403
EYLÜL-EKİM 2018
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KENT TARİHİ

Başkent Ankara / 3: Daha Yaşanılabilir Kentsel Mekânlar İçin

S. Güven Bilsel, Prof. Dr. Y. Müh. Mimar / Kent ve Bölge Plancısı

Derginin 401. Mayıs-Haziran 2018 sayısında başladığımız yazı dizinin son bölümü, kentin özgün kimliğinin yeniden ortaya çıkması için yapılması gerekenlere odaklanıyor.

 

Cumhuriyet kazanımlarından olan mekânsal değerlerin birer ikişer yitirilmesi ile Başkent’in kimliğinin giderek değiştirilmesi sürecinin yakın gelecekte hızlanarak süreceği öngörüsü ile biten bir önceki bölümlerde yapılan değerlendirmelere karşın, başkent Ankara’nın mekânsal kimliğinin oluşum ve değişim sürecinin geleceğe uzanan evresinde değerlendirmeyi amaçlayan yazımızın bu üçüncü ve son bölümünde, çözüm önerilerine odaklanacağız.

NE YAPILABİLİR?

Kentin günümüze dek varlığını sürdürebilen mekânsal değerlerini koruyarak, kentsel mekânı yanlış ve aşırı kullanım taleplerinin yıkıcı, yok edici etkilerinden kurtarabilmek için hâlâ yapılabilecek şeyler olmalıdır. Başkent Ankara’nın kent merkezinin planlanmış, tasarlanmış mekânsal kalitesini yeniden oluşturmak ve uygarca kentsel yaşanılabilirliği sağlamak hedeflerine yönelik olarak, Yenişehir (iş merkezi) yerleşme alanı ve Kızılay özelinde geliştirilen bu çalışmamızı bir dizi öneri ile tamamlayalım. Kentli insanın sağlığı, mutluluğu ve huzuru için “farkındalık” yaratabilen, yaşanılası kentsel mekânların planlanması; özgün değerleri korunarak mekân kalitesinin, ayrıntılarda nasıl tasarlanıp uygulanabileceği bu bağlamda ele alınacaktır. (Resim 1,2)

PLANLAMANIN BÜTÜNLÜĞÜ

İlk söz edilmesi gereken konu, “planlama bütünlüğü ilkesi”dir. Buna göre, kent hangi sınırlar içinde büyüyüp genişlerse genişlesin, kentin gelişimine yön verecek olan kentin bütün olarak planlamasıdır. Değişim-dönüşüm önerileri dahil, yerleşme-koruma-alan kullanımı kararları ile bunların ayrılmaz bütünleri olan “kentsel ulaşım planlaması” kararları karşılıklı etkileşimleri dikkate alınarak eşzamanlı olarak birlikte üretilirler. İlke düzeyinde alınan bu kararların, kent parçalarındaki uygulamaya yönelik tüm ayrıntılı düzenlemeleri yönlendirmesi beklenilir. Bu demektir ki, semt, mahalle, yapı adası ve parsel bazında üretilecek, alan kullanımı ve yapı yoğunluğuna ilişkin ayrıntıda kararlar ile yol genişletme, kavşak düzenlemeleri gibi uygulamalar, kent bütünü ölçeğindeki üst planın ilke kararları ile gereğince belirlenir ve bu ilke kararlarına aykırılık oluşturamazlar.

YENİŞEHİR STRATEJİK ÖNCELİKLİ ALANI VE KIZILAY ÖZEL İLGİ ODAĞI

Köhnemiş “imar plancılığı” yaklaşımı yerine ülkemizde de, birçok uygar ülke planlamasında olduğu gibi, kent düzeyinde “mekânsal stratejik planlama yaklaşımı”na geçilmesi gerekmektedir. Böylece, üst plan kararları katılımcı bir süreçle, çok sayıda alternatif gelişme stratejisinin karşılaştırmalı değerlendirmesi sonucunda belirlenecek; yine üst planda tanımlanan stratejik öncelikli alanlar aracılığı ile planlamanın bütünlüğü ilkesi daha iyi korunabilecektir. Kent bütünü planlaması düzeyinde verilen ilke kararları ile sınırları belirlenen öncelikli koruma-geliştirme alanlarında ve bu kapsamda tanımlanan özel ilgi odaklarındaki ayrıntılı düzenlemeler yine üst planın temel ilke kararları uyarınca yürütülecektir.

Bu bağlamda stratejik mekânsal planlama yaklaşımı ile ele alındığında, başkent Ankara’daki “Yenişehir stratejik öncelikli alanı” ile bu kapsamda belirlenen “Kızılay özel ilgi odağı”nın sınırlarının kent bütünü planlaması aşamasında belirlenmesi gerekmektedir. Planın ilke kararlarıyla özel statü getirilecek bu alanların sınırlarının belirlenmesi, farklı alternatif gelişme stratejilerinin değerlendirilmesi sonucunda gerçekleşecektir. Yerleşik değerlerin ve kentsel kimlik özelliklerinin korunması ile kentsel kullanım ve ulaşım kararları açısından farklı bir statü getirilecek olması, Yenişehir kent merkezi ve Kızılay Meydanı için önemlidir.

Burada, Yenişehir kent merkezi ve çevresinde ne büyüklükte bir alanın “stratejik öncelikli alan” olarak tanımlanması gerektiği sorusu önemlidir. Olası gelişme alternatifleri arasında yapılacak bir değerlendirme sonucunda tanımlanacak olmakla birlikte, uygulamada özel statü getirilecek bu alanlardan Yenişehir stratejik öncelikli alanı sınırları içinde, Yenişehir merkezi iş alanı ile çevresindeki yerleşik konut alanların ve farklı kentsel kullanımlarla yeter sayıda kentsel yeşil alanın bulunacağı söylenebilir. Sınırları üst plan kararlarıyla belirlenen ve kentin diğer kesimlerinden farklı özel statü uygulanacak bu alanda, “Kızılay Meydanı ve Çevresi Özel İlgi Odağı”nın yanı sıra Atatürk Bulvarı üzerindeki meydanlaşmalar ile Maltepe-Demirtepe, Sıhhiye-Yeni Gar, Üniversite-Hacettepe-Okullar, Hastaneler Sitesi, Kurtuluş-Cebeci, Tunalı Hilmi gibi yine özgün düzenleme kararları gerektiren birçok sayıda özel ilgi odağı daha bulunması söz konusu olabilecektir.

Yerleşme-koruma kararlarının üretildiği ve bununla bütünleşen ulaşım planlaması kararlarını içeren kent bütünü ölçeğinde verilmesi gereken bir diğer önemli ilke kararı da “Yenişehir stratejik öncelikli alan sınırları”nın dışında ya da hemen kenarında, ulaşım planı ilke kararı ile desteklenecek bir toplayıcı çevre yolunun oluşturulmasıdır. Tam kapalı ya da açık bir çember oluşturan çevre yolu için mevcut güzergahlardan yararlanılabilecektir. Önemli olan “Yenişehir kent merkezi” olarak tanımlanan stratejik öncelikli alana girişlerin bir çevre yolu aracılığı ile sınırlandırılabilmesi; mekân bütününde ilke bazında tanımlanacak yaya üstün / egemen mekân kullanımına ilişkin statülerin gerçekleşmesinin sağlanabilmesidir. Stratejik öncelikli alan sınırları dışında oluşturulması gereken toplayıcı yolun gerçekleşmesinin belirli bir maliyet boyutu olacağı açıktır. Mekân kalitesi iyileştirilerek yaşanılabilirliği artırılmış Yenişehir iş merkezinde mekân bütününde sağlanacak toplumsal fayda dikkate alındığında bu maliyete değecektir.

YAPILMASI GEREKLİ PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ: KENTSEL MEKÂNI ÖNCELİKLE KULLANMA HAKKI YAYANIN

Tam da bu noktada, kentsel mekân kalitesi, insanca yaşanılabilirlik ve kentsel ulaşım-erişilebilirlik ilişkileri açısından yapılması gerekli olan önemli bir paradigma değişikliğinden söz edilmelidir: Artık Batı dünyasının önemli kültür kentlerinde olduğu gibi çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde de kentsel mekânı öncelikle kullanma hakkı yayanın olmalıdır. Motorlu araç trafiği, yayanın egemen olduğu mekânlardan ya tamamen dışlanacak, ya da ancak zorunlu durumlarda yayanın özgürlüğünü kısıtlamayacak koşullar getirilerek çok düşük hızlarda yaya ile mekânı paylaşabilecektir. Kentsel ulaşım planlaması kararları gereğince, yer altı ve yer üstü raylı toplu taşınım araçları, bireysel motorlu araç kullanımının yerini alacak; yeryüzü yayanın kullanımına açılacak; mekânda, bisiklet ve yaya ağırlıklı ulaşım-erişim çözümlerine yönelik ayrıntılı düzenlemeler yapılacaktır. (Resim 3, 4)

Stratejik öncelikli alan olarak tanımlanan Yenişehir kent merkezinde uygulanacak ilke kararları arasında “yaya kullanımına öncelik verilmesi” ilkesi bulunmaktadır. Bunun anlamı, Yenişehir kent merkezi mekân bütününde motorlu araç trafiğinin kısıtlanmasıdır. Yenişehir kent merkezi mekân bütününde (cankurtaran ve yangın söndürme araçları ile gece yarısından sonra çöp toplama hizmeti gibi zorunlu ve acil hizmetler dışında) motorlu araç trafiğinin mekâna girişlerinin kısıtlanması önemlidir. Kentin bu kesiminde konutu olanlar / yaşayanlar dışında mekâna farklı amaçlarla giriş-çıkışların bir bedeli olmalıdır. Her ay yinelenen ve ön cama yapıştırılan özel pulların satın alınması ile (göreli olarak yüksek tutulması gereken) bu bedel ödenir. Gelişmiş ülkelerin kalabalık kent merkezlerinde elektronik araçlar kullanılarak günümüzde de uygulanan bu yöntemle kentin merkezi iş alanlarında dingin ve daha yaşanılabilir ortamlara ulaşıldığı bilinmektedir. Kent merkezinde yer alan ticari işletmelerde servis amaçlı erişim el ayak çekildikten sonra gece sabaha karşı sınırlı bir zaman diliminde gerçekleştirilebilir. Okula erişim amaçlı olarak kentte bugün çok yaygın biçimde kullanılan okul servisleri, yeni düzenlemede ancak, mekân bütününe yakın dış alanlara dek yaklaşabilirler. Kent, merkezi iş alanlarını enine ve boyuna transit geçen araç varlığına kesinlikle izin verilmez. Sıkı denetim gerektiren bu önlemlerin uygulanacağı mekân bütününde, kamu ve özel taşınım araçlarının depolama yapmalarına izin verilmesi söz konusu olmayacaktır.

Merkezi iş alanlarında gereksiz yere yeni araç trafiği yükü yaratacak açık, kapalı, katlı veya yer altı otoparklarının düzenlenmeleri yapılmaz. Merkeze erişimin öncelikle yaya ağırlıklı olması yanı sıra gerekli düzenlemeler yapılabilirse bisiklet kullanımı veya tramvay ile erişim düşünülebilir. Yayalaştırılmış mekânda yer altı istasyon bağlantıları korunan Ankaray ve metronun gelecekte daha geliştirilecekleri dikkate alınarak, artan yaya akımını karşılayacak mekânsal düzenlemeler yapılmalıdır. Metrodan otobüs ve minibüslere aktarma yaparak uzak semtlere erişme mecburiyeti yerini, (önerilebilir bir seçme olarak) önemli kavşaklarda metrodan metroya geçişlere ya da metro-tramvay aktarmasına bırakmalıdır. Daha yakın erişim için bisiklet kullanımı özendirilmeli, bu amaçla metro istasyonu yakınında bisiklet parkları yapılmalıdır. Kendi aralarında aktarma istasyonları oluşturulması ile yeniden tasarlanacak metro güzergahları zaten minibüs kullanımını uzun vadede gereksiz kılacaktır. Kısa erimde minibüs ve otobüs duraklarının, Yenişehir stratejik öncelikli alan sınırları dışında, oluşturulan çevre yolu üzerinde bir yere taşınmaları doğru olacaktır. Metrodan bu araçlara aktarma yapılması, Kızılay istasyonunda değil, çevre yolu üzerindeki başka istasyonlarda düzenlenecektir. Sürekli ring seferi yapması ön görülen otobüslerin buralarda da uzun bekleme ve depolama yapmalarına gerek duyulmayacaktır.

ATATÜRK BULVARI-PROTOKOL YOLUNUN YENİDEN ÖZGÜN İŞLEVİNE KAVUŞTURULMASI

Bu konuda öncelikle “bulvar” tanımına bir kez daha bakmak, bununla amaçlananın ne olduğunu irdelemek gereklidir. Batı normlarında bulvar sözcüğü, araç trafiğine ayrılmış yol şeritlerinde gidiş ve geliş yönleri ayrılmış; gölgeli geniş kaldırımlarında ve ortada yine iki sıra ağaçla bezenmiş geniş güvenlik şeridinde yaya hareketliliğine çeşitli donatı ve etkinliklerle katkıda bulunulan yol güzergahı anlamında kullanılmaktadır. Bulvarlar, hızlı motorlu araç trafiğini düzenlemekten çok, yayaların gezinti yaptıkları yürüme hızında yararlanılacak mekânları tasarlamak için vardırlar.

Başkent Ankara’ya özgü “protokol yolu” kavramı ile, devlet büyükleri ile onların yabancı konuklarının “Çankaya’ya doğru” yolculuklarında, araçla yavaş bir tempo ile geçerken çevredeki halkla bir tür bütünleşmeleri amaçlanmaktadır, tüm diğer trafiği saatler önceden keserek korkunç bir hızla geçip gitmeleri için değil. Yol boyu yabancı konukların geldikleri ülke bayraklarının, bizimkilerle birlikte asılıp sergilenmesinin gerçek amacı da zaten kentliyle / halkla yapılacak bu karşılaşma ve insanca görsel ilişki kurma amacını açıklar niteliktedir.

Bu açıklamalardan yola çıkılarak Atatürk Bulvarı’nın geleneksel işlevine yeniden kavuşturulması için yapılabilecek düzenlemelere bakalım. Bu kapsamda öncelikle, getirilecek hız sınırlamalarıyla birlikte trafik izlerinin azaltılması ve yaya kaldırımları ile orta güvenlik şeridinin genişletilmesi ele alınmalıdır. Ayrıca yeniden ağaçlandırma, peyzaj tasarımı ve bakım-onarım yapılmalı; yaya kaldırımlarının kaplamaları ve özellikle kentlileri çevreden gelebilecek her türlü tehdit ve tehlikeden uzak tutacak güvenlik amaçlı özgün tasarımlarla desteklenmiş kent mobilyaları tasarlanmalı; yeniden bulvar kahvelerinin gelişmesine olanak sağlanmalı; yaya hareketliliğini ve mekânda fazla zaman geçirme arzusunu geliştirici düzenlemeler yapılmalıdır. Ulaşım planlaması çıktıları ile bağdaşıyorsa, yaya hareketliliğini destekleyecek tramvay ve bisiklet yolu düzenlemeleri bu saydıklarımıza eklenebilir. Araç trafiği tasarım hızının düşük tutulması ile bulvarda karşıdan karşıya yaya olarak geçmek sorun olmaktan çıkartılmış olacaktır. Bununla birlikte, denetimli güvenli geçiş için özgün düzenlemelerin yapılması gerekecektir. Yayayı alt geçitlere ya da üst geçit köprülere yönlendirmenin artık uygarlık dışı bir anlayışın sonucu olduğunun bu kapsamda anlaşılmış olması beklenir. Benzer biçimde, yapılacak düzenlemelerde bulvarda hız artırma amaçlı yapılmış katlı kavşaklar, tüm alt-üst geçitler, özgün adı ile bütün köprülü kavşaklar kaldırılmalıdır. (Resim 5, 6) Bilinmelidir ki, mekânı kullanan motorlu taşıt araçlarının sayıları ve hızları ne kadar artırılır ise kentsel mekân kalitesi o denli gerileyecektir. Hızla bir yerlere erişmek isteyenlerin seçeceği güzergah, protokol yolu Atatürk Bulvarı değil, daha yüksek tasarım hızı getirilen çevre yolları olacaktır.

Kızılay’dan Bakanlıklar’a, oradan Kavaklıdere’ye doğru uzantısında, özgün profiline, geleneksel özelliklerine yeniden kavuşacak olan bulvarda karşıdan karşıya geçmek artık sorun olmaktan çıkacak; “battı-çıktı”ların yapımıyla bütünüyle yok olan yaya kaldırımları yeniden kazanılacak, kentliler eskiden olduğu gibi Kavaklıdere’ye, Çankaya’ya doğru geniş, gölgelikli kaldırımlardan sağlıklı yürüyüşlerini yeniden yapacak; özgün yerini ve biçimini yitirmiş de olsa Kuğulupark bu yürüyüşlerin hedefinde özlenen gölgelik bir dinlenme mekânı bir etkinlik alanı olarak işlev kazanacaktır. Kentsel ulaşım planlaması çıktıları ile de desteklenir ise, bulvar boyunca tasarlanan bir tramvay güzergahının Sıhhıye’den Kızılay’a, oradan Bakanlıklar’a, Kavaklıdere’ye kadar uzatılması, Yenişehir iş merkezinin bir uzanımı niteliğindeki Tunalı Hilmi yol boyu çarşı mekânına kolay erişim de sağlayacaktır.

Yaya hareketliliğine ağırlık verilerek yeniden tasarlanan bulvarın üzerindeki belirli toplanma alanlarının mekânsal genişlemelerle çevrelerindeki etkinlik alanlarıyla bütünleşmesi özgün tasarım konuları olmaktadır. Karşılaşma, buluşma, oturup dinlenme, toplanma, etkinliklere katılım, gösteri izleme ve bilgilenme yanı sıra kültürel objeler ve etkinlikler ile alışveriş olanakları sunan bu meydanlaşma / genişleme alanlarının her biri bulvar üzerinde bir “özel ilgi odağı” olarak tanımlanır. Sınırları önceden belirlenen bu odaklanmalardan biri olan Kızılay Meydanı’ndan kuzeye doğru Lozan Meydanı ve her iki yanındaki parklar, Sıhhiye-Necatibey ve Abdi ipekçi Parkı ve çevresi; güneye doğru, Güvenpark-Kumrular sokak ve Yüksel caddesi açılımları, Olgunlar sokak girişi düzenlemesi, Bakanlıklar Sitesi-İnönü Bulvarı açılımı, TBMM Parkı; daha da güneyde, Elçilikler-Kuğulu Park, Tunalı Hilmi açılımları yer almaktadır. Bulvar üzerinde tüm bu özel ilgi odakları tasarım duyarlı yaklaşımlarla ele alınarak yeniden düzenleme konusu edilirler.

Atatürk Bulvarı’ndan doğu ve batı yönlerindeki açılımlarda Yenişehir’in gerçekleşmiş yaya bölgelerinin bulvarda tasarlanan etkinlik alanlarıyla mekânsal süreklilik sağlanacak biçimde bütünleşmeleri önemli görülmektedir. Söz konusu yaya bölgelerinde başlangıçtaki tasarım ilkelerinden sapmalar giderilmeli; mekânın yoz kullanımları engellenebilmelidir. Özenle tasarımı yapılacak Kumrular yaya bölgesinde yeniden özgürlüklerine kavuşturulacak olan anıt ağaç ulu çınarların yaraları iyileştirilerek yeniden sağlıklarına kavuşturulmaları beklenmektedir. İki yanı ağaçlıklı bu alle doğuya doğru yayalaştırılması tamamlanan Milli Müdafaa Caddesi aracılığıyla Güvenpark düzenlemesi ile bütünleşecek; böylece planda tasarlanan yeşil sistem yeniden gerçekleşmiş olacaktır.

KIZILAY MEYDANI VE GÜVENPARK

Mekânsal stratejik planlama yaklaşımıyla özel statü belirleyen özgün bir koruma-geliştirme alanı olarak “özel ilgi odağı” nitelemesiyle yeniden ele alınıp düzenlenecek olan Kızılay Meydanı ve Güvenpark mekân bütününe daha yakından bakalım. Otobüs ve Minibüs durakları ve araç depolamalarının işgalinden kurtarılan parkın uzman peyzaj tasarımcıları eliyle rehabilitasyonu en önemli konu olarak görülmektedir. Uzun süredir sadece içinden hızla geçilip gidilen Güvenpark’ın yine, kentin böylesi yoğun ve hızlı yaşanılan bir merkezî iş alanının tam da orta yerinde, kentli insanın su sesi dinleyerek oturup dinlenebileceği bir vaha gibi, gerçekten bir odak olarak tasarlanması önemlidir. Park, bir yanı ile ağır trafik yükünden arındırılmış, genişletilmiş kaldırımlarıyla yeniden promenat yolu durumuna getirilmiş Atatürk Bulvarı’yla, diğer yanı ile de yayalaştırılması tamamlanan Milli Müdafaa caddesiyle bütünleşecektir. Erken Cumhuriyet döneminin uygar çözümlerinden biri olan ve Ankara’nın ilk planlarıyla öngörülmüş olan kentsel yeşil sistemin önemli öğeleri Yüksel yaya bölgesi ile yayalaştırması tamamlanan Kumrular yaya aksının mekânsal sürekliliği Güvenpark düzenlemesiyle tamamlanmış olacaktır. Uzunca bir dönem bilinçsizce gerçekleşen yoz kullanımına karşın yeniden kazanılan Güvenpark’ta özgün tasarımına saygı duyan, mekânsal olduğu kadar tarihsel ve kültürel anlamda bir sürekliliğe de konu olan bir yaklaşım sergilenecektir. Güvenlik Anıtı ile parkın birlikte oluşturdukları özgün aksiyel bütünselliğe karşın, anıtın her iki cephesinde, park içinde büyük kalabalıkların toplanıp gösteri yapacakları, yeşil örtüyü çiğneyip yok edecekleri bir ortam yerine; küçük grupların özgün köşelerde oturup dinlendikleri, anıtın bir yanından diğer yanına yürüyüp, dolaşıp gezindikleri bir mekân tasarlamak, özgün düzenlemenin ruhuna da daha uygun görünmektedir. Ankaray ve metro duraklarına erişmede yer altına inen merdivenlerden gün boyu sürekli inip çıkan kalabalıkların, parkın dinginliğini zedelememeleri için bu erişim odaklarını park bütününden görsel ve fiziksel anlamda soyutlayacak yeşil ağırlıklı ayırıcı tasarım öğeleri kullanılmalıdır. Benzer fiziksel önlemlerin, parkta oturanların güvenliği için de önemli olduğunu anımsatalım.

Yenişehir iş merkezinin kalbi durumundaki Kızılay Meydanı, burada üzerinde düşün geliştirmek istediğimiz diğer önemli odaktır. Yaya üstün / egemen mekân algısı doğrultusunda gelişen paradigma değişikliği, Kızılay Meydanı’nın artık, kentin birbirini dik kesen iki ana arterinin oluşturduğu bir trafik kavşağı olamayacağını açıklar niteliktedir. Yeni düzenlemede, her iki yönden Kızılay’a erişen Gazi Mustafa Kemal ve Ziya Gökalp arterleri servis amaçlı gece kullanımı ve olağanüstü gereksinimler dışında bireysel motorlu araç trafiğine tümüyle kapatılmalı, bu iki yol üzerinde geniş-gölgelikli yaya kaldırımları ile tramvay ve bisiklet yolu güzergahlarına ilişkin geometrik düzenlemeler yapılmalıdır. Bisiklet yolu ve tramvay güzergahlarının kentte nereye dek uzanacağı ile bunların hangi metro istasyonlarında aktarma odakları oluşturacakları, ulaşım planlamasının temel ilke kararları ile belirlenecektir. Meydan, gelecekte adı yeniden değiştirilse de mekânsal bütünlüğü bozulmadan doğrudan yaya kullanımına ayrılan bir kamusal alan olarak varlığını sürdürecektir. Bu niteliği ile Kızılay özel ilgi odağı, yayanın kullanımına yönelik etkinliklere ayrılacak, bu amaçla özgün düzenlemelere konu edilecektir. Bununla birlikte meydan, trafik yükü çok azaltılmış olsa da, bağlantılı olduğu yürüyüş yolları, alışveriş mekânları, park içindeki anıt ve oturma dinlenme alanları ile doğrudan meydana açılan Ankaray ve metro iniş-çıkışları nedenleriyle yoğun biçimde kullanılacaktır. Yine meydan, büyük kalabalıkların belirli amaçlar için toplanmalarına olanak sağlayacak bir gösteri alanı olarak algılanmasının yanı sıra, değişik köşelerinde farklı etkinliklerin yer aldığı, her yönü ile ayrı çekici kullanım olanakları sunan bir mekân bütünü görünümüne de kavuşacaktır. Atatürk Bulvarı ve meydana bağlanan diğer arterler üzerinde oturma yerlerini eskiden olduğu gibi kaldırımlara yayan kafeler ve pastanelerin sayılarının artması beklenmelidir. Yaya geçitlerinde karşıdan karşıya geçmenin sorun olmaktan çıktığı düzenlemede, yaya alt geçitlerinin anlamsızlaşması, giderek bugünkü büyük yer altı çarşısının işlevini yitirmesi olgusu gerçekleşecektir. Yer altında Ankaray ve metro bağlantılarına doğrudan hizmet verecek küçük satış yerleri ve büfelerle sınırlı bir ticari yapı dışında açılmış tüm mekânların sosyal ve kültürel amaçlı kullanımlara dönüştürülmesi uygun olacaktır.

Dörde bölünmüş parçalı yapısı bütünleştirilen Kızılay Meydanı mekân bütünü, tarihsel konumlanmasında hem Güven Parkı ve Anıtı ile bütünleşirken hem de geleneksel “Kızılay Parkı” bahçesi ile tamamlanıyordu. (Resim 7) Bir zamanlar bu parkın olduğu alanda günümüzde (onun da projesi yarışma yoluyla yaptırılmış olan) bir büyük alışveriş merkezi konumlanmış bulunmaktadır. Oysa bir yönü ile canlandırılması beklenilen çağdaş yaşam, yer düzeyinde yapılan gezintilerle bütünleşen geleneksel çarşı formatında alışveriş mekânlarına yönelim olacağı beklentisini ön görmektedir. Bu yaklaşımla sözü edilen devasa yapının zemin katında bir çarşı ile değerlendirilerek, çevresinin ağaçlandırılıp yeşillendirilmesi ile Kızılay Parkı’nın yeniden anımsatılması; bunun yanı sıra katlarda iç mekân düzenlemeleri ile sinemalar, cep tiyatroları, kitaplıklar, sergi holleri gibi kültürel etkinliklere ve panorama-cafe gibi ilginç mekânların kurgulanabileceği düşünülmelidir.

Kızılay Meydanı’nı mekânsal olarak tanımlayan bir başka yüksek yapı, bulvar ile Karanfil Sokak arasında 60’lı yıllarda gerçekleştirilen, “Ankara’da ilk gökdelen” olarak tarihe geçen binadır. Sonraları bulvar boyunca Meşrutiyet Caddesi girişine, oradan da Bakanlıklar’a doğru büyük ön bahçeleri olan önceki az katlı binaları değiştirerek kendine benzer yüksek katlı iş yerlerinin yapılanmasının öncüsü olan bu binanın bir ilginç özelliği, meydana bakan ön cephesinde özgün mimarisinde oluşturulan bir pano üzerinde Kuzgun Acar’ın değerli bir yontusunun, “Türkiye” adlı çelik rölyefin bulunması idi. Gökdelen ve bulvar boyunca oluşan yapılanmalardaki ticari aktivitenin genişletilecek yaya kaldırımı üzerinde Yenişehir’in kent merkezi kimliğine önemli bir katkı olarak işlevini sürdüreceği düşünülmektedir. Bir de Kuzgun Acar’ın yapıtı yerine konulabilseydi…

Kentsel mekânların tasarlanmış mekânsal kalitesi ve uygarca yaşanılabilirlik konusunda, özellikle söylenilmesi gereken son bir söz de, planlanan / tasarlananların gerçekleşme aşamasında gösterilmesi gereken özen, bilgili ve hünerli uzman uygulayıcılar eliyle sağlanabilen detay mükemmeliyeti konusunda olmalıdır. Yapılanların dayanıklılığı ile kamusal mekânda hiç eksik olmaması gereken sürekli bakım ve onarım konusunun önemi de bu söylediklerimize eklenmelidir. İnsan yaşamını ve mekân kullanımını kolaylaştıran, kazaları önleyen ve yoz kullanımlardan kaçındıranlar, kentli insanın gündelik yaşamlarında yoğun biçimde kullanımlarına konu olan yeşil ve gri renkli kentsel kamusal mekânların detay mükemmelliği ile belirginleşen mekânsal kaliteleridir.

Stratejik öncelikli koruma-geliştirme alanı olarak ele alınan Yenişehir iş merkezi ve bu kapsamda Kızılay Meydanı özel ilgi odağı ve yakın çevresinde, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın oluşum dönemi ve gelişim evrelerinde mekânda yer alarak ona özgün değerler katan, bulundukları yerleri tanımlı ve anlamlı kılan, her biri bir “landmark” / özgün belirleyici niteliğindeki binalar, anıtlar, yontular, bunun gibi tüm köşe taşları ile özellikle büyük emeklerle oluşturulan ağaç ve yeşil varlığının özenle korunmaları uygar kent toplumunun en önemli misyonu olarak görülmelidir. Unutulmamalıdır ki, kentin belleği, başka deyişle kenti oluşturan toplumun belleği, kentsel çevre değerlerinin kalıcı imgesinin varlığına bağlı olarak sürdürülebilir. Kente ait kültür değerlerinin birer ikişer yok olup gitmesi, yerlerini alışılagelmemiş, kabul edilmekte zorlanılan biçem ve ölçülerde yoz oluşumların almasıyla, geçmişin anıları giderek donuklaşıp silinirken, anımsananlar artık, yaşanılabilir olmayan sıkıcı, boğucu bir ortam, yetersizleşen taşlaşmış bir kent, dengesi bozulmuş düzensiz bir kentsel imgedir.

Bu icerik 2686 defa görüntülenmiştir.