412
MART-NİSAN 2020
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KENT TARİHİ

Kentin Yeniden İnşası Sürecinde Etkin Bir Aktör Olarak “Kentli”: 5 Haziran 1870 Pera Yangını

B. Su Ertürkmen Aksoy , Arş. Gör. Dr., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Neşe Gurallar , Prof. Dr., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü

İstanbul’da 19. yüzyılda gerçekleşmiş en büyük felaketlerden biri olan Pera Yangını, birçok araştırmanın yıkıcılığına ve dönüştürücülüğüne değindiği planlama açısından bölgenin önemli dönüm noktalarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çalışmalardan yola çıkarak yangında, yangın sonrası süreçte ve bu dönemde yapılan plan önerilerinde kentlinin rolünü araştıran yazar, kentlinin kentin dönüşümündeki “etkin” ve “etkili” varlına dikkat çekiyor.

 

İstanbul’da kent dokusunun yeniden düzenlenmesi çoğunlukla yangınlar ile bağdaştırılmış ve “her yangın yeri kente verilecek resmî biçimlerin denendiği bir sahne”(1) olmuştur. 1870 Pera yangını, kendinden önceki 1856 Aksaray ve 1865 Hocapaşa yangınına benzer özellikler göstererek 19. yüzyılın dönüşüm rüzgarında iyileştirmelerin gerçekleştirile(bile)ceği sahnelerden biri olarak görülmüştür. 19. yüzyıl İstanbul’unu konu eden mimarlık, kent ve tarih araştırmalarına bakıldığında, 1870 Pera yangınına değinildiği ve yangının yıkıcı olduğu kadar dönüştürücü olan etkilerinin de ele alındığı görülmüştür.(2) Araştırmaların çoğunda yangın sonrasında geliştirilen plan önerileri, tamamen yerel yönetimin önerdiği -ve yönettiği-, gerçekleşmesinde ise karar mercinin sadece merkezî otorite(3) olduğu savıyla incelenmiş, böylece kentlinin süreçteki varlığı yok sayılmıştır. Oysa bu çalışmada taranan birincil kaynak süreli gündelik yayınlarda, kentlinin kentin dönüşümündeki “etkin” ve “etkili” varlığı tespit edilmiştir.

Buradan yola çıkarak çalışmada 19. yüzyılda kentlinin varlığı araştırılmış; yangına, yangın sonrası sürece ve bu süreçte yapılan plan önerilerine kentli gözünden bakılmıştır. Bu doğrultuda çalışmada, kentlinin aktör olarak var olduğu Levant Herald (LH)(4)gazeteleri ve bu gazetelerdeki yangının sebepleri, yangının öğrettikleri ve yangın sonrası alınması gereken tedbirler hakkındaki makaleler ile abone mektupları ve eleştiri metinleri incelenmiştir. LH (1856-1914), Kırım Savaşı sebebiyle İstanbul’da görev yapan -İngiliz gazetesi Daily News’un muhabiri ve konsolosluk mahkemesi avukatı- James Carlile McCoan’ın girişimi ve İngiltere Elçiliği’nin maddi desteğiyle 1856 yılında yayımlanmaya başlamıştır. İstanbul’da yaşayan İngiliz tüccarlarla, Osmanlı’daki ekonomik ve ticari durumları öğrenmek isteyen İngilizlere bilgi ulaştırmak amacıyla çıkartılan gazetenin dili İngilizce ve Fransızcadır. Yayımlandığı süre boyunca İngilizlerin çıkarlarını gözeten ve bu sebeple de çoğu kez Babıali ile ayrı düşen -fakat yine de Babıali’den maddi destek alan- gazete yayımlandığı dönemde çeşitli diplomatik problemlere sebep olmuş hatta zaman zaman kapatılmıştır.(5) Sultana, hükümete, yerel yönetimlere ve kentliye karşı daima eleştirel bir bakışa sahip kaynak aynı zamanda yangında oldukça etkilenen İngiliz Elçiliği ve temsilcilerine de sert tenkitler yöneltmiş, sorumluların bulunması için uğraşmıştır. Yapılan eleştirilerin yanında kentlinin abone mektuplarına ayrılan bölümler ile yerel yönetim ve diplomatların yazıları bireylerin kendini ifade ettiği, fikirlerini paylaştığı ve seslerini duyurabildiği çok sesli bir mecrayı oluşturmuş; bu doğrultuda da gazete araçsallaşmış ve kent hayatında önemli bir rol oynamıştır. Çalışmanın ana kaynağı olarak görülen süreli yayınlar iki sebeple oldukça önemsenmiştir: Birincil kaynak olarak gazete haberlerinin -taraflı bakış açılarının bilinciyle- doğruya en yakın bilgiyi içermesi ve; kenti / kentliyi önemseyen abone mektupları ve makalelerle sorgulayan, talep eden, itiraz eden, yaşadığı çevreyi önemseyen, verilen kararlarda söz sahibi olan kentlinin varlığını ve etkinliğini gösteriyor olmasıdır. Çalışmada ayrıca yangından sonra 1870 yılında Emile Mandouce’un litografi matbaasında yayımlanmış Plan de Péra: Quartiers ravagés par l'incendie du 5 Juin 1870(6) başlıklı yangın alanını gösteren, yeni plan önerisinin kabaca işaretlendiği harita incelenmiş ve harita üzerinde belediye ile LH gazetesinin önerdiği şemalar görselleştirilmiştir.

1870 PERA YANGINI

LH gazetesinin “Büyük Yangın Felaketi” başlığı ile aktardığı Pera yangını (Resim 1) 5 Haziran’da Valideçeşme Feridiye Sokak’ta bulunan ahşap konutta meydana gelmiş, buradan Tarlabaşı ile Kalyoncukulluğu Sokağı’na dağılmış, daha sonra da Cadde-i Kebir’e (İstiklal Caddesi’ne) kadar uzanmıştır. Akşam saatlerinde Cadde-i Kebir boyunca Galatasaray’a doğru ilerleyen yangın, Yeniçarşı’ya kadar olan bölgede caddenin iki yakasını tamamen yıkmıştır. Resim 2 ve 3’te görüldüğü üzere yangın kuzeyde, Macar ve Tarlabaşı’nda dereye kadar yayılarak Tatavla bahçeleriyle Kasımpaşa’yı etkilemiş; doğuda Cadde-i Kebir’e sıçramış ve Galatasaray’a kadar ana caddenin her iki yakasında ateş duvarı oluşturmuş; güneyde ise Orient Oteli ve Tepebaşı’na kadar yayılmıştır.(7) Pera’nın en varlıklı kesimini barındıran yoğun nüfuslu bölgenin yangın sonrasındaki hali, LH gazetesi ve Amicis tarafından kapkara bir çöle benzetilmiştir.(8)

İlk rakamlara göre yangında 160 mahalle, 4.000-5.000 ev zarar görmüş, 100’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 200 kadar yaralı verilmiş; maddi kayıplar ise 5.000.000 lira civarını bulmuştur. Gazetenin İngilizce bölümünde ise 500-600 kişinin hayatını yitirdiği ve 8.000 civarı yapının yangından zarar gördüğü yazılmıştır.(9) İngilizce olan haberdeki rakamların yüksekliği gazetenin İngiliz okurlarına farklı bir durum çizmeye çalıştığı ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Belediyenin ilerleyen günlerde yaptığı ilk açıklamada, 65 sokak, 163 mahalle, 3.449 evin zarar gördüğü ve 84 kişinin yaşamını yitirdiği belirtilmiştir.(10) Temmuz ayında Sağlık Kurulu’nun raporunda ise ölü ve kayıp sayısı 350 olarak verilmiştir.(11)

Galatasaray, İtalyan Sefarethanesi, Rum banker Zarifi’nin konağı ile hemen yanındaki küçük şapel yangından etkilenmez iken, Naum Tiyatrosu, Lüksemburg Oteli, Bon Marché, Amerika Konsolosluğu, Alman Hastanesi ve Galatasaray Karakolu yıkılmış, Ermeni Katolik Kilisesi ile İngiltere Büyükelçiliği ise yangından büyük zarar görmüştür.(12) Yangın pompaları ve yangına karşı koruma duvarları ile Pera’daki en izole ve bölgenin en korunaklı yapısı olması gereken İngiltere Büyükelçiliği’nin yangından oldukça etkilenmiş olması eleştirilere sebep olmuş ve ihmal olasılığını gündeme getirmiştir. İstanbul’da yaşayan İngiliz kolonisi tarafından çıkartılan ve takip edilen LH gazetesinin bu konuda yayımlamış olduğu haberler ve abone mektuplarının İstanbul’da olduğu kadar İngiltere’de de ses getireceği kaygısıyla elçi Sir H. Elliot bunların yaratacağı büyük etkiden kendisini savunmak için İngiltere Dışişleri Bakanına gazetenin doğru haber yapmadığına dair mektuplar yazmıştır.(13)

Bu süreçte yangınzedelerin mağdur olmamaları için tedbirler alınmıştır. LH gazetesi; birliklerin kışlalardan çıkartılarak yerlerine yangınzedelerin yerleştirilmesi, yangında evlerini kaybedenlerin Boğaz çevresindeki sayfiye evlerine geçmesi ve bu sebeple Boğaz’a yapılan Şirket-i Hayriye seferlerinin ücretlerinin indirilmesi, evleri kiralanabilecek ev sahiplerinin ise kiralarına zam yapmamaları hatta kiraları düşürmeleri konularında önerilerde bulunmuştur.(14) Yangın sırasında Dolmabahçe’den olay yerine gelen -Sir H. Elliot’a göre yangın sırasında Galatasaray’da bulunan- Sultan Abdülaziz yangın sonrasında yapılması için iki emir vermiştir: yıkımına başlanan Taksim Topçu Kışlası’nın boşaltılarak yangınzedeler için hazırlanması ve imamların yangından zarar gören mağdurların Müslüman mahallelerinde ev kiralamak konusunda var olan yasağın esnetilmesi.(15) Bu doğrultuda boş olan evlerin kiralanarak hazırlanması, geçici barınaklar için 1.000 adet çadırın Serasker tarafından temin edilmesi ve bunların Ermeni Mezarlığı’nda kurulması için şehreminin uygulaması gereken bir irade çıkarılmıştır. Böylece, Taksim Kışlası, karşısındaki Talimhane Meydanı ve eski Ermeni Mezarlığına 580 çadır kurulmuş, 16.000 kişiye geçici ikamet sağlanmıştır.(16) Bu süreçte, Talimhane Meydanı’nda, Topçu Kışlası Ahırı’nda ve Ermeni Mezarlığı’nda çadırlar kurulmuştur.(17)

YANGININ ÖĞRETTİKLERİ VE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

LH gazetesi kamu güvenliğinin önemini vurgulamak ve yerel yönetim başta olmak üzere otoritelerin ilgisini bu konuya yöneltmek için “Yangından Alınması Gereken Dersler” başlığı altında bir makale dizisi yayımlamıştır. Evlerin İnşası, Su ve İtfaiye(18) alt başlıklarında incelenmiş olan bu dizi, bir kişinin ihmali ile başlayan yangının, yapılarda ahşap malzemenin tercih edilmesi, mahallelerin düzensiz ve kötü dağılması, kamusal mekânların eksikliği, su depolarının yokluğu, yangın söndürme pompalarının birçok bölgede olmaması ve itfaiye organizasyonun kötü olması sebebiyle afete dönüştüğü ifadesiyle başlamıştır. Bu sebeple de yapıların inşasında taşın tercih edilmesi, suyun taşınması ve kullanılması için gerekli ihtiyaçların karşılanması ve tulumbacılar ile sakalardan oluşan yağmacı bir grup yerine, iyi disiplin edilmiş düzenli bir itfaiyenin kurulması önerilmiştir.

Diğer makalede ise yangın sonrasında alınması gereken tedbirler paylaşılmıştır. Yardımların dağıtımı, hijyen ve iş organizasyonu ile ilgili alınması gereken acil tedbirlerden sonra kentin geleceğine dönük önemli öneriler getirilmiştir. Paris’in Haussmann zamanını anımsatan bu önerilerde, işçiler için yeni bir şehir projesi üretilmesi, devletin vereceği kente yakın bir bölgede düşük maliyetli konutlar yapılması ve işçiler ile zanaatkarların bu bölgeden merkeze kolaylıkla ulaşımlarının sağlanması dile getirilmiştir. Bir diğer önemli öneri ise Pera’nın yeniden inşasıdır. LH ayrıca, benzer fikirlere değinen Courrier d’Orient gazetesi makalesine de yer ayırmıştır. Bu makalede Pera’nın yeniden planlanmasında Avrupa’nın bina yapımındaki ve sokak-mahalle düzenlemesindeki deneyimlerinden faydalanabilmek için bir yarışma açılması gerektiği belirtilmiştir.(19)

YANGIN SONRASINDA GELİŞTİRİLEN PLAN ÖNERİLERİ VE KENTLİNİN TUTUMLARI

Yangın alanına dair planların geliştirilmesi sırasında bölgenin ıslahı için çalışmalar başlatılmıştır. Bu doğrultuda yangın alanındaki binaların yıkılma ya da korunma kararlarının verilmesi için belediye mühendisleri Leval Efendi, D’Ostoya, Tirdon ve G. Stampa’dan oluşan bir komite kurulmuştur. Komite çok az binanın korunmasına ve alandaki yapıların tamamına yakınının yıkılmasına karar vermiştir.(20)

Pera’nın yeniden inşası için “kapalı kapılar ardında” hazırlandığı belirtilen ilk plan 6. Daire teknik büro mühendisi Leval Efendi tarafından hazırlanmıştır. Planda, yüzyıllardır Pera’nın sosyal, diplomatik ve ticaret merkezi olarak çalışan kentin önemli arterlerinden Cadde-i Kebir, bulvarlı büyük bir projeyle ikinci plana atılmaktadır. Söz konusu bulvar (Resim 4) Aziziye Sokak ile Hendek Sokak’ın kesiştiği noktadan başlayarak Tepebaşı’na çıkacak, İngiliz Elçiliği’nin arkasından Kalyoncukulluğu’nu kesecek, Tarlabaşı Caddesi’ni takip edecek ve Taksim Topçu Kışlası sonrasında Büyük Mezarlık’a ulaşacaktır.(21)

Taslağın gazetede haber yapılmasından sonra gazete abone itirazları yayımlanmıştır. Abone mektubunda, Tepebaşı-Taksim arasında yapılacağı söylenen bulvarın, Galata İş Merkezi’nden Pera’ya ulaşımın sağlandığı Cadde-i Kebir’in yanında hiçbir zaman birincil arter olarak çalışamayacağını dile getirmiş, öneride ihmal edilen Cadde-i Kebir’in Galata’ya doğru olan kısmının da ele alınması ve bu bölgede bulunan sokakların genişletilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Mektuptan sonra LH gazetesi de bir eleştiri metni yayımlamıştır. Yazıda, belediyedeki mimar, mühendis ve bilim adamları tarafından geliştirilen projenin gizliliği eleştirilmiş, önerinin halkın istek ve ihtiyaçlarından çok uzak olduğu belirtilmiştir. Yazıda referans olarak gösterilen yangının büyüklüğünü ve önerilen bulvarın başladığı yerleri işaretlediği Mandouce’un yayımladığı harita (Resim 3) üzerinden eleştiriler yapılmıştır. Buna göre, bulvarın yapılabilmesi için gereken toprak dolgu, köprü ve viyadüklerden bahsedilmiş ve bunların maliyetinin çok fazla olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca yeni rotanın Galata-Taksim arasındaki mesafeyi artıracağı eklenmiştir. Bunun dışında planın uygulanması durumunda ikili bir yapının ortaya çıkacağı ve arazilerle mülklerin değer kaybedeceği belirtilmiştir.(22)

LH yaptığı eleştirilerden sonra önerilerde bulunmuştur. İlk öneri, (Resim 5) dolgu ve viyadük işlemlerinin maliyetli yapısından kurtulmak için Aziziye Sokağı’ndan Kabristan’a daha keskin bir dönüş yapan, Rum ve Ermeni Kiliselerinin arasından geçerek Cadde-i Kebir ile Galatasaray’ın kesiştiği yere bağlanan yolla halihazırdaki artere katılarak Taksim’deki Büyük Mezarlık’a ulaşmaktır. Böylece daha az sayıda yol değişecek ve daha az kamulaştırma yapılacak, Cadde-i Kebir’e bağlandığı andan itibaren yol gerektiği kadar genişletilebilecektir.

İkinci öneri (Resim 6) ise, Tarlabaşı’nda alternatif bir yol gerekliyse, yolun Hamalbaşı Sokak ile Cadde-i Kebir’in birleştiği yerde 18-20 derecelik bir açı yapacak şekilde sağlanmasıdır. Böylece yeni bir bulvara gerek kalmadan Galata-Pangaltı arasında neredeyse dümdüz bir aks oluşturulabilir; Teke-Galatasaray arasında kalan bölge değerlenebilir. Öneriler, kamuyu etkileyecek önemli kararların belediyenin iki - üç çalışanı tarafından yapılmaması, aksine bunun için farklı mimarlardan rekabet yaratacak projelerin istenerek bağımsız bir jüri tarafından değerlendirilmesi gerektiği ifadeleriyle sonlanmıştır.(23)

Keyvanoğlu’nun Ruzname-i Ceride-i Havadis’den aktardığı habere göre Sultan’a 6. Daire-i Belediye tarafından götürülen öneriler tesviye işlerinin maliyetli olacağı düşüncesiyle reddedilmiş ve Pera’nın inşası için Serkis ve Agop Balyan Beylere danışılarak kendilerinin yeni bir plan önerisinde bulunması istenmiştir. 30 Haziran 1870 tarihli LH haberinde, danışılan mimarlar için yeterli vaktin geçmediği ifadeleri kullanılmıştır. Haberde özel olarak Balyanlara değinilmese de Pera’nın inşasında Belediye dışında farklı mimarlardan fikir alındığı görülmektedir.(24) Bu haberde ayrıca “Haussmanncı yaklaşımın adaletli ve sağduyulu uygulandığında harika olduğu” belirtilmiştir. Buradan da kentlinin, Avrupa’da uygulanmakta olan dönemin kent planlama yöntemlerinin farkında olduğu ve eleştirilerinde yöntemlere karşı değil uygulanma biçimine karşı olduğu anlaşılmaktadır.

Temmuz sonuna doğru Sadrazam, uygulanabilir olmayan maliyetli plan önerisini reddetmiştir. Ağustos sonunda halihazırdaki plan üzerinden geliştirilen sadece gerekli yolların genişletildiği mütevazı bir öneri için iradenin çıkmak üzere olduğu düşünülmektedir.(25) İlerleyen günlerde bir irade çıkmış fakat bu öngörülen öneri değil, bulvarlı büyük proje için hazırlanmıştır. Projede var olan kalıntılar yıkılarak boş arazilere (tarla ya da tabula rasa) çevrilmiş; ve plan tarlalar üzerine tasarlanan yeni çizgilerle oluşturulmuştur. Bu ele alma biçimiyle öneri -LH’ye göre- ev sahiplerini mağdur eden adaletsiz bir ortam yaratacaktır. Merkezî otoritenin bu seçimi LH tarafından ağır eleştirmiş, süreçteki “keyfiyet” ve “eşitsizlik” durumlarının Sultan Abdülaziz yönetiminin ve Ali Paşa’nın anakronikleri olarak anılacağını belirtmiştir.(26) Ekim ayının sonlarına doğru Pera’nın yeniden inşası için bir şey yapılmamış, zengin fakir herkes süreçte mağdur olmuştur. Çoğunluğu ev sahibi olan öncü bireyler, Sadrazam’a şikâyetlerini ve yeni planın adaletsiz durumunu iletmiştir. Geri dönüş yapmayan Ali Paşa’ya, “Hariciye’deki işlerinin yoğunluğu sebebiyle çok ilgilenmediği bu duruma biraz kafa yorarsa hızlıca bu konu çözülebilir” eleştirisi yapılmıştır.(27) İtirazlar işe yaramış ve tarla yaklaşımının uygulanabilir olmaması sebebiyle Pera’nın yeniden inşası ertelenmiştir.(28) Fakir halk bu süreçte kışı geçirebilmek için geçici olarak ahşaptan kalacak uygun yerler yapmayı önermiştir. Belediye ilk başta bunu reddetmiş olsa da kış mevsiminin gelmesiyle bu düşünceden çatıların kiremit yerine çinko ya da muşambayla kaplanması koşuluyla vazgeçmiştir.(29)

1870 yılının sonunda Pera’nın inşası için yeni irade eski halihazır üzerinden iyileştirmelerin yapılacağı şemaya verilmiştir.(30) Proje için herhangi bir şey yapılmamış ve tartışmalar 1871 yılında da devam etmiştir. 6 Mart 1871 tarihli LH gazetesi artık kesin kararın verildiğini yazmıştır. Buna göre, Cadde-i Kebir’de Teke-Galatasaray arasının genişletilmesinden vazgeçilmiş, Galatasaray-Taksim arasının ise 20 metre olmasına karar verilmiştir. Geri kalan yollarınsa eski çizgilerinde devam edeceği ve ikişer metre genişletileceği bildirilmiştir.

Bu süreçte Belediye Meclisi ve basın, aboneler tarafından eleştirmiştir. Yasalara göre yılda bir seçilmesi gereken Belediye Meclisi’nden bir yıl önce istifa eden üyelerin yerlerine yeni üyelerin seçilmediği hatırlatılmış ve yaklaşık 1.000 kişilik bir topluluğun Meclise ve hükümete yönelik yapmakta oldukları eleştirilerin basın tarafından neden duyurulmadığı sorgulanmıştır. Ev sahiplerine güçlerini ve haklarını unutmamaları gerektiğini hatırlatan abonenin mektubu başta olmak üzere yerel yönetime yapılan eleştiriler etkili olmuş olacak ki 27 Temmuz’da seçimlerin yapılacağı duyurulmuş ve Eylül ayında sonuçlar yayımlanmıştır.(31)

SONUÇ

Pera’nın yeniden inşası için Belediye’nin yapmış olduğu büyük bulvar projesi yerine, -LH gazetesinin de önerdiği- az maliyetli mütevazı plan hayata geçirilmiştir. (Resim 7) Böylece, Cadde-i Kebir’in yanında alternatif bir cadde olarak Tarlabaşı, yeni bir bulvar projesi ya da gazetedeki haliyle “büyük fikir” biçiminde hayata geçememiş; Cadde-i Kebir de adında da olduğu gibi sahiplendiği büyüklüğü ve öncelikli konumunu sürdürmüştür. Belediyenin önerisine muhalif olan kentliler, Haussmanncı bir yeniden inşayı nüfusun genel ihtiyaçlarını düşünmeyen, ekonomik koşulların göz ardı edildiği hayalperest bir bakış olarak görmüştür. Nitekim, takip eden yıllarda bulvar projesi dahil bahsi geçen dönemde üretilmiş herhangi bir öneri hayata geçirilememiştir. Bu durumda, Kırım Savaşı ile başlayan ve devam eden ekonomik güçlüklerin payı önemli olmalıdır.

Bu yazı ile vurgulanmak istenen Pera sakinlerinin yaşadıkları çevrenin dönüşümünü sağlayacak güce sahip olduklarıdır. Bulvar projesinin önerildiği dönemde yapılmış olması durumunda kentin nasıl gelişeceği, arterlerin rekabet edip / edemeyeceği ve bunların kentliye faydaları / zararları bilinemeyecek olsa da kentlinin etkin bir şekilde yaşadığı yerin yeniden inşa sürecine katıldığı durum oldukça kıymetlidir.

Kentin dönüşümde rol alan kuvvetli muhalif tavır günlük gazetelerden takip edilebilmektedir. 19. yüzyıl İstanbul’unda muhalefetin sesini duyurabildiği bu demokratik iklimde kentliler, günlük yazılar ve abone mektupları ile ihtiyaçlarını, itirazlarını, eleştirilerini dile getirmiş ve kentin dönüşüm sürecinde etkin varlıklarını sergileyebilmiştir. Kentin yeniden inşası sürecine kentlinin de dahil olmasıyla kamu güvenliği, kentlinin çıkarları gibi konuların da tartışmaya açılması ayrıca önemlidir. Kentlinin yerel yönetimden merkezî otoriteye, diplomatlardan basına kadar birçok konuyu eleştirdiği yazılarda, yeri geldiğinde Sultan’ı bile eleştiren sözler sarf edilebilmeleri oldukça değerlidir. Çalışmada taranan gazetenin, sansüre uğramama ve Osmanlı mahkemelerinde yargılanmama gibi kapitülasyonlarla gelen anlaşmalarla korunuyor olması muhalefetin filizlenebildiği bir iklimin yaşanmasına şans tanımıştır.

Tartışmanın gerçekleştiği tarihten yaklaşık 110 yıl kadar sonra 1986-1988 yılları arasında, geniş çaplı yıkımlarla Tarlabaşı Caddesi açılmış, İstiklal Caddesi yayalaştırılmıştır. Söz konusu tarihte ve günümüzde, İstanbul’da kentin gelişimi için alınan kararlarda, karar mercilerinde, kentsel dönüşüm adına yapılan yıkım ve inşalarda kentlinin “varlığı” ve “etkinliği” ile kentlinin eleştirel bir tavır sergileyebileceği platformların “varlığı” ve “etkinliği” sorgulanmalıdır.

Oysa Pera’yı yeniden inşa gücüne sahip ticari burjuvazisi, meclislerle işleyen demokratik yönetimi ısrarla savunmuştur. İlerleyen yıllarda yerel yönetimlerde meclislerin etkinliğini savunan demokratik yaklaşım genel politik eğilimler arasında güç kazanmaya devam edecektir. Altı yıl sonra imparatorluk ilk anayasasını ilan edecek, yalnızca yerel yönetimler için değil merkezî yönetim için de çoğunluğu seçimle gelen parlamenterlerden oluşan meclis kurulacak ve Sultan’ın iradesi sınırlanacaktır. Her ne kadar Abdülhamit’in müdahalesi ile ilk Meclis’in ve anayasanın ömrü kısa sürmüş de olsa, bu değerli kazanım, yazıda Pera yangını aracılığı ile örneklenmesine çalıştığımız, kentin dönüşümünde etkin varlığını izleyebildiğimiz demokratik ikliminin bir meyvesi olarak görülmelidir.

Pera yangını aracılığıyla örneklemeye çalıştığımız bu demokratik iklim, modernleşme ve demokratikleşme ile ilgili problemlerimize farklı bir bakışla yaklaşmamıza da olanak sağlamaktadır. Şöyle ki, modernleşmeyi ve en basit anlamıyla (seçme ve seçilme hakkı ile) demokrasiyi devlet tarafından sağlanan ve hediye edilen değerler olarak görmek ve bunun bilinen yukarıdan aşağı modernleşme tarihini bitimsizce yazmaya devam etmek yerine; modernleşme ve demokrasinin arzu ve talep edilen değerler olarak henüz yeterince ele alınmamış olan tarihini ortaya koymak gerekmektedir. Yukarıdan aşağı modernleşme kabulünün yarattığı zaaf, modernleşme ve demokratikleşmeyi hak ve elde edilen kazanımlar olarak değil, bedelsizce elde edilen ve tam da bu nedenle sahip çıkılamayan değerler olarak görmesidir. Bu bakış açısı bireyleri iktidar karşısında edilgen konuma düşürdüğü gibi bu değerlerin kaybını da normalleştirmektedir. Pera yangını örneğinde ise aktörler her ne kadar bilindik anlamıyla ‘yerel’ olmasa da (ki bizce tabiiyetleri farklı da olsa İstanbul’da yerleşik yaşam sürmek bir yerelliktir) sergiledikleri muhalif tavır ile yaşadıkları iklim üzerinde dönüştürücü etki yaratmışlardır. Mimarlık ve kent tarihi yazınında hangi aktörler aracılığıyla gerçekleşmiş olursa olsun bu tür örneklerin artması, modernleşme ve demokratikleşmeyi hediye edilen değil zaman içinde önemli birikimlerle kazanılan ve hak edilen, dolayısı ile kolaylıkla harcanamayacak ortak değerlerimiz olarak kavramamızı sağlayacaktır.

NOTLAR

1. Çelik, Zeynep, 2017, 19. Yüzyılda Osmanlı Başkenti Değişen İstanbul, (çev.) Selim Deringil, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, s.68.

2. Çelik, 2017. Akın, Nur, 2011, 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Galata ve Pera, Literatür Yayınları, İstanbul. Keyvanoğlu, Merve Cemile, 2017, “1870 Büyük Beyoğlu Yangını”, Otam, sayı:41 / Bahar 2017, ss.169-190. Altun, Mehmet, 2003, “Beyoğlu Harik-i Kebiri: 1870 Büyük Beyoğlu Yangını”, Tarih ve Toplum Dergisi, cilt:39, sayı:229, ss.24-34.

3. Bu yaygın yaklaşımın aksine, merkezî otorite dışında yerel aktörlerin kentin dönüşümdeki etkin rolünü vurgulayan iki önemli araştırma için bkz. Tanyeli, Uğur, 2004, İstanbul 1900-2000: Konutu ve Modernleşmeyi Metropolden Okumak, Akın Nalça Kitapları, İstanbul. Zandi Sayek, Sibel, 2000, “Struggles Over the Shore: Building the Quay of İzmir, 1867-1875”, City & Society, cilt:12, sayı:1: ss.55-78.

4. The Levant Herald, 1870-1872, 1874-1875, (ed.) James Carlile McCoan, Süreli Yayınlar (4049, 1283h/1867m, k.1) İ.B.B. Atatürk Kitaplığı Sayısal Arşiv Veritabanı, İstanbul.

5. McCoan’ın 1870 yılında gazeteyi devretmesi sonrasında LH, G. Fuller, Edgar Whitaker, Mizzi gibi farklı kişiler tarafından yönetilmiştir. Koloğlu, Orhan, 1994a., “Fransızca Basın”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.3., Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı, İstanbul, ss.336-337., Koloğlu, Orhan, 1994b. “İngilizce Basın”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.5., Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı, İstanbul, ss.174-175.

6. URL1. Mandouce, E., Plan de Péra: Quartiers ravagés par l'incendie du 5 Juin 1870, İstanbul, Département Cartes et Plans, GE D-27042, Bibliotheque Nationale de France, Fransa, https://gallica.bnf.fr/ark:/12148/btv1b53079111q [Erişim: 5.12.2018]. Mandouce’un matbaasında basılmış olan haritaya benzer bir harita -Plan de Péra: Théâtre de l’Incendie du 5 Juin 1870- için bknz. Genim, Sinan, 1976, İstanbul’daki Britanya Sefarethanesi’nin Yangında Harap Olmasına Dair Belgeler, Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı, İstanbul. Referanslı mektup ve telgrafları içeren kitapçıkta yayımlanmıştır.

7. LH, 7 Haziran 1870. Tarlabaşı Sokağına bağlanan Düz ve Serkis Beylerin yaşadığı -ve her şeylerini kaybettiği- Misk ve İmam Sokakları da yangından etkilenmiştir (LH, 9 Haziran 1870). Ticaret yıllıklarında Serkis Balyan’ın evi Misk Sokağı’nda bulunduğu için haberde adı geçen Serkis Bey’in Serkis Balyan olduğu düşünülmektedir.

8. LH, 9 Haziran 1870. de Amicis, Edmondo, 2013, İstanbul, (çev.) Filiz Özdem, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

9. LH, 7 Haziran 1870.

10. LH, 9 Haziran 1870.

11. LH, 2 Temmuz 1870.

12. LH, 7 Haziran 1870, 9 Haziran 1870. Altun, 2003. Keyvanoğlu, 2017.

13. Genim, 1976, ss.8-9.

14. LH, 7 Haziran 1870. Gazetenin Şirket-i Hayriye için yaptığı öneri birkaç gün sonra gerçekleşmiştir (LH, 10 Haziran 1870).

15. LH, 7 Haziran 1870. Genim, 1970, s.11.

16. LH, 9 Haziran 1870.

17. LH, 20 Haziran 1870. Taksim Kışlası’na yerleştirilen halk herhangi bir salgın hastalığın çıkması durumunun önüne geçilmesi için aşamalı olarak Feriköy’e taşınmış, Talimhane’dekiler ise farklı bölgelerdeki evlere yerleştirilmiştir. Burada önemli olan bir bilgi de evlere yerleştirilen ailelerin ilk kiralarının Belediye ya da devlet tarafından karşılanacak olmasıdır. LH, 11 Haziran 1870, 24 Haziran 1870. Kamplardaki durumların niceliksel verileri için bknz. LH, 28 Haziran 1870, 1 Temmuz 1870, 7 Temmuz 1870, 16 Temmuz 1870.

18.Les Leçons de d’Incendie”. Ayrıntılı bilgi; (1) evlerin inşası için bkz. LH, 14 Haziran 1870, (2) su için bkz. LH, 17 Haziran 1870, (3) itfaiye için bkz. LH, 21 Haziran 1870.

19. LH, 20 Haziran 1870.

20. LH, 10 Haziran 1870, 14 Haziran 1870.

21. LH, 18 Haziran 1870; 27 Haziran 1870. Yeni plan, Çelik’in (2017: 83) kitabındaki Pera yangını bölümünde “yeni şehir” olarak geçen projedir. Meydan ve caddeler, tiyatro ve oteller içeren yüksek maaliyetli öneri hükümet tarafından reddedilmiş ve düzeltme istenmiştir. Yapılan ikinci önerinin planı için bknz. Çelik, 2017: 85. Bu plandan görüldüğü üzere önerilen yeni aks/bulvar Resim 4’teki Tarlabaşı Caddesi tarafında kurgulanan ile aynıdır; bulvar aynı kalmış ve masrafların düşürülmesi için anıt ve meydanların çoğundan vazgeçilmiştir.

22. Abone mektubu için bkz., LH, 24 Haziran 1870; eleştiri metni için LH, 27 Haziran 1870.

23. LH, 27 Haziran 1870.

24. Keyvanoğlu, 2017, s.185. LH, 30 Haziran 1870.

25. LH, 22 Temmuz 1870, 30 Ağustos 1870.

26. LH, 19 Eylül 1870.

27. LH, 19 Eylül 1870, 21 Ekim 1870.

28. LH, 4 Kasım 1870.

29. LH, 21 Ekim 1870, 4 Kasım 1870.

30. LH, 1 Aralık 1870.

31. LH, 28 Haziran 1870, 14 Temmuz 1870, 15 Temmuz 1870, 22 Eylül 1870.

Bu icerik 4884 defa görüntülenmiştir.