403
EYLÜL-EKİM 2018
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Forever Young! Yılmaz Zenger

Mahmut Nüvit Doksatlı, İç Mimar, Sanat Danışmanı

 

Yılmaz Zenger, Türkiye Cumhuriyet projesinin yetiştirdiği en değerli aydınlarından biridir. Kendinden büyüklerle yapmayı sevdiği yarenlik sonucu, ilk gençliğinde, kendine rol model olarak aldığı, evi kitap dolu, aydın biri olan komşuları Sabit Bey’den etkilenmiştir. Köy enstitülerinin kuruluşundaki çabaya bizzat şahit olmuş, heyecanla “üreterek yaratma” fikirlerine vakıf olmuş ve bu prensiplerle hayatını tamamlamıştır. 1958 yılında birincilikle bitirdiği İstanbul Teknik Üniversitesi, onu dolgun maaşlarla belediyenin şehircilik bölümüne taşısa da buralarda mutlu olamamıştır. Mimarlık mesleği de keza şehircilik gibi, çeşitli toplumsal kurumlar ve kişilerle uzlaşmalar / tavizler gerektirdiğinden birçok meslektaşımız gibi Yılmaz Zenger’i de mesleğin dışına itmiştir. Yılmaz Zenger’in hayat boyu, şehircilik, mimari, tasarım, moda tasarımı, fotoğraf, sinema, resim, heykel konularında geçişler yaparak yaşamasındaki çeşitliliği “sanat” başlığı altında toplayabiliriz. Ayrıca bilimsel alanlardan çevreyle ilgili konularda da çalışmaları var. Bu çeşitli alanlardaki kafa karıştıran ciddi çalışmaları yeterince değerlendirilememişse de yurt dışında (çoğunlukla New York) açtığı sergiler onu ilginç noktalara taşımış, Yoko Ono ve Jeff Koons gibi isimlerle yan yana getirmiştir. Birçok başlık açabileceğimiz yaşantısında Yılmaz Zenger’i aydın karakterinden ötürü sivil toplum örgütleriyle “şehir”i savunurken görürüz. Bu başlığı açtığımızda da Park Otel inşaatının altında kalan ve tüm belgelerini, belgesellerini, hayatını karartan bir geçmiş vakayı da görürüz. Hocalık misyonu da ayrıca incelemeye değer bir başlık. Ayrıca Yılmaz Zenger son zamanlarında permakültür tasarımıyla ilgili çalışıyordu. Sanki her geçen an toprağa daha da yaklaştığını anlamışçasına.

Şimdi artık o yok. Onu değerlendirebilecek kişi ve kurumlar da yok. Türkiye’nin değerlendirmekte zorlanacağı nadide ve yalnız bir ruhtu o. Her gün, hepimizin anlamakta zorlanacağı bir sürü teknik ve bilimsel buluşların sabahına uyandı. Bu özelliği sanat faaliyetleri başlığında inceleyebileceğimiz tüm çalışmalarının da omurgasıdır. Birçok insan gibi o da kendini -değerli veya daha az değerli- herkese açmıştı. Feodal ilişkilerinden görev çıkaranlardan, banka bütçelerine talip olanlara kadar her türlüsüne… Bu benzersiz tecrübe sahibi eşsiz ruhun dalıp çıktığı her alandan, onu sahiplenenlerin sayısı artsın, unutulmaya terk edilmesin… Onu anlamaya çalışalım.

Bu icerik 2093 defa görüntülenmiştir.