422
KASIM-ARALIK 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Kullanıcıyı ve Yerel Değerleri Mimarlığa Katmak: 2021 Dünya Mimarlık Günü Etkinlikleri

Seda Zafer, Öğr. Gör., Altınbaş Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Mimarlar Odası tarafından düzenlenen “2021 Dünya Mimarlık Günü” etkinlikleri UIA’nın belirlediği “Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Çevre” teması çerçevesiyle gerçekleşti. İlki Anne Feenstra’nın sunuşuyla İstanbul’da, ikincisi ise Natalie Mossin ve Fani Vavili Tsinika’nın sunuşlarıyla çevrimiçi gerçekleşen etkinlik dizisinin Türkçe / İngilizce YouTube kayıtlarına https://bit.ly/2Zc75Wo adresinden ulaşılabilir.

 

İçinde bulunduğumuz yüzyılda, artan sanayileşme ve keşfedilen fosil yakıtların kitlesel kullanımı ile karbonun atmosfere salınımı her geçen gün artıyor. Atmosfere salınan ve tekrar emilen karbon miktarı arasındaki dengesizlik atmosferde daha fazla ısının emilmesine neden olarak, dünya sıcaklığının artmasına ve özellikle son yıllarda yangınlar ve seller gibi çevresel problemlerle daha da dikkatimizi çeken iklim değişikliğine yol açıyor. Bu bilgiler her geçen gün çeşitli felaketlerle karşımıza çıksa da yinelenmesi ve aksiyon alınması için konuyu tartışmaya açmak önem kazanıyor. Mimarlar ve yapılı çevre ile kent yaşamını inşa eden diğer meslekler -kent plancıları, inşaat mühendisleri, siyasiler gibi- bu çevresel felakete en çok katkıda bulunan veya felaketlerin sorumlusu olan grupları temsil ediyor.

İnşaat faaliyetleriyle artan karbon emisyonunun azaltılması iklim değişikliğiyle mücadelede

en belirgin çözüm yolu ancak, Birleşmiş Milletler (BM) Habitat'a göre günümüzde dünya çapında 1,6 milyardan fazla insan yeterli konuttan yoksun ve 2030 yılına kadar bu sayının dünya nüfusunun % 40'ına yaklaşmasının olası göründüğü ifade ediliyor.[1] Özellikle küresel karbon salınımının ciddi oranda artış göstermesi ve bu artışın kaynağının % 75’inin kentler olması içinde yaşadığımız, barındığımız çevreleri, sağlık kavramını sorgulamamızı da beraberinde getiriyor.

Her yıl Ekim ayının ilk pazartesi günü kutladığımız Dünya Mimarlık Günü bu yıl Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)’nin belirlediği “Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Çevre” temasına odaklanıyor.[2] Bu yılki tema barınma, kamusal alanlar ve onların iklim değişikliği ile ilişkisi konularını tartışmaya açmakla birlikte iki yıldır süregiden küresel salgın koşullarının içerisinde yaşam alanlarımız, ortak kullandığımız alanlar ve doğal çevremizle ilişkimizi sorgulatmayı hedefliyor. “Herkesin yaşamak için uygun bir yere sahip olabileceği bir dünya vizyonuyla kentlerin küresel iklim sorunların kaynağı olması arasındaki çelişki toplum temelli ve yerel uygulamaların yaygınlaşması ile çözülebilir mi?” gibi bir sorunun cevabı çok net olsa da nasıl çözülebileceğini araştırmak ve tartışmak en azından ihtimal dahilinde olduğunu anlamak açısından önemli hale geliyor.

Bu bağlamda TMMOB Mimarlar Odası uluslararası konferanslar ile bu yılki Dünya Mimarlık Günü temasının vurguladığı barınma, kamusal alanlar ve onların iklim değişikliği ile ilişkisi konularını tartışmaya açtı. 2012 yılı “Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülü” sahibi Hollandalı mimar Prof. Anne Feenstra “Mimarlık Yapmak: Kapsayıcı, Sağlıklı, Dayanıklı” başlıklı sunumu ile 28 Eylül 2021 tarihinde TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi’nin konuğu oldu.[3] Mimarlığın sadece mesleki bir alan değil toplumsal olarak kapsayıcılığıyla öne çıkması gereken yönünü örnekleyen çalışmalarını içeren bir sunum gerçekleştirdi. Feenstra mimarlığın yerel çevreyle oluşturulmasının kapsayıcılığına, sağlıklı çevrelerin sağlanması adına kullanıcının görüşünü ele almanın önemine, dayanıklı mimarlıkların yere ait malzemeler ve yapma biçimleri ilişkisine dikkat çekti ve farklı ülkelerde gerçekleştirdiği ilginç projelerle konuşmasını destekledi. (Resim 1, 2)

Benzer şekilde 4 Ekim 2021 Dünya Mimarlık Günü’nde Prof. Dr. Ayşen Ciravoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen çevrimiçi konferansta Danimarka Kraliyet Akademisi Mimarlık ve Teknoloji Enstitüsü Başkanı ve UIA Başkan Yardımcısı Natalie Mossin ve Selanik Aristotale Üniversitesi’nde profesör ve Yunanistan Mimarlar Odası Başkanı Fani Vavili Tsinika sunumlarda bulundu.[4] Sırasıyla “BM 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Yoluyla Mimarlığın Sağlıklı Bir Dünyaya Katkıları” ve “İklim Değişikliği Döneminde Sağlıklı Şehirler” başlıkları altında tasarımın işbirliği olmadan çözülmeyeceği, gezegenin sağlığına herkesin katkısı olduğu ve sağlıklı kentlerin adım adım ulaşılabilecek dinamik bir süreç olarak değerlendirilmesi gerektiği tartışıldı. (Resim 3, 4)

Bu tartışmalarda öne çıkan temel konulardan biri, yerel değerlerin ve kullanıcının mimarlık süreçlerine katılarak koşulları daha iyi değerlendirme ve bu sayede daha sağlıklı çözümlerin ve çevrenin iyileştirilmesi fikirlerinin açığa çıkması üzerine. Örneğin Anne Feestra, sunumunda Afganistan’ın uzun yıllar savaş gören politik yapısı ve işgallerin etkisiyle yok olan yaşam alanları için ürettiği projelere değindi. Bu gibi savaş sonrası bölgelerde yaşayan toplumların yeni oluşturulacak mimarlıklar içerisinde sadece fikirleriyle değil aynı zamanda geleneksel uygulama becerileri ve yerel yapım yöntemleriyle dahil olabilmeleri önemli ve değerli. Ülkenin içinde bulunduğu savaşlar, yıkımlar ve süregiden politik problemlerin içerisinde bir mimar olarak yerel halk ile yeniden inşa etme sürecini sağlamak kültürel sürekliliğe katkı oluşturmakla birlikte etkili bir toplumsal araç olabildiğini de gösteriyor. Bu gibi örneklerin genellikle az gelişmiş, kısıtlı coğrafyalarda, kırsal alanlarda ve o coğrafyaların dışından gelen yetkin bir mimarın ve sahip olduğu teknik bilgi birikimiyle gerçekleşiyor olması mimarların rolünün önemine işaret ediyor. Ancak öte yandan asıl sorun olan büyük kentler, büyüyen kentsel çevreler içerisindeki kaotik ve çok paydaşlı (halk, belediyeler, siyasiler, STK’lar, sosyologlar, kentsel plancılar gibi) ortamlarda çözümlerin benzer etkiyi yakalaması zorlaşıyor. Nasıl ki yerel ve küçük ölçekte herkesle konuşmak, kullanıcının ve yerel halkın görüşünü almak oldukça önemliyse kentsel çevrelerin de yerel boyutlarına odaklanabilmek gerekiyor.

Büyük kentsel çerçeveden mahalle ölçeğine eğilimin COVID-19 pandemisiyle birlikte artış gösterdiğini söylemek mümkün. Son iki yılda sağlıklı kentsel çevreler ve kamusal alanlar tasarlamak adına mimarların, kentsel tasarımcıların, belediyelerin veya hükümetlerin araştırmalarını çoğalttığını ve kapsayıcı öneriler geliştirmeye çalıştığını gözlemliyoruz. Örneğin Natalie Mossin’in yukarıda bahsedilen BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni aktardığı sunumunda örnek olarak verdiği Cape Town’daki bir gecekondu bölgesinde sağlanan konut projesi çeşitli kuruluşları ve mimarları bir araya getiriyor. Sözü geçen proje kentsel eşitsizlik, mülk ve barınma hakları konusunda projenin yer aldığı çevrede çocukların erken yaşta ölmesi, bölgenin yoğun yangın riski, sanitasyona erişim eksikliği gibi sorunları çözmek üzere bir yaşam alanı sağlıyor.[5] (Resim 5)

Bir diğer örnek olarak pandemi etkisinde Barselona, Paris ve Bogota gibi büyük kentlerde karayolları bisiklet ve yürüyüş alanlarına dönüştürülmesi. Milano, Berlin ve Londra gibi büyük şehirlerde esnek ve evden çalışma düzeni ile trafik yükünün azaldığı caddelerde araç yolları kapatılarak daha geniş yollar, oyun alanları ve pop-up bisiklet şeritleri haline getirilmişti.[6] (Resim 6) Bu kısa süreli uygulamaların etkisiyle büyük kentlerde halkın yakın çevrede tüm imkanlara ulaşabilme isteği New York, Paris ve Melbourne gibi metropollerde belediyeler tarafından “15 dakikalık kent” projesini doğurdu.[7] Bu proje bağlamında kentin her bölgesinde 15 dakikalık bir süreçte yürüyüş veya kısa bisiklet yolcuğu ile okullara, spor alanlarına, parklara, pazarlara erişim sağlamasını mümkün kılacak kendi kendine yeten toplulukları teşvik etmek amaçlandığı görülüyor. Kısa vadede bu türden örnekler kişilerin bisiklete binmek veya egzersiz yapmak gibi faydalı aktivitelerle kamusal alan kullanımını artırmasına katkı sağlamakla birlikte, uzun vadede daha güvenli ve sağlıklı hissettirecek kentsel çevrelere yönelik örnek oluyor.

Bir diğer konu ise doğanın bütünsel sistemine ve ekolojik krizlerle ortaya çıkardığı sitemine dair yapıları veya kentleri ne kadar canlı (yaşamsal anlamda) ve büyüyen bileşenler olarak gördüğümüz meselesi. Mesela yoğun atık üretimi kentler için önemli bir ekolojik problem ve gezegenimizin taşıyabileceğinden daha fazla bir inşai faaliyet yoğunluğu içerisindeyiz. Natalie Mossin’in çevrimiçi sunumunda değindiği gibi göstermelik yeşillikler yeterli değil hem inşa edilecek hem de doğal olarak büyütülebilecek katkılar gözetilerek tasarımlar geliştirilmeli. Kentlerdeki kullanıcıların konut alanlarında kendilerinin bir şeyler yetiştirebildiği mikro bahçeler veya bostanlar gibi kolektif üretken bahçeler bu konunun somut örnekleri olarak ne kadar ihtimal dahilinde olduğu görülüyor. (Resim 7) Mossin’in açıkladığı BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri sıfır açlık, refah kaliteli eğitim gibi insani ve temiz su, sanitasyon gibi çevresel hedefleri birleştirmeye çalışırken tüm ekosistemlerin önemseyen ve küresel sorunlar içerisinde herkesi kapsayan bir sürdürülebilirlik idealine odaklanıyor ve bu bağlamda gerçekleşen projeler örnek olarak yol gösterici oluyor.[8]

Öte yandan sağlıklı tek bir ölçek veya tek bir cevap olmaması ve her bir çalışmanın kendi toplumuna özgü olduğunun farkında olmak gerekiyor. Küçük ölçeklerde yerel halk ile inşaat sürdürme deneyimi, mimarların iyi bir dinleyici olması ve yerel kullanıcı ile karşılıklı etkileşim içerisinde bulunması sayesinde alan dışı insanların katkı sağlayabilmesi söz konusu oluyor. Dolayısıyla işbirliğinden doğan farklı malzeme kullanımı ve yöntemlerin mimari açıdan ilginç çıkarımları doğurabiliyor. Örneğin Feenstra Afganistan’da yer alan tarihi bir hamamı dönüştürme projesinde işçilerin kireç üzerine nemi emmesi ve daha dayanıklı hale getirmesi adına öğütülmüş kül ile sıva tekniği uyguladığına değiniyor ve betondan başka bir şey bilmeyen bir nesil olduğumuza dikkat çekiyor.[9] (Resim 8) Bu gibi örnekler sağlıklı ve temiz çevrelerin insanın kendi yaşadığı çevreyi oluşturması, kendi doğasının ve kültürel birikiminin farkında olması açısından önemli olmakla birlikte sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrenin oluşabilmesinin kendi elinde olabileceğine dair bir inancı da yükseltiyor.

Dünya Mimarlık Günü’nün her yıl kentlerimizin ve yaşam çevrelerimizin geleceğini biçimlendirme gücü ve sorumluluğuna sahip olduğumuzu hatırlatmada önemi büyük. Kentlerimizin geleceği, eşit barınma hakkı ve iklim problemleriyle mücadele başlı başına büyük ve kitlesel problemler iken çözüm yolları ancak paydaşların bir arada çalıştığı kolektif sorumluluk yoluyla gerçekleşebilecektir.

NOTLAR

[1] BM Dünya Habitat Günü https://www.un.org/en/observances/habitat-day?utm_medium=website&utm_source=archdaily.com [Erişim: 17.10.2021]

[2] Dünya Mimarlık Günü Teması https://www.arkitera.com/haber/2021-dunya-mimarlik-gununun-temasi-aciklandi/ [Erişim: 17.10.2021]

[3] 28 Eylül 2021 tarihinde İstanbul Büyükkent Şubesi’nde gerçekleştirilen etkinliğin video kayıtları. ENG: https://www.youtube.com/watch?v=Y2rf2VC4v7g

TR: https://www.youtube.com/watch?v=NYEMVK3XnMQ

[4] UIA işbirliği ile 4 Ekim 2021’de gerçekleştirilen webinar’ın kayıtları.

ENG: https://www.youtube.com/watch?v=OO_Zr3yfOJk

TR: https://www.youtube.com/watch?v=q8V12m3OurE

[5] Urban-Think Tank, Cape Town’da gecekondu mahallesi için düşük maliyetli konut geliştirdi. https://www.dezeen.com/2017/12/28/empower-shack-urban-think-tank-low-cost-housing-khayelitsha-south-africa/ [Erişim: 17.10.2021]

[6] Stokes, Rob, 2020, “How the coronavirus is already reshaping the design of parks and streets in New South Wales”, The Guardian.

[7] URL- 15 dakikalık kentler sosyalleşme biçimimizi nasıl değiştirecek? Haber tarihi Aralık, 2020 https://www.bbc.com/worklife/article/20201214-how-15-minute-cities-will-change-the-way-we-socialise [Erişim: 17.10.2021]

[8] BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri https://sustainabledevelopment.un.org/content/
documents/21252030%20Agenda
%20for%20Sustainable%20Development%20web.pdf [Erişim: 17.10.2021]

[9] Anne Feestra’nın Afganistan’daki Hammam Khist-i-Kopruk projesi https://architectureindevelopment.org/project/533

Bu icerik 3243 defa görüntülenmiştir.