337
EYLÜL-EKİM 2007
 

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ETKİNLİKLER

DOSYA: Türkiye’de Yeni Konut Eğilimleri

  • YAYINLAR
    İpek Özbek Sönmez

    Yrd. Doç. Dr., DEÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

MİMARLIK’tan 337
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

“Mimarlık Tarihi Araştırma Stüdyosu” Çalışmasının Düşündürdükleri: ANKARA’DA MİMARLIK, 1950–1980

Bilge İmamoğlu

Araş. Gör., ODTÜ Mimarlık Bölümü

Elvan Altan Ergut

Yrd. Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü

Cumhuriyet dönemi mimarlığına ilişkin kuramsal tartışmaların ve ürünlerin tanıtılıp irdelendiği bu bölümde, ODTÜ Mimarlık Bölümü’nde yüksek lisans düzeyinde verilmekte olan “Mimarlık Tarihi Araştırma Stüdyosu” çalışmaları aktarılıyor. Ankara’nın 1950-1980 yılları arasına odaklanan stüdyo çalışmalarından elde edilen veriler, bu dönemde üretilen mimarlığın “uluslararası” ve “modern” bir üslubu yetkin bir şekilde örneklediği; özellikle kamuya açık büyük ölçekli yapılarda sanat eserleri kullanımının ne derece yaygın olduğu; kamu yapılarının birçoğunun yarışma süreci sonucunda elde edilmiş olduğu gibi yakın mimarlık tarihi bilgilerimizi güncellemenin yanısıra Ankara’ya yapılmakta olan müdahalelere karşı daha dirençli durabilmenin zeminini sağlıyor.

Mimarlık tarihi çalışmalarında, her tür tarih ve kuram çalışmasında olduğu gibi, örnek bir konuya odaklı alan ve arşiv çalışmasının önemi yadsınamaz. Araştırmacının konusu ile ilgili bilgiye ve belgeye ulaşma, bunları okuma, yorumlama, sorgulama ve anlatısını sunacağı kurgu içinde doğru şekilde değerlendirme becerisi, sahip olması gereken temel becerilerdendir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı’nda 2005 yılından beri Yrd. Doç. Dr. Elvan Altan Ergut ve Araş. Gör. Bilge İmamoğlu tarafından verilmekte olan “Mimarlık Tarihi Araştırma Stüdyosu” dersi, temel olarak öğrencilerde bu becerileri geliştirme ve mimarlık tarihi çalışmasının “mutfağı” sayılabilecek benzeri pratikler üzerine tartışmalar üretebilme amacıyla kurgulandı. Dersin ana ilgi alanı, mimarlık üretiminin belgelenmesi ile ilgili araştırmaya yönelik kuramsal ve metodolojik konular olarak belirlendi. Her dönem başında öğrencilerden o dönem için belirlenen temayla ilgili bir araştırma başlığı tanımlaması istendi ve dönem sonunda bu başlıkta bir makale üretmesi beklendi. Ders programı, ilk haftalarda belirlenen temayla ilgili temel yazılı kaynakların okunup tartışıldığı, daha sonraki haftalarda ise öğrencilerin araştırma başlıklarıyla ilgili arşiv belgelerini ve ikincil kaynakları derleyecekleri, sözlü tarih çalışmaları ve benzeri alan çalışmalarını yürütüp haftalık olarak sunacakları iki bölüm olarak düzenlendi. Açılmasından bu yana geçen beş dönemdir ders, “Ankara, 1950-1980” teması ile yürütülmekte. Araştırma başlıklarını hem coğrafi, hem de tarihsel olarak yakın mesafede tutarak araştırmacılar için nispeten kolay ulaşılabilir bir çalışma alanı tariflemek, dersin temasının belirlenmesinde etkili olan öğelerden biriydi. Daha da önemlisi, Ankara’da 1950-1980 döneminde üretilen mimarlığın araştırılması, ders kapsamında yürütülen çalışmaların Türkiye’nin yakın dönem mimarlık tarihi ile ilgili bilgi ve kavrayışı zenginleştirecek ve bu dönemin üretimini detaylı olarak belgeleyecek ürünlere dönüşebilmesi hedefinin sonucuydu.

Dersin temasının tarihsel sınırlarını tanımlayan 1950 ve 1980 seneleri, birçok sosyal bilim uzmanı tarafından Türkiye’de önemli politik, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin yaşandığı kırılmalar olarak kabul edildiğinden, mimarlık alanında da tanımlayıcı oldukları varsayımı ile başlandı.1 İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan, yani 1940’ların ortasından itibaren çok partili sisteme geçiş ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri ile artan ilişkiler sonucunda Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin Batı ülkelerinin yanında yer alması ile şekillenen bu dönemde, 1980 darbesi sonrasında güçlenen liberalizm ortamında artık gücünü yitiren “gelişmeci-modernlemeci” anlayış hala hakimdi. Türkiye’nin modernleşme hikayesinin mimarlık ve kent tarihi üzerinden araştırıldığı çalışmalar gittikçe daha çok ilgi çekiyor; ancak, Cumhuriyet’in erken dönemine olan ilgi çok boyutlu bir şekilde artarken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında üretilen mimarlığın, bu alanın sunabilecekleri ile doğru orantılı bir yoğunlukta tarih ve kuramcıların akademik ilgisine henüz sahip olamadığını öne sürmek mümkün.2 Bu dönemde Türkiye’de deneyimlenmiş olan mimarlık üretimi, düşüncesi ve kültürünü genel hatlarıyla tanımlayan ve yorumlayan mevcut yazının, örnek konulara yönelik derinlikli araştırmalarla desteklenmeye ve sorgulanmaya ihtiyacı var. Bu ders kapsamında yürütülen çalışmaların da, böyle bir ihtiyacı tatminkar bir şekilde gideremese de, tanımlayıp az çok detaylandıracak bir ön-çalışma bütünlüğüne sahip olabilmesi hedeflendi.3

Başkent ilan edilmesinin ardından erken Cumhuriyet yıllarında planlı bir şekilde hızla büyüyen Ankara şehri de aslında kentleşme sürecinde en önemli dönemeçlerinden bir diğerini 1950’li yıllardan itibaren yaşamıştı. Cumhuriyet’in ilanının ardından eski şehrin eteklerinde, Ulus Meydanı ve çevresinde gelişen, 1924 Lörcher Planı, sonrasında Jansen Planı’na göre buradan güneye, Kızılay Meydanı’na doğru ilerleyen kent, 1955 Uybadin-Yücel Planı4 sonrasında güney ve batıya doğru hızla yayılmış, planın getirdiği “medeni, konforlu ve modern” devlet karayolları ile Türkiye’ye bağlanırken, tüm yurttan aldığı yoğun göç sonucu hızla büyümüştü.5 Ders kapsamında gerçekleştirilen araştırmalar, Ulus Meydanı’ndan Kızılay Meydanı’na ve Çankaya’ya kentin ana aksını oluşturan Atatürk Bulvarı üzerinde uzanan, yeni Meclis binasının önünden de batıya doğru İnönü Bulvarı üzerinde ilerleyerek büyüyen Ankara’daki yapılı çevrenin mekânsal ve işlevsel değişimini dönemin bina tipolojilerinin çeşitliliği içinde tanımlayan kamu idare yapılarını, ticari yapıları, konutları, eğitim ve sağlık yapılarını, endüstri yapılarını ve rekreasyonal açık alanlarını kapsıyor. Beş dönemdir sürdürülen bu çalışmalar sonucunda üretilmiş olan her makaleyi özetleyip değerlendirmek veya her yapının kendi hikayesi üzerinden sunduklarını detaylarıyla aktarmak şüphesiz bu yazının kapsamını aşacaktır. Fakat bu çalışmalarda tekrar tekrar kendisini göstermiş ortak temalar üzerinden bazı bulguların derlemesini sunmak ve bunlar üzerinden yakın dönem mimarlık tarihi ile ilgili bilgi ve kavrayışımızı derinleştirmesi muhtemel bazı araştırma alanları veya tartışma başlıklarını tanımlamak mümkün görünüyor.

Varolan akademik çalışmalar, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyada hızla artan “Uluslararası Üslup” ile tasarlanmış yapıların 1950’lerde Türkiye’de de yaygınlaştığını belirtiyorlar. 1960-1980 arasında gerçekleştirilen tasarımların tek bir biçimsel tanım altında toplanamadığı görülse de, genel olarak bu dönemde hâlâ modernist bir yaklaşımın etkin olduğu söylenebilir. Ders kapsamında çalışılan yapılar, Ankara’da bu dönemde üretilen mimarlığın da benzer şekilde “uluslararası” ve “modern” bir üslubu yetkin bir şekilde örneklediğini gösteriyorlar. İncelenen yapıların biçimsel özelliklerinin yanısıra tekil var oluş hikayeleri de, bunlara duyulan ihtiyaç ve bu yapıları var eden oluşumlar, dahil olan aktörlerle kurumlar ve deneyimlenen mimarlık üretme biçimi üzerinden detaylandırıldığında, bu dönemde yapılı çevrenin üretim süreci hakkındaki bilgimizi genişletebilecek ortaklıklar içermekte. Cumhuriyetin ilk on yıllarında devlet eliyle yürütülen modern yapılaşmanın ve kentleşmenin, 1950’li yılların liberal ekonomi politikaları doğrultusunda bir dönüşüm geçirdiği yönündeki genel anlayışın, özellikle Ankara için inceltilip tekrar ifade edilmesi gereği özellikle kendisini gösteriyor. Devlet Su İşleri, Türkiye Cumhuriyeti Karayolları, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi özelleşmiş kamu hizmeti veren devlet kuruluşlarının bu dönemde kurulmaları ya da büyümeleri sonucunda kendi yönetim yapılarına taşınmaları, Ankara’nın yapılaşmasında önemli bir yer tutuyor. Bu kurumlar Türkiye’de modernleşmeci ve gelişmeci sürecin karakterini tanımlarken, yönetim yapılarının herbirinin mimarlık tarihimizdeki öncü ve seçkin yeri ve kent içindeki konumu, Ankara özelinde modern yapılaşmanın ve kentin gelişiminin temel belirleyicisi olarak halen kamuyu işaret etmekte.

Aslında kamu eliyle yapılaşmadan özel sektörün belirleyiciliğine olan geçişin daha uzun ve detaylı bir anlatısını oluşturmaya yönelik ihtiyaç, Ulus İşhanı, Emek İşhanı veya Büyük Ankara Oteli gibi ticari nitelikli yapıların varoluş hikayesi ile daha da belirginleşiyor. Tüm bu yapıların ortak noktası, girişimci kurum olarak ortaya çıkan Emekli Sandığı ve ona bağlı olarak Emek İnşaat’ın varlığı. Emekli Sandığı, çeşitli yatırımlarını gerçekleştirdiği ve yönettiği Emek İnşaat ve Emek Emlak gibi kuruluşlarla, bu dönemde yapılı çevrenin üretiminin tarihi adına oldukça ilginç tartışmalar vaat emekte. Emek İnşaat, özellikle Ankara dışındaki İstanbul Hilton Oteli, İzmir Efes Oteli gibi daha pek çok örnek de eklendiğinde, 1950 sonrası mimarlık tarihi yazımının kanonik yapılarının arkasındaki, henüz ismi tarih yazımına girmemiş gizli bir ortak aktör olarak çok önemli bir araştırma alanını tarifliyor.6 Bu kurumun yanına, yine bu ders için çalışılmış bazı yapılarla ilgili olarak benzer şekilde ortaya çıkmış diğer kurumlar eklendiğinde konu genişlemekte: Örneğin SSK İşhanı gibi pek çok yatırımın sahibi Sosyal Sigortalar Kurumu, ya da Hacettepe Üniversitesi ve Hastanelerinin kurulmasında temel bir işlev üstlenmiş Hacettepe Hastanesi Vakfı bu anlamda anılabilir. Bu kurumların devletçi model/liberal model ikiliğine oturmayan yarı-kamusal yapısı, kurucuları olan kurumun özgün işlevlerinden bağımsız bir şekilde modern yapılaşma ve inşaat teknolojileri alanında üstlendikleri öncü rol, kentsel arazilerin kullanımı ve kentsel rantın yönetimi ile ilgili bu dönem adına verdikleri ipuçları pek çok yeni araştırma alanının kapısını aralıyor.

Bu dönemde kamu yapılarının birçoğunun yarışma süreci sonucunda elde edilmiş olması dikkat çeken bir konu oldu. Çalışılan yapılardan projesi bir mimari yarışma ile elde edilmiş olanlar, yarışma sürecinin bu dönem için de, örneğin 1930’larda olduğundan daha az sorunlu bir konu olmadığını gösterdi. 1950’lerde Yarışmalar Yönetmeliği kabul edilmiş olmasına rağmen, yarışmada kazananın yerine başka bir projenin uygulandığı Milli Kütüphane ve Kocatepe Camisi gibi örneklerin varlığı ve bu yapıların inşa süreçlerinin detaylı hikayeleri, yarışma konusunun sadece yönetimsel ve ekonomik değil, mimarlık kültürü ve mesleğin gelişimi açısından da pek çok anlamlı tartışmayı barındıran verimli bir araştırma alanı olduğunun ipuçlarını sundu.

Ders kapsamında çalışılan yapıların öne çıkardığı bir diğer ortak tartışma konusu, özellikle büyük ölçekli kamu yapılarında görülen ama yüksek konut inşaatlarında da rastladığımız, yapı teknolojileri ve yapı endüstrisi ile dönemin mimarlık üretiminin ilişkisi oldu. Pek çok örnekte üretilen mimari projelerin ülkedeki yapı teknolojisinin ve yapı endüstrisinin sunduğu olanakların gelişimini takip etmediği, aksine önden giderek mevcut olanakları zorladığı gözlendi. Bu anlamda, bu yapılar, ülke koşulları henüz uygun değilken Batı’dan “kopya” çekilerek üretilen örnekler olarak değil, yurt dışından alınan teknik uzmanlık desteğinin sürmesine rağmen, bir yandan da ülke içinde yapı teknolojileri yönünde artan bir uzmanlaşmanın sağlanmaya başlandığı öncü uygulamalar olarak yorumlandı. Bu örneklerde, yüksek betonarme inşaatın gerçekleştirilmesinin ötesinde, Stad Oteli veya Otokoç ve Oyak servis binalarında görüldüğü gibi, betonarmenin estetiğinin ve mimari dilinin yetkin dışavurumlarının da üretilebildiği varılan bir sonuç oldu.

Yine pek çok çalışmada ortak olarak ortaya çıkan bir başka konu, yakın döneme kadar tutarlı bir şekilde uygulanmış fakat artık unutulmuş anlamlı bir alışkanlığı hatırlattı: Özellikle kamuya açık büyük ölçekli yapılarda sanat eserlerinin kullanımı. Bu, ister Ulus İşhanı’nın Şadan Bezeyiş mozaikleri veya Emek İşhanı’nın cephesindeki Kuzgun Acar rölyefi gibi mimarın başka sanatçılarla girdiği işbirliğinin sonucu olsun, ister Türkiye Cumhuriyeti Karayolları veya Devlet Su İşleri binalarındaki gibi özgün ve özenli detaylandırmanın, dönem mimarlık üretimi ile ilgili yeterince övülmemiş bir meziyeti ve hakkında yeterince çalışılmamış bir üretim alanını işaret etmekte.

Dönemin kamu yapılarının yanısıra konut üretimi de, hem mimari nitelikleriyle hem de üretim biçimleriyle geniş bir çeşitliliği yansıtıyor. Ders kapsamında çalışılan 14 Mayıs Evleri, 96’lar Sitesi ve Yeşiltepe Blokları, bu dönemde de önceki dönemlerde olduğu kadar etkili olmuş kooperatifçiliğin detaylarında çok ilginç farklılaşmalar sunan örnekler olarak sunulurken, bu uygulamanın halen kentsel yerleşim alanlarının gelişiminde ne kadar yönlendirici olabildiğini gösterdiler. Diğer taraftan, yap-satçılığa dayalı küçük girişimcilik, oldukça sıradışı bir örnekle, mimarın aynı zamanda girişimci rolünü üstlendiği RER Apartmanları ile çalışıldı. ME-SA’nın bu dönemde ürettiği çeşitli konutlar ise, Ankara’da konut üretiminde küçük girişimciden büyük ölçekli yatırımcıya geçişin öncül bir örneği olarak ne kadar zengin bir araştırma alanı sunduğunu gösterdi. Tüm bu örnekler, mimar-girişimci, mimar-kullanıcı ve girişimci-kullanıcı arasında farklılaşan ilişkilerin yönlendirdiği süreçlerin dönemin konut üretimini anlama çabasındaki merkezi rolüne bir kez daha dikkat çekti.

Son olarak, bir yapıya değil, kentsel ölçekli örneklere yönelik çalışmalar, bu dönemde Ankara’da yapılı çevrenin üretiminde bu tür yerleşkelerin tasarımının ne kadar zengin ve etkili bir alan tanımladığını gösterdiler. Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu, kentin sağlık ve eğitime yönelik merkezinin oluşum ve gelişim hikayesinin aynı zamanda Ankara’da tarihî çevrenin korunması ile ilgili tartışmalı detaylar içerdiğini ortaya koydu. Şeker Enstitüsü ve Fabrikası’nın tarihi, Ankara’nın çok iyi bilinmeyen endüstri ve üretim, özellikle de teknoloji üretimi geçmişinin bir yakın dönem örneğini sundu. Botanik Bahçesi, kentin yeşil alanlarının Cumhuriyet dönemi içinde oluşumunu tanımlarken, eğitime yönelik tasarlanmış bir yeşil alanın unutuluş hikayesini de aktardı.

ODTÜ’de verilmekte olan “Mimarlık Tarihi Araştırma Stüdyosu”nun ana çalışma temasından bağımsız olarak öğrettiği en temel şey ise, örnek odaklı ve belgelemeye yönelik alan çalışmalarının her zaman ne kadar bilgilendirici ve zihin açıcı olduğudur. Yakın dönem mimarlık tarihimizi anlamaya çalışırken ihtiyacımız olan, mimarlık ürünlerinin bağlamlarından bağımsız, kendilerinden başlayan ve kendilerinde biten objeler olarak yan yana geldiği ve tümden gelen yargılarla değerlendirildikleri genellemelerden kaçınmak ve yapılı çevreyi vareden koşulları bütüncüllükleri ve öznellikleri içinde tanımlamaya çabalamaktır. Böyle bir çaba ancak özenli ve olabildiğince nesnel belgeleme ile beslendiğinde mümkündür. Bu ders kapsamında bir süredir yürütülen çalışmalar, benzer şekilde, Türkiye’de yirminci yüzyıl mimarlık üretiminin henüz yeterince bilinmeyen 1950-1980 arası dönemine odaklanarak bilgi ve belge üretmeyi, böylece Cumhuriyet dönemi mimarlığının yorumlanabilmesi ve değerinin verilmesi adına katkı sağlamayı hedeflemekteydi. Bu yazıda özetlemeye çalıştığımız araştırma alanları veya tartışma başlıklarını, belirlenen 30 yıllık dönemde Ankara’da üretilen mimarlık hakkındaki çalışmalarımız sonucunda düşündüğümüz, bu kentte ve diğer kentlerdeki üretim hakkında bilgimiz bu tür çalışmalarla arttıkça çeşitlenecek ve hem yurtiçinde hem de yurtdışında bu dönemde üretilen mimarlıklarla karşılaştırıldıkça değişebilecek olan yol gösterici ortak temalar olarak paylaşmak istedik.7

NOTLAR

1. Örneğin, bkz. Ahmad, F. 1994, The Making of Modern Turkey.

2. Bu alandaki çalışmalar hâlâ kısıtlı sayıda ve bu döneme odaklanmak yerine Cumhuriyet dönemini genel olarak inceleyen yayınlardan oluşuyor. Örneğin, bkz. Batur, A. 2005, A Concise History: Architecture in Turkey During the 20th Century, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara; Cengizkan, A. 2002, Modernin Saati, Mimarlar Derneği 1927 ve Boyut Yayıncılık ortak yayını, Ankara; Holod R., A. Evin ve S. Özkan, Şubat 2007, Modern Türk Mimarlığı, Ankara (İngilizce ilk basım: 1984, Modern Turkish Architecture, University of Pennsylvnia Pres); Kortan, E. 1971, Türkiye’de Mimarlık Hareketleri ve Eleştirisi 1950-1960; Türkiye’de Mimarlık Hareketleri ve Eleştirisi 1960-1970, Ankara; Sey, Y., ed. 1998, 75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul; Sözen M. ve M. Tapan, 1973, 50 Yılın Türk Mimarisi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul; Vanlı, Ş. 2006, Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı. Eleştirel Bakış, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, Ankara.

3. Böylesi bir bütünlüğü sağlamaya yönelik olarak, dersi alan öğrencilerden Ankara’da 1950–1980 yılları arasında tasarlanmış ve inşa edilmiş bir yapı veya yapı grubunu konu başlığı olarak seçmeleri istendi. Dönem tarih yazımı kanonunda yer etmiş yapılar kadar, öğrencilerin bireysel çalışma alanları ile ilgili gördükleri ya da özellikle ilginç buldukları ve yazına henüz girmemiş bazı örneklerin seçimi de teşvik edildi. Dersin verildiği ilk beş dönemde çalışılan 25 yapı şunlar oldu: 14 Mayıs Evleri (Muhittin Güreli, 1951-1965), Ulus İşhanı, (Gazanfer Beken, Orhan Bolak, Orhan Bozkurt, 1954-1958), Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü (Gündoğdu Akkor vd. 1954-1973), Yeşiltepe Sitesi (Rahmi Bediz, Demirtaş Kamçıl, 1955-1956), 96’lar Sitesi (Arman Güran, 1956), Emek İşhanı (Enver Tokay, 1958-1964), Büyük Ankara Oteli (M. G. Saugey, Y. Okan, 1960), Hacettepe Çocuk Hastanesi (Sabih Kayan, Gündoğdu Akkor, 1961), RER Apartmanları (Nejat Ersin, 1962-1971), Stad Oteli (Doğan Tekeli, Sami Sisa, 1964), Devlet Su İşleri (Enver Tokay, Teoman Doruk, Behruz Çinici, 1964-1968), Türkiye Cumhuriyeti Karayolları (Aktan Okan, Fikret Cankut, 1964-1970), Şeker Enstitüsü (Doğan Tekeli, Sami Sisa, 1965), Milli Savunma Bakanlığı Tandoğan Öğrenci Yurdu, Şevki Vanlı, 1966-1968), Kocatepe Camisi, (Hüsrev Tayla, 1966), Türk-Amerikan Derneği (Affan Kırımlı, 1966), Türk Tarih Kurumu (Turgut Cansever, 1967), Otokoç ve Renault Servis Binaları (Nejat Ersin, 1971-1973), Milli Kütüphane (Orhan Akyürek, İnal Uşşaklı, Ünal Demirarslan, Demir Gökmen, 1972-1982), Çankaya Botanik Bahçesi (Yüksel Öztan, 1972), Sosyal Sigortalar Kurumu İşhanı (Orhan Dinç, 1973), Vali Konağı (Enver Tokay, 1973), Sabancı Kız Yurdu (Tamay Sütmen, 1975), Türk Dil Kurumu (Cengiz Bektaş, 1978), MESA Çankaya Konutları.

4. Cengizkan, A. 2004, Ankara’nın İlk Planı: 1924-25 Lörcher Planı, Ankara Enstitüsü Vakfı ve Arkadaş Yayınları ortak yayını, Ankara; Yücel, N. 1992, “1957 Ankara İmar Planı”, Ankara Dergisi, v:1, n:4, ss.7-38.

5. Büyük Ankara’ya Doğru, 1957, Başbakanlık Basın-Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğü, Ankara. Ankara’nın bu dönemde geçirdiği kentsel dönüşümler hakkında, bkz. Akçura, T. 1971, Ankara. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Hakkında Monografik Bir Araştırma,ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara; Günay, B. 1988, “Our Generation of Planners, The Hopes, The Fears, The Facts: Case Study Ankara”, Scupad SS, 20th Anniversary Congress, 6-9 Mayıs 1988, Salzburg.

6. Bu konuda ODTÜ Mimarlık Tarihi Doktora Programı’nda bir tez çalışmasına başlanmıştır.

7. Bu dönem Batı ülkelerinde üretilen mimarlıkla ilgili, bkz. Goldhagen S. W. ve R. Legault, der., 2002, Anxious Modernisms. Experimentation in Postwar Architectural Culture, The MIT Press; Ockman, J. der., 1993, Architecture Culture 1943-1968, Rizzoli International Publications.

 

Bu icerik 10715 defa görüntülenmiştir.