408
TEMMUZ-AĞUSTOS 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Mryleia Antik Kenti: Tarihin Üzerinde Yapılaşmak
    Defne Benol , Mimarlar Odası Bursa Şubesi önceki dönem MD-ÇED Kurulu Sekreteri
    Kübra Eğri, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Mesleki Denetim Görevlisi
    Belçin Balçık, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Mesleki Denetim Görevlisi

  • İyi İnsan, İyi Mimar
    Nilgün Fehim Kennedy, Dr., Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Emekli Öğretim Görevlisi

  • Alglerle Yeşeren Cepheler
    Ayça Tokuç, Doç. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü
    Gülden Köktürk, Yrd. Doç. Dr., DEÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü
    Kutluğ Savaşır, Yrd. Doç. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK ELEŞTİRİSİ

Bir Endüstri Mirasını Kente Kazandırmak: Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi

Meltem Uçar, Doç. Dr., Mersin Üniversitesi Mimarlık Bölümü

2018 Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde “Yapı / Koruma Dalı Ödül Adayı” olan Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi hem nitelikli bir endüstri mirasına yeniden bir işlev kazandırmış olması hem de özenli bir restorasyon geçirmiş olması nedeniyle önemli. Geçtiğimiz Mayıs ayında açıklanan 2019 yılı Avrupa Kültürel Miras Ödüllleri / Europa Nostra Ödülleri’nde Koruma Dalı’nda ödüle layık görülen yapıyı ele alan yazar, tarihî yapının özgünlüğünü korurken iklime ve doğaya uygunluğu gözeten koruma yaklaşımının önemine dikkat çekiyor.

 

Boğaziçi Üniversitesi (BOUN) Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi Projesi ve Uygulaması 2018 yılı Ulusal Mimarlık Ödülleri’ne Yapı / Koruma dalında aday oldu. BOUN Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi olarak yeniden işlevlendirilen yapı Tarsus tarihî kent merkezinde yer alan Tarsus Çırçır(1) Fabrikası’dır. Yeniden işlevlendirilen fabrikanın endüstri mirası olmasının yanı sıra Tarsus kent tarihi için önemini açıklayabilmek için kısaca Tarsus’un tarihine bakmak yararlı olacaktır.

Gözlükule Höyüğü’nde yapılan kazılar Tarsus’ta ilk yerleşimin neolitik döneme tarihlendiğini göstermektedir.(2) Hayatın kesintisiz devam ettiği Tarsus, coğrafi konumuna bağlı olarak tarih boyunca önemli bir yerleşim olmuştur. Kentin önemi 1832 yılında bölgeyi ele geçiren Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın bölgede pamuk üretimini başlatması ile farklı bir nitelik kazanmıştır.(3)1838’de imzalanan Osmanlı-İngiliz Muahedesi ile tarımsal üretimde ihraç yasağının kalkması, bu antlaşmanın ardından diğer Avrupa devletleriyle de ticari antlaşmalar imzalanması ve 1861’de Amerika’da iç savaş çıkması sonucunda Avrupa ülkelerinin pamuk elde etmek için Osmanlı’ya yönelmesi ile bölgede pamuk üretimine talep artmış ve bu üretime bağlı sanayi gelişmeye başlamıştır.(4) Tarsus’ta bilinen ilk çırçır fabrikası 1862’de Harison Debbas tarafından kurulmuştur.(5) Daha sonra Tarsus ve Çukurova bölgesinde çırçır fabrikalarının kurulması devam etmiş ve pamuk üretiminin gelişmesi makineleşme zorunluluğunu oluşturmuştur. Böylece Çukurova, 19. yüzyılda pamuğa dayalı sanayinin geliştiği bir bölge olmuştur.

Pamuğun üretilmesi ve işlenmesine dayalı sanayi gelişimi Tarsus tarihinin önemli bir parçası olmasına ve bu gelişime bağlı inşa edilen sanayi yapılarının günümüzde endüstri mirası kapsamında değerlendirilmesine rağmen, bu yapılar gereken önemi görmemiş ve gelişen teknoloji ve değişen ekonomik yaşama bağlı olarak terk edilerek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.

BOUN Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi olarak yeniden işlevlendirilen fabrika, 19. yüzyılın ikinci yarısında İngilizler tarafından yaptırıldığı düşünülen bölgedeki ilk çırçır fabrikalarından biridir.(6)

TARSUS ÇIRÇIR FABRİKASI KORUMA PROJELENDİRME SÜRECİ

Kültür Bakanlığı 1995 yılından itibaren Tarsus tarihî kent merkezinde iki alanda belgeleme, koruma, restorasyon ve çevre düzenleme çalışması başlatmıştır. Tarsus Çırçır Fabrikası bu alanlardan birisinin içinde, Aziz Paul Kilisesi yanında yer almaktadır. (Resim 1) Fabrikanın yakın çevresinde Ulucami, Kırkkaşık Bedesteni gibi anıtsal yapılar, Gözlükule Höyüğü ve 20’den fazla tescilli kültür varlığı konut yapısı bulunmaktadır.

2000 yılında, Tarsus Çırçır Fabrikası Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiş ve fabrikanın da yer aldığı Aziz Paul Kilisesi yakın çevresindeki dokuda kültürel değerleri korumak ve çağdaş yaşama uygun hale getirmek amacıyla Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırma çalışmaları yapılmıştır.Çırçır Fabrikası’nın Abdi İpekçi Caddesi tarafındaki bölümü (Resim 2’de A ile gösterilen bölüm) 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edilerek Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi olarak; diğer bölümlerinin ise Tarsus Kent Araştırma Merkezi olarak yeniden işlevlendirilmesine karar verilmiş ve ilk projeler bu doğrultuda hazırlanmıştır. Ancak daha sonra 2013 yılında yapının tamamının Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsisi gerçekleşmiştir. Bu gelişmeyle yapının bütününe yönelik mimarlık ve mühendislik projeleri yenilenmiştir. Yapı, uygulama sonrası 2017 yılında kullanıma açılmıştır.

TARSUS ÇIRÇIR FABRİKASI YENİDEN İŞLEVLENDİRME PROJESİ VE UYGULAMASI

Çırçır Fabrikası bir avlu çevresinde yer alan 4 (A-B-C-B) farklı yapıdan oluşmaktadır. Saadet Sayın, yapı grubunu belgelemeye yönelik yapılan çalışmalarda Resim 2’de A ile gösterilen yapının yol boyunca sıralanan beş mekân ve bu mekânlardan üç tanesi ile bağlantılı bir son mekândan; B ve C ile gösterilen yapıların doğrudan avluya açılan mekânlardan oluştuğunu ve D ile gösterilen yapının ise iki katlı betonarme bir yapı olduğunu tespit ettiklerini belirtmiştir.

Yapı grubunun tamamına yönelik hazırlanan yeniden işlevlendirme projesinde Gözlükule kazı ekibinin ihtiyaçlarına ek olarak sergi salonu, konferans salonu ve kütüphane kullanımları da yapıya eklenmiştir. Bu çerçevede, A kütlesindeki mekânların bir bölümü halkın kullanımına açık konferans ve sergi salonu olarak; diğer mekânlar ise kazı ekibi kullanımına ait laboratuvar, eser deposu ve çalışma salonu olarak düzenlenmiştir. B kütlesinde yer alan üç mekân depo; C kütlesindeki mekânlardan biri güvenlik diğeri ise yine halkın kullanımına açık kütüphane; betonarme yapı ise kazı evi olarak işlevlendirilmiştir. (Resim 3)

Restorasyon öncesine ait fotoğraflarda yapı üzerinde özgün olmayan sıva ve badanaların bulunduğu, malzeme kayıplarının ve bozulmalarının olduğu ve yol kotunun yükselerek yapıyı aşağı kotta bıraktığı anlaşılmaktadır. (Resim 4-6) Saadet Sayın yapılan tespitlerde A, B ve C bölümlerinin üst yapısını oluşturan ahşap makaslara özgün halde ulaşılabildiğini, ancak taşıyıcı niteliğini büyük ölçüde kaybettiğini tespit ettiklerini belirtmektedir. (Resim 9)

Saadet Sayın yapı onarımında niteliksiz eklerin kaldırılması, özgün mimari elemanların sağlıklaştırılması ve işlevsel ve statik gerekliliklerle yapılan eklerin izlenebilir olması temel yaklaşımlarını benimsediklerini belirtmektedir. Yapının mevcut durumuna bakıldığında belirtilen temel yaklaşımların yansımaları görülebilmektedir.

Özgün doğramalar sağlıklaştırılmış, özgün biçimlenmesi hakkında bilgi bulunmayan açıklıklar çağdaş malzeme ve detayla tasarlanmıştır. (Resim 7, 8) Yapılara eklenen yeni doğramaların şeffaf tasarlanması, yapılardaki özgün malzemelerin algılanmasını güçlendirmektedir.

Duvarlarda, taşıyıcı niteliğini devam ettiren taşlar temizlenerek yerinde korunmuştur. Saadet Sayın, uygulamada korunmasına karar verilen taşların numaralandırılarak söküldüğünü, toprak harçlar temizlendikten sonra tekrar yerine konduğunu belirtmektedir. (Resim 11) Taşıyıcı niteliğini kaybettiği tespit edilen taşlar ise özgün boyut ve formunda geleneksel yöntemlerle üretilerek yenilenmiştir. Yenilenen taş bloklar özgün biçimde tekrar üretilmiş olmakla birlikte duvar yüzeylerinde kolaylıkla özgünden ayırt edilebilmektedir.

Yapı grubuna yapılan en kapsamlı müdahale, A, B ve C kütlelerinde üst örtüye yapılan strüktürel müdahale olarak değerlendirilebilir. Taşıyıcılık özelliğini kaybeden ahşap makaslar yerine üst yapıyı taşımak için çelik sistemde bir taşıyıcı yapıya eklenmiştir. (Resim 9, 10) Bu ekleme ile özgün ahşap makasların sadece kendini taşıyarak yerinde korunması ve sergilenmesi sağlanmıştır.

Abdi İpekçi Caddesi boyunca yol kotunun yapının inşa edildiği dönemdeki özgün kota indirilmesi ile yapının özgün yüksekliğinin algılanması sağlarken kentin bir dönemindeki özgün kotu da ortaya çıkartılmıştır. (Resim 5)

Yapının onarımında iklime ve doğaya uygunluğun sağlanmasının da düşünüldüğü görülmektedir. Yıllık ortama sıcaklığı 19,2oC olan Mersin ilindeki yapının, bu iklimsel verilere göre güneş enerjisinden yararlanmasının mümkün olması nedeniyle onarımı sırasında çatıya yerleştirilen güneş panelleri sayesinde elektrik ihtiyacının karşılanabileceği düşünülmüştür. (Resim 12) Yapıya çatı suyu toplama sistemi entegre edilerek elde edilen suyun yapı içinde kullanılması sağlanmıştır. Ayrıca kazı evi olarak düzenlenen yapıda oda kapılarına eklenen panjurlu sistem oda içinde hava sirkülasyonu sağlayarak odaların serin kalmasına yardımcı olurken (Resim 13), A kütlesindeki fenerler de bu kütledeki mekânlara doğal ışık ve hava alma imkanı sağlamaktadır. (Resim 12) Enerji kullanımını azaltarak konforlu bir yaşam ortamı sağlayan bu tasarımlar yapının Gold LEED sertifikasını almasını sağlamıştır. Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi Gold LEED sertifikası alan ilk endüstri mirası yapıdır.

Yeniden işlevlendirilen yapıda kullanılan aydınlatma ve tefriş elemanları kullanıcılara endüstriyel bir yapıda olduklarını hissettirecek niteliktedir. (Resim 14, 15) Bununla birlikte yapının özgün tefrişi ile mekân algısını sunabilmek için yapının bir bölümünde çırçır fabrikasına ait dönemsel makinelerin sunulması yararlı olacaktır.

SONUÇ DEĞERLENDİRMELER

Tarsus Çırçır Fabrikası yeniden işlevlendirme uygulaması Tarsus’un tarihî kimliğinin bir parçası olan bir endüstri mirasının korunmasını sağlaması ile önemlidir.

Yeni işlev kararlarında kazı ekibinin ihtiyaç duyduğu mekânlara ek olarak halkın kullanımına açılacak sergi-konferans salonu ve kütüphanenin de eklenmesi önemlidir. Bu kullanım, endüstri mirası olan yapıyı kentin yaşayan bir parçası haline getirecek ve farklı kesimlerin ilgisini çekerek koruma kapasite gelişimine katkı sağlayacak potansiyele sahiptir. (Resim 16) Mevcut durumda kütüphanenin henüz kullanıma açılmadığı görülmektedir. Halkın kullanımına açılan sergi-konferans salonu ile kütüphanenin aktif bir şekilde işler hale getirilmesi yapının yaşanılabilirliğini artırırken kentlilere de fayda sağlayacaktır.

Restorasyon ve yeniden işlevlendirme projesi çağdaş koruma yaklaşımlarını yenilikçi yaklaşımlarla yansıtmaktadır. Özgün mimari yapı elemanlarını minimum müdahale ile yerinde koruma temel yaklaşımı çerçevesinde biçimlenen müdahale kararlarında yapıya yağmur suyu depolama sistemi ve güneş panellerinin eklenmesi, mimarlık alanında güncel tartışmalardan biri olan binaların doğa dostu ve iklim dostu tasarımı gerekliliğinin korunması gerekli kültür varlığı yapılarda uygulanabilirliğini gösteren bir örnektir.

Proje ve uygulama, 2019 yılının Şubat ayında açıklanan TSMD 13. Mimarlık Ödülleri’nde yapı dalı ödülüne ve Mayıs ayında ise 2019 Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülleri / Europa Nostra’da koruma dalında ödüle değer görülmüştür. 2019 Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülleri jüri değerlendirmesinde “yapının en az tarihî kadar orijinal olan yeni işlevine de hayran kalındığı” belirtilmekte, “araştırmalar, basit ve işlevsel mimariye sahip yapı kompleksinin Avrupa tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir. Ek olarak, dönüştürülmüş sanayi miras alanının kentsel alana işlevsel entegrasyonu, bulunduğu çevrenin dönüşümüne katkıda bulunmaktadır” denmektedir. Ayrıca jüri yeniden işlevlendirme projesi ile yapıya eklenen yenilikçi teknolojiler nedeniyle uygulamayı, “21. yüzyılın sürdürülebilirlik gereklilikleri ile baş etme konusunda oldukça iddialı” bulmaktadır.

Boğaziçi Üniversitesi (BOUN) Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi projesi ve uygulaması yapı kompleksinin tarihî ve kültürel değerlerini ortaya çıkartan, yapının endüstriyel miras olarak sahip olduğu özgün tarihsel karakterini koruyan ve kent yaşamını dikkate alan bir koruma uygulaması olması ile önem taşımaktadır.

KÜNYE

Proje Adı         : Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi

Proje Yeri        : Tarsus, Mersin

Proje Müellifi   : Saadet Sayın

Proje Grubu    : Ali Baran Sayın, Abdulkadir Erciyas, Sedat Yılmaz, Dilgecan Aka

Danışman(lar) : Gülay Barbarosoğlu (Boğaziçi Üniversitesi), Aslı Özyar (Boğaziçi Üniversitesi), Ahmet Ersoy (Boğaziçi Üniversitesi)

İşveren            : T.C. Boğaziçi Üniversitesi İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı

Yapımcı          : SAYKA İnşaat Mimarlık Mühendislik Ltd. Şti.

Statik              : Atilla Eser

Mekanik          : Hakan Kızıldaş

Elektrik           : Hatice Şermin Mengüç

İç Mekân Tasarımı     : Saadet Sayın

Proje Tarihi     : 2013

Yapım Tarihi   : 2013-2016

Toplam İnşaat Alanı: 2.750 m2

Fotoğraflar      : Ömer Kanıpak

NOTLAR

1. Çırçır: Pamuğu çekirdeğinden ayırmaya yarayan makine.

2. Tarsus Gözlükule Arkeolojik Kazıları, http://www.tarsus.boun.edu.tr [Erişim: 10.06.2019]

3. Öz, Hikmet, 1991, Tarsus Tarihi, Tarsus Rotary Kulübü ve TUSEV, s.64.

4. Ulutaş, Songül, 2015, 19. Yüzyılda Tarsus’ta Ekonomik ve Sosyal Yaşam (1856-1914), Tarsus: Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları-2, s.16. Yenişehirlioğlu, Filiz; Müderrisoğlu, Fatih; Alp Suat, 1995, Mersin Evleri, Kültür Bakanlığı Yayınları/1778, s.15.

5. Ulutaş, 2015, s.213.

6. SAYKA İnşaat Mimarlık Müh. Müş. Tic. Ltd. Şti tarafından Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazısı Araştırma Merkezi başlıklı sunuşla verilen bilgi.

Bu icerik 2713 defa görüntülenmiştir.