428
KASIM-ARALIK 2022
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Başkentte Organize Kent Suçu
    Nihal Evirgen, ODTÜ Mimarlık Bölümü Doktora Öğrencisi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK TARİHİ

Sessiz Bir Diyalog Mekânı: Avusturya Altach Müslüman Mezarlığı

Gökhan Mura, Dr. Öğr. Üyesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü

Bernardo Bader tarafından tasarlanan ve Ağa Han Ödülü sahibi Altach Müslüman Mezarlığı, 2012 yılında hizmete açılarak farklı kültürlerden gelen topluluklar arasında simgesel bir aracı rolü üstleniyor. Yazar, yapının “sağladığı hizmetin yarattığı aidiyet ve geleceklerini yeni vatanlarında sürdürmek isteyenlere sağladığı toplumsal güvencenin açtığı alan çerçevesinde çok kültürlü bir birlikte yaşamı konuşmaya davet ettiğini” ifade ediyor.

 

Bu çalışma genel çerçevesiyle tasarım ve göç ilişkisi bağlamında tasarımın, göç sebebiyle ortaya çıkan çetrefilli meselelerin çözümlenmesi yolunda bize sağlayabileceği olanakları mimarlık, mekân ve kullanıcı deneyimi üzerinden tartışmaya açmayı amaçlamaktadır. Yazıda, Avusturya’nın Vorarlberg eyaleti Altach kentinde inşa edilmiş olan Altach Müslüman Mezarlığı örneği üzerinden bir mimari eserin Avusturya toplumunun farklı inançlardan gelen bireyleri arasında tasarım aracılığıyla inşa ettiği diyalog ele alınıyor. Bu noktadan hareketle yazı, tasarımın müzakere yaratma gücünü ve tasarlanmış bir mekânın göç sonrası (post-migrant) toplumlarda, o toplumun çeşitli unsurları arasında diyalog yaratabilme becerisini tartışmayı amaçlıyor. Bu doğrultuda Altach Müslüman Mezarlığı, eserin ortaya çıkmasında katkıda bulunan çeşitli kişilerin görüşleri, eser hakkında yazılmış metinlerin ışığında ve yazarın kendi saha ziyaretinde edindiği mekân deneyimiyle değerlendirilecektir.

Göç, farklı sebeplerle ve farklı coğrafyalar arasında olsa da sürekli olarak dünya gündeminde olan bir konudur. Günümüzde de gerek savaşlar, siyasi gerekçeler veya ekonomik sebepler yüzünden gerekse iklim krizi etkisiyle insanlar farklı bölgeler ya da farklı ülkeler arası göç etmektedir. Göç meselesinin güncelliği bizi aynı zamanda göçün uzun vadede etkileri üzerinde de düşünmeye yönlendirmektedir. Göç, göçmenleri, göç edilen topraklarda daha önceden yerleşik olan yaşayanları ve göç etmeyip geride kalanları da etkiler. İster zorunlu ister gönüllü olsun, coğrafi hareketlilik ve insanların kitlesel olarak yer değiştirmesi kültürü de şekillendirir. Göç edilen coğrafyada ve anavatanda yer alan yapılı çevreyi, maddi ve görsel kültürü etkileyen göç, bu ağlara dahil olan canlı, cansız her aktörü zihinsel ve fiziksel olarak değiştiren bir olgu olarak, tasarımla da doğrudan ilişkili bir konudur. Simons’ın[1] tanımıyla, var olan durumu tercih edilen doğrultuda değiştirme etkinliği olan tasarım, kitlesel yer değiştirmeyle kişisel ve toplumsal ihtiyaçların yeniden tanımlanması ve tasarım süreçlerine dahil olan ve tasarımla mümkün kılınan hizmetlerden faydalananların ve bu kişilerin beklentilerinin göçler sonucu değişmesi sebebiyle göçten doğrudan etkilenir.

Göç ve tasarım ilişkisini tartışmak bize hem göçe hem tasarıma bakış açılarımızda bir yenilik sağlayacaktır. Günümüzde çoğunluğu zorunlu olarak yer değiştiren insanların bileşenlerini oluşturduğu karmaşık göç ağlarında görünür olan acil ve adil çözümler gerektiren güncel göç meselelerinin ötesinde, göçe daha uzun bir zaman ölçeğinden baktığımızda, coğrafyalar ve kültürler arası göç etmiş insanların ürettiği göç kültürünün tasarlanmış çevreye ve görsel ve maddi kültüre etkilerinin yerleşikliğini görmek mümkün olur. Göçmenlerin zamanla geçicilikten kalıcılığa geçişinde göçmenin ölümü ve defnedileceği yer, değişen göçmen kimliğinin pekiştirilmesi, yeni memleket aidiyetinin oluşması ve göç-sonrası toplumların şekillenmesine etki eder. Göçmen mezarlıkları işte bu tartışma alanının görsel tezahürü olarak karşımıza çıkar. Altach Müslüman Mezarlığı da bu tartışmayı merkeze alarak tasarlanmış ve uygulamaya geçirilmiş bir eser olarak göç ile şekillenen tasarım ve maddi kültürün tartışmaya değer örneklerindendir.

GÖÇMENLER VE MEZARLIKLAR

Göç çalışmaları yazınında 1990’lardan itibaren, o güne kadar göçmen-ev sahibi veya sıla-gurbet gibi karşıt ikililer ve göçmen topluluklarının yaşadıkları ülkedeki egemen kültür ile olan ilişkileri üzerine kurulan tartışmalar zamanla toplum ve kültür yapısının farklı kültürlerin etkileriyle birbirleriyle diyalog kurarak evrildiği ulus-ötesi toplum kavramsal çerçevesi ekseninde tartışılmaya başlanmıştır.[2] Son yıllarda, göç alan toplumların, göç etkisiyle şekillenen kültürü ve bu kültürün maddi tezahürü olan tasarlanmış çevre ekseninde yapılan çalışmalarda, bu toplumların geçmişlerindeki çok kültürlü yapının yansıdığı mezarlıkların yapısı da yeniden tartışılmaya başlanmıştır.[3] Göç nedeniyle kültürel çeşitliliği artan toplumlarda göçmen ve azınlık topluluklarının kültürel katılımı, dışlanması ve entegrasyonu üzerine Avrupa'daki kamusal aidiyet alanları olarak mezarlıklar ve krematoryumlar üzerine araştırmanın yer aldığı makalede, mezarlıkların bir toplumdaki tarihsel, politik, kültürel ve dini değişiklikleri yansıtan sosyal ve kültürel varlıklar olarak toplumların ve insanların tarihini izlemek için kullanılabileceği ifade ediliyor.[4] Göç sonrası toplumlarda mezarlıklar, hem maddi hem de manevi boyutlarında birçok sembolik anlamın birleştiği sosyal alanlar olmakla kalmaz, toplulukların kimliklerini ifade edebildikleri ve toplum içindeki farklı kimliklerini müzakere ve inşa ettikleri alanlar olarak işlev görürler.[5] Diasporada vefat eden göçmenin mezar yerinin ve kültürel defin geleneklerinin karşılanması ve bu ihtiyacın toplumun diğer kesimleriyle birlikte tartışılması göçmenin yeni toplumuna aidiyet hissinin gelişmesine ve göç-sonrası toplumlarda gelişen birlikte yaşama kültürüne katkısı bir süredir tartışılmaktadır.[6] Ancak, mezarlıkların tasarımı üzerine aynı yoğunlukta bir tartışma bulunmamaktadır. Bu yazı göçmenlerin anavatandan taşıdıkları inançlarının doğrultusunda defnedildiği yeni mezarlık yapıları ve içerdiği mezarlar ile cisimleşen kültür dışavurumunun tasarım aracılığıyla hakim kültür ve toplumun diğer üyeleriyle sürekli, etkili ve sürdürülebilir bir diyalog kurulmasının önünü açtığı görüşünü ileri sürmektedir. Göçmen mezarları ve mezarlıklarının bir tasarım terminolojisi bakış açısı aracılığıyla tartışılması göç sonrası toplumlara yönelik müzakere ve mutabakat süreçlerini yeni bir perspektiften algılamamıza yardımcı olacaktır. Avusturya’daki Müslüman nüfusun önemli bir bölümü konuk işçi olarak Avusturya’ya gelen Türkiye ve Balkanlar kökenli Müslümanlardır.[7] Avusturya’da yerleşik olan Müslüman göçmenlerin ilk neslin çoğunluğu emekli olmuş, yaşları ilerlemiş insanlardır. Bu göçmenlerin bir kısmı anavatanlarına dönse de çoğunluğu ya Avusturya’da kalmıştır ya da ulus-aşırı göçmenler olarak aidiyet hissettikleri iki ülkede birden, anavatanlarında ve yeni vatanlarında yaşamaktadır. Müslüman göçmen nüfusu yaşlanmaya başlayınca ölen Müslüman göçmenlerin nerede defnedileceği meselesi sıklıkla gündeme gelir olmuştur. Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Avusturya’da da anavatanlarına defnedilmek isteyen göçmenlerin naaşları çeşitli özel kuruluşların sağladığı hizmetlerle ülkelerine gönderilebilmektedir.[8] Ancak Müslüman göçmenlerin bir kısmı öldükten sonra anavatanlarına değil Avusturya’da gömülmek istemektedir. Avusturya’da kalıcı olarak yerleşmeye karar veren ve burada ölen Müslümanların kendi geleneklerine uygun şekilde defnedilebilmesi için uygun mezarlıklar ihtiyacı belirginleşmiştir. Avusturya İslam Federasyonu başkanı Fuat Saraç’ın Altach Müslüman Mezarlığı’nın açılışında yaptığı konuşmada söylediği “Vatan 'insanın doğduğu yerdir' denirdi. Sonra, ‘vatan insanın doyduğu yerdir’ denildi. Bence vatan, insanın gömülmeyi istediği ve son huzuru bulduğu yerdir." sözleri, bu mimari eserin yapılmasını gerektiren toplumsal dönüşümü ve bu mimari eser aracılığıyla ifade edilmek istenileni açıkça otaya koymaktadır. Göç yoluyla Avusturyalı olan Müslümanlar Avusturya’da kalıcı olma niyet ve arzularının gerçekleşebildiği, kendilerini ait hissettikleri toprağa, kendilerini ait hissettikleri kültürel ve dinsel kimliğin geleneklerine uygun şekilde defnedildikleri bir mekânı arzuladıklarını açıkça dile getirmişlerdir.[9] Bu talebin gerekçesinin Avusturya toplumu ve Vorarlberg eyaleti yöneticileri tarafından karşılanma şekli de Altach Belediyesi’nin mezarlık inşası yönünde desteği de tahayyül edilen yeni Avusturya toplumu hakkında yeni bir diyalog başlatmıştır.[10]

Mezarlıklar, birbirine karşıt iki temel görüş tarafından ya toplumu olduğu gibi yansıtan, toplumun aynası olan ya da idealize edilmiş bir toplum modeli tahayyülü sunan törensel mekânlar olarak görülmüştür. Mezarlıklar yalnızca önceden var olan topluluklara dayanan bir törensel mekânlar mirası oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda mekân aracılığıyla yeni toplulukları doğurur ve bu yeni toplulukları çeşitlendirir, yeniden üretir ve sürdürür.[11] Dolayısıyla Avusturya’da inşa edilecek yeni bir Müslüman mezarlığının tasarım fikri bile yeni bir toplum yaratma umuduna yönelik diyaloğu başlatabilir. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Müslüman mezarlıkları ya da Müslümanların da defnedildikleri mezarlıklar bulunmaktadır.[12] Bu mezarlıkların bir kısmı 20. yüzyılda yaşanan planlı işgücü göçü öncesinde ülkelerinde yaşayan Müslümanlara defin olanağı vermiştir. Avusturya’da da Müslümanların kendi gelenekleri doğrultusunda belirli bir alanına defnedilebildiği Viyana mezarlığının yanında, ilk Müslüman mezarlığı 2008 yılında yine Viyana’da açılmıştır. Avusturya’daki çeşitli dini toplulukların yönetimiyle hizmet vermeye devam etmektedir. Avusturya’daki ikinci Müslüman mezarlığı olan Altach Müslüman Mezarlığı ise Altach Belediyesi tarafından yönetildiği için Viyana’da bulunan diğer Müslüman mezarlığından farklı olarak İslam’ın her mezhebinden vatandaşın defnedilebileceği bir mezarlıktır. Ancak buraya defnedilebilmek için Vorarlberg eyaletinde ikamet etmek gereklidir.[13]

AİDİYET HİSSİNİN SOMUTLAŞTIRILMASI YOLUNDA TASARIM KARARLARI

Altach Müslüman Mezarlığı, 2012 yılında Avusturya’nın en batı ucunda bulunan ve yerleşik göçmen nüfusunun yoğun olduğu Vorarlberg eyaletinin Altach kentinde hizmete açılmıştır. Vorarlberg eyaletinin nüfusunun yaklaşık % 8’ini Müslümanlar oluşturur.[14] Mezarlık da bu Müslüman nüfusa hizmet etmesi için inşa edilmiştir. Mezarlık, proje için açılan yarışmayı kazanan ve mimarlık ofisi de Vorarlberg eyaletinde bulunan mimar Bernardo Bader tarafından tasarlanmıştır. Mescit iç mekân tasarımı ve kıble duvarını oluşturan perde duvar, ahşap süslemeler ve kufi yazılar ile mescidin halıları ise Bosna-Hersek doğumlu Avusturyalı mimar ve sanatçı Azra Aksamija tarafından yapılmıştır.[15] Voralberg’e özgü yerel mimari ögeler, tasarım malzemeleri ve bilgi birikiminin, İslam kültürüne ait süsleme, motif ve mimari ögelerle birlikteliği ve uyumu, hedeflenen göç sonrası Avusturya toplumunun unsurları arasındaki diyalog temelli birliktelik ve uyuma referans vermektedir.[16] Yapı 2013 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü almıştır. Ağa Han 2013 ödül döngüsü jüri raporunda çağdaş Müslüman toplulukların, büyük ölçekli hareketler tarafından tanımlanan bağlamlarda ve sürekli olarak kimlik ve vatan kavramları üzerinde müzakere edilen bağlamlarda yaşadığına yapılan vurgu sonrası Altach Müslüman Mezarlığı’na referansla ödül döngüsünü tanımlayan baskın temalardan birinin yaşamı ve yaşayanları onaylamanın bir yolu olarak ölümün ağırbaşlı haysiyetinin kucaklanması olduğunun altı çizilmektedir.[17] Raporda ayrıca binanın açık alanlarıyla mezarlığı çevreleyen peyzaj ile bir diyalog halinde olduğuna, Altach Müslüman Mezarlığı’nın bir müzakere alanı olduğuna özellikle vurgu yapılmıştır. Bir mimari eser olarak Altach Müslüman Mezarlığı’nın imkan sağladığı diyalog çerçevelerini tasarım sürecinin katılımcıları ve tasarım-kullanıcı ilişkisi eksenlerinde genişletebiliriz. Fikir aşamasından yarışma aşamasına, mimari projenin seçilmesinden uygulama aşamasına kadar olan her adımda mezarlık yapısının yeri, ihtiyaçları, farklı dini cemaatlere nasıl hizmet vereceği ve tasarım hassasiyetleri çeşitli dini cemaatlerin katıldığı toplantılarla şekillendirilmiştir. Bu toplantılara Vorarlberg’te cemaatleri olan çeşitli din, mezhep ve toplulukların temsilcileri katılmış, tasarım karar verme süreçleri her aşamada bu temsilcilerin de katılımıyla ilerlemiştir.[18] Mezarlık, Avusturya toplumu ile bu toplumun içindeki Müslüman nüfus ile olan kültürel diyaloğu pekiştirme hizmetinden önce, Avusturya’daki Müslüman cemaatleri arasında bir görüş alışverişini sağlamıştır. Süreç tam anlamıyla bir katılımcılı tasarım süreci olarak yürümese de verdiği hizmetin gerektirdiği tasarımın ötesinde sembolik değeriyle de göz önünde bulunacak olan bir binanın tasarımı sürecinde çeşitli toplulukların temsilcilerinin görüş alışverişi yapılması görsel sembolizmin ötesinde tasarım yöntem ve süreçleri aracılığıyla bir müzakere inşa ederek Altach Müslüman Mezarlığı’nı bir diyalog binası olarak öne çıkartmaktadır.

Yapının coğrafyaya yayılan kademeli yapısıyla kendisini çevreleyen peyzaj ile kurduğu diyalog, mimarın ürettiği mekânsal deneyimin bir parçasıdır.[19] Alp Dağları coğrafyasında görmeye alışık olmadığımız İslami görselliğin, yerel ve uluslararası tasarım anlayışıyla birleşiminin bu coğrafyayı çok iyi bilen bir mimar tarafından oldukça ölçülü kullanılmasının, binanın tasarım sürecinde de mimarın kendi zihninde yürüttüğü bir diyaloğun onu ulaştırdığı uyumlu bir birlikte varoluş fikrinin sonucu olduğunu, binanın tanımladığı müzakerenin ilk önce mimarın kafasında cereyan ettiğini iddia edebiliriz. İbadet ve defin işlemine hazırlık için tasarlanmış kapalı ve yarı kapalı alanlardan, kapalı dua alanı ve sadece üstü kapalı avludan alçak duvarlarla çevrili, duvarlarla defin alanları arasında ferah bir mesafe sunan, açık mezarlık bahçesine geçişin de sembolik bir geçişi temsilin yanı sıra ziyaretçiye yürüdükçe açılan bir görüş alanı sunarak bir ferahlık duygusu iletmekte olduğunu söyleyebiliriz. Mekânın, ana kapıdan girdikten ve birkaç mekândan geçtikten sonra bahçeye açılan tasarımı, sadece defin için gerekli açık alana ulaşımı değil aynı zamanda bir dünyadan diğerine geçişin sembolizmini de sunmaktadır. Müslüman geleneklerine uygun olarak hazırlanılan, namazı kılınan cenazenin defin için bahçeye taşınmasına olanak veren bu geçiş mekânı aynı zamanda naaşın kapalı ve yarı kapalı mekânlarda düzenlenen dini ritüellerden sonra yeniden açık havaya ve son olarak Avusturya toprağına kavuşmasını sağlaması da anlamlıdır. Mimarinin yol gösterdiği ve olası kıldığı bu kavuşmanın, göçmen bedeninin, göçmenin kültürel kimliğinden ve inançlarından feragat etmeden toprağa verilmesini ve göçmenin kültürel aidiyeti ile birlikte yeni vatanında sonsuza kadar kalabilmesi düşüncesinin sembolik olarak da iletilmesini sağlamaktadır.

Altach mezarlığının Müslümanlara defin hizmeti sunmasının topluluklar arası diyalogun sürdürülmesine katkısının ötesinde, bu diyaloğu tasarım aracılığıyla görsel olarak ortaya koyması da bu yapıyı ön plana çıkartmaktadır. Dolayısıyla bu mezarlığın asıl etkileyici yönünü, incelikle ve çok başarılı soyutlamalarla tasarlanmış mezarlık binası değil, mezarlığın defin alanı ve mezarların kendileri oluşturuyor. Mezarlığın ana girişinden ulaşılan define hazırlık ve ibadet kısımlarından geçtikten sonra ulaşılabilen mezarlık defin alanı, birbirinden alçak duvarlarla ayrılmış 5 ayrı bölümden oluşuyor. Bu bölümler, mezarlığı çevreleyen alçak duvarın her bölmede kesintilere uğraması ve aralıklar vermesi sayesinde mezarlık defin alanlarına aynı zamanda dışarıdan da ulaşılabilmesini sağlamaktadır. Altach Müslüman Mezarlığı, çoğunluğu göç yoluyla ülkeye gelmiş ve yerleşmiş olan Müslüman Avusturyalıların yeni memleketlerinin toprağına defnedilmesine müsaade eden bir yapı olmanın ötesinde, toplumdaki herkesi bu aidiyet duygusunu ve çoğulcu kültürü kıvançla görünür kılan mekâna davet eden açık tasarımıyla göç ile oluşan toplumsal sürtüşmelerin, yanlış anlaşılmaların ve yersiz korkuların giderilmesi yolunda tasarımla pekiştirilen bir diyaloğa davet etmektedir. Bu sakin mimari tasarımın açıklığını ve mekânın davetkarlığını hemen birkaç kilometre ötede Hohenems beldesinde bulunan tarihî Yahudi mezarlığının yükseltilmiş duvarları ve kilitli kapsının oluşturduğu tezat daha belirgin olarak ortaya koymaktadır. Burada bir dini cemaatin toplumsal entegrasyona açık olup olmadığını değil, Yahudi mezarlığının inşa edildiği dönemlerdeki toplum anlayışının ve 2. Dünya Savaşı öncesi ve süresince mezarlığın maruz kaldığı toplumsal ve siyasal öfkenin[20] dikte ettiği korumacı ayrışma ihtiyacının günümüzde değiştiğini ve mimari tasarımın bu değişimi teşvik edecek yönde, toplumsal tartışmalara katkıda bulunacak şekilde ortaya konduğunu belirtmeye çalışıyorum.

Bu açıdan bakılınca Altach Müslüman Mezarlığı’nın sadece bir mimari eser olarak ülkedeki Müslüman göçmen kültürü ile Hristiyan çoğunluk arasında çoğulcu toplum temelinde bir diyalog oluşturmanın temsili olmanın ötesinde Müslüman toplum içindeki itikat farklılıklarının da diyalog kurmasını teşvik eden, bu diyaloğun farklılıkların yan yana gelerek katkıda bulunduğu çoğulcu bir Müslümanlık tanımının da tezahürü olan bir mekân olduğu savlanabilir. Buradan hareketle, tasarımla olası kılınan bu her iki diyalog düzleminin de birlikte Avusturya’nın toplumsal dönüşümüne katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.

SONUÇ: TASARIMIN TOPLUMSAL MÜZAKERE VE MUTABAKAT GÜCÜ

Bir göç sonrası toplumda göçmenler için ya da göçmenler tarafından yaratılan mekânlar, göç alan bir toplumun göç sonrası topluma geçiş sürecindeki müzakere alanlarını da oluştururlar. Kamuya açık resmi ya da özel mekânlar, örneğin okullar, ibadethaneler, dükkanlar ya da restoranlar bu müzakerenin görsel ve fiziksel tezahürleridir. Altach Müslüman Mezarlığı da göç sonrası bir Avusturya’nın, göçle ya da başka sebeplerle Avusturya’ya gelen ve kalan, yaşamının sonunda da orada gömülmeyi tercih eden Müslüman Avusturya vatandaşlarının kendi inanç ve itikat kimliklerini koruyarak Avusturya toplumunun bir parçası olduklarının göstergesi, Avusturya’nın bir göç sonrası toplum olma yolunda olduğunun tasarım yoluyla şekillenen fiziki tezahürüdür.

Altach Müslüman Mezarlığı Avusturya’da nesiller boyu yerleşik olma niyetinin doğurduğu ihtiyacın bir tasarım fikrine dönüşmesi, fikrin de mimari tasarım aracılığıyla nesneleşmesiyle birlikte göçmenlerin yeni vatanlarına ve onun toprağına duydukları bağlılığı ortaya koyuyor. Bağlamını sadece coğrafyadan ya da mekânın üretildiği yerin kültürel referansları dışında mimari eseri kullanacak ve onu her gün görecek insanların farklı coğrafyalardan getirdikleri kültürden ve bu kültür üzerinden kurmak istedikleri kimlik inşası ve kişisel sembolik ifade alanının pratiklerinden alan bir mimarlık anlayışı göç alan toplumların göç-sonrası toplumlara dönüşümünde tasarlanmış bir çevrede bu farklı kültürlerin karşılıklı olarak birbirine referans olarak geliştiği eş-yaşam pratiklerinin gelişebilmesi için de diyalog mecraları oluşturuyor. Altach Müslüman Mezarlığı bir mimari eser olarak, bu eseri ortaya çıkaran süreçte yürütülen kapsayıcı karar verme süreçleri ile işleyen tasarım faaliyetleri ile göç ile şekillenen bir toplumda göçün etkilediği farklı bireyler ve kültürler arasında diyalog kuruyor. Altach Müslüman Mezarlığı’nın bizleri binanın tasarımının sembolizminin ötesinde, sağladığı hizmetin yarattığı aidiyet ve geleceklerini yeni vatanlarında sürdürmek isteyenlere sağladığı toplumsal güvencenin açtığı alan çerçevesinde çok kültürlü bir birlikte yaşamı konuşmaya davet ettiğini söyleyebiliriz. Altach Müslüman Mezarlığı tasarım göç ilişkisi tartışmalarına somut bir katkı koymakta, tasarımın toplumsal müzakere gücünü ve bu müzakerenin sonucu ulaşılan mutabakatı sembolize etme ve sergileme gücünü bize açıkça göstermektedir.

*Fotoğraflar yazar tarafından çekilmiştir.

NOTLAR

[1] Simon, Herbert A., 1988, “The Science of Design: Creating the Artificial”, Design Issues, cilt:4, sayı:1/2, ss.67-82.

[2] Bürkle, Stefanie, 2016, Migration von Räumen, Vice Versa Verlag, Berlin.

[3] Tarrés, Sol; Solé Arraràs, Ariadna; Moreras, Jordi, 2018, “The Other Dead. An Ethnohistorical Approach to Religious Diversity in the Spanish Cemeteries”, Diversité Urbaine, sayı:18, ss.11-29. Jedan, Christoph; Kmec, Sonja; Kolnberger, Thomas; Venbrux, Eric; Westendorp, Mariske, 2020, "Co-Creating Ritual Spaces and Communities: An Analysis of Municipal Cemetery Tongerseweg, Maastricht, 1812-2020", Religions, cilt:11, sayı:9, 435, ss.1-21.

[4] Jedan; Kmec; Kolnberger; Venbrux; Westendorp, 2020, ss.1-21. “Cemeteries and Crematoria as Public Spaces of Belonging in Europe: a Study of Migrant and Minority Cultural Inclusion, Exclusion and Integration” başlıklı bu uluslararası araştırmanın detaylarına

https://heranet.info/projects/public-spaces-culture-and-integration-in-europe/cemeteries-and-crematoria-as-public-spaces-of-belonging-in-europe-a-study-of-migrant-and-minority-cultural-inclusion-exclusion-and-integration/ sayfasından ulaşılabilir.

[5] Hunter, Alistair, 2016a, “Staking a Claim to Land, Faith and Family: Burial Location Preferences of Middle Eastern Christian Migrants”, Journal of Intercultural Studies, cilt:37, sayı:2, ss.179-194. Hunter, Alistair, 2016b, “Deathscapes in diaspora: contesting space and negotiating home in contexts of post-migration diversity”, Social & Cultural Geography, cilt:17, sayı:2, ss.247-261.

[6] Akkaymak, Guliz; Belkhodja, Chedly, 2020, “Does Place Matter? Burial Decisions of Muslims in Canada”, Studies in Religion / Sciences Religieuses, cilt:49, sayı:3, ss.372-388.

Balkan, Osman, 2015, "Burial And Belonging", Studies in Ethnicity And Nationalism, cilt:15, sayı:1, 2015, Wiley, ss.120-134. Swensen, Grete; Skår, Margrete, 2019, “Urban cemeteries’ potential as sites for cultural encounters”, Mortality, cilt:24, sayı:3, ss.333-356.

[7] Grabherr, Eva, 2013, The Islamic Cemetery Altach, BUCHER, Hohenems.

[8] ATİB Cenaze Nakli Yardımlaşma Fonu, Avusturya Cenaze Fonu, Islamische Bestatung, Anadolu Bestatung gibi çeşitli dernekler üyelerinden aldıkları ücret karşılığı bu hizmetleri sağlamaktadır.

[9] “Avusturya'daki 2. Müslüman Mezarlığı Açıldı”,

https://www.ha-ber.com/avusturyadaki-2-musluman-mezarligi-acildi/41958/ [Erişim: 22.02.2022]

[10] Grabherr, Eva, 2013.

[11] Jedan; Kmec; Kolnberger; Venbrux; Westendorp, 2020, ss.1-21.

[12] Sol; Ariadna; Jordi, 2018, ss.11-29.

[13] Grabherr, Eva, 2013.

[14] Mamdani, Mahmood; Adjaye, David; al-Harithy, Howayda; Desvigne, Michel; Merican, Kamil; Mori, Toshiko, Sikander, Shahzia; Tabanlıoğlu, Murat; Shu, Wang, 2013, Report of the Master Jury: The 2013 Cycle of the Aga Khan Award for Architecture,

https://s3.us-east-1.amazonaws.com/media.archnet.org/system/publications/

contents/9916/original/DTP102302.pdf?1416842387

[Erişim: 23.02.2022]

[15] Akšamija, Azra, 2014, “Cultivating Convergence: The First Islamic Cemetery in Vorarlberg, Austria”, International Journal of Islamic Architecture, cilt:3, sayı:1, ss.31-146.

[16] Akšamija, 2014, ss.31-146.

[17] Mamdani; Adjaye; al-Harithy; Desvigne; Merican; Mori; Sikander; Tabanlıoğlu; Shu, 2013.

[18] Grabherr, 2013.

[19] Çalışma ziyareti sırasında yazarın deneyimi de bu yönde olmuştur.

[20] https://www.jm-hohenems.at/en/jewish-quarter/jewish-cemetery adresinden ulaşılan web sayfasında Hohenems Yahudi Mezarlığı ile ilgili daha detaylı bilgilere ulaşılabilir.

Bu icerik 1109 defa görüntülenmiştir.