426
TEMMUZ-AĞUSTOS 2022
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KULLANICI KATILIMI

Yönetimden Yönetişime Geçiş Önerisi: Muğla Karabağlar Yaylası

Feray Koca, Doç. Dr., Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Günümüzde aşınmaya başlayan “yönetim” kavramı, yerini toplumsal eşgüdümün sağlandığı “iyi yönetişim” anlayışına bırakmakta. Etkileşim içinde olduğumuz mekânlar üzerinde kararlar alınırken, doğrudan etkilenenler olarak içinde yer alma ve yapabilme hakkı kazanma isteği ise katılım ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Yazar, Karabağlar Yaylası örneği üzerinden katılımcı bir yönetişimsel yapıya geçiş sürecinden kesitleri ortaya koyuyor.

 

Küreselleşme, yenileşim ve bilgi teknolojilerinin etkisiyle yaşanan değişimler sonucu, uzun erimli öngörülerin yapılamadığı günümüzde yöneten-yönetilen arasındaki tek yönlü yönetim anlayışı aşınmaktadır. Bu yönetim biçiminden kaynaklanan demokrasi açığı sorununun çözümünde; katılımcı, paylaşımcı, eşitlikçi, şeffaf, sorumlu, adaletli, insan haklarına saygılı, demokratik bir yaklaşım olan yönetişime geçiş ihtiyacı belirginleşmektedir. Yönetim; kararlar, roller, eylemlere odaklanırken, yönetişim; süreçler, başarım ve eşgüdüme odaklanmaktadır. Yönetişim, meşruiyetini “insan” etkileşiminden aldığından sürecin her aşamasında iletişim esastır.[1] Siyasal pratiklerle ortaya çıkan, zamanla planlama pratiklerine de yansıyan yönetişim anlayışında, katılımcılığın vurgulandığı,[2] aktörlerin etkileşim içinde sorunların çözümünde ortak sorumluluk üstlendikleri esnek bir yapılaşma önerilmektedir.[3]

Bu makalenin amacı, doğal ve kültürel varlıklarıyla koruma altında olan Muğla Karabağlar Yaylası’nda yönetişim anlayışının planlama pratikleri kapsamında kullanılmasına ilişkin öneri bir çalışma üzerinden, paydaşların katılımıyla nasıl ve hangi koşullarda “iyi bir yönetişim”in gerçekleşebileceğini kavramsal düzeyde sunmaktır. Son yıllarda, Türkiye’de korunan alanlar için hazırlanan yönetim planlarının birçoğunun katılımcılık uygulamalarını barındırmasına karşın, koruma altındaki alanların özgün varlığını devam ettirmesi mümkün olamamaktadır. Bunun nedeninin, katılımcılık uygulamalarının yapmış olmak için yapılması, evrensel yöntemlerle hazırlanmaları nedeniyle kalıplaşmış uygulamalar üretmesi ve toplumsal etkileşimin ortak akılla karar oluşturmasına izin vermemesinden kaynaklandığı söylenebilir.[4] Sit alanlarının esneklikleri barındıramayan korunan alanlar yönetim planları yerine ağyapılar üzerine kurgulanabilecek yönetişim planlarıyla korunması, bir yandan sürdürülebilir bir koruma, diğer yandan başarılı bir eşgüdüm sağlamaktadır. Bu nedenle, yönetime dayalı araçların hakim olduğu planlama anlayışıyla korunmaya çalışılan ancak özgün değerlerini korumada yetersizliklerle karşılaşılan Karabağlar Yaylası için de katılımcılığa dayanan bir yönetişim planı önerisi geliştirilmesi gereklidir.

Karabağlar Yaylası, (Resim 1) Muğla kent merkezine 4-5 km uzaklıkta, ilçe merkezinden daha alçakta olmasına karşın halkın “yayla” olarak adlandırdığı kırsal nitelikli bir yerleşimdir. Sahip olduğu doğal, kültürel, ekolojik bileşenleri ve bunlarla uyum içinde belirginleşen kendine has yaşam biçimiyle doğal ve kültürel miras ürünü olan Karabağlar Yaylası[5], 1977’de kültürel mirası korunması gereken kentsel ve üçüncü derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir. (Resim 2) Yönetim yaklaşımının sonucu 2003’de Muğla Belediyesi’nce hazırlatılarak onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planı, geleneksel koruma yöntemlerini kullanarak, ikincil konut yoğunluğunun düzenlenmesini vurgulamaktadır.[6]2003’ten 2021’e kadarki 18 yıllık süreçte koruma planı bazı düzenlemelerle korumayı belli ölçüde sağlasa da güncel sorunları çözebilme özelliğini yitirmiştir. Ancak, yönetim yaklaşımının uzantısı olarak 2019’da Karabağlar Yaylası Kentsel ve 3. Derece Doğal Sit Alanı Koruma Amaçlı Kısmi Revizyon Planında geçiş bölgesi adı altında sit alanının batısından bir parça bütünden koparılarak farklı imar koşulları altında değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Bu durumun, ülkemizde sıkça karşılaşılan yönetim anlayışıyla korunmaya çalışılan diğer alanlara benzemesi tehlikesi vardır.[7]

Bununla birlikte; 2019’da Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından kömür arama amacıyla alanda sondaj çalışmalarının yapılması; bölge halkı ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) basına da yansıyan büyük tepkisine yol açmasının ardından durdurulmuştur.[8] Alanın sit olması, yönetim yaklaşımının ortaya çıkardığı tepeden inme kararların uygulanmasını maalesef engelleyememiştir. Ancak bu olayın gerçekleşmesi, Muğla’daki yerel halkın ilk defa parçası olduğu mekâna ilişkin söz sahibi olma isteğini dile getiren bir tepki vermesi ve tepkinin istenen amaca ulaşması açısından önemlidir.

Bu nedenlerle, yönetişim yaklaşımı doğrultusunda; Karabağlar Yaylası’nı korumaya, güncel sorunlarla mücadele etmeye yönelik hedefler, faaliyetler, yetki ve sorumluluklar, fayda ve maliyetlerin dağılımı konularında güncellemeler yapılması elzemdir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Küresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı kapsamında 2019-2021 yıllarında desteklenen “Karabağlar Yaylası’nda Biyoçeşitliliğin ve Kültürel Peyzaj Alanlarının Sürdürülebilir Kullanımı” projesi çerçevesinde, Karabağlar Yaylası’nın doğal ve kültürel mirasının korunması için bir yönetişim planı önerisi hazırlanmıştır.[9] Bir yıl boyunca gerçekleştirilen çok katılımlı toplantılarda, (Resim 3, 4) Karabağlar Yaylası ile irtibatlı tüm paydaşların mekâna ilişkin belirledikleri sorunlar, görüşler, öneriler yönetişim planının hazırlanmasına temel oluşturmuştur.

Karabağlar Yaylası’nın özgün değerlerinin yönetişim anlayışıyla korunması konusunda oydaşılmasından sonra eylemlerin, uygulamaların, sorumlulukların tanımlı bir yönetişim değerlendirmesi sonucu oluşturulması gereği belirginleşmiştir. Bu anlamda, iyi yönetişim ve ölçütleri, demokrasinin ve sosyal adaletin düzgüsel değerleriyle örtüşen sonuçlar sunması bakımından yönetişim planı önerisinin yöntemini oluşturmaktadır.[10] İyi yönetişimin ilkelerini tanımlamak zor ve karmaşıktır. Ancak, UNDP başta olmak üzere birçok uluslararası çevre örgütü; birbirleriyle örtüşen, meşruiyet, katılım, oydaşma, yenilik, vizyon, sorumluluk, saygı, açıklık, tutarlılık, fayda ve maliyet paylaşımı, rıza, eşitlik, kapsayıcılık, adalet gibi bir dizi ilkeyi kabul etmiştir.[11]

Bu kapsamda; öncelikle, Karabağlar Yaylası’nın korunmasında yöntem olarak iyi yönetişim kavramı ve temel ölçütleri tanımlanmış sonrasındaysa katılımcıların ortak aklıyla belirlenen Karabağlar Yaylası’nda korunması gereken doğal ve kültürel miras bileşenleri açıklanarak, belirlenen hedefler doğrultusunda mekânsal sorunlara yönelik koruma amaçlı Karabağlar Yaylası Yönetişim Planı’nın kavramsal çerçevesi sunulmuştur. Çalışmanın sonuç bölümündeyse yaşanan sürecin genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.

YÖNTEM OLARAK İYİ YÖNETİŞİM

İyi yönetişim kavramı, özellikle ekonomik reformlar kapsamında Dünya Bankası’nın 1989’da sürdürülebilir kalkınma sürecinin bir parçası olarak geliştirilmiştir.[12] İyi yönetişim ölçütlerinin korunan alanlar kapsamında ön plana çıkmasındaysa 2003’de düzenlenen 5. Dünya Parklar Kongresi önemli bir yere sahiptir.[13] Bu kongrede sunulan 21. Yüzyılda Korunan Alanlar için Yönetişim İlkeleri başlıklı çalışmada, UNDP'nin iyi yönetişim özellikleri listesine dayanan bir dizi yönetişim ilkesi belirginleştirilmiş ve korunan alanların yönetiminde katılımcılık anlayışı önem kazanmıştır.[14]

Bu makalede, Karabağlar Yaylası’nın doğal ve kültürel mirasını korumaya yönelik hazırlanan öneri yönetişim planı kapsamında, iyi yönetişim ölçütleri nitel değerlendirmelerle birlikte çalışmanın yöntemi olarak kullanılmıştır. Bu amaçla, Korunan Alanların Yönetişimi Taslak Raporu’nda[15] belirlenen ve aşağıda verilen, “iyi bir yönetişim”de gözetilmesi gereken temel ölçütler benimsenerek çalışmaya yön verilmiştir;[16]

  • Katılım: Alanda hak sahibi tüm aktörlerin etkili katılımını garantileyen ulusal planlama uygulamasının seçilmesi, alana özgü planlama ve karar verme sürecinin gerçekleştirilmesi ve stratejilerle koruma politikalarının geliştirilmesi, ilgili kaynak ve kurumların belirlenmesi;
  • Yenilik: Alanın korunma sürecinin etkili biçimde yönetilmesi; politik, finansal, kurumsal ve toplumsal yapılar yoluyla özendirilmesi için yeni yönetişim anlayışına açık olunması;
  • Saygı: Yerel halkın haklarına, geçim kaynaklarına, koruma kapasitelerine ve özellikle geleneksel bilgi ve uygulamalarına özen ve saygı gösterilmesi;
  • Fayda-maliyet paylaşımı: Alanın yönetiminden kaynaklanan ekonomik - sosyal - kültürel maliyetleri, faydaları ve etkileri değerlendirerek, adil paylaşımını sağlayacak mekanizmaların kurulması;
  • Önceden bilgilendirme ve rıza: Alanın yönetilmesinin bir sonucu olarak, yerel halkı yerinden etmeden veya doğal kaynaklara erişimlerini değiştirmeden, onları etkileyecek kararların önceden bilgilendirmesini yaparak rızalarının alınması;
  • Yönetişim ilkeleri: Alanla ilgili tüm karar alma süreçlerinde “iyi yönetişim” ilkelerini uygulamak için hukukun üstünlüğüne saygı, güvenilir bilgiye ulaşma, karar vermede hesap verebilirlik ve uyuşmazlık çözümü için adil kurumların ve yordamların varlığını garantilemek gereklidir.

KARABAĞLAR YAYLASI YÖNETİŞİM PLANI ÖNERİSİ

Yönetişim planı önerisinde, yürütülen proje kapsamındaki toplantılarda katılımcıların önerileriyle Karabağlar Yaylası’nda korunacak doğal ve kültürel değerler listelenmiştir. Böylece, Karabağlar Yaylası’nda öncelikle neyin, hangi değerlerin korunmasının gerektiği ortaya konulmuştur. Bu kapsamda, iyi yönetişim ölçütlerinden katılım vasıtasıyla alanla etkileşim içinde olan paydaşlardan önemsedikleri değerleri tartışmaları istenmiştir. Bu tartışmalar, saygı ölçütünün de işlemselleştirilmesini sağlamıştır. Tartışılan değerler kümelenmiş ve Karabağlar Yaylası’nın varlık nedenini oluşturan doğal ve kültürel miras bileşenleri olarak, alanın özgün yapısını belirginleştirmek ve korunacak değerler üzerinden yönetişim yaklaşımını geliştirmek için aşağıda açıklanmıştır:

Jeomorfolojik yapı: Karabağlar Yaylası bölgedeki tektonik hareketler sonucu oluşmuş karstik tabanlı geniş bir çöküntü ovasıdır. Yer altında gözenekli bir yapıya sahip kireçtaşı tabakası bulunmakta olup daha derindeki su geçirmez kil tabakası sayesinde zengin yeraltı su kaynağına sahiptir. Kış ve bahar aylarında yağmurlar yeraltında birikir ve alüvyal toprakların ova tabanında toplanmasını sağlayarak, zengin bir tarım toprağı potansiyeli oluşturur. Fazla yeraltı suyunun drene olması için coğrafyaya özgü bir şekilde oluşan “düden”ler, Karabağlar Yaylası’nı bahar aylarında verimli bir ekim dönemine hazırlar.[17]

İrim ve Kesik: “İrim” ve “kesik”, Karabağlar Yaylası’nda jeomorfolojik yapının ortaya çıkardığı temel peyzaj bileşenleridir. Kesik, tarla etrafını saran yaklaşık 1-2 metre genişlikte ve 1,5-2 metre yükseklikteki toprak yüksekliklere verilen isimdir. İrim, bir tarımsal parselden diğerine geçmek için kesikler arasında genellikle 3 metre genişliğinde ve 2 metre derinliğinde oluşturulmuş yol ağıdır.[18] Resim 5’te irim ve kesik kesiti, Resim 6’da irim ve kesik fotoğrafı görünmektedir. Oluşumu birbirine bağlı olan bu peyzaj bileşenlerinin işlevsel ve görsel bütünlüğü, bir doğal ve kültürel mirasın ürünüdür.

Biyoçeşitlilik: Karabağlar Yaylası’nda zengin taban suyunun ve biyoklimatik konfor koşullarının varlığı önemli bir biyoçeşitlilik sunar. Evliya Çelebi, 1670’te Karabağlar Yaylası’nı ziyaret ettiğinde, 11.000 bağdan bahsetmiş, güneş ışığının dahi sızmadığı bir ağaç deryasında kaybolunabileceğini belirtmiştir. Bugün dahi kesikler, envaiçeşit bitki ve hayvan varlığını barındırması açısından önemlidir.

Sosyal Yaşamın Temeli “Yurt”lar: Karabağlar Yaylası’nda sosyal yaşam ve üretimin bir arada gerçekleştiği “yurt”lar, en küçük temel birimdir. “Yurt” kelimesi göçebe Türkmen toplulukların kullandığı dairesel çadırı tasvir etse de zamanla yerleşilen yer, memleket gibi anlamları da içermiştir.[19] Karabağlar Yaylası’nda “yurt” kelimesi, ortalama 3-5 dönümlük tarımsal araziyi tanımlayan, toprakla evi birbirinden ayrılmaz bir varlık olarak gören anlayışın bir ürünüdür. [20] (Resim 7) Karabağlar Yaylası sit alanında yaklaşık 2890 yurt bulunmaktadır.[21]

Yazlık kahve ve mescitler: Karabağlar Yaylası’nda; yurt kümelerine hizmet veren ve sıklıkla sosyal etkinliklerin gerçekleştiği; içerisinde yazlık kahve, mescit-bakkal, fırın gibi hizmet yapılarını barındıran odaklar bulunmaktadır. Çoğunlukla özel mülkiyetin parçası olan bu odaklar, yerli halk için ortak toplanma alanı olarak kamusal meydanlar gibi işlev görmüştür. Sahiplerinin lakabı, alanda bulunan olay veya nesnelerle isimlendirilen bu odaklar yurtlarla beraber mevkileri oluşturmuştur.[22]

“Mevsimlik Göç” üzerine kurulu yaşam biçimi: Karabağlar Yaylası’ndaki yaşam, her yıl Mayıs-Ekim aylarında mevsimsel bir döngüde gerçekleşen göç kültürüne dayanmaktadır. Jeomorfolojik ve iklimsel koşulların dayattığı bu yer değiştirme zamanla bir ritüele dönüşerek, Muğla kent merkezi ve Karabağlar arasında “yazlık” ve “kışlık” mekân ayrımını netleştirmiştir. Yerel halkla birlikte kahveci, bakkal, fırıncı gibi zanaat ustalarının da göç etmesi, yayla yaşamını kentin bir uzantısına dönüştürmüştür.

Yukarıda açıklanan bileşenler, Muğla Karabağlar Yaylası’nda, kendine has doğal ve kültürel değerlere sahip emsalsiz bir coğrafya yaratmaktadır. Karabağlar Yaylası’nın mekânsal düzeni, insan eylemlerinin tutarlı çevresel ve kültürel yaklaşımı sonucu oluşmuştur. Ancak, bazen insan eylemleri doğayla uyumlu halde mekânı şekillendirirken, bazen de yanlış müdahalelerle zararlar vermektedir. Bununla birlikte, zamanla artan hareketlilik ve kentsel baskı, Karabağlar Yaylası’nın özündeki mevsimlik göç hareketini yok etmektedir. Böylesi eşsiz değerlere sahip Karabağlar Yaylası’nda alana özgü bir koruma yaklaşımı benimsemek bir gerekliliktir.

Karabağlar Yaylası’nda doğal ve kültürel değerleri tehdit eden temel sorunlar da yine paydaşların katılımıyla gerçekleştirilen toplantılar sonucu ortaya çıkan sorunlar kapsamında beş ana başlıkta kümelenmiştir. (Resim 8) Karabağlar Yaylası’ndaki temel sorunlar göstermektedir ki, Karabağlar Yaylasıyla irtibatlı tüm toplumun benimseyeceği, şeffaf, hesap verilebilir, katılımın sağlandığı, fayda ve maliyetlerin paylaşıldığı iyi bir yönetişim anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, proje kapsamında toplantılara katılım sağlayan kurumlar, gruplar ve kişiler aynı zamanda Karabağlar Yaylası’yla etkileşimde olacağı öngörülen aktörler; yetki ve sorumlulukları paylaşacak veya etkilenecek paydaşlar olarak belirlenmiştir.

Karabağlar Yaylası’nın korunması için, yönetim yaklaşımı şimdiye kadar; “Koruma amaçları doğrultusunda ne yapılır, ne tür kararlar alınır?” “Koruma hedeflerine ulaşmak için ne tür araçlar ve eylemler uygulanır?” sorularına açıklık getirebilirken; yönetişim yaklaşımıyla, “Alanın korunması konusunda ne yapılacağına kim karar verir? Bu kararlar, hangi süreçler sonucu alınır? Güç, yetki ve sorumluluk kimlerin elindedir ve dağılımı nasıldır?” gibi sorulara açıklık getirilmesi hedeflenmiştir.

Çalışma kapsamında Muğla Karabağlar Yaylası’nın, bulunduğu coğrafyanın ötesinde bir varlık gösterdiği ön kabulüyle yönetişim planlama sürecine başlanmıştır. Karabağlar Yaylası’nın korunması, sadece ondan faydalananlar ve onların nesilleri için bir sorumluluk değil ekodizgenin bütününe karşı bir sorumluluk olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, Karabağlar Yaylası Koruma Amaçlı Yönetişim Planı’nın genel hedefleri yine paydaşların katılımıyla netleşen fikirler neticesinde şu şekilde belirlenmiştir:

  • Alandaki jeomorfolojik yapıyı, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını bölgesel etkilerini de irdeleyerek korumak ve su kaynaklarının devamlılığını sağlamak;
  • Ekodizgeyi oluşturan biyolojik çeşitliliğin yapısını, işleyişini ve evrimsel potansiyelini korumak;
  • Gezegenin bir parçası olan alandaki flora ve faunanın korunmasını sağlamak;
  • Kültürel peyzaj elemanlarının yapısını, işleyişini öğreterek korumak;
  • İdeal koruma hedeflerini belirlemek, hedeflerin bütünlüğünü sağlamak, faaliyetleri belirleyerek uygulamaya dökmek ve katılımcı bir politikayla belli aralıklarda geri dönüşler sayesinde güncellemelerin yapılmasını sağlamak;
  • Tanımlanan doğal ve kültürel değerleri, varlık nedenini belirleyerek devamlılığını sağlamak;
  • Yerel halkın dışlanmadığı, gerekli bilgilendirmenin zamanında yapıldığı, görüşlerin ve rızaların alındığı, fayda ve maliyetlerin paylaşıldığı bir yönetişim dizgesi kurmak;
  • Uygulanabilir yöntemlerin seçildiği bir yönetişim anlayışıyla izleme ve değerlendirme izlencesinin rehberliğinde faaliyet göstermek;
  • Ulusal ve uluslararası düzeyde koruma hedefleriyle bütünleşmeyi sağlamak;
  • Katılımcı, paylaşımlı, şeffaf, etkili, uyarlanabilir ve adil bir yönetişim dizgesi oluşturmak.

 

Elbette ki, Karabağlar Yaylası’nda korumaya ilişkin hedeflere ulaşılması; sorumlulukların, hakların, maliyetlerin ve faydaların paylaşımı, desteklerin ve sürdürülebilirliğin sağlanması ve yönetişimin karar alma gücüne / kapasitesine bağlı olacaktır. Etkili bir koruma planlaması için, yönetişimi doğru anlamak ve gerçekleştirmek, sonrasında sürekli güncellemek bir zorunluluktur. Yönetişimin bir eylem değil süreç yönetimi olduğunu unutmamak gerekecektir. Yönetişim planı; yerel yönetimler, devlet kurumları, yerel halk, STK’lar ve destek sağlayıcılar gibi tüm ilgili paydaşların katılımını gerektirecektir ve paydaşların alan üzerinde karar alma gücünü garantiye alacaktır. Hiçbir paydaş tek başına “koruma” eylemini baştan sona gerçekleştiremeyecektir. Katılım, paydaşların yaratıcı ve yönetsel enerjisini açığa çıkararak yerel halkın kendine güvenini ve sorumluluk duygusunu artıracağından sorunların çözümünde dayanışma ve sinerji sağlayacaktır.[23]

Resim 9’da Karabağlar Yaylası için 2021-2023 yılları içinde yürütülmesi hedeflenen öneri bir Koruma Amaçlı Yönetişim Planı kavramsal şeması oluşturulmuştur. Şemada Karabağlar yaylasına özgü doğal ve kültürel değerlerle proje kapsamında 2020’de yapılan paydaş toplantıları sonucu ortaya çıkan temel sorunlar kavramsallaştırılarak yönetişim planının temel hedefi oluşturulmuştur. Temel hedefe ulaşmak için ideal hedefler, uygulama hedefleri ve faaliyetler belirlenmiştir.

Söz konusu faaliyetler için sorumlu kurum ve kuruluş; eşgüdüm içinde olunacak kurum, kuruluş ve kişiler; faaliyet sıklığı ve yeri; sürecin işleyiş biçimi; personel ve ekipmanın niteliği ile maliyetleri; faaliyetle ilgili danışılacak kurum, kuruluş ve kişiler belirlenmiştir. Hedefler ve faaliyetler belirlenirken, süreç boyunca aslında iyi yönetişimin fayda ve maliyet paylaşımı ve yenilik ölçütleri gözetilmiştir.

Yönetişim planı çalışması kapsamında, tüm paydaşların temsilcilerinden oluşacak Muğla Karabağlar Yaylası Koruma Amaçlı Yönetişim Planı Yürütme Komitesi önerilmiştir. Söz konusu Yürütme Komitesinin; planlama, uygulama, izleme ve denetleme konularındaki görev ve yetkilerinin titizlikle belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu iyi yönetişimin, yönetişim ilkeleri ölçütünün işlerlik kazanmasına yönelik bir zemin sağlayacaktır.Tüm paydaşlar ve Yürütme Komitesinin toplumu bilgilendirmesi ve önemli kararlar alınırken toplumun rızasını alması da esastır. Bununla birlikte tüm fayda ve maliyetler, paydaşlar ve Karabağlar Yaylası’yla bağlantılı toplum tarafından paylaşılacaktır. Yerel halkın eşgüdüme katılması, yerel ve örtük bilginin de iyi bir planlama için kullanılmasını garantileyecektir.

SON VERİRKEN

Bu öneri yönetişim planı, Muğla Karabağlar Yaylası’nın doğal ve kültürel yapısının korunmasına yönelik yaklaşım ve hedefleri belirlemek; karar verme, uygulama, destek ve değerlendirme süreçlerine bir altlık oluşturmak ve koruma sürecinde ilgili paydaşları ve sorumluluklarını belirlemek için bir taslak çerçeve sunmaktadır. Yönetişim yaklaşımı, karar almanın sorumluluk paylaşımı gerektiren bir süreç olduğunu vurgularken, belli ortak ilkeler çerçevesinde tanımlanan iyi yönetişim kavramı karar alma süreçlerindeki değerlerin farkındalığını açığa çıkarmaktadır. Korunan alanların sürdürülebilirliğinin sağlanmasında alan yönetim planlarının kademelenmeli biçimde yapılanması bu planların işlerliğini azaltırken, yönetişim anlayışına dayalı planlama yaklaşımı daha demokratik ve ağyapıya dayalı ilişki biçimi kurarak yerelde oluşan sorunların çözümü için potansiyeller yaratmaktadır.

Karabağlar Yaylası’nda yönetişim planı ihtiyacı da aktörlerin sorunlar karşısında kendi koruma anlayışını oluşturma isteği ve kararlılığıyla ortaya çıkmıştır ki bu aslında başından itibaren sürecin yönetişim ekseninde gerçekleşmesini sağlamıştır. Yapılan toplantılardaki oydaşmada korumanın yönetim yerine yönetişim üzerinden gerçekleşmesinin ardından, korunacak değerlerin tanımlanmasından başlayarak, korumaya yönelik hedeflerin ve sonrasında da uygulama sürecinin işleyiş biçiminin belirlenmesi yine iyi yönetişim ölçütleri gözetilerek gerçekleştirilmiştir. Yerel halkın yeni yönetişim anlayışına açık olması, yenilik ölçütünün kendiliğinden uygulanmasını sağlarken; sürecin tüm aşamalarına etkin katılımı, katılım ve saygı ölçütünün, sorumluluk ve bilgi paylaşımı ise bir yanda fayda-maliyet paylaşımı diğer yanda önceden bilgilendirme ve rıza ölçütünün işlemselleştirilmesini garantilemektedir.

Yönetişim planı hazırlanırken benimsenen iyi yönetişim ölçütlerinin işlemselleştirilmesi, gelecekte kendini örgütleyebilen, karşılıklı iletişime ve öğrenmeye açık bir topluma geçişi de kolaylaştıracaktır. Bu da aslında zamanla ortaya çıkan yordamların kurumsallaşmasını sağlayacaktır. Süreç içerisinde geri dönüşlerle beslenecek olan yönetişime dayalı planlama yaklaşımı esnek bir yapılanmayla kendini günün koşulları ve değişkenleri üzerinden yenileyebilecektir.

* Aksi belirtilmedikçe görseller yazara aittir.

NOTLAR

[1] Yönetişim, toplumda çıkarları çelişebilen bağımsız tüm aktörlerin haklarının ağsal ilişki ve iletişimsel rasyonellik içerisinde sağlandığı, tüm aktörleri eşitlik içerisinde yapabilir kılan ya da yönlendiren bir ortam sağlayan anlayış olarak ilk başta siyasal pratiklerle ortaya çıkmıştır.

[2] Tekeli, İlhan, 2021, “Kentlerin Planlanmasındaki Katılımcılığı Siyasetin Katılımcılığından Nasıl Farklılaştırabiliriz?”, Mimarlık, sayı:419, ss.47-49.

[3] Tekeli, İlhan, 1996, “Yönetim Kavramı Yanısıra Yönetişim Kavramının Gelişmesinin Nedenleri Üzerine”, Sosyal Demokrat Değişim, sayı:3, ss.45-54.

[4] Tekeli, 2021, s.48.

[5] Koca, Feray, 2012, “Spatio-Temporal Transformation of ‘Bağ’ Settlements and Their Changing Unique Character in The Case of Muğla, Karabağlar”, ODTÜ FBE, yayımlanmamış doktora tezi, Ankara.

[6] Barlas, M. Adnan; Koca, Feray, 2006, “Introducing two landscape components from Turkey: Irim and Kesik”, Landscape Research, cilt:31, sayı:3, ss.215-228.

[7] Bunun en iyi bilinen örneklerinden birisi, Atatürk Orman Çiftliği’nin uzun zaman içinde tahsisler, daha sonrasında sit kararına rağmen imar planlarıyla parça parça koparılarak küçülmesidir.

[8] “Doğal Sit Alanı Karabağlar Yaylasında Kömür Araması Protesto Ediliyor”, https://www.iklimhaber.org/dogal-sit-alani-karabaglar-yaylasinda-komur-aramasi-protesto-ediliyor/ [Erişim: 28.04.2022]

[9] Söz konusu proje, Muğla Karabağları Geliştirme ve Güzelleştirme Derneği tarafından Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Menteşe Belediyesi, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası ortaklığında ve diğer kamu kurumları ile STK’ların destekçiliğinde yürütülmüştür. Proje detaylarına ulaşmak için: https://muglakarabaglar.org.tr/karabaglar-yaylasinda-biyocesitliligin-kulturel-peyzaj-projesi/ [Erişim: 28.04.2022]

[10] Shipley, Robert; Kovacs, Jason F., 2008, “Good Governance principles for the cultural heritage sector: lessons from international experience”, Corporate Governance, cilt:8, sayı:2, ss.214-228.

[11] Graham, John; Amos, Bruce; Plumtre, Tim, 2003, “Principles for Good Governance in the 21st Century Policy Brief No.15”, Institute on Governance, Ontario.

[12] Bu kapsamda, ilk olarak dünyada kalkınma yardımlarının dağılımı için kullanılan iyi yönetişim ölçütleri zaman içinde farklı alanlarda da kullanılan ölçütler haline gelmiştir. Doeveren, Veerle von, 2011, “Rethinking Good Governance identifying Common Principles”, Public Integrity, Routledge, cilt:13, sayı:4, ss.301-318.

[13] Shipley; Kovacs, 2008, s.215. Özüdoğru, Erdal, 2015, “Korunan Alanlarda Yönetişim Modeline Yönelik Değerlendirmeler”, Memleket Siyaset Yönetim, cilt:10, sayı:23, ss.119-147.

[14] Shipley; Kovacs, 2008, s.216. Özüdoğru, 2015, ss.125-126.

[15] Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ), Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) Küresel Koruma Alanları, IUCN Çevresel, Ekonomik ve Sosyal Politika Komisyonu (CEESP), IUCN Dünya Korunan Alanlar Komisyonu (WCPA) ve ICCA Konsorsiyumu, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Sekretaryasının işbirliği ile hazırlanmıştır.

[16] Borrini-Feyerabend, Grazia; Dudley, Nigel; Lassen, Barbara; Pathek, Neema; Sandwith, Trevor, 2012, “Governance of Protected Areas, from understanding to action”, Draft for Comments, https://www.cbd.int/pa/doc/draft-governance-pa-2012-07-en.pdf [Erişim: 28.04.2022]

[17] Koca, 2012, ss.66-70.

[18] Barlas; Koca, 2006, ss.218-220.

[19] Sözen, Metin; Eruzun, Cengiz, 1992, Anadolu’da Ev ve İnsan, Emlak Bankası, İstanbul.

[20] Koca, Feray; Barlas, M. Adnan, 2014, “Karabağlar revisited: the making of community through the yurt, the masjid, the coffeehouse, and the plane tree”, Journal of Landscape Architecture, cilt:9, sayı:1, ss.70-81.

[21] Koca, 2012, s.245.

[22] Koca, 2012, ss.88-91.

[23] Cohen, John; Uphoff, Norman, 1980, “Participation's place in rural development: Seeking clarity through specificity”, World Development, sayı:8, ss.213-235.

Bu icerik 1959 defa görüntülenmiştir.