396
TEMMUZ-AĞUSTOS 2017
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE

MİMARLIK'tan

Bellek ve mekân birbirini besleyen iki olgu. Yaşanmışlıklarımız belleğimizde yer ettikçe, yapıları oluşturan o dört duvar da bir anlam kazanıp mekânlaşıyor. Kentsel bellek ise çok daha uzun süreli anıları biriktirerek bugünlere getirdiğimiz bir miras, ki günümüz pervasızlığından nasibini alıyor ve yitirilen yapılar kentsel dokularla birlikte gittikçe zayıflıyor. Bu sayıda yer verdiğimiz yıkım haberleri ile değişen kent çehresine ilişkin yazılar, yaşanan dönüşümün hızına dikkat çekiyor. Bu sayıdaki güncel vakalara bir bakalım: Ankara’da Seyfi Arkan’ın İller Bankası yapısının yeni yapılan caminin ‘görünürlüğüne engel’ olduğu için yıkılması; İzmir’de Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı’nın ‘strüktürel problemler’ nedeniyle daha büyüğü yapılmak üzere yıkılması; İstanbul’da simgesel örneklerinin sayıca çokluğu nedeniyle sayamayacağımız kentsel dokuyu önemsizleştiren dönüşüm projeleri… İstanbul’u ele alan yazı, İstanbul ve ötesinde daha adil, demokratik, ekolojik kent ve kırsal mekânlarda yaşama hedefinin gerçekleştirilebilmesi için yapılabilecekler üzerine kafa yoran Mekanda Adalet Derneği ve Beyond İstanbul’un çalışmalarına odaklanıyor. Bu çalışmalardan en önemlisi belki de Umut Arşivi. Dünyadan iyi örnekleri toplayarak umudu çoğaltmaya çalışan bu arşiv projesi, eksikliğini hissettiğimiz enerjiyi yeniden bulmamız için bir ışık oluyor.

Bu sayının MİMARLIK Gündem’inde ise üretkenlik, koruma, barış, dayanıklılık ve uyumun sembolü zeytin ağacı var. Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen yasa değişikliği ile zeytinlikler ve meraların imara açılması, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine şimdilik geri çekildi. Ancak bitmez tükenmez ‘kamu yararı’ adına her on yılda bir farklı bir nedenle inşaata açılan ve ‘rezerv’ olarak görülen bu alanlar için tehdit devam ediyor. Doğal hayatı, kendine yeterliliği, gıda üretiminin istikrarını korumak için bu tasarıya karşı koymamız gerektiğini söyleyen Bülent Şık, alınan sonucu toplumsal muhalefetin gücü olarak yorumluyor.

Hayatın daha yavaş akmasını beklediğimiz yaz günleri, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin değişmesi ile hareketlendi. Mimarlar Odası Mart ayında görüşe açılan taslak metnine, hızlı ve çok sayıda yapı üretimini kolaylaştırmaya odaklı, planlama ve mimarlık kültürünü yok sayan, imar plan tadilatlarını kalıcılaştırarak özendiren, kamusal alanları daraltan, araç odaklı ulaşım altyapısı öngören, nitelikli ve özgün mesleki hizmetlerin kullanıcıya erişimini kısıtlayan ve mesleki hak ve yetkileri sınırlandıran bir yapılaşma süreci tariflediği için karşı çıkmıştı. Tüm itirazlara rağmen yürürlüğe girecek olan yönetmelik, önümüzdeki sayının gündemini oluşturacak. Yapılan itirazlara kulak vermeyen kronikleşmiş yaklaşımın, geniş ufuklu politikalara gebe olamayacağını görmek hiç de zor değil.


Aslı Tuncer Madge

Bu icerik 3274 defa görüntülenmiştir.