|
|
 |
-
İclal Dinçer, Prof. Dr., YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
-
Eyüp Muhcu, Mimarlar Odası Genel Başkanı
-
İngilizceden Çeviren: Bilge İmamoğlu
-
Namık Erkal, Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü
-
Derleyen: Özge Şahin İmamoğlu, Mimarlar Odası Yarışmalar Komitesi Yürütücüsü
-
Feride Pınar Arabacıoğlu, Arş. Gör. Dr., YTÜ Mimarlık Bölümü Burçin Cem Arabacıoğlu, Doç. Dr., MSGSÜ İç Mimarlık Bölümü
-
Hossein Sadri, Öğr. Gör. Dr., Girne Amerikan Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
-
Didem Boyacıoğlu, Y. Mimar
-
Mine Baran, Yrd. Doç. Dr., Dicle Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
-
Nilgün Sultan Yüceer, Öğr. Gör. Dr., Çukurova Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü
-
F. Nurşen Kul, Araş. Gör. Dr., İYTE Mimari Restorasyon Bölümü
-
Ruşen Keleş, Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
-
Gürhan Tümer, Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü
KÜNYE
|
|
 |
YAYINLAR
Kentin Kıyısında ve İçinde Olmak: İNCİRALTI
Emel Kayın, Mart 2011, İzmirim Kitap Dizisi 11, Heyamola Yayınları, İzmir, 120 sayfa.
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, folklorunu, eğlence hayatını ve pek çok özelliğini herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister. Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine, kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır. Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Bu düşünceden yola çıkarak, İzmir’in kırk bir semti, İzmirli kırk bir farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla buluşan İzmirim Kitap Dizisi’nin on birinci kitabında yazar Emel Kayın, neden İnciraltı'nı seçtiğini şöyle anlatıyor: “Bunca karmaşasına, çelişkisine, bir sorunlar yumağı gibi değişip gelişmesine rağmen, İnciraltı'nı neden birçok yerden daha fazla seviyordum? Dört bir yana yayılan bir yapılaşmayla çevrelenmiş olsa da İnciraltı hâlâ bu kentin kıyısıydı. Ben de hayatım boyunca kendimi hep her şeyin kıyısında konumlandırmış ve hep herşeyin içinde bulmuştum. Bu yüzden de hayatım bir direniş hikâyesiydi. Sıradanlaştırıcı, kayganlaştırıcı, verili düzen tarafından tayin edilmiş bir normallik haline doğru normalleştirici her kurguya direnmiştim. İnciraltı ile birbirimize, direniş hikâyelerimiz yüzünden tanıdıktık. Sükûnetle kolkola girmiş isyanımız yüzünden. Kentin ve hayatın deviniminin içine hızla itilirken, kalabalığın ortasında yalnız kalmaya cesaret edebilmek yüzünden. Kıyı olma ruhu, kıyı olma hali yüzünden. İnciraltı'nı, kentin orta yerine düşmüşken bile, hâlâ kıyı(da) kalmaya cesaret edebildiği için yazabilirdim.”
Bu icerik 1316 defa görüntülenmiştir.
|
 |
|
|