412
MART-NİSAN 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK ELEŞTİRİSİ

Ege’de Bir Cam Kutu: Bodrum Demirbükü Evleri Sosyal Kulüp*

Laçin Karaöz, Mimar

2018 Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde “Yapı Dalı Ödül Adayı” olan Bodrum Demirbükü Evleri Sosyal Kulüp, Bodrum yarımadasında yer alan Mesa Bodrum Demirbükü Evleri’nin sahil restoranı olarak kurgulanmış olup, konut bloklarından önce inşa edilerek proje tanıtım ve satış ofisi olarak faaliyete geçmiş bulunmakta. “Arazideki titiz kot analizi ve peyzaj uygulamaları”na vurgu yapan yazar, yapının doğayla kurduğu ilişkiye yakından bakıyor.

 

Demirbükü projesi, Bodrum’un kuzey kıyılarında Torba Mahallesi’nde, son yıllara kadar bakir kalabilmiş, çam ormanlarının denizle buluştuğu, eşsiz güzellikteki Demirbükü koyunda yer almakta. Torba Demir mevkii, Turgut Cansever’in Ağa Han Ödülü alan Demir Evleri’yle özdeşleşmiş, gerek nitelikli mimarisi gerek doğasıyla Bodrum’un itibar gören bölgelerinden biri. Demirbükü’nde bugün aralarında Bodrum Demirbükü Evleri Sosyal Kulüp’ün de bulunduğu inşaatı hızla devam eden 3 büyük konut projesi bulunmakta. İnşaat yoğunlukları, yapıların büyüklükleri, konforun ötesine geçen hizmet seçenekleriyle bu projelerde Demir Evleri’ndeki gibi yerel yaşam kültüründen ve Bodrum ölçeğinden bahsedemeyiz.

Demirbükü koyuna bakan çam ormanlarıyla kaplı bir dağın yamacında, ortalama 45 derece eğimli, tepelerden sahile dek uzanan 200 dönümlük bir arazi üzerinde planlanmış, yapılaşma yoğunluğu ile dikkat çeken bir proje. Çelik kolonlar üzerinde yükselen bir platforma oturan yapının inşa süreci dört buçuk ayda tamamlandığı belirtiliyor. Proje tamamlandığında restoran olarak hizmet vermesi düşünülen yapı, konut bloklarından önce inşa edilerek proje tanıtım ve satış ofisi olarak faaliyete geçmiş bulunmakta.

İLK KARŞILAŞMA

Bodrum-Torba yolu üzerinden saptığımız, bir yanımız orman diğer yanımız deniz, dar ve bol virajlı, buna rağmen keyifli bir orman yolundan Bodrum Demirbükü projesinin sahil kısmına ulaşıyoruz. Mütevazı bir giriş kapısından girdikten sonra kayrak taşları döşeli yoldan ilerleyerek, doğal taşlarla örülmüş bahçe duvarlarının önünden geçiyoruz, kıvrımlı patika bizi dere kenarına götürüyor. Henüz ne yapıyı ne de dereyi tam görebiliyoruz ama çok yumuşak bir şekilde doğal bitki örtüsüne karıştırılmış sulak alan bitkilerinden dereye geldiğimizi anlıyoruz. Gözlerimiz yapıyı ararken, bitkilerin ve zeytin ağaçlarının arasından önce yapıya uzanan köprüyü, sonra upuzun ahşap kepenkleri görüyoruz. (Resim 1) Az daha yaklaşınca, yatağı suyun akış yönünde kılıcına doğal taşlarla kaplanmış titizlikle ıslah edilmiş dere ortaya çıkıyor. (Resim 2)

Platforma geçmek için ana güzergah köprü olarak belirlenmişse de, araziye oturan dar kenarına basamaklarla inerek de ulaşabiliyoruz. Köprüye yaklaştığımızda, dere kıyısında çelik kolonlar üzerinde yükselen ahşap bir platform ve yüksek ahşap kepenkler arkasına saklanmış kocaman cam bir kutuyla karşılaşıyoruz. Şaşırmamak mümkün değil! “Bu iklimde cam bir kutu mu?” diye geçiyoruz içimizden.

SOSYAL KULÜP

Sosyal kulüp yapısı çok bileşenli bir sistem olarak tasarlanmış: hafif bir platform, onun üzerinde ızgara bir gölgelik sistemi, platformun kenarlarından gölgeliğe dek yükselen güneş kırıcı paneller ve cam cepheli bir bina. Bu tasarımın bel kemiği iki ucu arasında yaklaşık 3 metrelik kot farkı bulunan uzun dikdörtgen bir platform. Diğer bileşenlerin hepsi platformla ilişkilendirilmiş. Gölgeliğin ve cam yapının taşıyıcı sistemleri kendi içlerinde bağımsız olsalar da platformun ana taşıyıcı sistemine bağlanmışlar. Uygulamanın kısa sürede tamamlanmasında bulonlarla yerinde birleştirilmiş çelik taşıyıcı sistem elemanlarının önemli bir rolü var.

PLATFORM

42 metre uzunluğunda 18,5 metre genişliğindeki çelik konstrüksiyon platform, yapının programındaki hem açık hem kapalı alanları hem de bu iklimdeki cam bir kutu için büyük öneme sahip pasif iklimlendirme sistemlerini üzerinde barındıran bir düzlem. Eğim yönünde denize doğru yönelen platform, uzunlamasına dere kenarına konumlanmış. Batıya bakan dar kenarı araziye otururken, denize bakan kenarı yerden yaklaşık 3 metre yükselmiş. (Resim 3) Dereye ve denize bakan köşesinde, kotu yaklaşık 1 metre düşürülerek araziden çok yükselmemesi sağlanmış. Bu kot farkı platform üzerindeki açık hava oturma alanlarına hareket katmış, aynı zamanda ziyaretçileri doğaya yakınlaştırmış. (Resim 4) Uzaktan bakıldığında, yapı arazinin üzerine yavaşça bırakılmış gibi duruyor. Döşeme alınlarının kalın olmaması ve kolon aksının kenarlardan geride durması bu algıyı besliyor. (Resim 5) Binanın mekanik hacimleri ve tesisatları pratik biçimde platformun altında toplanmış, araziye temas ettiği kısımlarda taş kaideler inşa edilerek üzerlerine cihazlar yerleştirilmiş.

Platform zemini tik ağacı ile kaplanmış. Zemin farklı genişliklerdeki şeritlere bölünmüş ve kaplama tahtaları bu şeritlerin enine döşenmiş, ahşabın boyu kısa tutularak çalışma olasılığı azaltılmış. Platformun oturduğu alandaki mevcut çam ve zeytin ağaçları döşemedeki delik ve yırtıklardan yükselerek göğe uzanıyorlar, platform yıllardır buradaymış gibi iç içe geçmişler. Doğanın kucağındaki bu yapıya çok yakışan bir detay gözümüze çarpıyor: Platformu çevreleyen ahşap küpeşteleri ağaç dalını andıran çelik dikmeler taşıyor. (Resim 6)

CAM KUTU

Programdaki kapalı alanlar ana bina ve servis binası olmak üzere iki ayrı kütlede toplanmış.

Ana bina, birbirine bağlanmış farklı büyüklüklerde 3 salondan oluşan 30 metre uzunluğunda şeffaf bir yapı. Alüminyum profillerle çerçevelenmiş cam yüzeyler duvarları oluşturmakta. Bu duvarlar çelik kolonlara değmeden etraflarından dolanıyor. Erginoğlu & Çalışlar’ın yapılarında sık rastlanan dikey cephe bölüntüleri burada alüminyum profillerin yardımıyla kurgulanmış.

Binanın girişindeki ilk salonda bilgilendirme ve bekleme, basamaklarla inilen orta salonda sergileme, denize bakan son salonda ise toplantı ve çalışma işlevlerine yer verilmiş. Sergileme salonunun tavanı platform zeminindeki kot farkından dolayı diğer mekânlardan daha yüksek. Dışarıdan bakıldığında cam cephelerdeki yansımalardan ve ağaçlardan dolayı orta salondaki kot farkı ve kütle olarak öne çıkmış olması hemen algılanmıyor. Aslında cam cephelerdeki yansımalar özellikle güneşli havalarda binayı tamamen saklıyor. (Resim 7, 8)

Platform zeminindeki tik ağacı kaplamalar bina içinde de aynı dizgide devam etmiş. Yüksek tavanlar ve geniş cam yüzeylerin yanında döşemede ve tavanda çelik kirişlerin üzerinde kullanılan ahşap kaplamalar mekâna hem sıcaklık vermiş hem de ısı ve ses yalıtımını desteklemiş. İçerideki konforlu ortamdan, binanın çatısında ciddi bir ısı izolasyonu olduğu anlaşılıyor. İç mekânda çelik kirişlere sabitlenmiş raylardan sarkan açık renk perdeler kimi yerde mekânlar arasında bölücü olarak kimi yerde de güneşin etkilerini azaltmak amacıyla kullanılmış,  bu keskin ve saydam iç mekânı yumuşatmış. (Resim 9)

Teras olarak kullanılması düşünülmüş çatıya yapının dışından, binayla açı yapan çelik konstrüksiyon merdivenle çıkılıyor. Denize bakan harika bir manzaraya sahip bu terasta oturma alanları düzenlenmiş ve küçük bir alanın üzerinde tekstil gölgelik gerilmiş. Çatının zemininde yine tik ağacı kaplamalar kullanılmış, bu kaplamalar aynı zamanda çatıda yalıtım katmanı olarak işlev görüyor.

Merdivenler ile yapının arasında kalan bölgede ahşap zemin boşaltılmış ve doğal arazi üzerinde peyzaj düzenlemesi yapılmış. Bu peyzaj düzenlemesiyle, görsel olarak hem kuzeydeki servis yapısıyla ilişki koparılmış hem de tabiatın şeffaf duvarlardan içeri süzülmesi sağlanmış.

YARDIMCI BİNA

Ana binanın arkasında, ondan daha küçük ve alçak bir servis binası var. Mutfak, tuvalet, personel odası, kontrol odası gibi yardımcı mahaller burada toplanmış. Opak cam yüzeylerle kaplı bu yapı, platformun kuzey kenarına, ana binayla açı yapacak şekilde iliştirilmiş. Bu bina ana binanın aksine, araziye oturuyor ve etrafı taş duvarlarla çevrilmiş. Platformun ahşap kaplamaları bu yapıya kadar devam ettirilmiş. Bu iki kütle bariz biçimde birbirlerinden ayrışıyor ama aynı dili konuşuyorlar. Her ikisi de alüminyum profilli cam cephelere sahip ama biri şeffaf diğer değil. Her ikisinin de zemini aynı ahşap kaplı ama biri havada diğeri yere basmış. (Resim 10)

PASİF İKLİMLENDİRME SİSTEMLERİ: GÖLGELİK VE GÜNEŞ KIRICILAR

Bu yapıda doğal veya mimari pasif iklimlendirme yöntemlerinden faydalanmak neredeyse zorunluluk. Doğal yöntemlerin başında yapının dere kenarına inşa edilmiş olması geliyor. Doğal bitki örtüsü ve peyzaj uygulamaları sıcak iklimin etkilerini bertaraf etmekte önemli rol oynamakta. Yapıyı sarmalayan güneş kırıcılar ve gölgelikler pasif iklimlendirme sistemleri olarak tasarlanmış. (Resim 11) Bu sistemlerin yanı sıra döşemelerde ve çatı kaplamasında kullanılan ahşap kaplamalar da ısı yalıtımına katkıda bulunuyor. Cephelerdeki geniş cam yüzeyler güneşin etkilerini azaltıcı özelliklere sahip katmanlardan oluşmakta.

Platformun üzerinde 4 metre yükseklikte, çatı seviyesinden şeffaf binanın etrafını dolanan bir gölgelik sistemi tasarlanmış. Çelik karkasın içine oturan gölgelik düzlemi yapının cephesinden platformun kenarlarına dek uzanıyor. Gölgeliğin taşıyıcı sistemi ama platformun kolonlarına ve binanın kirişlerine bağlanmış. Çelik kirişlerin aralarına kalın bambular aralıklarla dizilmiş. Bambular çelik kirişlerin yanal yüzlerine ahşap kayıtlar üzerinde oturtulmuş. Bu çok özenli bir detay ama dayanımı tartışılabilir bir detay. Platformun dereye bakan güney cephesinde ve denize bakan doğu cephesinde düşey güneş kırıcı paneller kullanılmış. Alüminyum çerçeveler içine dizilmiş araklı ahşaplardan meydana gelen paneller, altta platform zeminine yukarıda gölgeliğin çelik kirişlerine tutturulmuş raylar üzerinde hareket edebiliyor.

Zemindeki kısa kaplama tahtaları, gölgeliklerdeki bambular, güneş kırıcıların ahşap dilmeleri, çelik kolonlar ve bunların yere düşen gölgeleriyle oluşan doğrusal çizgiler görsel bir doku katmanı oluşturuyor. Ahşap zeminler üzerindeki gölgeler cam yüzeylerdeki yansımalarla bir araya geldiğinde yapının büyüklüğünü kaybettiriyor ve platformun uzunluğunu kırıyor.

Temmuz ve Ocak aylarında yapıyı ziyaret etme şansı buldum. Yazın öğle saatlerinde, derenin ve bitki örtüsünün serinletici etkisinin yanında denizden gelen esintiyle cam binanın içinde ve dışarıda platform üzerinde bunaltıcı bir hava hissedilmiyordu. Kışın etraftaki yüksek ağaçlar ve yapının üzerinde sabit gölgelikler olduğu halde, güneyden ve doğudan gelen güneş ışınları yapının içlerine kadar ilerliyor. Yine de yapının kış ve yaz aylarındaki enerji tüketimini merak etmemek elde değil.

PEYZAJ

Çelik ve camdan yapılmış bir yapıya ruh kazandırmak çok kolay değil. Peyzaj bu projeye hem ruh katmış hem de sıcak iklimin etkilerini bertaraf etmekte önemli rol oynamış. Dere ve peyzajı neredeyse yapının kendi kadar önemli bir unsur.

Vadideki doğal bitki örtüsünün yanı sıra, Bodrum yöresinde sık rastlanan sabırlık gibi başka bitkiler de peyzajda kullanılmış. Sonradan dikilen sakız ve zeytin ağaçları yoğun ve sık bir doku oluşturuyor. Doğada sık rastlamasak da, çam ağaçlarının altında, özellikle de dere kenarında oluşturulan bitki çeşitliliği yorucu olmadan ve aşırıya kaçmadan başarılmış. İçinde bulunduğumuz ortam gerek bitki örtüsü gerekse kıvrımlı patikalar, doğal taşlar Ege’de olduğumuzu hissettiriyor.

Bahçe duvarları doğal taşlarla örülmüş, patikalarda ve sert zeminlerde kayrak taşı kullanılmış. Hem zeminlerde hem de duvarlarda yerine göre farklı taşlar ve örgü çeşitleri kullanılmış. Peyzajda kullanılan doğal taşların çoğunluğu araziden çıkarılmış. Tesise girdiğimiz andan itibaren karşımıza çıkan taş duvarların arazi kotlarıyla uyumu ve özenli işçilikleri dikkat çekiyor. Doğal arazi üzerindeki bu rafine projelendirme ve titiz uygulama, Bodrum’da geniş alana yayılmış büyük inşaat projelerinde rastlanan bir durum değil. (Resim 12)

Bu projede çelik taşıyıcılar, tik kaplamalar, alüminyum doğramalar ve bambu gibi bu bölgeye ait olmayan doğal yapı malzemeleri iyi değerlendirilerek özelliklerinden yararlanılmış. Gerek yapının ölçeği, gerek yapım tekniği gerekse kullanılan malzemeler bakımından yapının yerellik taşıdığını söyleyemeyiz. Buna rağmen nitelikli mimarisinde içerdiği yörenin iklimine yönelik çözümler ve peyzaja verilen önem sayesinde bulunduğu yere uyum sağlanmış ve değer katmış. Bu detaylı projede emeği geçen mimari proje ekibini ve uygulamadaki hassasiyetlerinden dolayı saha ekiplerini tebrik ediyorum.

* Ulusal Mimarlık Ödülleri'ne aday yapıların ele alındığı bu yazı dizisi bağlamında Demirbükü Sosyal Kulüp yapısı içinde bulunduğu Mesa Demirbükü projesinin bütününden bağımsız, tek başına değerlendirildi. Ancak, projeler bir bütündür, kısmi projeler ile yarışmaya başvuru yapılabilmesi tartışılmalıdır.

*Fotoğraflar aksi belirtilmedikçe yazara aittir.

KÜNYE

Proje Adı         : Bodrum Demirbükü Evleri Sosyal Kulüp

Proje Müellifi   : Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar

Proje Grubu    : Romain Cadoux, Emre Cestel, Aslı İngenç, Umut Atlı, Duygu Uzunalı, Elif Özüçağlıyan, Zeynep Sümbül Enhoş, Alpkenan Koska

İşveren:           Mesa Mesken

Yapımcı:         Mesa Mesken

Statik:             Probi Mühendislik

Mekanik:         Ersa Mühendislik

Elektrik:          Elektra Mühendislik

Peyzaj Tasarımı: Ata Turak

Proje Tarihi:    2016

Yapım Tarihi:  2017

Toplam İnşaat Alanı:  720 m2

Fotoğraflar:     Cemal Emden

Bu icerik 2422 defa görüntülenmiştir.