421
EYLÜL-EKİM 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNCEL

Bir Uzun Koruma Mücadelesi: Tarihî Hasanpaşa Gazhanesi’nden Müze Gazhane’ye

Burçin Altınsay Özgüner, Mimar

Ülkenin endüstri mirasından bugüne kalabilmiş nadir bir örnek olan İstanbul Kadıköy'deki Hasanpaşa Gazhanesi, 1800’lü yıllarda art arda kurulan 3 ana gazhaneden biri. 112 yıl boyunca Kadıköy ve çevresine enerji sağlamak için havagazı üretimi yapılan tesisin korunabilmesi için sivil inisiyatif ve uzmanların ortaklığıyla yaşanan mücadele sürecini odağına alan yazar, Hasanpaşa Gazhanesi’ni bugünkü Müze Gazhane’ye getiren 26 yıllık sürece hızlı bir bakış atmamızı sağlıyor.

 

İstanbullular, kentin her tarafını saran billboardlar üzerinden sürekli bir duyuru bombardımanına maruz kalır. Bunların arasında ana trafik arterleri üzerindeki üst geçitlerin korkulukları üzeri herhalde en prestijli konum kabul edildiğinden, buralarda genellikle yönetimlerin “büyük” hamlelerinin duyuruları vardır. Çok uzun zamandır bu duyurularda köprülerin, havaalanlarının açılışlarının gururla sunulduğunu görmekteyiz, hatta sanki İstanbul’un simge sıkıntısı varmış gibi, “İstanbul’un yeni simgesi” olarak lanse edilen bir iletişim kulesinin ilanını da gördük. Temmuz ayı başlarında ise iç açıcı bir değişiklik olarak bir kültür-sanat girişiminin duyurusu bu en görülür panolarda yer aldı: “Müze Gazhane Açılıyor!”

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı’nın kentin pek çok yerinde kamuya açık kültür odakları yaratma hamlesi içinde bir dizi müze oluşturma girişiminin başını çeken Müze Gazhane,9-11 Temmuz tarihlerinde, salgın koşulları nedeniyle, üç güne yayılan törenlerle açıldı.

19. yüzyılda şehrin enerji gereksinimini karşılamak üzere havagazı üreten üç ana gazhanesinden biri olan ve Kadıköy yakasını beslemek üzere kurulmuş olan Kadıköy - Hasanpaşa Gazhanesi tesislerinin restorasyonu ve yeniden işlevlendirilmesi sonucunda bir kültür ve sanat merkezine dönüştürülen Müze Gazhane’de; İklim Müzesi, Karikatür Müzesi, tiyatro ve çok amaçlı sahneler, kütüphaneler, toplantı salonları, geçici ve kalıcı sergi mekânları, atölyeler, kitap satış yeri ve kafeler bulunuyor.

ÖNCÜ BİR KORUMA / KENT MÜCADELESİ HİKAYESİ

Hasanpaşa Gazhanesi’nin 19. yüzyılın sonlarına uzanan tarihini anlatmak bu yazı içinde mümkün değil; bilgi olmadığından değil tam aksine bu konuda çok ayrıntılı araştırmalar, makaleler, yazılar, arşivler var istenirse bu kaynaklara ulaşmak çok da zor değil. Ancak bu tarihin burada özelikle üzerinde durulması gereken son 26 yıllık bölümüdür. Çünkü bu 26 yıl boyunca Hasanpaşa Gazhanesi’nin korumak için ısrarla ve sabırla sürdürülmüş çabalar burayı Türkiye’nin mimari koruma ve kent hakkı mücadeleleri tarihinde öncü ve özel bir yere yerleştirmiştir. 1994 yılında resmî kayıtlara geçerek başlayan bu süreç iki eksende yürümüştür koruma tarihi bakımından bu açılardan önemlidir. Birincisi 1994 yılında günümüzde iyice yerleşmiş olan “endüstri mirası” kavramı uzmanlık ve meslek alanları dışında dolaşımda değildi, bir endüstri tesisinin korunmaya değer kültür varlığı olarak kabul edilmesi pek de görülmemiş bir durumdu. O günleri bilenler hatırlarsa, kentin Rumeli Yakası’na hizmet vermek üzere kurulmuş olan Yedikule Gazhanesi’ne dikkat çekmek için sanat etkinlikleri yapılmıştı belki ama Silahtarağa Elektrik Santrali veya Cibali Tütün Fabrikası’nın üniversitelere dönüştürülmelerine daha yıllar vardı. Bira, kundura, iplik, kağıt fabrikaları gibi üretim tesislerine kıymet verilmesi için daha da çok bekleyecektik. Bu tür tesislerin kalıntıları genel kamuoyunda hurda değerinin ötesinde bir değeri olmayan demir yığını olarak görülmekte, bulundukları alanlar ise boşaltılıp üzerine süpermarket, alışveriş merkezi veya konutların inşa edilebileceği kent içinde hızlı rant elde etmeye elverişli büyük arsalar olarak değerlendirilmekteydi.

Hasanpaşa Gazhanesi’nin koruma tarihi bakımından ikinci önemli yönü ise işte tam bu tür bir rant dönüşümüne karşı duran bir avuç mahalle sakininin yıllardır hayatlarının parçası olmuş, cefasını da çektikleri neredeyse simgesel bir anlam kazanmış olan Hasanpaşa Gazhanesi’nin 1993 yılında işletmesi durdurulduktan sonra yapıları sökülerek yok edilip temizlenerek üzerine bir süpermarket inşa edilmek istenen bu alanın ranta teslim edilmesine karşı duruşlarıyla, kendilerine ait bir kamusal alan olarak sahiplenişleriyle başlamış olan mücadeleleridir. Daha sonra “Gazhane Çevre Gönüllüleri”olarak adlandırılacak olan bir grup insanın mücadelesidir bu. Tekrar o yılları hatırlarsak bu tür sivil inisiyatifler daha çok tarihî bir yapının, bir yerlerin yıkılıp yok edilmesine karşı çıkan duyarlı kentlilerden oluşan küçük grupların yanlarına meslek insanlarını, meslek örgütlerini alarak seslerini karar verenlere duyurmaya çabalamalarından ibaretti. Tabii evvelden beri, her daim bu tür mücadelelerin öncüsü rolünü üstlenen Mimarlar Odası’nın yerini ayrı tutmak gerekir. Henüz bu grupların talepleri bugün artık yerleşik hale gelmiş olan “kent hakkı” gibi kapsayıcı kavramlara genişlememişti. Henüz Gezi olmamıştı. Sosyal medyamız, anında mesajlaştığımız uygulamalarımız da yoktu; yani ses duyurmak, çoğalmak öyle kolay da değildi.

Bugün kültür varlıklarının korunması bir değerler bütünü içinde ele alınıyor; somut varlıkların fiziksel nitelikleri mimari, estetik, tarihî, teknik, teknolojik vb. değerlerini tanımlarken bu varlıklar aracılığıyla gümümüze taşınan yaşantı izleri, hatıralar ve hafızanın oluşturduğu anlamlar bu değerler dizgesini tamamlıyor. Bir yerin o yerle ilişkili insanlar için anlamı, bu insanların o yere bağlılıkları ve sahiplenişlerinin, bu mücadelenin kendisi de sosyal değer olarak bu bütüne katılıyor. Hasanpaşa Gazhanesi’nin kültür varlığı olarak anlamı bağlamında bu iki kavram kıymetlidir: endüstri mirası ve sivil sahipleniş.

GAZHANE KORUMA ALTINA ALINIYOR

Hasanpaşa Gazhanesi 19. yüzyıl sonlarına rastlayan ilk yapımından sonraki devirlerde teknik bir üretim tesisi olarak zamanın teknolojik gelişimleri ve farklılaşan ihtiyaçlar doğrultusunda değişerek, evrilerek 1990’lara kadar üretimini sürdürmüştür. Kullanıldığı dönemlerde tesislere güncel gereksinimler doğrultusunda müdahalelerde bulunularak, koruma kaygısı olmaksızın eski yapı parçaları ve makinalar benzeri birçok yapıda olduğu gibi elden çıkarılmıştır. Doğalgaz kullanımına geçilmesiyle 1993 yılında üretimin tamamen durdurulmasıyla söküm işleri sistematik biçimde hızlanmış ve bu alanda bir süpermarket yapılacağına dair haberler üzerine Kadıköy Belediyesi ve belediye başkan yardımcısı, mimar Levent Ersun öncülüğünde çevrede yaşayan kent sakinlerinin bu duruma itiraz ederek harekete geçmeleri ve ısrarlı çabalarıyla 25 Ekim 1994 tarihinde İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulundan, “Kadıköy-Hasanpaşa’daki üretimi durdurulmuş olan gazhane tesislerinin ayrıntılı bir değerlendirme yapılarak korunması ve binalara dokunulmaması” kararı çıkar. Bu bir endüstri tesisinin korunmasına yönelik ilk bürokratik belgedir. Bu karara rağmen, yaklaşık 3 ay sonra yerinde yapılan bir incelemede izin alınmadan iki gazometrenin tamamen söküldüğü, en büyük kapasiteli gazometrenin sökümüne başlandığı, makina dairesi cihazlarının kaybedildiği, fırınların da içlerinin boşaltılarak kısmen söküldüğü, orta tazyik binasının ve su gazı tesisinin kısmen yıkıldığı saptanmış ve Şubat 1995’de söküm çalışmaları durdurularak, yasal soruşturma başlatılmıştır. Kasım ayında kurul üyelerinin yerinde yaptığı incelemede söküm işlemlerinin devam ettiği belirlenmiş ve “korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen tesisin” Ocak 1996’daki kararla rölövelerinin hazırlanması istenmiştir.[1]

Bir yandan Gazhane’nin endüstri mirasının anıt nitelikli hayati parçalarının sökümlerini durdurmaya çalışırken bir yandan da alanın çöplüğe dönüşmesine, kömür satışına engel olmak için etkinlikler gerçekleştirmekte olan mahalle sakinleri, ilçede yaşayanlar, gazhaneyi savunanlardan oluşan grup Gazhane Çevre Gönüllüleri adıyla 1996’da bir araya gelerek mimarların, meslek insanlarının, odaların görüşlerini derlemişler ve mahallede yaptıkları anket çalışmasının sonucunda Gazhane alanının kültür merkezi ve yeşil alan olarak düzenlenmesi talebi ortaya çıkmıştır. Kültür merkezi projesi fikriyle Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ile işbirliğine girilmiş ve o dönemde Oda yönetiminde olan ve İstanbul’da pek çok kültürel varlığın yok edilmesine karşı kent mücadelelerinde başı çekmiş olan Afife Batur, gazhanenin savunulmasında da öne düşmüş. O sırada Mimarlar Odası ile birlikte geliştirilen gazhanenin geleceğine yönelik bir fikir projesi düzenleme düşüncesi ise gerçekleşememiştir. Yapılan imza kampanyasında toplanan 8 bin imza ve gazhanenin kültür merkezi olarak düzenlenmesi talebi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvurulduğunda bu talep dikkate alınmış ve daha önce yapılmamış olması bakımından araştırma yönü ağırlıklı olan ve uzmanlık bilgisi gerektiren bu proje için İTÜ Rektörlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi, arasında imzalanan protokol uyarınca Kadıköy Gazhane Tesisleri'nin rölöve, restitüsyon, restorasyon, yeni kullanım ve çevre düzenleme projeleri bir grup mimarlık fakültesi öğretim üyesi tarafından hazırlanmış ve 2001’de Koruma Kurulu tarafından onaylanmış. 2010 yılında İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması sırasında Hasanpaşa Gazhanesi’nin tanıtımı yapılan projeler arasında yer almasına rağmen, İBB tarafından uygulamalar ancak 2014 baharında başlatılmış. 2019 yılına gelindiğinde yenilenen İBB yönetimi bütçe kaynaklarını yaratarak çalışmaları sonuçlandırmak üzere harekete geçmiştir.

Burada, koruma tarihinde birer kırılma noktası teşkil eden başlangıç adımlarını ancak aktarabildiğim, bir sivil inisiyatif olarak Gazhane Çevre Gönüllüleri ve mimarlar, uzmanlar arasında kesintisiz sürdürülen işbirliği bakımından da nadir bir örnek olan bu sürecin bütün aşamaları ve ayrıntıları ilgili kaynaklardan izlenebilir.[2]

HASANPAŞA GAZHANESİ’NİN MÜZE GAZHANE HALİ

Gazhane Nedir? Nasıl Çalışır?

Hasanpaşa Gazhanesi, Müze Gazhane adıyla kültür ve sanatın sunulacağı, etrafını saran sıkışık nizam yapılaşma içinde nefes aldıracak bir kamusal açık alan olarak Kadıköylülere ve İstanbullulara zihinsel ve mekânsal bir ferahlık vaat ederek hizmete açıldı.

Gazhane tesislerinin yeniden kullanım projesinde genel ilkeler olarak bir endüstri mirasının anıtsal nitelikli özgün yapılarının mevcut halleriyle konsolide edilerek korunmalarına, sembolik nitelikli gazometrelerin görsel kütle bütünlüklerini yeniden oluşturmak için tamamlanmalarına, ikincil servis yapılarında ise mevcut kabuklar kullanılarak içlerine çeşitli işlevlerin yerleştirilmesine karar verilmiş. Gazometrelerin tamamlanan ve yeniden yapılan karkasları bir dış kılıf gibi ele alınarak yeni işlevleri barındıran birimler bunların içine farklı bir mimari dille karkaslardan ayrışacak şekilde yerleştirilmiş. İçinde tiyatro salonunun bulunduğu büyük gazometrenin lobi duvarlarında yamalı gibi görünen çelik bir cidar var. Bu aslında gazometre kloş cidarının kurtarılmış, kalabilmiş kesimleri; ama bunu ya önceden bilmek ya da bilenlerden öğrenmek gerekiyor. Tasarımları üzerine türlü yorumlar olacaktır, olabilir. Bu halleriyle bu yapıların içlerinde bulunmak, etrafında dolaşmak oldukça zevkli, eğlenceli, neşeli bir deneyim. Mesela; çeperdeki merdivenleri tırmanırken veya sergi alanlarında gezerken bütün sahayı algılayabilmek, gazometrenin içinde dönerek otoparka inen arabaları görmek, henüz kullanıma açılmamış olan- tasarımcılarının verdiği isimle- gökyüzü bahçesi. Hepsi birlikte güçlü bir görsel etki yaratıyorlar ve çok fotojenikler.

Oldukları gibi korunmuş olan fırınlar, özellikle de tam ortada yükselen picard fırını görsel odak olarak öne çıkıyor, adeta sahanın yıldızı o. Fırınların cephelerindeki özgün dokular olduğu gibi bırakılmış, zengin bir malzeme belgesi olan bu cepheler merak uyandırıyor, karmaşık yapıları ilgi çekiyor, herhalde en fazla fotoğrafı çekilen yapılar bunlar olmalı. Diğer yapıların cephelerinde bu izleri göremiyoruz, yeni boyanmış cepheleriyle ve alanın büyük bölümünü kaplayan düz sert zemin kaplamalarıyla birleşince genel havaları fazla “temiz” ve “düzgün”.

Proje mimarlarını dinlediğimizde proje sahibi yönetimlerden her zaman bir temizleme, düzgünleştirme baskısı geldiğini oysa kendilerinin hem peyzaj düzenlemelerinde hem de cephelerde bir ucundan kömürün girdiği ve diğer taraftan gazın çıktığı bu üretimin izlerini, zemin seviyesindeki rastgele dağınıklığını, yer yer var olan kömürle, cürufla karışmış toprak yığınlarını, kömürün pisliğini, kokusunu, üretim faaliyetinin duvarlarda bıraktığı izleri, uyarı yazılarını da korumak istediklerini söylüyorlar. Ne yazık ki ülkemizde restorasyon işlerinden her zaman böyle bir temizlik, düzgünleştirme bekleniyor. Kullanılan genel geçer sözcüklere de yansıyor bu; hep bir yerler “yenileniyor, ayağa kaldırılıyor, yüzü açılıyor”. Böyle olunca işin esası olan koruma boyutu, mevcut olanı bütün izleriyle koruyarak canlandırmak yeniden yaşanan bir yere dönüştürmek düşüncesi her seferinde bir parça yenik düşüyor.

Gazometreler, fırınlar, baca, kömür taşıma yapısı bize buranın bir sanayi tesisi olduğunu gösteriyor ve hatırlatıyor ama böylesine parlak ve düzgün zemin üzerinde sanki bu yapılar bir tepsi üzerine yerleştirilmiş, bakılacak çekici objeler gibiler. Elbette bu yapılar sadece birer nesne değiller, yapıldıkları dönemin enerji üretim teknolojisini, şehrin yaşantısı ile ilişkilerini, sanayi tarihini, medeniyetin dönüştürücü etkisini ve o üretimi var eden emeğin tarihini taşıyan fiziksel unsurlar; endüstri mirası ve kültürel varlık olarak anlamları ve değerleri de burada yatıyor. Müze Gazhane’nin açılış günlerinde Gazhane Çevre Gönüllüleri’nin düzenlediği geziye katılıp orada son işletme müdürünün ağzından üretim sürecinde, belli bir açıklıktan güneşin duvara vuruşuna göre işlem zamanlaması yapıldığını dinlediğimizde fırın yapısının cephesindeki tuğlalar zihinlerde başka bir anlam kazanıyor. GÇG gazhanede çalışmış olanlarla, mahallede fabrika düdüğüyle uyanmış çocuklarla, çevrede oturup kokusunu, pisliğini çekmiş olanlarla bağlantılar kurarak sözlü tarih çalışmaları yapmış ve bir arşiv biriktirmiş.

Diğer taraftan gazhane işleyiş sistematiğinin asli unsurları olan yapıların önemli parçaları ve içlerindeki makinaların üretim durdurulduktan hemen sonraki dönemde bir temizleme harekatıyla yok edilmesi ne yazık ki bütün çabalara rağmen önlenememiş. Yine de yapının rölövesini almak için çalışmaya gelen mimarlar bugün bizim görebildiklerimizden çok daha fazlasını bütün izleriyle birlikte yerinde görebilmiş ve belgelemiş. Kendileri için de öğrenme süreci olduğunu söyledikleri bu süreçte ilk defa karşılaştıkları bu makina yapıların nasıl işlediklerini, yapım tekniğini anlamak için burada çalışmış olan kişilerle konuşarak bilgileri derlemişler. Projeyi üretenlerin de elinde önemli ve zengin bir arşiv var.

Proje müellifleri ilk tasarımda bu alanı yaşatacak karma kullanımları belirlerken bütün bu bilgilerin sunulacağı ve araştırmalarla ilerletileceği bir Enerji Müzesi ve Bilim Merkezi de düşünmüşler. Son dönemde gazhanenin kullanımı yeniden düzenlenirken ise buraya bir İklim Müzesi işlevi getirilmiş ve kültür-sanat alanı, kamusal alan olacağı belirtilen tanıtımlarında bu işlev öne çıkmıştır. Bu yaklaşımda da kavramsal bir temizleme arzusu var mıdır diye düşünmeden edemiyoruz. İklim krizinin iyice büyüdüğü günümüzde bu durumun baş müsebbiplerinden olan fosil yakıt kullanılarak yapılan üretimleri elbette görmek istemiyor olabiliriz ancak havagazının ne olduğunu, bir zamanlar şehrin nasıl hayati bir unsuru olduğunu bilmeyen kuşaklara da bugünlere nasıl geldiğimizi anlatması bakımından öğretici olabilecek; gazhanenin işleyiş biçimini, buradaki emek tarihini, mahallenin, şehrin yaşantısındaki etkilerini görselleştirerek ve mekânla ilişkilerini kurarak anlatacak kalıcı bir müzenin burada kurulması elzem görünüyor. Onca zahmetle biriktirilmiş bilgi ve hafıza ancak bu yapılarla bir arada olduğunda korunması için bunca çaba gösterilmiş olan bu endüstri mirası anlam bütünlüğüne ulaşabilir. Müze tanımının adına taşındığı da düşünülürse burada her şeyden önce eldeki zengin kaynaklar ve bilgi birikimi kullanılarak gazhanenin kendisine ait belleğin sunulması beklenir.

Müze Gazhane Nedir? Nasıl Çalışır?

Açılış günlerinde düzenlenen etkinlikler kültür ve sanata hizmet edecek olan bu alanlarının kullanımı için bir örnekleme gibiydi, bir tür tadım menüsü. İklim müzesi, karikatür müzesi, birkaç sergi, tiyatro salonunda prova yapanlar, atöyeler, bilgilendirici seminerler, konserler. İnce bir vefa örneği olarak “gazhanenin en gönüllüsü” rahmetli Afife Batur’un isminin verildiği kütüphane de açıktı. GÇG’nin düzenlediği gazhanenin geçmişinin, hafızasının anlatıldığı mekânı canlandıran geziler yapıldı. Açılış törenleri, kurdela kesmeler de elbette ifa edildi. GÇG kendi açılışlarında kurdela kesmek yerine düğümlerden oluşan bir ipi keserek gelenlere dağıtmayı seçmişti, bu gazhanenin geleceğindeki düğümleri de birlikte çözmeye hazır olduklarının sembolik bir ifadesiydi. Gece olduğunda ise “Makineler Çalışıyor” başlıklı, incelikle hazırlanmış bir gösteri bütün mekânı bir sahneye çevirerek “ses ve ışık” ile donattı; gazometreler ve picard fırını bu gösterinin de başrolündeydi. Oldukça etkileyici olan bu gösteri sırasında etrafta dizili apartmanlarda oturmuş televizyon izleyenlerin veya uyumaya çalışanların odaları da projektörlerle taranmış oldu, bazı mahalleliler de Müze Gazhane’yi balkonlarından “seyrettiler”.

Bu apartmanlarda oturanlar aralarında mıydı bilemiyoruz ama açılış törenleri büyük bir kalabalığı buraya getirdi. Peki, kalabalık dağılınca ne olacak, şu sıralarda yaz aylarının rehavetiyle Müze Gazhane etkinliklerinin çok yoğun olmaması anlaşılabilir bir durum. İBB’nin bazı toplantıları orada yapılıyor ve programlı seminerlerin duyuruları var. Kültür ve sanat etkinliklerinin sunulacağı merkezde bu tür programlı faaliyetlere katılamayacak olan, kültür ürünlerinin hazır alıcısı olmayan kitle buraya nasıl çekilecek. Mekânsal düzenlemelere de bakınca bu programlara katılmayı cazip bulmayan, kafelerde oturmak istemeyenlerin buraya gelip öylesine vakit geçirmelerini sağlayacak, bu sırada mekânla ve faaliyetlerle kendiliğinden bir etkileşime girebilecekleri uygun bir düzen yok. Kuşkusuz yıllardır mahalle ile ilişki içinde çalışan ve gazhanede etkinlikler düzenlemekte olan GÇG’nin bu konuda deneyimleri ve önerileri olacaktır. Halen Müze Gazhane İBB birimleri tarafından yönetiliyor ve işletiliyor. Nisan 2021’de İBB ve Gazhane Çevre Gönüllüleri, arasında bir “Kalıcı Sergi Protokolü”nün imzalandığı duyuruldu ancak bu yeni işleyiş içinde GÇG de diğer STK’lardan farklı olmaksızın kendilerine yönetim tarafından ayrılan mekânları süreli olarak kullanmaktalar. Oysa gazhanenin korunarak bugünlere gelmesini sağlayan asli unsurlardan biri GÇG ve gazhanenin bir endüstri mirası, bir kültür sanat alanı, bir kamusal mekân olarak kullanımına dair 2003 yılında hazırlamış oldukları bir Stratejik Yönetim Modeli ve programları var. Müze Gazhane’nin Kadıköy’le, kentlilerle, mahallelilerle gerçekten bütünleşeceği, gün ve yıl boyunca canlı kalacak bir ortam yaratılmak isteniyorsa GÇG mutlaka yönetim ve işleyişin içinde yer almalı. Katılımcı ve kapsayıcı yönetim anlayışından beklenen de tam olarak budur.

Bunca yıl sonra Hasanpaşa Gazhanesi’nin açıldığını görmek çok güzel, bunu sağlayanlara müteşekkiriz elbette, önerilere her zaman açık olduklarını bilerek bundan sonra da gelişerek dönüşeceği umudunu saklı tutuyoruz.

NOTLAR

[1] Bu bölüm, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’na sunulmak üzere Gülsün Tanyeli tarafından hazırlanan rapordan özetlenerek alınmıştır.

[2] Arıkanlı Özdemir, Maya, 2021, “Hasanpaşa Gazhanesi açılırken Gazhane Çevre Gönüllüleri ne istiyor?” Gazete Duvar. Tanyeli, Gülsün; Aslan, Deniz; 2001, “Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesi”, Arredamento Mimarlık, sayı:133. Şubat- Mayıs 2021 de gerçekleştirilen Hasanpaşa Gazhanesi Çevrimiçi Panel - Forum Dizisi, Gazhane Çevre Gönüllüleri YouTube kanalı, https://www.youtube.com/channel/UCp0Ht-SXUekSPbANBAkg2DQ [Erişim: 20.08.2021]

Başarılı Bir Kent Mücadelesi Örneği: Hasanpaşa Gazhanesi ve Geleceği, 15 Nisan 2021, Mimarlık Vakfı tarafından düzenlene çevrimiçi panel. Açık Radyo, Kültürel Miras ve Koruma programı podcastleri: Hasanpaşa Gazhane’sinde Tasavvurlar ve Gerçekleşenler https://acikradyo.com.tr/podcast/229711 [Erişim: 20.08.2021] Hasanpaşa Gazhanesi'ni Koruma Mücadelesi https://acikradyo.com.tr/podcast/228293 [Erişim: 20.08.2021] Hasanpaşa Gazhanesi Nasıl Korunabildi? https://acikradyo.com.tr/podcast/228208 [Erişim: 20.08.2021]

Bu icerik 4747 defa görüntülenmiştir.