Müzesi özelinde yapılmıştır. Korkmaz, 2005.

14. Sokak girişiyle ilgili bu konuyu daha netleştirmek için, daha önce üzerine eleştiri yazdığım başka bir apartman uygulamasına bakmak yerinde olacaktır. Çinici Mimarlık tarafından tasarlanan Ada Apartmanı, çekme mesafeleriyle inşaat alanının belirlendiği tek parsel üzerinde yer almaktadır. Buradaki giriş, çekme mesafeleriyle kazanılan alanlar kullanılarak, bilinçli bir şekilde bireyin deneyimini olabildiğince uzatmak üzere, kamusal ve özel arasındaki farklı geçiş sekanslarıyla tasarlanmıştır. NoXX Apartmanı’nda ise, parsel sınırına dayanan yapının sokak girişi, bilinçli bir şekilde kamusal ve özel arasındaki farklı geçiş sekanslarını kaldırarak ve sınırları çözerek tasarlanmıştır. Her iki uygulama, üzerinde bulunduğu ve farklı sayısal kurallarla çalışan tek parsele verilen akılcı bir arayışın cevabıdır. Gür, 2013.

15. Parselin dar olması sebebiyle, planlarda bağımsız birimlerin özel ve genel alanları birbirine yaklaşmakta, evin özeli ve geneli arasındaki sınırlar bulanıklaşmaktadır. Buna alternatif olarak bazı birimler ise dubleks tasarlanmıştır.

16. Cem Sorguç ile İstanbul’da yaptığım, 07.03.2015 tarihli söyleşiden.

17. Sorguç, 2015, s.11.

Bu icerik 7423 defa görüntülenmiştir.