396
TEMMUZ-AĞUSTOS 2017
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KORUMA / YAŞATMA

Korumanın Yerel Boyutu: Karamürsel-Ereğli

Nurdan Kuban, Yrd. Doç. Dr., Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Yaşanmışlıkların kanıtlarını sunan tarihî çevrelerin korunması ve yaşatılması adına yürütülen çalışmaların, ‘koruma amaçlı imar planı’ düzeyinde kalması ve bölge halkının isteklerinin göz ardı edilmesi karşılaşılan en büyük sorunlardan. Yazar, yerel aktörlerin isteği ile başlatılan ve yönlendirmesiyle sürdürülen araştırma projesinin detaylarını aktarıyor.

Kültürel varlıkların ve değerlerin toplumca benimsenmesi ve koruma talebinin yerelden gelmesi, bu değerlerin sürdürülebilir biçimde korunarak geleceğe aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bir kentsel sit alanında koruma amaçlı imar planının hazırlanmasıyla koruma etkinlikleri tamamlanmamalı; aksine, sözkonusu plan, sürdürülebilir bir kalkınma planı çerçevesinde sit alanının tüm potansiyelinin ortaya çıkartılması amacıyla yapılacak çalışmaların sadece ilk adımını oluşturmalıdır. Doğru kurgulanmış bir planın öngördüğü uygulamalara ilişkin bilimsel, teknik ve ekonomik desteğin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda, gerekli desteğe yönelik kaynakların tanımlanması ve korumanın sürekliliğinin güvence altına alınabilmesi yerel ortaklıkları gerektirmektedir. Katılımcılık, yerelliğe işaret eden ve tek bir irade tarafından çizilen çerçevede yürütülen çalışmalardansa yerel inisiyatifin, bölgede yaşayan halkın talebi, desteği ve katılımıyla yürütülen bir süreçtir. Katılımcılığın yanı sıra, kentsel ölçekli çalışmalar öncelikli olmak üzere, tüm koruma girişimlerinde benimsenmesi bilimsel açıdan büyük önem taşıyan diğer bir anlayış ise bütünleşik koruma yaklaşımıdır. Bütünleşik koruma, sadece yapıların fiziksel olarak korunmasından öte, doğal çevreyi ve zenginliği de kapsayacak biçimde, soyut bileşenleri, ekonomik, sosyal, idari ve yasal yönleri de gözeten bir koruma modelidir.(1) Katılımcılık ve bütünleşik koruma kavramlarına ilişkin bir takım yöntem ve araçlar ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Yapıların ve dokunun korunması,
  • Bölgedeki yaşam şeklinin korunması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve çalışmalara halkın da katılması,
  • Önerilen politikaların yerel niteliklerle beslenmesi (el sanatları, yerel üretimler),
  • Yakın çevrede bu kültürel merkezi destekleyecek doğal zenginliklerin yer alması.

Çalışma kapsamında, yukarıda sıralanan dört konudan hareketle, nitelikli bir kentsel sit alanı olarak varlığını koruyan Karamürsel Ereğli’nin katılımcı bir yaklaşımla ve bütüncül biçimde korunmasına ilişkin mevcut potansiyel değerlendirilmekte; Ereğli’nin korunmasına yönelik tehditler ortaya konularak, geleceğe ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır. Sunulan veriler, Haziran 2014-Haziran 2015 tarihleri arasında, Nurdan Kuban (yürütücü), Emre Kishalı (araştırmacı), Gül Köksal (danışman) ve Ahmet Akgüner’den (danışman) oluşan proje ekibi tarafından yürütülen ve Kocaeli Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi bünyesinde gerçekleştirilen “Karamürsel Ereğli Kentsel Sit Alanı’nın Koruma Sorunsalını Yerel İnisiyatif İşbirliğiyle Değerlendirme ve Çözümleme Önerisi” başlıklı proje çerçevesinde derlenmiştir.(2)

KARAMÜRSEL EREĞLİ’NİN KORUNMASINA İLİŞKİN MEVCUT POTANSİYELİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yapı Stoku ve Sit Alanının Fiziksel Dokusu

Kocaeli ili Karamürsel ilçesi Ereğli beldesi, sokak dokusu, yapı gabarileri, özgün biçimlenişleriyle ahşap sivil mimarinin nitelikli örneklerini günümüze ulaştırabilen bir sahil beldesidir. (Resim 1) Kentsel Sit Alanı içinde sadece 18 yapının tescilli olmasına rağmen, yapılan detaylı envanter çalışmasında(3) alanda tespit edilen toplam 209 yapının tümü incelenmiş ve 102’sinin korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olduğu saptanmıştır. (Resim 2, 3) Sözkonusu 102 yapının 99’unun ahşap karkas yapım sisteminde inşa edildiği, 3’ünün yığma yapı olduğu anlaşılmıştır. Kültür varlığı niteliği taşıyan yapılar dışında kalan 107 yapı ise alanda daha sonra inşa edilen betonarme yapılardır ve bu yapıların çoğu ölçek, oran, biçimleniş ve gabari açısından kentsel sit alanına uyum sağlamamaktadır. (Resim 4)

Yapıların, özellikle sahil şeridini ve ana aksların çeperlerini oluşturanlar öncelikli olmak üzere, büyük bir kısmı bitişik düzende inşa edilmiştir ve sözkonusu yapıların üstleri beşik çatıyla örtülüdür. Ancak, doku bu açıdan homojen bir yapı göstermemektedir. Dar aralıklardan, çıkmaz sokaklardan ulaşılan bahçeli ve kırma çatılı konutlar da burada varlıklarını sürdürmektedir. Beldenin dışa dönük yüzünü oluşturan özellikle sahildeki bitişik düzen dokunun yanı sıra çıkmazlar, daralıp genişleyen aralıklar, bahçeler ve bahçe duvarları da yörenin özgün dokusuna katılmaktadır. (Resim 5)

Ancak, süreç içinde kentsel sit alanının kuzeybatısına dolgu yapılarak doku sahil çizgisinden uzaklaştırılmış; özgün kıyı ilişkisi bozulmuştur. (Resim 6) Bunun yanı sıra, alanın güneyinden geçen karayolu da kentsel sit alanı için keskin bir sınır hattı oluşturmuş, dokuyu destekleyecek bir etkileşim alanının oluşmasını güçleştirmiştir. Nitekim doku bütünlüğü incelendiğinde özellikle, alanın batı tarafında karayolu çeperini oluşturan kısımlarda kentsel sit alanı içindeki yapılarda doku bütünlüğünün gözetilmediği, ölçek ve gabari olarak bu yapıların sit alanının genel özelliklerine aykırı nitelikte olduğu görülmektedir. (Resim 4)

Sit Alanının Sosyo-Ekonomik Yapısı

Ereğli 4.484(4) kişilik bir nüfusa sahip küçük bir yerleşimdir ve nüfusun büyük çoğunluğu Ereğli’de ya da Kocaeli’nde doğan kişilerden oluşmaktadır.(5) Buna bağlı olarak, geleneksel geçim kaynakları beldede kısmen sürdürülmekle birlikte, özellikle son yıllarda Ereğli’nin sosyo-ekonomik yapısında bir takım değişiklikler gözlenmektedir.

Karamürsel Ereğli’de geleneksel yerel geçim kaynaklarının başında balıkçılık gelmektedir. Marmara Bölgesi’nde İstanbul dışında en büyük balık hali Ereğli’de bulunmaktadır. Balıkçılık, geçmişte Ereğli için birincil önem taşımıştır. 15 Nisan-1 Eylül tarihleri arasında avlanma yasağı uygulanmakla birlikte; geçmişte bu sezonda da durağanlık yaşanmadığı ve avlanma döneminin hazırlıklarının bu süreçte yapıldığı yöre halkıyla yapılan çeşitli görüşmelerde öğrenilmiştir. Av yasağı sırasında teknelerin bakıma çekildiği ve ağ onarımının bu sezonda gündeme geldiği bilinmektedir. Ağ tamiri ve bununla ilişkili olarak file yapımı geçmişte Ereğli kadınlarının başlıca uğraşlarından olmakla birlikte, günümüzde bu zanaatı bilen ve uygulayan kadın sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Av yasağının kalktığı 1 Eylül tarihi ise Ereğli’de “Balık Festivali” olarak halen kutlanmaktadır. Yörede balıkçılığın yerellikten uzaklaşmasına paralel olarak, geçmişte oldukça etkin ve coşkulu olarak kutlanan bu festivale ilginin zaman içinde azalmaya başladığı da yörede yapılan görüşmelerde bildirilmiştir.

Karamürsel sepeti de Ereğli’ye özel olmamakla birlikte Karamürsel için yerel bir ürün olarak tanınmaktadır. Ancak, özgün üretimi oldukça azalmış olan karamürsel sepetinin yaşatılması için özel çaba göstermek gerekmektedir. Bunun yanı sıra, Ereğli ve çevresinde kestanelikler, zeytinlikler ve meyve bahçeleri bulunmaktadır. Bu yerel ürünler, bölgenin geçim kaynakları olarak balıkçılığın ardından gelmektedir. Üretilen ürünler, beldede kurulan yerel pazarda satılmakta veya Kocaeli ve İstanbul’a gönderilmekle birlikte beldedeki tarımsal üretim büyük oranda etkinliğini yitirmiş durumdadır.

Ereğli, İzmit Körfezi’nde denize girilebilen plajları bulunan bir sahil kasabası olarak belirgin bir doğal zenginliğe de sahiptir. Ayrıca, sahildeki sit alanını destekleyecek potansiyelde olmak üzere arka kısımda da (Suludere, Osmaniye, Sünni Baba ve benzeri) dereler, kestanelikler, zeytinlikler, mesire yerleri ve değirmenler bulunmaktadır. Bu doğal varlıklar, bölgenin turizmine önemli katkı sağlayabilecek niteliktedir. Buna rağmen, yörede turizm gelişmemiş; beldede tek bir pansiyon dahi oluşmamıştır. Turizm gelişmemesine rağmen, beldedeki yazlık konut kullanımının yoğunluğu nedeniyle Karamürsel Ereğli’de nüfus yazları önemli ölçüde artmaktadır. Kentsel sit alanının doğusunda ve batısında yazlık konut sayısı oldukça yüksektir ve sit alanı içindeki konutların da bir kısmı kışları kapatılarak yaz sezonunda kullanıma girmektedir.

Yazlık kullanım dışında ise beldede çok sayıda yapı yılın hiçbir döneminde kullanılmamaktadır. Balıkçılığın gün geçtikçe yerel yaşamdan uzaklaşması ve tarımsal etkinliğin zayıflaması, beldenin sosyo-ekonomik hayatında değişimlere neden olmaya başlamıştır. Beldede çarpıcı oranda bir nüfus kaybı yaşanmamakla birlikte, yerel geçim kaynaklarının ve sosyo-ekonomik yapının değişimine paralel olarak, günümüzde, özellikle kentsel sit alanında çok sayıda yapı terkedilmektedir. Koruma-kullanma dengesi açısından değerlendirildiğinde, özellikle kültür varlığı niteliği taşıyan yapıların sahiplerince kullanımlarının sürdürülmesi, beldenin özgün nitelikleriyle korunabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Beldede kültür varlığı niteliği taşıyan 102 yapının 23’ü tamamen, 6’sı ise kısmen boş durumdadır. Gerçekleştirilen proje çerçevesinde, gözlem yoluyla elde edilen bu veri, yazlık kullanımı olasılığı nedeniyle elbette hata payı içermektedir. Ancak, kullanımda olmamasından dolayı gün geçtikçe yıpranan ve hatta yıkılma aşamasına gelen yapıların varlığı dikkate alındığında, sözkonusu yapılarda kullanım sürekliliğinin önemi göz önüne serilmektedir. 102 yapının 13’ünün strüktürel hasarı bulunmaktadır. Strüktürel hasara ilişkin tespitler, sadece yapıların dışından gözlem yoluyla elde edilen verilere dayanmaktadır ve yalnızca genel tabloyu ortaya koymak üzere değerlendirilmişlerdir. (Şekil 7) Bu verinin bilimsel temele dayandırılması için, her bir yapıda ayrı ayrı ve detaylı inceleme ve araştırma yapılması gerekmektedir.

Bir yerleşmenin özgünlüğünü koruyabilmesi için yerel sosyo-ekonomik yapının da sürekliliğinin sağlanması gerekir. Yapılarda, sokaklarda, tüm yerleşmede yaşamın olanca gerçekliğiyle sürmesi, kentsel korumanın önemsenen önceliklerinden biridir. Bu nedenle, burada anıları, yaşanmışlıkları, yaşamları süregelen Ereğli sakinlerinin ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak beldedeki yerel niteliklerin Ereğli’deki varlıklarının korunması, beldedeki yapıların, sokakların ve bahçelerin korunması kadar büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, Ereğli’nin korunmasını amaçlayan herhangi bir proje de geleneksel, yerel geçim kaynaklarının sürekliliğini gözeterek, Ereğli halkı için, onların yaşam koşullarını iyileştirmek adına ve onlarla birlikte yapılmalıdır.

Karamürsel Ereğli’nin Korunmasına İlişkin Tehditler

Karamürsel Ereğli, günümüzde halen oldukça nitelikli bir fiziksel doku sergilemekle birlikte, geçmişten günümüze beldede kültür varlıkları ve doku açısından önemli kayıplar verilmiştir. Sözkonusu yitimlerin belirlenmesi, sebeplerinin saptanması, beldenin korunması açısından süregelen ve olası tehditlerin incelenmesi, Ereğli’nin sürdürülebilir biçimde korunmasını sağlamak adına büyük önem taşımaktadır.

Yitirilmiş ve Yitirilmekte Olan Kültür Varlıkları

Yitimlere doku ölçeğinden bakmak gerekirse, öncelikle özgün kıyı ilişkisinin değiştiği durumu ele almak gerekmektedir. Yukarıda da kısaca bahsedildiği üzere, yapılan dolgu ile bir balıkçı yerleşiminin vazgeçilmez bileşeni olan iskeleler ve çekek yerleriyle oluşan özgün kıyı hattı, günümüzde yapılardan uzaklaştırılmış; dolgu kısım üzerinde yol ve yeşil alan oluşturulmuş, ancak balıkçı iskeleleri yitirilmiştir. (Resim 8)

Ereğli’ye ilişkin eski fotoğraflar incelendiğinde yerleşmenin özgün bir camiye ve bir hamama sahip olduğu anlaşılmaktadır. (Resim 9) Ancak, her iki yapı da günümüze ulaşamamıştır. Günümüzde mevcut bulunan Ereğli Merkez Camisi tarihî değer ve kültürel varlık niteliği taşımamaktadır.

Bunun yanı sıra, beldede yakın zamana kadar mevcut bulunan yağhane günümüze ulaşmamıştır. Yağhanenin bulunduğu alanda günümüzde niteliksiz bir yapı yer almaktadır. Oysa, sadece kültür varlığı yapının korunmasından da öte, geleneksel üretim yöntemlerinin sürdürülmesi ve sergilenmesi, kültürel süreklilik açısından bir gerekliliktir. Böylesi bir potansiyelin yitirilmesi Ereğli için önemli bir kayıptır.

Doku bütünlüğü açısından zaman içinde geleneksel yapılar yitirilmekte ve yerlerine niteliksiz ve dokuya aykırı yapılar inşa edilmektedir. Yıkılmak üzere terkedilmiş bulunan yapılardaki temel sorun birden fazla kişinin mülkiyetinin yapılarda sürüyor olmasıdır. Yapıların bakım onarım masrafları, kimi durumlarda oldukça ağır bir yük olarak ev sahiplerini zorladığından, ortak mülkiyetteki yapılarda bu konuda anlaşmazlıklar ortaya çıkmakta ve yapılar çözümsüzlüğe terkedilmektedir. Bu sorunda miras yoluyla mülkiyetin intikalinin yanı sıra, beldedeki çok sayıda ikiz yapının varlığı da rol oynamaktadır.

Yürürlükteki Koruma Amaçlı İmar Planı

Sit alanı niteliğindeki bir dokunun korunması için hazırlanan koruma amaçlı imar planları, kimi durumlarda hedeflenenin aksine, özgün niteliklerin yitirilmesine neden olabilmekte ve doku için tehdit oluşturabilmektedir. Ereğli için hazırlanan ve 22.11.2010 tarihinde Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planı(6) da getirdiği, yol genişletmeleri ve düzenlemeleri, yeniden yapımlar, meydan düzenlemesi ve işlev değişiklikleri gibi çeşitli hükümler ve yaklaşımlarla koruma çerçevesinin dışına çıkmakta, belde için tehdit oluşturur hale gelmektedir. (Resim 10)

Geleneksel kent dokularında Anadolu’nun hemen hemen tüm yerleşimlerinde karşılaşılan organik sokak dokusu, Ereğli Koruma Amaçlı İmar Planı’nda niteliksiz bir doku olarak tanımlanmakta, ayrıca sokak ve aralıkların dar olması, araç trafiğine uygun olmadığından dolayı bir sorun olarak ortaya konularak, bu ‘sorunun’ çözülmesi için yol kesitlerinin genişletilmesi önerilmektedir.(7) Oysa kültürel miras açısından nitelikli yerleşmelerde yol genişliklerinin çağdaş kentler için tanımlanan normlara uyması veya uydurulması beklenmemelidir. Böylesi kentlerde dokunun ve yerleşmenin özgün niteliği zaten sözü edilen dar sokaklar, çıkmazlar, aralıklar ve iç bahçelerden oluşmaktadır. Hizmet araçlarının bu dokuya ulaştırılamaması da dokunun yok edilmesi için gerekçe olarak kabul edilemez. Pek çok tarihî kentte, mevcut özgün fiziksel dokuya müdahale etmeden, yangın önlemleri ve müdahalesi için özel projeler geliştirilmektedir.

Yapı ölçeğindeki düzenlemeler açısından incelendiğinde ise, Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamında, toplam 100 yapının “mevcut konumuyla” korunduğu bildirilmektedir.(8) Ancak halihazır harita ile Koruma Amaçlı İmar Planı çakıştırıldığında, bu yapıların önerilen yol genişliğiyle birlikte korunmasının mümkün olmadığı ve Koruma Amaçlı İmar Planı’nda da yapıların mevcut konum ve biçimlerinden kaydırıldığı görülmektedir. (Resim 11)

Alanda yol genişletmelerin yanı sıra yeni yolların açılması da önerilmektedir. Açılması önerilen bu yollar için kimi durumda korunması gerekli yapıların yıkılması ve parsel içinde yeniden inşa edilmesi önerilmiştir.(9) (Resim 12) Yeni yol açılması için özgün yapıların yıkılıp yeniden inşa edilmeleri, koruma anlayışıyla taban tabana zıt bir duruma işaret etmektedir.

Yerinin değiştirildiği raporda açıkça belirtilen yapılar haricinde, kimi kültür varlığı yapılar ise niteliği vurgulanmadan yol veya park düzenlemesi için yok sayılmışlardır. Yol ve park düzenlemeleri için sit alanındaki 102 kültür varlığı yapıdan 16’sının yıkılacağı öngörülmektedir. Bu yıkımların süreci incelendiğinde, sit alanında belirlenen 18 kültür varlığı yapının, Koruma Amaçlı İmar Planı’nda nitelikli yapı olarak işaretlenmemiş olduğu görülmektedir.

Bütün bunların ötesinde, Koruma Amaçlı İmar Planı’nda koruma ilkelerine uygun olmayan diğer bir yaklaşım da yıpranmış durumdaki kimi yapıların rekonstrüksiyonunun önerilmesidir. Alandaki 12 yapının rekonstrüksiyonu önerilmektedir. Koruma Amaçlı İmar Planı’nın hazırlandığı 1/1000 ölçek, herhangi bir yapıya yönelik rekonstrüksiyon kararı alınması için uygun değildir. Özellikle strüktürel nedenlerle zorluklar yaşanan bir yapıda rekonstrüksiyon kararı birebir yapı üzerinde detaylı ve bilimsel araştırmalara dayanmak zorundadır. Böyle bir koşulda rekonstrüksiyon, diğer tüm olasılıklar elendikten sonra, en son tercih edilecek yöntemdir.

Yeşil alanlar ve kentsel / kamusal mekanlara ilişkin olarak Koruma Amaçlı İmar Planı incelendiğinde, Ereğli’nin bir meydana gereksinimi olduğu varsayımından hareketle, caminin yakınlarında ciddi oranda yıkım öngörülmektedir. Ereğli’nin özellikle de yapay olarak oluşturulan bir meydana ihtiyacı bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Ereğli sakinleri mevcut durumda sahildeki kahvelerde ve cami önünde sosyalleşmek üzere biraraya gelebilmektedir. Koruma Amaçlı İmar Planı çerçevesinde önerilen meydanda korunması gerekli yapılardan 8’inin meydan düzenlemesi için yıkılacağı anlaşılmaktadır.

Yeşil alanlar değerlendirildiğinde ise Koruma Amaçlı İmar Planı’nda Ereğli’nin geleneksel dokusunda yeşil alan kullanımının düzensizliği vurgulanmaktadır.(10) Ancak, Ereğli gibi özgün dokularda yeşil alanların kullanımında “düzen” aramak, koruma disiplininin çerçevesine sığmamaktadır. Bu tür dokuların özgünlüğü, çağdaş yerleşimlerin alışılagelmiş düzeni dışında, kendiliğinden oluşan ve daha karmaşık nitelik gösteren farklı bir düzene sahip olmalarıdır.(11) Plan’da Ereğli’de konutlar arasında yer alan çıkmazlarda, aralıklarda ve iç bahçelerde su elemanları, çiçeklikler, heykeller önerilmesi, mevcut özgün dokunun plan yapıcılar tarafından okunamamış olduğunun güçlü kanıtlarıdır.

SONUÇ

Kocaeli Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi olarak hazırlanan proje sürecinde, Karamürsel Ereğli’nin planlı koruma kapsamında, katılımcı ve bütüncül bir yaklaşımla korunma olasılıklarını tanımlamak ve başlatmak adına, beldeyi tanımaya, belgelemeye yönelik kaynak taramasıyla envanter çalışması ve katılımcı yaklaşıma ilişkin etkinlikler ile tanıtım etkinlikleri gibi aşamalar izlenmiştir. Beldeyi tanımak ve belgelemek amacıyla yürütülen süreçte, öncelikle proje ekibi tarafından alanda envanter çalışması yürütülmüş; kentsel sit alanındaki tüm yapılara ilişkin tablo ve fişler oluşturulmuştur. (Örnek tablo için bkz. Resim 3)

Proje ortağı olan Karamürsel Çevre Kültür Derneği işbirliğiyle, beldede yerel katılımı sağlamak adına etkinlikler düzenlenmiştir. Bu etkinlikler arasında 29 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen “Dünyadan ve Türkiye’den Örneklerle Kültürel Miras ve Ereğli Üzerine Düşünceler” başlıklı halk toplantısı ve buna paralel olarak düzenlenen fotoğraf sergisi öncelik taşımaktadır. (Resim 13) Bunun yanı sıra, Karamürsel’in bütüncül bir yaklaşımla korunabilmesi için zemin oluşturulması adına Karamürsel Dere Ekosisteminin Korunması, Organik Tarım Paneli, Kestaneliklerin Korunması, Karamürsel’de Balıkçılık konulu diğer etkinlikler kısa vadede gündeme gelecek projeler olarak planlanmaktadır.

Karamürsel Ereğli’nin sürdürülebilir biçimde korunmasının sağlanması adına, beldenin tanınırlığının artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, proje çerçevesinde yürütülen envanter çalışmasının bir ürünü olarak Karamürsel Ereğli Mimari Miras Haritası hazırlanmış ve dağıtılmıştır.

Sözkonusu başlıklara ilişkin olarak sürecin geliştirilmesi ve Ereğli’nin katılımcı ve bütünleşik bir yaklaşımla korunabilmesi adına Kocaeli Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında başlatılan bu çalışmanın önümüzdeki süreçte daha da genişletilerek diğer projeler için bilimsel altlık oluşturması hedeflenmektedir.

KAYNAKLAR

Amsterdam Bildirgesi, 1975, Amsterdam Kongresi.

KAİP RAPORU, 2010, “Ereğli (Kocaeli) Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Açıklama Raporu”, Devingen Planlama LTD. Şti, Kocaeli, Kasım 2010.

KOÜ BAP, 2015. “Karamürsel Ereğli Kentsel Sit Alanı’nın Koruma Sorunsalını Yerel İnisiyatif İşbirliğiyle Değerlendirme ve Çözümleme Önerisi,” Kocaeli Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi, Kocaeli. [Proje Ekibi: Nurdan Kuban (proje yürütücüsü), Emre Kishalı (araştırmacı), Gül Köksal (danışman), Ahmet Akgüner (danışman)]

Tarihi Kent ve Kentsel Alanların Korunması ve Yönetimi için Valetta İlkeleri, 2011, Paris, ICOMOS.

Tarihi Kentlerin ve Kentsel Alanların Korunması Tüzüğü (Washington Tüzüğü), Ekim 1987, Washington, ICOMOS.

URL1. Nüfus Verileri, www.nufusu.com/ilce/karamursel_kocaeli-nufusu [Erişim:15.06.2015]

NOTLAR

1. Amsterdam Bildirgesi, 1975.

2. KOÜ BAP, 2015.

3. KOÜ BAP, 2015.

4. URL1.

5. KAİP, 2010, s. 36.

6. KAİP, 2010.

7. KAİP, 2010, s. 42 ve s. 52.

8. KAİP, 2010, s. 56.

9. KAİP, 2010, s. 60.

10. KAİP, 2010, s. 44.

11. Tarihi Kentlerin ve Kentsel Alanların Korunması Tüzüğü, 1987 / Tarihi Kent ve Kentsel Alanların Korunması ve Yönetimi için Valetta İlkeleri, 2011.

Bu icerik 4244 defa görüntülenmiştir.