412
MART-NİSAN 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
TEHDİT ALTINDAKİ KÜLTÜR MİRASI

İstanbul Kent Arkeolojisinin Önemli Bir Bileşeni: Deniz Surları

Nisa Semiz, Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Bölümü

 

Bir yarımada üzerinde yer alan tarihî İstanbul, gerek kara gerekse deniz yönünden surlarla çevrili bir kentti. Tarihî şehir surları kentin tarihî evrelerine paralel olarak gelişim sergiler. Yarımadanın doğu ucunda bir Grek kolonisi olarak kurulan Byzantion yerleşimi M.S. 2. yüzyılda Roma egemenliğine girer. Bu dönemde yerleşimin sınırlarının bir miktar batıya doğru genişletilerek yeni surlar inşa edildiği yönünde bilgiler vardır. 4. yüzyılda İmparatorluğun yeni merkezi olmasına karar verilen şehrin sınırları dört katına kadar genişletilir ve Konstantinopolis adını alan kentin daha batıda yeni kara surları inşa edilir. Şehrin kazandığı önemle beraber hızla artan nüfusu ve yeni savunma ihtiyaçları, 5. yüzyılda, bugün de tarihî kentin sınırlarının temsilcisi olan kara surlarının yapımına yol açar. Bu süreçte kentin kıyıları da boşluk kalmayacak şekilde tahkim edilir.

Kara tarafındaki iç ve dış sur hattı ve en dışta hendekten oluşan gelişmiş savunma sistemine nazaran kenti deniz yönünden çevreleyen surlar kıyıların doğal yönden korunaklı yapısına bağlı olarak tek sıra sur duvarı ve bunu destekleyen kulelerden oluşmaktaydı. Kıyı çizgisi üzerinde veya kıyıya çok yakın olarak yükselen sahil surlarının üzerinde, kentin kıyı yerleşmelerine ve bazı önemli yapılara açılan sur kapıları da bulunuyordu. Aynı zamanda kuzey ve güney yönündeki liman koylarını saran surlar da deniz surlarının bir parçasıydılar.

Deniz surları, Bizans döneminde önemli onarım ve yenilemeler geçirir. Kentin Osmanlı egemenliğine girmesinin ardından, surlar şehrin savunmasındaki önemlerini nispeten korusalar da surlarda ve yakın çevrelerinde değişimler yaşanması kaçınılmaz olmuştur. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren surlar askeri önemlerini yitirmiş ve aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarihî kentte yaşanan değişimler şehir surlarını da etkilemiştir. Konumları ve yapıları itibariyle deniz surları bu durumdan daha ciddi olarak etkilenmişler, bazı müdahaleler geçirmelerinin ötesinde kayıplara uğramışlardır. 20. yüzyılda, şehrin planlanmasına yönelik alınan kararlar ve yapılan uygulamalar sahil surlarındaki hasar ve kayıpları artırır. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda, deniz surlarının bugün sadece bazı bölümleri ayaktadır. Sürekliliğini koruyan sur hattı ve onu destekleyen kısımlardan oluşan ve nispeten bütünlüğünü koruyan bazı bölümler dışında sahil surlarına ait parçalar bir beden duvarının veya bir kulenin parçası, ya da bir sur kapısının yer aldığı bir bölüm olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Kentin kültürel ve arkeolojik mirasının başlıca bileşenleri olan deniz surlarının ayakta olan bölümleri ciddi koruma sorunlarıyla karşı karşıyadır. Doğal etkenlere, kent planlamasında alınan kararlara ve yapılan uygulamalara, yasal, yönetsel, ekonomik ve sosyal nedenlere bağlı koruma sorunları kent arkeolojisinin önemli parçası olan sahil surları kalıntılarının geleceğini tehdit etmektedir. Deniz surları, arkeolojik ve peyzaj değerleri göz önünde bulundurularak yakın çevreleriyle bütünleşik koruma yaklaşımlarına ihtiyaç duymaktadır. Sur kalıntılarının sürekli gözetim altında olması gerekmektedir. Bazı noktalarda ivedilikle onarım ve restorasyonlara ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu kapsamda gerçekleştirilmekte olan ve planlanan çalışmalarda bilimsel kriterler gözetilmelidir. Kapsamlı bir ön çalışmayla, dönemsel izler dikkate alınarak, özgün malzemeler ve yapım teknikleriyle uyumlu restorasyon yaklaşımları zorunludur. Ayrıca bu konuda uzun erimli ve etkili bir sonuca varılması için kamuoyunun ve yerel halkın kültürel ve arkeolojik mirasın önemi konusunda bilinçlendirilerek, katılımlarının sağlanması gerekmektedir.

Bu icerik 2241 defa görüntülenmiştir.