ETKİNLİK
İşbirliğinin Oyunsuluğu: Küresel Kritik Durumlara Yaratıcı Hayaller, 2023 Londra Tasarım Bienali
Bihter Almaç, Dr, İTÜ Mimarlık Bölümü
...
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Londra Tasarım Bienali, önceki versiyonlarının da mekânı olan Somerset House‘da 1-25 Haziran 2023 tarihleri arasında gerçekleşti.[1]
Benzerlerine görece genç olan etkinliğin küresel pozisyonu, günümüzün öncü tasarımları, tasarım araştırmaları ve yaratıcılığının buluştuğu bir yer olarak tarifleniyor. Bienal, hepimizi ilgilendiren sorunlara evrensel çözümlerin ya da durumların sergiler ve enstalasyonlarla yer almasını ve uluslararası işbirliğini ve tasarımın küresel rolünü teşvik ediyor.
Bu yılın küratörü, Hollanda’nın mimarlık, tasarım ve dijital kültür enstitüsü, Nieuwe Instituut’ün genel ve sanat yönetmeni olan Aric Chen’di. Aric Chen, Şangay’lı mimarlık ve tasarım küratörü ve Nieuwe Instituut’teki pozisyonundan önce Hong Kong’daki M+ Müzesi küratörlüğünü, Pekin Tasarım Haftası direktörlüğünü ve ABD’deki Miami Tasarım Fuarının küratöryel yöneticiliğini yapmış.[2]
Bienalin bu yılki teması ise Küresel Oyun: İşbirliklerini Yeniden Haritalandırmak [The Global Game: Remapping Collaborations]. Tema, tariflediği çağrı itibariyle bienallerin ulusal ve bölgesel pavyon formatıyla ilgili denemeler yapmayı hedefliyor. Katılımcılardan sadece işbirliğinin varyasyonlarını keşfetmelerini değil, aynı zamanda serginin kurulumunda çevrimiçi bir oyun yardımıyla birbirleriyle işbirliği yapmalarını da istiyor. Çağrının bienallerin bilindik formatının dışına çıkma hedefiyle başlaması oldukça heyecan verici. Bu inceleme yazısı da çağrıyla kurulan çerçevede tasarımı, tasarım araştırmasını ve sergileme eylemlerinde hayal ettiği işbirliği ortamını inceliyor.
Öncelikle işbirliği ve birlikteliklerin öncelendiği bu çağrının sergi düzenlemesinin bilindik ülke pavyonlarıyla kuruluyor olması bilindik formatın sınırlarında hayallerin imkanlarının zorlandığı izlenimi veriyor. Bu sergi yaklaşımının nedenlerinin altında, mekânın kısıtları ve katılımcıların kendilerine koyduğu kısıtlar olabilir. Çağrının amacına yaklaşan birkaç pavyon (Humanitarian, Care, EUREKA, MUDAC ve Automorph Network gibi) dışında katılımcıların çoğu, ülke pavyonlarının içinde yer aldı. Bu pavyonlardan Polonya Pavyonu’nun ülke pavyonu olması, işbirliği pozisyonuyla alakalı olduğundan önemliydi. Fakat diğer ülke pavyonlarının çoğunun işbirliğinin, birlikteliğin imkanlarını küresel bağlamda biraz daha geride, keşfedilmiş ve risksiz alanlarda tartıştığı söylenebilir. Bir kısım ülke pavyonlarının ise geleneksel expo ülke pavyonu niteliğinde, hükümet destekli propaganda yapmak için sergiye katılığını ifade etmek mümkün. Aşağıda, 2023 Londra Tasarım Bienali’nde tartışmaya ve bahsedilmeye değer işler, küresel işbirliğini ve birlikte yeniyi üretmeyi tartıştıkları pozisyonlarıyla birlikte sıralanıyor.
İŞBİRLİĞİ HALLERİ 1: ÇÖZÜMLER
Bu kısımda iki ülke pavyonu, tasarımın çözümler ve sorunlara öneriler odaklı konumunu işbirliğiyle araştırıyor. Bienalin çağrısıyla kurdukları bağlam oldukça etkili olmakla birlikte çözüm olup olmadıkları başka değişkenlerle birlikte ele alınabilir.
Polonya Pavyonu, İhtiyacın Şiirselliği [Poetics of Necessity] temasıyla, bienalin en çekici işlerinden biri. Küratörleri, Zofia Jaworowska, Michał Sikorski ve Petro Vladimirov. Tasarımcılar ise TŁO Michał Sikorski Architects’ten Nicolò Signori ve Michał Sikorski.
İhtiyacın şiirselliği, günlük hayatın beklenmedik objelerinin yeniden kullanımının, geri kazanımının kriz durumlarında işbirliklerini ortaya çıkarmasını hedef alıyor. Tasarımcılar, krizleri kaynaklara erişimin normdışı olduğu ve kaynakların azaldığı durumlar olarak tariflerken, bu durumların yeni süreçlere ve birlikteliklere açık olmasının potansiyelini vurguluyor. Pavyon Polonya’daki The WINDOW projesinden esinleniyor. Proje, Ukrayna savaşında zarar gören şehirlerde patlayan camların yerine Polonya’dan kullanılmış pencerelerin Ukraynaya gönderilmesi, Polonyalıların kullanılmış camlarını bağışlaması ve bağışlarının Ukrayna’daki yeni evine takılmasıyla ortaya çıkan paylaşım ağını ele alıyor. The WINDOW, kriz durumlarında, krize cevap veren ve birlikteliğin altını çizen bir sorumluluk projesi. Polonya Pavyonu bu projeyi ele alarak, yeniden kullanımın, kaynakların krizlerdeki başkalaşmasının ve birlikteliğin üzerine eğiliyor. Pavyon, paylaşım ağının haritalaması, pencerelerin yeni evlerindeki montaj ve inşasına dair el rehberlerine yer veriyor. Bağlamı itibarıyla ülke pavyonu olması yerinde olarak tartışılabilir. Kurduğu işbirlikleri özelinde ise kriz durumlarında başkalaşan yaşamlara ve birlikteliklere yer veriyor olması oldukça heyecan verici. Bu pavyon, bienalin en seçkin katkı ödülünü [The Most Outstanding Contribution Medal] aldı.
[3]
(
Resim 1, 2)
Ülke pavyonu olarak işbirliği çağrısına güçlü katkı koyan pavyonlardan diğeri ise Hollanda Pavyonu. Küratörü Colin Keays’in açıklamasında belirttiği üzere “Milliyetçiliğin yükseldiği ve jeopolitik istikrarsızlığın arttığı bir dönemde, uluslararası işbirliği her zamankinden daha önemli hale gelmesine rağmen aynı zamanda ulaşılamaz hale geldi,”[4]
bu enstalasyon da bienalin sergileme çağrısına paralel olarak pavyonu uluslararası işbirliğinin denemesi alanı olarak kurmayı hedefliyor. Pavyonun adı (yerinden) Çıkık [Out of Joint]. Pavyonda tasarımcılar, Somerset House’a özel ve sergiye yönelik olarak ürettikleri gezer ve modüler mobilyaları diğer pavyonlar ve enstalasyonlarda kullanılması amacıyla ortak kullanıma açıyorlar. Pavyonların küratörlerinin sergi kurulumu sırasında oynadıkları çevrimiçi oyunda Hollanda Pavyonu açık çağrıyla diğer pavyonlara ihtiyaclarını soruyor ve planları sergi süresince isteyen her pavyonun ihtiyacını karşılayacak ortak kullanımı sağlayabilmek. Bu, Hollanda Pavyonu’nu diğer pavyonlara bulaştırarak ülke ve bölge sınırlarını muğlaklaştıracak bir yaklaşım. Fakat sergi süresince bu hayal Somerset House’ın yönetimsel kısıtlamaları, mobilyaların tasarımları ve işgücünün plansızlığı dolayısıyla pek de işleyemiyor. Oldukça etkileyici olduğu kadar mütevazı olan ve bienallerin gelenekselliğine eleştirel yaklaşan bu pavyon, maalesef pratikte çalışamıyor. (
Resim 3)
İŞBİRLİĞİ HALLERİ 2: DURUMLAR
Tasarımın konumlu bilgi, konumlu pratikler ve kriz durumlardaki haline yakın olan bu pavyonlar aynı zamanda bienalin çağrısına yaklaşımlarıyla da dikkat çekici. Ülkelerden bağımsız, farklı ülkelerden katılımlı olmaları ve sergi alanını kullanım yaklaşımları da bu pavyonları öne çıkarıyor.
Humanitarian Pavyonu, Kağıttan Sığınak: Ukraynalı Mülteciler için Pragmatizm ve Şiir [Paper Sanctuary: Pragmatism & Poetry for Ukrainian Refugees], Shigeru Ban’ın Kağıt Masura Evlerinden yaptığı sığınaklarda Ukraynalı şair Svetlana Lavochkina, Berlin merkezli fotoğrafçı Vincent Haiges ve Berlinde mülteci olan Ukraynalı besteci Valentin Silvestrov’un işbirliğinden oluşuyor. Küratörlüğünü Clare Farrow Studio’nun yaptığı Humanitarian pavyonu, Kağıt Masura sığınaklarda mültecilere verilen kullanım alanlarını ve günlük hayatlarına dair eşyalarla Ukraynalı mültecilerin geride bıraktıkları hikayelere dair şiirleri bir araya getiriyor. Hikayelerdeki günlük yaşantının tanıdıklığı pavyonun aynı zamanda sığınak olmasıyla birlikte izleyiciyi başka konumlara gönderiyor. Burada olması gereken en önemli eleştiri, bambaşka coğraflayaların mültecilerine kapalılığı olabilir. Çünkü her coğrafyadan mültecinin mülteci olmadan önceki gündelik hayatının her hangi birimizden farklı olmadığını görebilmek oldukça önemli. (Resim 4)
Care Pavyonu ise küratörlüğünü Naiyi Wang’ın yaptığı, bakım vermenin ve bakımın insan, insandışı halleri ve başka durumlarının irdelendiği, birçok sanatçının ve araştırmacının kısa zamanlı işlerinin kurulduğu ve içinde Aslıhan Şenel ile birlikte Akışkan Bakım Bedenleri [Fluctuating Bodies of Care] adlı işimizle yer aldığımız, statik sergileme alanından daha çok bir paylaşım alanıydı.[5]
Care Pavyonunu diğer pavyonlardan ayıran, bienal boyunca sergilenen işlerin değişmesi, birbirine girmesi ve katılımı herkese açık etkinliklerinin olmasıydı. Bienali ziyaretim süresince Akışkan Bakım Bedenleri ile birlikte Love Ssega, The Bonita Chola, Marco Perry, Carl Golembeski & Felipe Viveros’un Sympoesis ses enstalasyonu sergileniyor olduğundan, yorumlamaya açık, işimizin açıklamasından kısa bir alıntıya yer vermek daha doğru olabilir.
“Akışkan Bakım Bedenleri, 2023 Londra Tasarım Bienali’ni iki mimari jestle (bedenle) ziyaret ediyor; Cehennemyapar ve Taşgöbek. Bu bedenler eksik ve parçacıl, ve bu nedenle diğer ziyaretçi bedenleri, hava, su, ısı vb. ile işbirliğine açık. Bu bedenler çöküyor, sarkıyor ve eğiliyor. Başka bir vücut onlara baktıkça (kaldırınca, doldurunca, giyince ve onlara dokundukça), onlar da karşılığında bakım sağlamaya başlıyor. Bize sadece bakım almak için değil, aynı zamanda bakım yapmak için de diğerlerine bağımlılığımızı hatırlatırlar. Burada, bedenlerin ortaklığı bakımın tek yönlü bir aktarımdan ziyade karşılıklı bir üretim olduğunu hatırlatarak bakımı gerçekleştirir.”[6]
Care Pavyonu’nun katılımcıları ve bu alandaki başka araştırmacı ve sanatçılar bakıma dair tariflerini ve denemelerini, The Care Collective’in The Care Manifesto: The Politics of Interdependence[7]
adlı işine referansla bir manifestoya dönüştürdüler. Katılımcıların farklı platformlarda birlikteliklerinin devamı, bakımın kollektifliğine ve birlikteliğine dair yaklaşımını çoğalttığı düşünülebilir.
[8]
(
Resim 5, 6)
İŞBİRLİĞİ HALLERİ 3: BİRLİKTELİKLER
Bu kısımda bahsedebileceğim tek sergi, İsviçre’nin, MUDAC, (Museum of Design and Applied Arts) G80 adlı yerleştirmesi.
[9]
Küratörlüğünü Jolanthe Kugler ve Scott Longfellow’ın yaptığı ve Fragmentin Kollektifi’nin (Laura Nieder, David Colombini, Marc Dubois) Richard Buckminister Fuller’in Dünya Oyunu (Dünya Barışı)’na [World Game]
atıfla bir strateji oyunu kuruyor.
[10]
Bienalde en heyecanlandığım işlerden biri olmasının temelinde birkaç şey yatıyor; öncelikle işin mütevazılığı seyirciyi birçok düğmeli kontrol paneline şüpheyle yaklaştırıyor, Somerset House’un kontrol panellerinden mi yoksa bienalin işlerinden mi olduğunun müzakeresinin ardından oyunu oynamaya başlıyorsunuz. Oyunu oynadıkça, her şeyin, ya da hayalinizdeki tüm iyilerin bir arada küresel anlamda iyiye yol açmadığını ve garip ara durumları keşfediyorsunuz. G80’in, sizi iyi olduğuna inandığınız değerler arasında müzakere etmek durumunda bırakmak ve iyi olanı sorgulatmak gibi bir konumu olduğundan bahsedebiliriz. Chris Marker’ın Güneşsiz’indeki [Sans Soleil] Hayao’nun makinası gibi,
[11]
tuşları kaydırarak çeşitli filtrelerden geçirerek dünyaya bakmak ve yeniden anlamlandırmak mümkün. G80, küresel birlikteliğimizi, muhtaçlığımızı bir yandan da niceliksel araştırmaların indirgemeci tavrıyla ortaya koyulan saptamalara eleştirel bir yaklaşım getiren çok katmanlı bir iş olarak tariflenebilir. (
Resim 7, 8)
*
Bienalin çağrısını yukarıdaki işlere görece daha dolaylı araştıran, enstalasyon ya da sergi olarak da oldukça başarılı bulabileceğimiz birçok pavyon olmakla birlikte, bu yazıda temaya yaratıcı yaklaşımlar getirebilen işlere yer verilmeye çalışıldı. (
Resim 9-11) Bazen normdışı yaklaşımlar genelde yer bulamaz ve çoğu zaman pratikte işlemesi oldukça zor olabilir. Bunun nedenleri farklı ya da öngörülmemiş değişkenlere bağlı olabilir. Bu yılın teması da bu bağlamda değerlendirilebilir, fakat bir yandan da kurmaya çalıştığı ve sorgulattığı sergileme kavramları açısından önemli bir başlangıç.
*Fotoğraflar yazar tarafından çekilmiştir.
NOTLAR
[1] 2023 Londra Tasarım Bienali, https://londondesignbiennale.com [Erişim: 27.08.2023]
[2] Aric Chen, https://nieuweinstituut.nl/en/articles/aric-chen-nieuwe-algemeen-en-artistiek-directeur-van-het-nieuwe-instituut [Erişim: 27.08.2023]
[3] Polish Pavillion, Medal Winner, https://londondesignbiennale.com/medals/winners/medal-winners-2023 [Erişim: 27.08.2023]
[4] Netherlands Pavillion, https://londondesignbiennale.com/pavilions/2023/netherlands [Erişim: 27.08.2023]
[5] Matters of Care, https://www.e-flux.com/announcements/539326/matters-of-care/ [Erişim: 27.08.2023]
[6] Şenel, Aslıhan; Almaç, Bihter, 2023, Fluctuating Bodies of Care [Akışkan Bakım Bedenleri], enstalasyon.
[7] The Care Collective, 2020, The Care Manifesto: The Politics of Interdependence 2020, Verso Books, Londra.
[8] “I care by…”, Care Manifesto, https://www.e-flux.com/announcements/551466/care-manifesto/ [Erişim: 27.08.2023]
[9] Fragmentin, 2023, G80, enstalasyon, https://fragment.in/artworks/g80/ [Erişim: 27.08.2023]
[10] Mark Wasitua (ed.), 2018, Information Fall-Out: Buckminster Fuller's World Game, Lars Muller Publishers, Londra.
Timothy Stott, 2022, Buckminster Fuller’s World Game and Its Legacy, Routledge, Londra.
World Game, https://www.bfi.org/about-fuller/big-ideas/world-game/ [Erişim: 27.08.2023]
[11] Chris Marker (yönetmen), 1983, Sans Soleil, 1sa 44dk, film.
Bu icerik 1799 defa görüntülenmiştir.