GÜNDEM
Vakko Fabrikası için Hâlâ Bir Şans Yaratılabilir mi?
N. Müge Cengizkan
Vakko Turistik Elişi, Eşarp ve Konfeksiyon Fabrikası, 1969 yılında Hakko ailesine ait “Vakko” markası adı altında tekstil üretimi yapmak üzere Haluk Baysal tarafından tasarlanmış bir endüstriyel yapı kompleksidir. Sosyal tesisler ve lojmanları ile İstanbul Merter’de 62.500 m2’lik geniş bir arazi içerisinde 24.000 m2 inşaat alanına sahiptir. İnşaat mühendisliğini Rasim Etiman’ın üstlendiği tek katlı betonarme yapılarda mekânlar, brüt beton duvarlar ve giydirme cam cephelerle tanımlanmaktadır. Yerleşkede ana bina 350 metre yol cephesine ve 375 metre yapı derinliğine sahip olup, arkaya doğru kademeli olarak daralan kütlelerden oluşur. Yapı programı dört bölüme ayrılır: a.Teşhir, satış üniteleri, park gezi, havuz, Türk kahvesi, gazino, lokanta, açık-kapalı teşhir ve defile alanı; b. İdare, eğitim, yapım; c. Park, spor sahaları, yüzme havuzu ve kulübü; d. Dört lojman bloğu ve parklar. Lojmanlar 3-4 katlı olup iç avluludur. Yapının en önemli özelliği, mimarların isteklerine mal sahibinin gösterdiği anlayış sayesinde, dönemin yapı düzeni kurallarına da uygun bir biçimde, çeşitli plastik sanatlar alanlarını temsil eden değerli birçok sanatçının eserini bünyesinde barındırıyor olmasıdır. Künyede yer alan isimler şöyledir:
Mobilya ve Ahşap Dekorasyon: Y. Mimar Yılmaz Zenger
Beton, Mozaik Panolar ve Beton Plastik: Bedri Rahmi Eyüboğlu
Beton, Rölyef Pano Kaplama, Vitray Pano, Skrafito Kompozisyon: Metin Şahinoğlu,
Nevzat Yüzbaşıoğlu
Seramik Panolar: Jale Yılmabaşar Ertuga
Atatürk Kompozisyonu: Haluk Tezonar, Tankut Öktem
Metla Plastik: Şadi Çalık
Duvar Resmi: Eren Eyüboğlu
Duvar Resmi: Hasan Kavruk
Duvar Resmi: Mustafa Plevneli
Duvar Foto: Teoman Marda
Dış Bahçe Tanzimi: Bekir Kefli
İç Bahçe ve Aranjmanlar: Aydın Öztürk
Haluk Baysal - Melih Birsel Bürosu çalışmalarının geniş biçimde derlendiği Arkitekt dergisinde, derginin editörü Zeki Sayar, mimari eleştiri ya da değerlendirme yapmadan yapıları sadece tanıtan alışılmış yayın geleneğini kırarak, Vakko Turistik Elişi, Eşarp ve Konfeksiyon Fabrikası işvereni ve mimarlarını şu sözlerle övmüştür:
Birkaç ay önce Londra Asfaltı üzerinde yeni inşa edilen VAKKO turistik eşarp, kumaş fabrikasının açılışı yapıldı. Son yıllarda yurdumuzda pek çok fabrika, endüstri binası inşa edilmiştir. Ama, hiçbiri, mimarlık ve plâstik sanatlar yönünden, VAKKO fabrikası gibi bir özellik taşımamaktadır. VAKKO Fabrikası, diğerleri gibi teknik bakımdan ileri bir eser olabilir, mimarları ve bilhassa sahipleri de bununla yetinebilirlerdi. Halbuki bu bina mimarlarının isteklerine mal sahibinin gösterdiği anlayış sayesinde, bütün plâstik san’atları kapsayan geniş bir kollaborasyonu yansıtan bir eser meydana çıkmıştır. Turistik eşya imal edecek bir kompleks olan fabrikada güzel bir plânlama ve ileri bir teknik uygulamadan sonra, dekoratör, ressam ve iç mimarî tanzimini yaratan bir sanatkâr ekibin çalışması göze çarpmaktadır. Bu güzel koordinasyonun diğer sanayicilerimize örnek olmasını dilerken VAKKO fabrikaları sahibini ve mimarlarını tebrik ederiz. (1)
Ocak 2007’de ulusal basında yer alan bir haber, Hakko ailesinin araziyi yine başka bir tekstil firmasına sattığı ve bu firmanın buradaki yapıları yıkarak, yerine bir konut kompleksi yapmayı planladığını iletiyordu. (2) Haber, Haluk Baysal - Melih Birsel Bürosu üzerine kapsamlı bir kitabın hazırlıklarını tamamlamak üzere olan Mimarlar Odası ve Mimarlık dergisinin ‘gündemine düştü’. (3) Kitapta yer alan kapsamlı makalede Ela Kaçel, bu duruma değinmeden geçemiyor ve hem yapının yıkılma tehlikesi altında olması, hem de toplumun ve mimarlık camiasının yeterince tepki göstermemesinden duyduğu hayal kırıklığını şu sözlerle ifade ediyor:
Günümüz mimarlık camiasının internet üzerinde en yaygın olarak okuduğu iki mimarlık portalı Arkitera ve Yapı, Ocak 2007’de Merter İstanbul’daki Vakko Fabrikası ile ilgili aynı haberi yayımladılar. Fabrikanın satışa çıkarılmış olduğu ve arsanın muhtemel alıcılar tarafından nasıl dönüştürüleceği haberi, mevcut yapıların yakın bir gelecekte yıkılacağını ima ediyordu. Haberin ana kaynağı olarak Vatan gazetesi gösterilmişti. Orijinal haberde gazetenin muhabiri yapının mimarlarını değil, sadece satışla ilgilenen muhtemel alıcıların adlarını zikretmişti. Dahası, haberin aynı başlık ve aynı içerik ile mimarlık medyasındaki ikinci el aktarılışı da, değil yapının mimarisini ele almak, mimarların isimlerini belirtmekte bile aciz kalmıştı. Yapının paradoksal olarak Vatan, Arkitera ve Yapı’da benzer şekilde gözardı edilen özelliği, on dört modern Türk sanatçısının özgün işleri aracılığıyla plastik ve grafik sanatların Türkiye’de ilk kez bir endüstri yapısına entegre edilmesi idi. Eğer bu haberin Vatan gazetesinde yer almasının gerekçesi, diğer bir deyişle yapının geçerli haber değeri, fabrika üzerinde süregiden ticari spekülasyon ise, bu aynı değer nasıl oluyor da mimarlık medyasında eleştirisiz ve yorumsuz olarak yerini buluyor? Bu, kamusal söylemde mimarların “sıradan” mimarlığa gösterdikleri ilgi, bilgi ya da angajman yetersizliğine mi, yoksa eğitimde ve yazında tarihi meşrulaştırılmamış yapıların ve dolayısıyla kapsamı değersiz kılınan sıradan modernizmin tarihçiler ve eleştirmenler tarafından bilmezlikten gelinmesine mi işaret ediyor?
Halbuki, Haluk Baysal ve Melih Birsel, ortağı oldukları mimarlık bürosunun işlerinden bir seçkiyi 1970 yılında Arkitekt dergisinde yayımladıklarında Vakko Fabrikası, projenin kapsamı, karmaşık programı ve güncelliği nedeniyle detaylı bir şekilde sunulmuş ve seçkide yer alan diğer projeler arasından öne çıkartılmıştı. “Mimari ve Plâstik - Grafik San’atlar Araştırması” başlığı altında sunulan açıklama şöyledir: “Binada çalışanların çevre ile olan ilgileri, çalışma ve yaratma güçlerine yapacağı tesir bakımından değerlendirmeğe çalışılmıştır. İç ve dış mekân araştırmaları, bu açıdan ele alınmış, plastik ve grafik kompozisyonlar mimari ile bir bütün teşkil etmek gayesiyle 14 san’atkârla birlikte bir ekip çalışması meydana getirilmiştir.” Arkitekt dergisinde Gültekin Çizgen’in fotoğrafları eşliğinde sunulan, sadece mimari ile modern sanatlar arasındaki işbirliğinin mekâna yansıması değildir; bunun ötesinde tarihsel olarak kanıtlanan, Türkiye’de modernist mimarların olağandışı ve hatta saf denebilecek iyi niyetlerle hem Türk sanayinin görünür kimliğini, hem de serbest piyasa ekonomisinin “görünmeyen elini” gönüllü olarak nasıl estetikleştirdikleridir.
Cumhuriyet Dönemi mimarlık mirasından, ama özellikle endüstri mirasından geriye fazla sayıda yapı/yerleşke kalmamıştır. Endüstri mirası, basit mekanik aletlerden, geniş endüstriyel bölgelere uzanan ölçekteki fiziksel bütün elemanları kapsayan genel bir kavramdır. Fakat sanayi toplumlarının kolektif belleğinde, endüstriyel gelişmelerin kanıtı olarak dururlar. Cumhuriyet Dönemi endüstriyel mirasımızın geride kalan örnekleri arasındaki yerine doğru biçimde oturtulması gereken bu yerleşkenin, gerek mekânsal kalite ve boyutları, gerekse içinde yer aldığı mekânla bütünleşen birçok sanat eserine evsahipliği yapması nedeniyle yeniden programlanması ve korunması gereklidir.
İstanbul’da yer alan bir sanat kurumuna, bir müzeye, ya da güzel sanatlar fakültelerinden birine, yukarıda sayılan nedenlerle çok iyi mekân olabilecek bu yapılar bütününün yıkılmaması için hâlâ bir şans yaratılabilir mi?
NOTLAR
1. “Vakko Turistik Eşarp ve Konfeksiyon Fabrikası,”
Arkitekt, 1970, no:340, s.161.
2. “Hakko Ailesi Merter’deki Vakko arsasını satıyor”,
Vatan, 05.01.2007.
3. Cengizkan, N. Müge, ed. (2007 yılı içerisinde yayımlanacak),
Haluk Baysal-Melih Birsel, Mimarlar Odası Yayınları, Mimarlığa Emek Verenler Dizisi - 3, Ankara.
Bu icerik 8552 defa görüntülenmiştir.