ANMA
Bir Mimarın Evi Nasıl Olmalıdır?: Abdurrahman Hancı’nın Büyükdere’deki Evi
Radi Birol
Mimar
V. / 1996 Ulusal Mimarlık Ödülleri Seçici Kurulu, Abdurrahman Hancı’ya “Büyük Ödül” (Sinan Ödülü) verirken, mimarı “Yarım asırlık meslek yaşamında ürettiği eserlerde izlenen tasarım ve ayrıntı mükemmelliğiyle ‘ustalık’ tanımlamasını örnekleyen; en verimli döneminde üstlendiği NATO mimarlığı görevini ve özel çalışmalarını yurtdışında başarıyla sürdürüp, 20 yıllık bir aradan sonra ülkesine dönerek sanatçı ve aydın kimliğiyle bütünleştirdiği meslek birikimini alçak gönüllükle sürdürmeye devam eden, mimarlık dünyamızın saklı kalmış değerlerinden” sözleri ile anıyordu. Aynı zamanda, Mimarlar Odası kurucularından olan Hancı’yı 17 Temmuz 2007 tarihinde kaybettik. Onun anısına, yakın arkadaşı Radi Birol’un Hancı’nın tasarladığı ‘mimarın evi’ üzerine yazdığı makaleyi sunuyoruz.
* Makale, Abdurrahman Hancı’nın Literatür Yayıncılık tarafından 2007 yılı içerisinde yayımlanacak olan kitabı için yazılmıştır.
Büyükdere’nin en üst sırtlarının en tepe noktasında, Boğaz’ın haşmetli görüntüsüne sahip 450 m2 lik bir arsa içinde, taban alanı 65 m2 lik iki katlı bir ev. Bir mimarın yaratabileceği harika bir yapı. Çeyrek asır öncesi yapılan bu bina, mevcut dış ölçüleri, gabaresi ve taşıyıcı sistemi sabit kalmak suretiyle yıkılıp yeniden planlanmış ve inşa edilmiştir.
Eve giriş noktası olan arka taraftaki avlulu bahçe yemyeşil değişik yeşilliklerle donatılmış, bahçenin arka tarafındaki yüksek duvar herrera sarmaşıkları ile kaplanmış. Yeşilden oluşan bu fon üzerinde, Prof. Mustafa Pilevneli’nin martılı heykelleri uçuşmaktadır. Takriben 400 m2lik bahçe çok özel bir şekilde özenle düzenlenmiş. Bitki kümeleriyle değişik ağaç türlerinin kompozisyonu yapıya ayrı bir görünüm kazandırıyor.
Binaya kuzey yan cephesinden giriliyor. Merdiven holüne doğru uzanan giriş galerisinin sol tarafında, yerden tavana kadar beyaz lake boyalı dolaplar, gardırop ve telefon masası bulunmaktadır. Sağ tarafındaki duvar ise resim galerisi olarak kullanılmaktadır. Bu duvar arkasında misafir WC’si yer almaktadır. Evin aksında bulunan merdiven holünden salona geçilmektedir. Girişin iki tarafında, yerden tavana kadar vitrinler bulunmakta ve bu vitrinleri sanat değerleri çok yüksek, tescilli heykeller ve objeler süslemektedir. Bu haliyle giriş bana Alvar Aalto’nun Paris’te, Louis Carré’ye yaptığı meşhur evi anımsattı... Çünkü orada da sergi galerilerinde sergilenen büyük boydaki kıymetli tablolar ve heykeller izlendikten sonra salona girilmekteydi.
Yaşam mekânına giriş, tarifi imkânsız güzellikte. Salon, önündeki teras ve yemyeşil çim bahçeden hemen sonra Boğaz’ın görüntüsü uzayıp gidiyor. Heyecan verici bir manzara. Adeta uçaktan Büyükdere sırtlarından, Boğaz seyrediliyor. Sırasıyla, Kireçburnu, Tarabya, Yeniköy sahil ve tepeleri, Boğazın karşı tarafında bulunan Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz sahilleri ve tepeleri, Yuşa tepesi, Anadolu Kavağı görülmekte...
Böylesine büyüleyici bir girişten sonra salondayız. Takriben 4.60 x 8.50 metre (40m2) büyüklüğündeki salonun Boğaz’a bakan uzunlamasına doğu cephesinde, yerden tavana kadar sürme camlı kapılar sürülüp açıldığında; salon bahçe ile bütünleşmektedir. Ayrıca binanın kuzey ve batı cephelerinden de bir miktar camlı cephe, esas batı cephesine eklenerek, salonun görüş açısı daha da genişletilerek zenginleştirilmiştir. Zemin katının tamamı 60 x 60 cm.’lik lekesiz bembeyaz oniks mermer levhalar ile kaplanmıştır. Tavanlar beyaz alçı sıva, duvarlar ise küçük küçük karemsi desenleri olan beyaz duvar kağıtları ile kaplıdır. Mekândaki beyaz atmosfer, oturma elemanları, duvardaki tablolar, belirli yerlere serpiştirilmiş değişik objeler ve saksılardaki bitkiler ile renklendirilmiştir. Binanın sandalye, koltuk kanepe, yatak, komodin, çalışma köşeleri, yerli dolaplar, vitrinler ve aydınlatma aksesuarlarına kadar tüm mobilyaları modern çizgiler çerçevesinde Abdurrahman Hancı tarafından tasarlanmış olup, tamamen Hancı’nın yılların tecrübesiyle oluşturduğu zevkli ve duygulu tasarım anlayışını yansıtmaktadır.
Bir kanepe, üç koltuk ve alçak camlı sehpadan oluşan salondaki oturma gurubunun bir yanında harika manzaralı Boğaz, diğer yanında beyaz mermer şömine, yerden tavana kadar beyaz lakeli mobilyadan oluşan kitaplık, televizyon yeri, müzik seti şömine ile aynı satıhta bütünleşiyor. Oturma grubunun arka duvarında ise kıymetli tablolar bulunmaktadır. Oturmanın aydınlatılması tavana gömülü tavandan nokta ışık veren ayarlı reflektörlerle elde edilmiştir. Ayrıca salonun tüm aydınlatılması reostatlı ayaklı yer lambaları ile temin edilmiştir. Lambalar yine nefis heykelimsi güzellikte.
Salonun diğer karşı köşesinde sekiz kişilik yemek bölümü bulunmaktadır. Yemek köşesi de yine bir tarafında Boğaz manzarası, diğer yanında yerden tavana kadar beyaz lakeli dolaplar ve büfe bulunmaktadır. Tavandan masa üstüne sarkan çok özel bir lamba ile aydınlatılan yemek masası kalınlığı 19 mm.’lik yekpare camdan tasarlanmış ve iki heykelimsi mermer ayak üzerine oturtulmuştur. Yemek gurubunun arka sağır duvarında da çok güzel tablolar yer almakta. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, Leyla Gamsız, Yusuf Tonkuş, Erol Akyavaş, Mustafa Pilevneli’nin büyüklü küçüklü tabloları ve İlhan Koman, Mustafa Pilevneli’nin heykellerinin sergilendiği evin içi adeta bir müze gibi.
Yemek gurubunun arka planında bulunan mutfak büyücek rahat çalışılabilecek örnek bir mutfak. Takriben 7 metre tul uzunlukta bembeyaz mermerden mutfak tezgahı, mutfağa ayrı bir güzellik katıyor. Tezgah altı ve üstü dolapları, ocak ve fırının bulunduğu bölümde yerden tavana kadar dolaplar mutfağı daha da zenginleştiriyor. Tüm dolaplar açık gri renkte lake. Mutfaktan arka terasa ve bahçeye ayrıca bağlantı sağlanmıştır.
Zemin katı üst kata ve bodruma bağlayan merdiven girişte bahsettiğim evin odak noktasını oluşturmaktadır. Fevkalade bir görüntü sergilemektedir. Bu merdiven ve basamakları blok beyaz mermerden yapılmış. Basamakların iki yanında takriben 20 cm.’lik mesafe bırakıldıktan sonra, basamak yerleri 4 cm. kalınlığında masif ahşap basamak, mermer blok içine yerleştirilmiş. Bakıldığında ahşap ve mermerden oluşan rıht bir seviyede ve birlikte görülüyor. Merdivenin ortasındaki kalın taşıyıcıya üstten sarkan sarmaşıklarla ayrı bir hava verilmiş. Duvar tarafındaki küpeşte, ahşap basamakla aynı malzeme ve renkte. Zarif bir görüntü oluşturuyor. Merdiven aksındaki duvarda düzenlenmiş cam tuğlalardan gün ışığı alınan merdiven bölümü ayrıca üstü tavan kubbeli olarak tasarlanmış, geceleyin buradan aydınlatma yapılmakta.
Yatak odalarının bulunduğu üst kat planına gelindiğinde klasik karnıyarık bir plan karşılıyor sizi. Merdiven orta sofaya direk bağlanıyor. Oturma ve çalışma odası olarak kullanılan bu sofanın hemen karşısında yarım yuvarlak bir balkonla üst kat bahçe ile buluşuyor. Bu katın sağ tarafında, banyolu ebeveyn yatak odası, sol tarafında simetrik yine banyolu misafir yatak odası bulunuyor. Her bir odanın manzarası alt kattakinden daha farklı ve güzellikte. Odanın Boğaz’a bakan kısmı, geleneksel cumbalı köşe. Üç yöne bakan cepheleri bölüntüsüz büyük cam satıhları ile çevrelenmiş. Üç yönden de Boğaz bir başka heyecanla seyrediliyor. Burası çalışma köşesi. Misafir yatak odası da ebeveyn yatak odasının aynısı.
Üst katın zemini banyolar hariç, beyaza kaçan açık gri renkli halı ile kaplı. Duvarlar ve tavanlar ise zemin katının aynısı. Ebeveyn yatak odasında bulunan iki kişilik yatak ve yatağın iki başındaki ölçülü komodinlerin üstlerinde, nokta ışık veren ayarlı, istenilen yöne çevrilebilen gece lambaları mevcut. Yatağın karşı duvarında, camdan tuvalet masası ve iki tarafında çekmeceli şifoniyerler sıralanmakta. Nefis bir tasarım örneği. Yatak odasının banyo tarafında yerden tavana kadar gardırop ve yüklükler bulunmakta. Gardırop içleri ihtiyaç programına göre düzenlenmiş, raf ve çekmecelerle donatılmış. Gardırop detayları görülmeye değer, bütün kapaklar kulpsuz çözümlenmiş. Yüklüklerin de içleri aynı şekilde düzenlenmiş, yerden tavana kadar ayna ile kaplı. Kapıları kulpsuz açılıyor.
Banyolar da yine çok özel bir şekilde tasarlanmış. Yerler beyaz mermer, tavan alçı sıva ve aynanın iki tarafından gün ışığını almak maksadıyla yerleştirilmiş uzun dikdörtgen pencerelerle belirli yerlerden aydınlatma düşünülmüş. Alanın enine kısmında gömme banyo, camlı paraduşla çevrelenmiş. Hemen yanında yer alan WC’den sonra, alanın uzunlamasına olan kısmında, 10 cm. kalınlığında boydan boya giden bembeyaz mermer tezgah içine oturtulmuş lavabo bulunmaktadır. Lavabonun arka yüzü, lavabodan tavana kadar yekpare ayna ile kaplanmıştır.
Binanın bodrum katıda aynı karnı yarık bir plan hakim. Orta sofamsı mekânda tablolar, heykeller sergileniyor ve depolanıyor. Bir tarafında gün ışığı alan hizmetçi odası, ayrıca yanında WC ve duşu bulunuyor. Diğer tarafında temizlik odası, çamaşırlık bulunmakta. Personel için ayrılan odanın bitişiğinde ayrıca kiler olarak kullanılan bir oda mevcut. Isıtma bütün binada yerden ısıtmalı olarak tasarlanmış ve kalorifer dairesi de bu katın girişin alt kısmına denk gelen bölümünde planlanmış.
Hancıların evini bu kadar kısa sayfalar içinde tanımlamak mümkün değil. Her bir köşesinde ve detayında ayrı anlatımlar gizemliliğini muhafaza ediyor. Proje derslerimde öğrencilerime zaman zaman “Bir mimarın evi nasıl olmalıdır?” diye bu güzel binadan örneklemelerde bulunarak mesajlar vermeye çalışmışımdır. Modern görüş ve anlayış içinde gerçekleştirdiği bu yapıtında Abdurrahman Hancı’nın en büyük ustalığı, düşüncelerini tatbikatta mükemmellik derecesinde uygulamasıdır. Yüzlerce yapıtları arasında, kendi evinde de bu ustalığı görmek mümkün. Bir nevi müzemsi güzel evin, mimarlık eğitimi gören öğrenciler, hatta isteyen meslektaşlarım tarafından görülmesini tavsiye ederim. Çünkü öğrenilecek çok şey var...
Abdurahman Hancı’nın Biyografisi
1923 yılında, İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nden sonra girdiği Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’nden 1946 yılında mezun oldu. 1947-48 yılları arasında, ilk Fransa deneyimi olan savaşta yıkılmış Le Havre kentinin yeniden imarı projesi kapsamında Auguste Perret ile çalıştı. 1949 yılında Türkiye’ye dönerek, askerliğini 1. Ordu Kumandanlığı İnşaat Müdürlüğü’nde şantiyelerde görev alarak tamamladı. 1951 Türkiye’deki ilk projesi olan Beyoğlu Kitap Sarayı’nı gerçekleştirdi. Ardından, Büyükada'da Yalman Evi’ni tamamladıktan sonra, Turgut Cansever ile birlikte katıldıkları Büyükada Anadolu Kulübü Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. 1951’de Türkiye'nin ilk büyük özel mimarlık bürosu olan İMA İnşaat ve Mimarlık Atölyesi’ni Maruf Önal ile birlikte kurdu. 1953 yılında aralarında Şahap Aran, Suha Toner ve Turgut Cansever’in de katılımıyla Türkiye’deki çalışmaları bir süre daha devam etti. 1955 yılı sonunda ikinci Fransa dönemi olan süreç Paris'te yapımına başlanan NATO Genel Merkezi binası inşaatında davet edilmesiyle başladı. 10 yıl süren bu ikinci Fransa döneminin ilk dört yılında NATO projesinde çalıştı. 1960'ta yapının tamamlanmasının ardından Fransa’da altı yıl serbest mimarlık yaptı. Bu dönemde yaptığı çalışmalar arasında, Nice'te "Belle" hazır giyim mağazası, Besançon şehrinde 24 pistlik bir Bowling binası, Fransa'nın güneyinde La Garde - Frenet'de Provençale tipi bir ev ve Almanya'da Domus firması için mobilya tasarımları sayılabilir. 1966'da Türkiye'ye döndükten sonraki ilk işi "Galeri l" oldu. Ardından Divan Oteli'ni yeniden düzenleme işini üstlendi ve bu danışmanlık 30 yılı aşkın bir süre devam etti. 1967’den bu yana İstanbul'da serbest mimarlık yapıyor. 1968-74 yılları arasında Yüksel Karapınar ile kurduğu ortaklığın ardından, 1974 yılında Yalçın Çıkınoğlu ile beraber MİMAT Mimarlık Ltd. Şti.'ni kurdu. Bu dönemde Vakko kuruluşunun uzun yıllar mimari danışmanlığı da dahil olmak üzere pek çok projeye imza attı.
BAŞLICA YAPITLARI
1966 Galeri 1, İstanbul.
1970-85 Vakko ve Vakkorama mağazaları, İstanbul, Ankara, İzmir, Viyana, Antalya, Bursa.
1972 Çınar Oteli - bazı bölümler, İstanbul.
1976 Intercontinental Oteli – bazı bölümler, İstanbul.
1976 Etap Oteli - iç mimarisi, İstanbul.
1976 Talya Oteli - bazı bölümler, Antalya.
1975 Cumhurbaşkanlığı Dış Konuklar Köşkü (Camlı Köşk) yenilenmesi, Çankaya-Ankara
1977 Osmanlı Bankası Taksim Şubesi, İstanbul.
1983 29 Etiler, gece kulübü – restoran, İstanbul.
1984 Kutlutaş Holding Binaları, Cenevre-İsviçre.
1985 Plaza Bar ve Restoran, İstanbul.
1968-88 Divan Oteli, Pub Divan, ve Divan Pastaneleri.
1989 Arkeon Sanat Galerisi, İstanbul.
1989 Türk Ekonomi Bankası Genel Müdürlüğü (Fındıklı-İstanbul) ve bazı şubeleri.
1990 Bayrampaşa Alışveriş Merkezi, İstanbul.
1992 Alsit-Büyükdere Evleri, İstanbul.
1997 Egeria Sites, Bodrum-Muğla.
2000 Bahçeköy Evleri, İstanbul.
2000 Antalya Gizli Bahçe.
1966-2003 Çeşitli konut yapıları.
Bu icerik 10053 defa görüntülenmiştir.