MİMARLIK ELEŞTİRİSİ
			Kent ve Deniz Arasında Dinamik Bir Arayüz: Antalya Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenleme Projesi 
			Hilal Tuğba Örmecioğlu , Doç. Dr., Akdeniz  Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Aslı Er Akan , Doç. Dr., Çankaya  Üniversitesi Mimarlık Bölümü
			2020 Ulusal Mimarlık Ödülleri’nde “Yapı - Çevre Dalı Ödül Adayı” olan Antalya Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenleme Projesi, uzun soluklu bir yarışma süreciyle elde edilmiş olması nedeniyle ön plana çıkmakta. Uygulamanın ardından kentte meydana gelen değişimleri çeşitli ölçeklerden ele alan yazarlar, “canlı ve cazip bir yaşam” sunan projenin bütüncül alan yönetim programının eksiksiz uygulanmasının gerekliliğine dikkat çekiyor.
			
			
			
			
			  
Bir liman kenti olan Antalya’nın tarih boyunca denizle kurduğu ilişkisi  kent yaşamı için belirleyici olmuş, deniz ticareti ve balıkçılıkla başlayan bu  ilişki kente özgü deniz kullanımlarıyla zenginleşmiştir. Falezlerin üzerinde  küçük ölçekli bir kent görünümünde olan Antalya’nın denizle ilişkisi uzun  yıllar yat limanı üzerinden kurulmuştur. Plaj olarak ise yat limanına bitişik  olan Mermerli Plajı kullanılmıştır. Şehrin iki ucunda bulunan Konyaaltı ve Lara  Plajları alternatif rekreasyon alanları olarak karşımıza çıkmıştır. 1950’lerde  bu rekreasyon alanlarından kente en yakın olan Konyaaltı Sahili, yerel  otoritelerin müdahaleleriyle ilk kez şekillendirilmeye başlanmıştır. Bu  kapsamda Valilikçe Antalya’nın sahil kültürünün uzun yıllar belirleyicisi  olacak olan "obalar” inşa edilmiş, belediye tarafından sahilin  başlangıcında mesire yeri olarak “Kıbrıs Akasyası Koruluğu” [1]  oluşturulmuştur. Böylece Konyaaltı sahilinde Antalyalıların bir dönem kolektif  hafızasına kazınan alternatif bir yaz yaşamı başlamıştır. 1970’lerde ise varyantın  inşasıyla sahil kentten doğrudan ulaşılabilen bir doğal uzantı haline gelmiştir.  (Resim 1-3) 1990’larda Konyaaltı’nın  imara açılmasıyla birlikte sahil şeridi ilk kez konut bölgesiyle birleşmiş, bir  mesire alanı görünümünden yıl boyu yoğun olarak kullanılan bir yaşam merkezi  haline dönüşmüştür.
İlk kez 1996 yılında gündeme gelen Konyaaltı sahil şeridinin planlanması  bugüne kadar zaman zaman bakanlık - valilik - belediye arasında yaşanan yetki  tartışmalarına kadar ilerleyen sancılı projelendirme aşamalarından geçmiştir. [2]  Başlangıçta varyantın hemen altındaki 700 dönümlük koruluk, açık hava tiyatrosu  ve sahilin başlangıç noktası kısmını kapsayan alan ile sınırlı olan projelendirme  çalışmaları, bölgenin artan popülaritesiyle birlikte Akdeniz Bulvarı’nı da  içine alarak 6.5 km’lik sahil şeridini de kapsayacak şekilde 420.000 m²’ye genişletilmiştir. 1998  yılında Beach Park’ın inşasıyla başlayan çalışmalar sahil boyunca odak oluşturabilecek  bazı projelerle devam ettirilmiştir. Bunların ilki Konyaaltı Belediyesi  sınırları içerisinde, kuzeyde konut alanları, güneyde Akdeniz Bulvarı ve  Konyaaltı Plajı ile tanımlı 67.500 m2’lik alanın projelendirilmesi için 2004 yılında düzenlenen “Konyaaltı  Belediyesi Kent Meydanı Kentsel Fikir Proje Yarışması”dır. [3]  İkincisi ise Konyaaltı sahilinde Atatürk Kültür Park ve Fuar alanının hemen  yanında bulunan ve II. kısım olarak nitelenen alanın tasarlanması ile ilgili 2007  yılında düzenlenen “Antalya Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı Doğa ve Kültür  Parkı Alanı Mimari ve Çevre Düzenleme Proje Yarışması”dır. [4]  2014 yılında ise bu yıla kadar parçacıl plan kararları ve yarışmalarla  projelendirilen bölgeyi bu defa bütüncül bir yaklaşımla ele alan “Antalya  Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenlemesi Fikir Proje  Yarışması” düzenlenmiştir. Bu yarışmanın şartnamesinde belirtildiği gibi  yarışmanın amacı “Konyaaltı Sahili’nin kentlilerin ve kent dışından gelen  konukların kültür alışverişi içinde nitelikli bir biçimde deniz, deniz sporları  ve kıyıyı kullanmaları, sahilin Antalya kent kimliğinin zenginleşmesine katkıda  bulunmasının yanı sıra özgün mekân tasarımı ve güzel sanatların teşvik edilmesi” olarak tanımlanmaktadır.[5]  Bunu  yaparken yarışmacılardan, varyantın kent belleğindeki simgesel niteliğinin  giderek kaybedilmesi, Akdeniz Bulvarı’ndaki yoğun ve hızlı trafiğin sahil  hattında neden olduğu kopukluk, sahil kullanımını destekleyecek hizmet  birimlerinin, kıyı ve su sporları alt yapısının ve otoparkların yetersizliği,  ticari alanların sahile yayılan alan işgali gibi bölgenin temel sorunlarını göz  önünde bulundurmaları istenmiştir. 
Projelerden beklentiler ise mevcut doğal değerlerin (su kaynakları, bitki  örtüsü, dereler vb.) korunması, Akdeniz Bulvarı’nın erişilebilirlik  kriterlerini gözeterek yaya öncelikli bir yola dönüştürülmesi, aynı zamanda  alternatif ulaşım araçları (özel araç, toplu taşım, servis, bisiklet) yaya ve  otopark kararlarının birlikte ya da ayrı ayrı üretilmesi, tüm sahil boyunca  yaya öncelikli bir kullanımla bölgeyi bütünleştirmesi ve kuzeydeki mevcut  yapılaşma ve sahil arasında Kıyı Yasası’nın izin verdiği miktarda deniz  kullanımına uygun hizmet birimleriyle zenginleştirilmiş bir arayüz oluşturması,  Beach Park olarak anılan alanda ise deniz kullanımına ilaveten çevreye peyzaj  ve silüet açısından uyumlu yeme, içme, eğlence, kültür, sanat ve ilgili  yönetsel birimlerinin önerilmesi şeklinde belirtilmiştir. (Resim 4, 5)
PROJEYE DAİR
	Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi işbirliğiyle  ulusal ve tek kademeli olarak düzenlenen yarışmaya 49 proje katılmıştır. Jüri  tarafından önerilen kütlelerin hafifliğiyle arazinin mevcut yapısına, peyzaj  değerlerine ve siluete uyumlu olan bunun yanı sıra kapalı, yarı açık, açık  mekânlar arasında dengeli ilişkiler kuran, kamusal esnek yarı açık mekânlarda  mikro klima özelliğini ön plana alan özellikleri ile Özer / Ürger & Tugay proje  ekibi
[6]  tarafından hazırlanan proje birinci olarak seçilmiştir. Bununla birlikte söz  konusu projede sahil boyunca süren aksın bir ucuna yerleştirilen kamusal odağın  konumu ve binaların yakın çevresindeki peyzaj düzenlemelerinin yeterince  geliştirilmemiş olması eleştirilmiştir. 
[7]  Proje raporunda; Konyaaltı sahili boyunca yaratacağı rekreasyon, spor ve kültür  faaliyetleri ile sahil bandını çoklu ve karma kullanımla yeniden  işlevlendirerek Antalya’nın kaybedilmiş sahil kenti kimliğini güçlendirmek hedef  olarak belirtilmiştir. Bu hedef doğrultusunda Akdeniz Bulvarı’nın ayrıştırıcı niteliği nedeniyle potansiyelini yeterince  kullanamayan Konyaaltı Sahili’nin kara ile denizi, yaya ile aracı, dikey  erişimle yatay dolaşımı bütünleştiren ve böylece farklı kullanıcı profillerini  bir araya getiren bir arayüz olarak yeniden tanımlanması ana fikirleriyle yola  çıkılmıştır. (
Resim 6, 7)
Proje Beachpark, Olbia Meydanı, Akdeniz Bulvarı, müze meydanı ve varyant  olmak üzere birbiriyle ilişkili ancak dört farklı karakterdeki alandan oluşmaktadır.  (Resim 5) Bu alanlardan Beachpark (Resim 8) güneşten korunan ticari  aksıyla müze meydanı ile Olbia Meydanı’nı birbirine bağlayan, alışveriş,  yeme-içme, eğlence ünitelerini içeren tasarımıyla projenin en aktif  odaklarından birini oluşturmaktadır. İkinci alan Olbia Meydanı, Akdeniz  sahilinin Dumlupınar Bulvarı ile kesişiminde yer almakta, amfi tiyatro, çayır  alandaki kaykay pisti, uçurtma tepesi ve diğer eğlence alanlarıyla rekreasyon  çeşitliliği içeren bir başlangıç noktası niteliği taşımaktadır. Üçüncü alan ise  Olbia Meydanı’ndan boğa çayına kadar uzanan Akdeniz Bulvarı ve sahil bandıdır.  (Resim 9) Alanın en önemli problemi  olan yoğun trafik yükü, daraltılan ve yavaşlatılan akışla azaltılmaya ve trafik  hızı düşürülmeye çalışılmıştır. Böylece daha yavaş geçilmeye başlanan sahil  şeridinin her türden kullanıcı için erişilebilir ve algılanabilir olmasına  çalışılmıştır. Akdeniz Bulvarı’ndaki gezinti hattı bulvara dik erişim denetimli  sokaklarla kıyıya yönelen yaya akışını rahatlatarak kentin sahille fiziksel /  işlevsel bütünleşmesine yardımcı olmuştur.
Proje alanı boyunca bağlantılı bulunduğu kentsel mekânlara göre tasarlanan  ana odaklar, alt odaklar dizgisi ve bunlara destek olması beklenen fonksiyon  menüsü ile yıl boyunca canlı bir işlev zinciri haline getirilmiştir. Yani,  proje kentte var olan merkezler sistemini sürdürerek ve çeşitlendirerek lineer  proje alanı boyunca canlı, kapsayıcı, ulaşılabilir bir kent yaşamı için Arı  Deresi Parkı, Konyaaltı Kent Meydanı, Akdeniz Meydanı, Kuşkaya Meydanı, Amfi  Tiyatro, Olbia Meydanı, Etkinlik Çayırı ve Falez Meydanı gibi tematik odak  alanları yaratmıştır. (Resim 10-12) Son  olarak alanın düşeydeki tek parçası olan ve falez üzerinde yer alan müze  meydanı ve varyant kentliler için sahile giriş kapısı olarak planlanmıştır.  Proje başlangıç noktasında bulunan Antalya Bölge Müzesi ile bir araya gelerek  turistler için bir cazibe merkezi oluşturması için tasarlanmıştır.
PROJEYLE ORTAYA ÇIKAN YAŞAMA DAİR
	Nefes Aldıran Mekânlar: Antalya kent kimliğini deniz  kıyısı üzerinden yeniden güçlendirmek isteyen bu proje kıyı kullanımını zenginleştirerek,  rekreasyon, spor ve kültür faaliyetleriyle alanı yeniden işlevlendirmiştir.  Alanda kurgulanan yürüyüş, koşu ve bisiklet yolları, Olbia Meydanı’ndaki kaykay  pisti ve amfi, sahile inen oturma basamakları ve etkinlik çayırı projenin  açıldığı günden itibaren yoğun ilgi görmüş, pandemi günlerinde her yaştan Antalyalılara  nefes aldıran mekânlar olmuştur. Konyaaltı sahili sadece yazın ya da yakın  çevrede yaşayanlar için değil tüm kentliler için yıl boyu katlanır  sandalyelerini, kahvelerini, müziklerini, gazetelerini getirerek buluştukları 
yaşayan mekânlar haline gelmiştir. Ancak  sahil kentsel bir alana dönüşerek kent kimliği yeniden güçlendirirken, proje  ekibinin hedefleri arasında olan “kıyıda yer alan tarihsel ve kültürel değer  alanlarını ön plana çıkarma” hedefi geri planda kalmıştır.
Erişilebilirlik ve Algılanabilirlik: Öte  yandan kentsel kıyıyı her türden kullanıcı için erişilebilir ve algılanabilir  kılmak için Akdeniz Bulvarı üzerindeki hız rejimi yeniden düzenlenmiş, araçla  geçenler için yavaşça gezinme deneyimi sağlanırken yayalar için güvenle sahile ulaşma hedefi gerçekleşmiştir. Ancak  sahil yolunun halen araç trafiğine açık olması ve otoparkların yer alması  yayalar için yeşile dönüştürülebilecek kullanılabilir sahil alanını daraltmıştır.  Bununla birlikte projenin toplu taşımayı güçlendirmeye yönelik kararları  uygulanamadığı için yaya yoğun bir sahil bandı hedeflenirken bir yandan da araç yoğun bir sahil bandı elde  edilmiştir. Oysaki toplu taşıma güçlendirilebilirse karbon ayak izini azalacak sadece  yakın çevrede yaşayanlar için değil uzak çevreden de alana ulaşım ve erişim  olanaklarını artacaktır.
İşlevsel Süreklilik ve Tematik Odaklar: Projenin  bir diğer önemli başarısı işlevsel canlılığı sağlamak için alana dikey ve yatay  bağlantıları koruyarak uyumlandırma çabasıdır. Çok uzun bir bant olan sahil  boyunca birbirinden kopmayan ama birbirini de tekrarlamayan canlı işlevsel bir  akış mevcuttur. Sahilin kimliğini güçlendirirken “kentin var olan merkezler  sistemini kentin batı kıyısı üzerinden güçlendirme ve çeşitlendirme” amacıyla tematik  odaklar üretilmiş malzeme kullanımı kentsel donatı seçimleriyle algı bütünlüğü ve sürekliliği sağlanmıştır. Fakat zamanla alandaki ticari fonksiyonların bu bütünlüğü  zedeleyecek şekilde yaptıkları dekorasyon ve genişleme müdahaleleriyle algı sürekliliğini  ve yayanın serbest dolaşımını engelledikleri görülmektedir. Bu durum bu tip  benzer projelerde de görüldüğü gibi alanın tasarlanması kadar alan yönetiminin planlanmasının önemini  ortaya koymaktadır. Buna rağmen proje kıyı boyunca önerdiği rekreatif, kültürel  ve sportif aktivite alanlarıyla kentin bütününe yönelik yıl boyunca kullanılan dinamik bir arayüz yaratmayı  başarmıştır.
Kıyı Bandındaki Dönüşümü Yönlendirme: Daha  geniş ölçekte sahile komşu bölgenin kıyı bandının bu nitelikli değişiminden  olumlu yönde etkilenmesi ve gelecekteki fiziksel gelişim ve dönüşümünü  denetleyip yönlendirecek bir imar yaklaşımı tanımlama hedefi ise projenin  kullanıma açıldığı 2018 yılından itibaren oluşan değişime bakıldığında  başarılamamış görünmektedir. Bu alan söz konusu yakın çevrenin rant değerinin  artmasına ve yeni yapılarla birlikte duvar etkisinin daha hızlı tamamlanmasına  neden olmuştur.
SONUÇ YERİNE
	Sahilde yer alan kentlerde bireylerin su ile iletişimi ve kentsel  aidiyetinde kıyı alanlarının kullanımı etkin rol oynamaktadır. Kentlilerin  sahile erişebilmesi kadar sahilde gerçekleştireceği etkinliklerin çeşitliliği  kıyı kimliğini güçlendirir. Antalya, bugün çoğu yüzülebilir kumsallardan oluşan  toplam 640 km’lik sahiliyle dünyanın en çok mavi bayraklı plajı bulunan kentidir. 
[8] Bunlar arasında kente yakınlığı sebebiyle en çok kullanılan kent içi sahil  alanı Konyaaltı’dır. Kent içi sahil alanlarının yaz mevsimi dışında da  kullanılabilecek şekilde rekreatif fonksiyonlarla zenginleştirilmesi bu bölgelerin  yıl boyu kullanımını artırarak yaşayan dinamik arayüzler haline gelmesine  yardımcı olur. Antalya Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenleme Projesi’nde de  6.5 km’lik bölge boyunca uzanmasına rağmen bütünlüğünü kaybetmeden  erişilebilir, algılanabilir bir arayüze erişilebilmiştir.
2018 yılında kentlinin kullanımına açılan Konyaaltı Sahil Düzenleme Projesi’nde  yer alan tematik odaklar tek tek ve birlikte çalışarak sahil boyunca her zaman  canlı ve cazip bir yaşam sunmaktadır. Ancak bunu yaparken öngörülemeyen aşırı talep  ve kıyı erozyonu sorunları, ticari fonksiyonların alanı yönetme biçimlerine  müdahale edilmemesi, bütüncül bir alan yönetim programının tam olarak  uygulanamaması projenin kullanıma açılmasının üzerinden henüz dört yıl geçmiş  olmasına rağmen düzenlemede fiziksel bozulmaların başlamasına neden olmuştur. Giderek  artan alan yönetimi boşluğunun söz konusu projeyi hızla yıpratmasının yanı sıra  projeyle birlikte bölgeye yönelik gelişmesi beklenen kültürel sahiplik  durumunun da istenilen düzeyde oluşmadığı görülmektedir. Bu durum projenin  yakın çevresinde sahil boyunca artan bir rant alanı oluşturmuş ve turizm  bölgesi konuta dönüşmüştür.
Özetle, ticari alanların yayılması, sahilin daralması, yoğun araç otoparkı  sebebiyle karbon ayak izinin artması gibi problemlere acilen çözüm aranmalı ve  çok geçmeden alan yönetimine dair yeni ve bütüncül düzenlemeler yapılmalıdır.  Böylelikle projenin dinamik kentsel arayüz niteliğinin sürdürülebilmesi mümkün  olacaktır. Aksi takdirde Konyaaltı Sahilinde büyük bir emek ve kaynak  aktarılarak yapılan projenin bir önceki proje gibi kısa ömürlü olması  kaçınılmaz olacaktır.
NOTLAR
[1] Uzun yıllar 12 Eylül Koruluğu olarak bilinen bu alan bugün Konyaaltı sahil planlamasının Beach Park bölümünün içinde kalmıştır. Koruluğun tarihi için, bkz: Antalya’nın ilk mimarlarından Tarık Akıltopu’nun Hatıraları. Dünden Bugüne Antalya, cilt:2, bölüm: 9, https://antalya.ktb.gov.tr/Eklenti/8702,3-dundenbuguneantalya-2cilt-9meshursahsiyetlerpdf.pdf?0&_tag1=5B27781350B329135B6EF767599FCEC7D5D6DE2B [Erişim: 20.12.2021]
[2] Örneğin, 1997’de inşaatlar başlamış olmasına rağmen 1998’de Bakanlık tarafından Konyaaltı sahili ve hazineye ait yerlerin tahsisi olmadığı tespit edildi ve Konyaaltı Beach Park’ta tahsis alınmadan ve inşaat ruhsatı olmadan kaçak inşaatlar dönemi başlamış oldu. Daha fazla bilgi için, bkz: https://www.antalyahurses.com/konyaalti-beach-park-gercekleri-1/15810/ [Erişim: 20.12.2021]
[3] “Kentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması Konyaaltı Belediyesi Kent Meydanı”, 2006, Mimarlık, sayı: 328, http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=46&RecID=1104 [Erişim: 20.12.2021]
[4] “Mimari ve Çevre Düzenleme Yarışması Konyaaltı Doğa ve Kültür Parkı Alanı”, 2007, Mimarlık, sayı:338, ss.50-54.
[5] Antalya Büyükşehir Belediyesi, 2014, Antalya Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenlemesi Fikir Proje Yarışması Şartnamesi. 
[6] Proje Ekibi: A. Mucip Ürger (mimar), Şemsettin Tugay (mimar), Ali Özer (mimar), Olgu Çalışkan (şehir plancısı), Barış Ekmekçi (peyzaj mimarı) ve Münire Sağat (peyzaj mimarı). 
[7] “Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenlemesi”, http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=396&RecID=3619 [Erişim: 20.12.2021]
[8] Kapan, Kaan, 2018, “Turizm Faaliyetlerinin Şehirsel Gelişmeye Etkileri: Antalya Örneği”, İstanbul Üniversitesi SBE, yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul, ss.13.
			
			
			Bu icerik 6497 defa görüntülenmiştir.