403
EYLÜL-EKİM 2018
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Mustafa Arslan Aslaner’in Ardından

 

Dostum Mustafa’ya

Orhan Akyürek

Y. Mimar

Çok sevgili bir dostumu daha kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Hüzünlü yalnızlığımızda aziz arkadaşım Selahattin Yazıcı ile bir araya gelerek, senin zarif ve adeta senaryolu şakalarını anıyor, manevi varlığını içimizde hissediyor ve gülümsüyoruz. Artık seni mesleki başarılarınla, hocalığınla en güzel anılarımızda daima yaşatacağız sevgili Mustafacığım.

Yaşamınızın Hiçbir Anında Sizi Terk Etmeyen Bir Öğreti

Tezcan Karakuş Candan

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı

Mustafa Arslan Aslaner nasıl güzel bir insandı, tanıyanlar mutlaka bilir. Bizim için ise sadece atölyesinden proje aldığımız bir hoca değildi. Bir öğreti idi. Yaşamınızın hiçbir anında sizi terk etmeyen bir öğreti. Sevgiyle insanlığın, öfke ile mücadelenin, umutla barışın, zarafetle yol arkadaşlığının, mimarlıkla yaşamın, siyasetle geleceğin hepsinin kesitini alabilirdiniz onunla.

Mimarlığın sade bir dille anlatıldığı, yaratıcılığın gerçek hayatla bağının kurulduğu, toplumsal duyarlılıklarla birlikte mimarlığın ele alındığı, bakış açılarımızın nasıl farklılaştığı ve hepimizin hayatına dokunan kesitlerin rehberiydi de aynı zamanda. Mimarlık eğitimine bakışı öğrenci-hoca arasındaki diyalogu bugün olması gereken için önemli ipuçlarını veriyordu. Mustafa Hoca bir hocaydı, bir arkadaştı, bir dosttu, bir yoldaştı.

Öğrencilik yıllarımızda, hep çekindiğimiz ancak proje almaya başlayınca da koca yürekli bir bilge ile bir şey üretmenin zevkini aldığımız, anekdotlarla, anılarla, hayatın içerisindeki sorunlarla birlikte gelişen koca bir proje üretim sürecinin içerisindeydik. Mustafa Hoca ile iletişiminiz başlayınca bitmezdi. Çünkü o sonsuzluğa giden yolun önemli bir deneyim noktasıdır. Ve siz okulda, Oda’da, işte, mücadelede ya da gözaltında yaşamın her anında mutlaka onunla bir bağ kurarsınız. Onun varlığı hepimiz için, mimarlık için, olması gereken öğrenci-hoca ilişkisi için bir nefesti. Onun dili bugün mimarlığın toplumla bağ kurması için ihtiyaç duyduğumuz sade bir dilin referanslarıydı. Anadolu’nun tüm renkleri, tüm efsaneleri vardı onda. Konuşmaya başlayınca modernizmle harmanlanan bu renkler yine onun söyleminden aktarılırdı ve gelecek idealleri hiç bitmezdi. Eleştirisi de önerisi de hep yol göstericiydi, asla unutulmazdı.

Sadece öğrencilerinin yaşamlarını takip etmezdi Mustafa Hoca, ürettiği eserlerinin akıbetini de takip eder ve sonuçlanana kadar sürecin peşini bırakmazdı. Uğur Mumcu için tasarladığı anıtın yazılarının düştüğünü ve yerine tasarıma uygun olmayan bir plaket yapıldığını öğrendiği gün, beni arayarak “Tezcancım lütfen konuyla ilgilen, çok mu zordur o harfleri tek tek döktürüp yaptırmak o plaketi oradan kaldırsınlar eski haline getirsinler” dediği günden itibaren sonuçlanana kadar her gün aradığını ve takip ettiğini biliyorum.

Mustafa Arslan Aslaner’in bedeni, arkasında onlarca eser, bir ömre sığdırılmış güzellikler, yetiştirilmiş öğrenciler, simgeselleşmiş anıtlar, Mimarlar Odası’nda üstlenilmiş sorumluluklar, mimarlık için sözlü rehberi, anıları, kararlılığı, inatçılığı ve anekdotlarını bırakarak 2 Temmuz 2018’de aramızdan ayrıldı. Onun öğretisi, 1971-1973 yılları arasında Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanlığını üstlendiği bu ağır sorumluluğunu bugünlerde taşıyan bir öğrencisi, bir yoldaşı ve meslektaşı olarak, mimarlığın yaşamla buluşması için ideallerini de Cumhuriyet değerlerinin savunulmasını da mücadelede sonsuzlaştırmaya devam ediyoruz.

Mustafa Hoca’nın bedeni aramızda değil ama idealleri devam ediyor. Işıklar yoldaşı olsun.

 

Bu icerik 2482 defa görüntülenmiştir.
<p>Orhan Akyürekin  kaleminden</p>
<p>Doruk Dündarın  objektifinden</p>