352
MART-NİSAN 2010
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNDEM

Ankara AKM Alanı Üzerine Güncel Tartışmalar

Nimet Özgönül

Ankara Atatürk Kültür Merkezi (AKM) alanı, Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir yeri olmasına karşın doğru değerlendirilememiş ve son 25 yılda çok kötü yönetilmiştir. Özel yasalarla korunmasına, yurtdışından gelen birçok mimarın eserini ve yarışmalar sonucu elde edilmiş eserleri barındırmasına karşın, kentin tam merkezinde kalan alan, kente ve kentliye boşluktan başka birşey ifade edememektedir. Kentsel ve mimari açıdan yapılan hataların ana nedenleri, planlanmış, kullanım kararları verilmiş olmasına rağmen alanın plan kararları çerçevesinde kullanılmaması ve doğru bir alan yönetimi ve yönetim planının uygulanamamış olmasıdır. Birden çok aktörün yetki karmaşası ve eşgüdüm sorunları içerisinde anlık kararlarla alanın yönetilebileceği yanılgısına düşülmesi, AKM alanını bugünkü durumuna getirmiştir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı sahipliliğindeki alan son yıllarda her yönden kaderine terk edilmiş, niteliksiz yapılar ile dolmuş, “ihtiyaç” ve “aciliyet” gibi taleplerle plan kararlarında olmayan veloybol, basketbol vb yapılar ve hediyelik eşya, konser, motokros vb kullanımlarla doldurulmuş, kısaca Ankara AKM alanı el altında yedekte tutulan “günü kurtaran operasyon alanı”na dönüştürülmüştür. Plan karaları çerçevesinde birbirlerini bütünler nitelikte yapıların inşa edilmesi “ödenek yetersizliği” söylemleri ile sürekli ertelenmiş, buna karşın Milli Komite tarafından onaylanmış imar planında tanımlanmayan bazı yapılar ise, tekrar Komite Kararları ile alanda “kısa süre”de bitirilmek üzere hızla inşa edilmektedir. Tüm bu karmaşanın içinde Milli Komite bir taraftan alan yönetimi yapılması kararını alırken, diğer tarafta da alınan karar ile çelişen yapılaşma kararları vermektedir.

Bu arada Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AKM alanındaki Müze-Sergi-Folklor ve Kütüphane kompleksinin “çirkin, estetik yoksunu” bir değerlendirmesini yaparak, yapının yıkılarak yerine yeni uygarlıklar müzesinin kurulacağını basına açıklamaktadır. Nitelik, değer, sistem, düzen, yönetim, işletim gibi sorgulamalar yapılmaksızın AKM alanına ilişkin tasarrufların, “proje” ve “beğeni” odaklı değerlendirmelerden soyutlanması gerekmektedir. Burada, herhangi bir projenin salt “estetik niteliğinden” öte, önerilerin kamu yararına katkısı öncelikli görülmelidir. Dolayısıyla, tasarıların gerek Cumhuriyet ideolojisi, gerekse başkent Ankara’ya (özellikle AKM alanına) atfedilen ödevlerle bağdaşmasına dikkat edilmelidir.

Kentsel Planlama Açısından AKM

Farklı içerikteki alana kentsel planlama açısından bakıldığında, kent merkezinde, kentin diğer alanları ile ilişkili çevresini etkileyen ve çevresinden etkilenen AKM alanının kentin bütünün parçası olarak değerlendirilmemesi ve alanı oluşturan 5 bölgenin de ilişkisiz parseller olarak görülmesi, bilimsel olamayan, planlama kuramı ile bağdaşmayan bir yaklaşımdır.

Son yıllarda Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgede yapılan çalışmalardan birisi Gençlik Parkı’nın yenilenmesidir. Park kamusal alan olarak korunması ve sağlıklaştırılması gerekirken özgün işlevinden çarpıtılmış, yapılan müdahaleler ile Park özgünlüğünü yitirmiş, tamamen yenilenmiştir. AKM alanının niteliklerini değiştiren, kent içindeki alanın kullanım kapasitesini zorlayan bir diğer proje dizini ise 10 bin kişilik yeni bir kapalı spor salonu ve çalışma amaçlı diğer spor salonları yapılması istemleridir. Oysa 2. bölgede bulunan mevcut spor salonlarının ulaşım sorunları olan alanda bu tür bir kullanıma olanak tanımadığı görülmektedir; dolayısıyla benzer bir sorunun, önerilen ek spor salonları için de geçerli olacağının bilinmesi gerekmektedir. Özellikle, önerilen 10 bin kişilik yeni spor salonunun, Ankara Garı Kavşağı’nda konumlandırıldığı ve ulaşımın tümünün de bu kavşak aracılığı ile çözümlenmeye çalışıldığı uzmanları tarafından tespit edilmiş iken, yeni bir spor salonunun kentin sözkonusu noktasına ek bir yük getireceği açıktır. 3. bölgede yeralan Gençlik Parkı ve kültür alanı olarak ayrılan 1. bölge arasına bu tür bir etkinliğin, dolayısıyla yoğunluğun getirilmesi hem kullanım düzeni ve ilişkileri hem de ulaşım açısından son derece sakıncalıdır.

Milli Komite kararları incelendiğinde, ilk kararda belirtilen alana müdahale etmek için öncelikle master plan hazırlanması gerekliliği sürecin bilimselliği açısından doğru bir yaklaşımdır. Ancak alınan bu karara rağmen uygulamaya yönelik kararlarda aynı tutum gözlenememektedir. 23 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirilen 20. Milli Komite Toplantısı’nda alınan kararlar arasındaki çelişki de, bütüncül planlama anlayışının yalnızca sözde kaldığının çarpıcı bir göstergesidir. Bu toplantının ilk kararı olarak yeni spor salonunun yapılması kesinleştirilirken, son kararında ise AKM alanının bir bütünlük içerisinde koruma amacına yönelik olarak planlanması ifadesi yer almaktadır. Buradan da anlaşıldığı gibi, parçacı bir anlayışla projeler onaylanmaktadır ve sonunda laf olsun diye bütüncül planlama anlayışından sözedilmektedir. 

Kenti oluşturan mekânların taşıdıkları değerler belirlenmeli ve bu değerlerin korunması, kapsamlı, uzun erimli ve katılımcı bir alan yönetimi yöntemiyle sağlanmalıdır. AKM alanı önemli değerler taşımakta ve bu tür bir yöntemle yönetilmeyi hak etmektedir. Kentin bu bölgesi için yarım yüzyıldır öngörülen Ankara Kültür Aksı’nın, beş bölgeye eş zamanlı olarak ve bütüncül bir planlama ile kazandırılması olasıdır. Öngörüldüğü biçimiyle, 1992 yılında ulusal yarışmayla elde edilen Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası yapısı ve 1995 yılında ulusal yarışmayla elde edilen opera-tiyatro-gösteri merkeziyle, Cer Atölyeleri’nin restorasyonuyla elde edilmeye çalışılan Ankara Modern / Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin de, AKM alanına hızla kazandırılması ve bütün sanat ve kültür yapılarını destekleyecek biçimde kentsel parkın AKM alanına eklemlenmesi gerekir. Ankara’nın gereksinim duyduğu bir tür kentsel koruya dönüşebilecek peyzaj düzenlemesinin de, diğer mimari unsurlar gibi ulusal ve/veya uluslararası bir yarışmayla elde edilmesi düşünülmelidir. 2. bölgeye atfedilen spor programının, bölgenin kapasitesi ve kentsel konumu nedeniyle iptal edilerek, restore edilmiş tekil yapılar ve kesif peyzaj yardımıyla, kentsel parka dönüştürülmesi uygundur.

Mimari Açıdan AKM

1980 yılında AKM alanı ile ilgili çıkartılan kanun sonrasında, bu amacın gerçekleştirilmesi niyetini sağlamaya yönelik Milli Komite’nin de onayı ile bir yarışma yapılarak AKM projesi elde edilmiştir. Kültür Bakanlığı’nın talebi üzerine proje yarışmasına çıkan Bayındırlık Bakanlığı’nın ortak hazırlanan proje şartnamesine göre, AKM binası yarışması, bu alanının, müze, sergi salonu, folklor, kütüphane, kongre salonu, opera ve bale binası, tiyatro binasından oluşan büyük bir kompleksin bir parçası olarak 1981 yılında gerçekleştirilmiştir. AKM yapısı alan içinde ilk yarışma projesi özelliği de taşımaktadır. Bu projeyi 1992 yılında açılan CSO Konser Salonu Mimari Proje Yarışması ve 1995 yılında açılan Kongre ve Kültür Merkezi Mimari Proje Yarışması izlemiştir. Projenin ilk bölümü tamamlanarak AKM 1987 yılında hizmete girmiş, 1990 yılında Mimarlar Odası Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde Yapı Dalı ödülünü kazanmıştır. Buna karşın proje bütünlüğü içinde alan için oluşturulan kongre salonu, opera ve bale binası, tiyatro ödenek yetersizlikleri gerekçesiyle yıllarca yapılmamış, AKM yalnızlaştırılmıştır.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, AKM yapısını yıkarak yerine beş katı büyüklüğünde bir “uygarlık müzesi” yapılacağı yönündeki açıklamaları, yıkarak, yokederek uygarlık yaratılamayacağı gerçeğini bir kez daha göstermektedir. Yıkım, barbarlığı işaret eder. Uygarlık ise, tarihe ve kültüre sahip çıkarak olur. AKM alanını işlevsizleştirmek, yıkmak yerine, yapının bütünleyicisi olan opera ve bale, tiyatro binasını da yapılarak alanın tüm kültür etkinlikleri ve gereği mekânlarla gerçek bir kültür merkezi olma özelliğinin sağlanması gerekmektedir.

Kentle ilgili alınacak her türlü kararın bütüncül bir yaklaşımla alınması zorunludur. Parça başı projelerle, kent bütünü ve ulaşım kararları gözardı edilerek yapılan her müdahale kente yarardan çok zarar getirecektir. Diğer taraftan gerçek bir katılım sağlanmalı, şeffaf ve haksız rekabete neden olmayan görev paylaşımları yapılmalıdır. İlgili kurumların, meslek odalarının ve diğer ilgili paydaşların katılımının yalnızca planlama sürecinde değil aynı zamanda uygulama ve denetleme süreçlerinde de sağlanması gerekmektedir. Tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için öncelikle alan üzerinde sözsahibi olan tüm kurumların eşgüdüm içinde çalışabilmeleri için yetki ve sorumlukları açık ve kesin bir şekilde belirlenmelidir. AKM alanının değerlendirilmesi anlık değil uzun erimli bir süreç olarak planlanmalıdır. Milli Komite, teknik bir çalışma grubu ile desteklenmeli, daha düzenli ve verimli çalışacak şekilde yeniden kurgulanmalıdır. Tüm bu karar alma yöntemlerine, teknik destek yetersizliklerine ve sürece dair sorunlar çözümlendikten sonra açılacak olan hedefleri iyi tariflenmiş bir uluslararası yarışma ile AKM alanının geleceğine ilişkin umutlar yeşertilebilir.

Nimet Özgönül, Öğr.Gör., ODTÜ Mimarlık Bölümü, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı

Bu icerik 8609 defa görüntülenmiştir.